İstiklal Caddesi’nde 6 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırıya ilişkin açılan davanın ilk duruşması görüldü. 36 sanıklı davada, sanıklar, bombalı çantayı bıraktığı belirtilen Ahlam Albashır’ı tanımadıklarını öne sürerken Albashır iddianame Arapça’ya çevrilmediği için savunma yapmadı. Dava 17 Temmuz’a ertelendi.
İstanbul’un Beyoğlu ilçesi İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022’de düzenlenen ve 6 kişinin öldüğü, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırıya ilişkin dava İstanbul Silivri’de bulunan Marmara Cezaevi’nin karşısındaki duruşma salonunda görüldü.
Aralarında bomba bulunan çantayı caddeye bıraktığı tespit edilen Ahlam Albashır’ın da bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davada 15 sanık duruşma salonunda hazır bulundu. Diğer sanıklar SEGBİS sistemiyle bulundukları cezaevinden duruşmaya katıldı.
Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Tercümanın hazır bulunduğu duruşmada sanıkların kimlik tespiti Arapça yapıldı. Kimlik tespitinde Ahlam Albashır, hiç okula gitmediğini, okumayı bildiğini ama yazmayı bilmediğini anlattı.
İddianame Arapça’ya çevrilmediği için Ahlam Albasıhır savunma yapmadı
İddianamenin Arapça çevirisi yapıldığı ancak sanıklara tebliğ edilmediği için mahkeme başkanı sanıklara tek tek savunma yapıp yapmayacaklarını sordu. Ahlam Albashır savunmasını daha sonra yapacağını söyledi. Diğer sanıkları ise savunma yapacaklarını belirtti.
Mahkeme başkanı sanık Mahmud el Abid’e “Bilal Hassan isimli sanığı karşılayan İstanbul’a gitmelerini sağlayan kişi olduğun söyleniyor, bu konuda ne diyorsun” diye sordu. Abid, “Ben kardeşimi ulaştıracaktım araçta 10 kişi vardı kardeşimi buraya getirdim Ahlam ve Bilal’i tanımıyorum, hiç görmedim, tanışmadım. Ben arabayla çıktığımda 10 kişiydi hepsi erkekti bu bayan yoktu Bilal’in kim olduğunu bilmiyorum.” cevabını verdi.
‘Mağdurum bu işlerle bir alakam yok’
Mahkeme başkanı, Mahmut El Yusuf’a ise Bilal’i Ceyhan’dan alan Pozantı’ya götüren kişi olduğu iddiasını sordu. Yusuf, “Ceyhan’a hiç gitmedim kameralar incelendiğinde bu mevcut. Ahlam’da burada ben hiçbirini görmedim, ben mağdurum bu işlerle bir alakam yok” diye savunma yaptı.
Korsan taksici de Albasıhır’ı tanımadığını söyledi
Daha sonra Bilal isimli kişiyi yurtdışına kaçmasına aracılık etmekle suçlanan korsan taksiciler, Ahmed ve Ammar Jarkas kardeşlerden Ahmed Jarkas’ın savunmasına geçildi. Ahmed Jarkas, Ahlam Albashır’ın evlerinde kalmasıyla ilgili detaylar paylaştı. İşleri nedeniyle tanıştığı Halil isimli şahsın olay günü kendisini aradığını Esenler’den bir kadını almasını istediğini söyleyen Ahmed Jarkas, şöyle devam etti: “Araç ayarla dedi, arkadaşımın arabasını emanet aldım. Halil beni aradı alcağım kişinin bayan olduğunu ailevi sebeplerden kaçağını söyledi 1.000 TL vermemi istedi. Kardeşimle nasıl ilişkisi var bilmiyorum. Halil tekrar aradı bu kızın ailesiyle arasında sorun olduğunu söyledi. Halil bana kızın kimsesiz olduğunu evde misafir etmemi söyledi, sabaha kadar sende kalsın diye rica etti. Benim bildiğim kadarıyla Suriye’deki mültecileri kaçak olarak getirir Halil. Bu bayanın kimliği yoktu bu nedenle benim evde kalmasını istedi. Telefon ve sim kart almamı söyledi. Bu kızı tanımıyorum Türkiye’de kimsesi olmadığını için bu kızın bizde kalmasını kabul ettim ne Suriye’de ne Türkiye’de tanımıyorum, hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum.”
