Feminist aktivist Nasrin Afzali, İran’da başörtüsünün gerçek bir tabu olduğunu, kadınların eylemleriyle bunu yıktığını belirterek, eylemlerin özellikleri bakımından diğerlerinden farklı olduğunu söyledi.
İran’da “ahlak polisi” tarafından Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle başlayan protestolar 2 ayı aşkın bir süredir aralıksız devam ediyor. İran Kürdistanı’nda “Jin jîyan azadî” sloganıyla başlayan protestolar, İran’ın tüm kentlerine yayılırken, rejimin tüm baskılarına rağmen halk sokakları terk etmiyor.
Başta “kadın özgürlüğünü” haykıran İranlı kadınlar, rejimin “haram” olarak gördüğü her türlü hak için “toplumsal özgürlüğü” isteyen bir yerde duruyor. Yaptığı feminist çalışmalar nedeniyle 2010’da ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılan İran’ın en ünlü dergilerinden “Everday Feminizm”in editörü ve kurucusu İranlı feminist aktivist Nasrin Afzali, İran’daki gelişmeleri MA’ya değerlendirdi.
Kadınlar ‘Vozara Karakolu’na götürülüyor
Mahsa Amini’nin saçları göründüğü için gözaltında öldürüldüğünü hatırlatan Afzali, polis raporlarına işaret ederek, “ahlak polisi” tarafından binlerce kadının benzer gerekçelerle tutuklandığına değindi.
Rejimin kurallarına uymayan birçok kadının “Vozara Karakolu”na götürüldüğünü belirten Afzali, “Kadınların bir kısmı uyarılıyor, ama çoğu genellikle Vozara adlı bir karakola götürülüyorlar. Ben de bir kez başörtüsü nedeniyle tutuklandım ve normal bir polis karakolu gibi olmayan Vozara karakoluna götürüldüm. Bu karakol diğerlerinden farklı ve özel bir yer. Burada içki içenler, ideolojik ve dini suçlular, kadınlı ve erkekli bir arada parti yapanlar ya da evli olmayan sevgililer götürülüyor. Ülkedeki bu uygulamalara bakıldığında Jina Amini’nin dövülerek öldürüldüğünü söylemek mümkün” diye konuştu.
Kadınların gözaltına alınma sürecine değinen Afzali, şunlara dikkat çekti:
Polisler ‘kurallara’ uymayan kadınları sokakta gözaltına alıyor. Araçlara bindiriyor ve ardından da bu özel karakola Vozara’ya götürüyorlar. Kadınları suçlu olarak gördükleri için fotoğraflarını çekiyorlar ve bir daha suç işlemeyeceklerine dair onlardan bir form imzalamalarını istiyorlar. Tekrarı olursa, bunun daha ağır sonuçları olacağını onlara bildiriyorlar. Kadınların ailelerinden babaları ya da kocaları onlara uygun kıyafetler getirdikten sonra serbest bırakıyorlar. Ayrıca aileleri de bilerek bu sürece dâhil ederek, kadınlar üstünde baskı oluşturuyorlar. Ben kendim de bu süreci yaşadığım için detaylı olarak biliyorum.
Amini’nin kardeşinin onu hastanede bulduğunu aktaran Afzali, süreci kamuoyuna duyuran gazetecilerin de tutuklandığını hatırlattı.
‘İntihar deniliyor ama asıl cinayet’
Amini’nin Kürt olmasının diğerlerinden daha fazla fark edilmesini sağladığını ifade eden Afzali, polis nezaretinde birçok ölüm vakasının vuku bulduğuna dikkati çekti. Afzali, “Örneğin bir kadın da erkek arkadaşıyla birlikte olduğu için Hamedan şehrinde tutuklandı ve ardından polis intihar ettiğini söyledi. Ama biz biliyoruz ki bu mümkün değil. İşkenceyle öldürüldü. Demek istediğim; ahlâk polisi tutuklamaları sırasında ve sonrasında cinayet yaşanıyor ya da intihar vakaları var” şeklinde konuştu.
‘Başörtüsü gerçek bir tabuydu’
Kadınların ilk kez bu kadar yaygın bir şekilde başörtülerini çıkarttıklarını dile getiren Afzali, eşarpları yakmakla protesto eylemlerinin büyüdüğünü ifade etti. Afzali, şunları söyledi:
Hatta bazı kadınlar eşarplarını yakmadan önce veya sonrasında dans ettiler, ki bu çok sembolik. Çünkü bildiğiniz üzere ikisi de İslâm’a göre yasak ve haram. Başörtüsü gerçek bir tabuydu. Gerçekten hükümet ve insanlar tarafından çok hassas bir şey olarak görülüyordu. Bu yüzden tüm kadınların bu davranışı şok ediciydi. Şimdi kadınlar eylemlerini polisin önünde yapıyor, video çekip gönderiyorlar, bu elbette büyük bir ilerleme. Burada kadınların bu ısrarı ‘ahlak polisini” bile gerçek bir ahlâka evriltebilir.
İran yurttaşların çoğunun sosyal ve ekonomik haklarından mahrum bırakıldığına işaret eden Afzali, kadınların ise hiçbir hakkının olmadığını dile getirdi.
Afzali, “Kadınların boşanma hakkı, çocuklarının velayet hakkı yok. Kocalarından izin almadan yurt dışına çıkma hakları da yok. Ev içi şiddet için, taciz için bir yasamız da yok. Esasen İran yasalarında sadece erkekler özgür. Bu yüzden kadınların sadece bir gözyaşı var. Ayrıca şunu da belirtmek isterim. İran, dünya ülkeleri arasında kadın erkek eşitliği tablosunda en altta yer alıyor” ifadelerini kullandı.