9 yıldır Türkiye’de yaşadığını, karakola dahi gitmediğini belirten Ahmed Jarkas, sadece ekmeğini kazanma peşinde olduğunu, olayın planlanması ile ilgili hiçbir şey bilmediğini söyleyerek suçsuz olduğunu ifade etti.
Ammar Jarkas ise Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’ye geldiğini daha sonra ailesinin de kaçak yollardan Türkiye’ye geldiğini iki sene tekstil işinde çalıştıktan sonra önce birinin yanında taksicilik yaptığını, sonra da korsan taksiciliğe başladığını anlattı. Küçükçekmece’de herkes onun korsan taksicilik yaptığını bildiğini söyleyen Ammar Jarkas, “Bir süre sonra bir arkadaşım Halil diye biriyle tanıştırdı. İstanbul içinden işler gönderiyordu. 7-8 ay çalmıştık bu süre zarfında, sorun olmadı. Daha sonra Halil’in göçmen kaçakçılığı yaptığını öğrendim. Daha sonra Halil’in verdiği bir iş nedeniyle il dışında bir konuma gittim, kimseyi göremedim. Daha sonra bir kişi yanıma geldi ben Halil gönderdiği kişiyim dedi. Ben Halil’i aradım ‘erkek geldi, bayan gelmedi’ dedim. ‘Sen bu adamı al, Edirne’ye götür’ dedi, bana bir konum gönderdi. O konuma erkek şahsı ulaştırdım” diye anlattı.
‘Bilal ve Ahlam’ı tanımıyorum hiç bir irtibatım yok’
Ammar Jarkas şöyle devam etti: “Dönüş yolunda kardeşim Ahmed aradı, Halil isimli şahsın bu bayanı evimize getirmek istediği söyledi. Geç vakit ve kimsesiz olduğunu söyledi. Eve geldiğimde bütün ailem oradaydı, bu kadın da vardı. Az önce ulaştırdığım şahsı tanıyor musun diye sordum, tanıyorum dedi. Ahmed’in yakalandığını söylediler. Kanarya polis karakoluna gittik, korsan taksicilik yaptığımız için bununla ilgili olduğunu düşündüm. Daha sonra komşumuz Zekeriya’nın evine götürdük. Kızın elbiselerinde bir koku geliyordu. Kız kardeşime dedim elbiselerini değiştir, Edirne’ye gidecek. Sonra oturduk televizyon izlerken Taksim’deki saldırıyı gördüm. Sonra interneti açtım fotoğrafı gördüm bizim eve gelen koza benziyordu Halil’e sordum. Halil kızdan kurtul ne yaparsan yap dedi. Ben Allah’tan korkarım insan öldürmem, o kız bizi evdeyken sağlıklı düşünemiyordum. Ben Halil’i sadece yolcu taşırken tanıyorum, başka türlü tanımıyorum. Bilal ve Ahlam’ı tanımıyorum hiç bir irtibatım yok. Ben ne savaş ne silah eğitimi almadım herhangi bir örgüte bağlı değilim. Ben yakalandıktan sonra emniyet tarafından telefonum sosyal medyam incelendi herhangi bir suç unsuru bulunamadı. Herhangi bir suç örgütüyle ilişkim yoktur. Yaşanan olaylardan dolayı çok üzgünüm.
‘Kadından kurtul, denize at, gerekirse öldür’ mesajı soruldu
Mahkeme heyeti, Halil isimli şahsın mesaj ile “Kadından kurtul, denize at, gerekirse öldür” dediğini bunun hakkında ne düşündüğünü sordu. Ammar Jarkas ise “Allah’tan korkarım, böyle bir şey yapamam” yanıtını verdi.
Mahkeme heyetinin araçtaki patlayıcı maddeye ilişkin kalıntıları sorması üzerine ise “Bu şahıs benimle birlikte araca bindi eşyalarından, üzerinden arabaya geçmiş olabilir” dedi.
Daha sonra sanık Fatma Berkel’in savunmasına geçildi. Ferhat Habeş ile Fatma Berkel’in ikametlerine giderek yerleşen Ahlam Albashır ve Bilal Hassan’ın bu evde belli bir süre kaldığı iddia edilmişti. Fatma Berkel, “Bu olay sırasında hamileydim, düşük yaptım çocuğumu kaybettim. Ben kimseye zarar vermedim. 2013 yılından beri buradayım. Ölenler için çok üzgünüm. Hepimiz Ahlam ve eşinin kurbanlarıyız” dedi.
Aranın ardından devam eden duruşmada Ferhat Habeş’in ve Hatice El Kurdi’nin avukatları olmadığı için sadece tahliye talepleri alındı.
‘Kaçakçılık’ itirafı
Hazni Gölge ise “Ben bu iddiaları kabul etmiyorum” diyerek kendisinin aslında kaçakçılık yaptığını dile getirdi. Gölge’nin avukatı “Müvekkilim terör olaylarından dolayı Batman’dan kaçıp gelmiştir. 2014 yılında HDP’nin parti çalışması yapmayı da reddetmiştir. Ticaretle uğraşıyor. Terörle bağlantısı yoktur somut delil belirtisi de yoktur” dedi.
Sanık Hüseyin Güneş, Bilal Hassan’ın yurtdışına gidişi sırasında ikametinde kaldığı yönünde soruya şu cevabı verdi. Halil Mence’yi tanımadığını söyleyen Güneş tanımıyorum “Halil beni bir kere aradı ‘senin numaranı Şiar’dan aldım’ dedi. ‘Bizim misafirlerimiz gelecek sizde kalabilirler mi’ dedi. Anlaştık” diye konuştu.
Güneş şöyle devam etti “Bombacı olduğunu polisler geldiğinde öğrendim. 20 göçmen vardı evimde 20 kişiyi 10 10’ar götürdüler. Sabahında polis geldi. Allah bu terör örgütünün belasını versin ,evimize aldığım için çok üzgünüm. Evime gelenlerin kim olduğunu sormadım.”
Daha sonra SEGBİS’le bağlanan sanıkların savunmalarına geçildi.
Avukatı olmadığı için sadece tahliyeye ilişkin beyan vermesi istenen SEGBİS’le bağlanan Tareq Alkhatıp, “6 aydır buradayız, kimse bizim sesimizi duymadı” diyerek savunma yapmak istedi. Sanığın bu talebi reddedildi.
SEGBİS’le bağlanan sanıklarım tümü beyanlarında suçsuz olduklarını öne sürdü.
Müştekiler de tek tek söz aldı. Hicran Karaç hariç bütün müştekiler, sanıklardan şikayetçi olduklarını ancak davaya katılmak istemediklerini dile getirdiler. Hicran Karaç ise davaya katılma talebinde de bulundu.
Ardından mütalaada sanıkların kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamı talep edildi. Mütalaaya karşı sanıkların avukatları savunma yaptı.
Sanık avukatlarından Mehmet Cihangir, “Bombacı kamuflaj kıyafetiyle gezmiş dolaşmış; emniyet, istihbarat suçluyu bulamamış. Ama benim müvekkilimin bunu bilmesi talep ediliyor, nereden bilecek. Hazırlanmış önünüze getirilmiş bir dosya, suçsuz olanların ayıklanması gerekiyor” dedi.
Sanık avukatları tutukluluk talebine itiraz ettiler. Avukatların savunmalarının ardından müzakere için yarım saatlik ara verildi.
Aranın ardından sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Duruşma 17 Temmuz’a ertelendi.
İddianamede ne var?
İddianamede, bombayı yerleştirdiği belirtilen Ahlam Albashır’ın 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve bin 949 yıl 6 aydan 3 bin 9 yıla kadar hapsi isteniyor. Diğer şüphelilerin ise 7’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 3 bin 16 yıl 6 aya kadar hapisleri talep ediliyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, saldırının “YPG/PYD/SDG” tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülüyor. İddianamede 36 şüpheli hakkında “Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğü Bozma, Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Tasarlayarak, Bombalama Suretiyle Çocuğa Karşı Adam Öldürme, Tasarlayarak, Bombalama Suretiyle Adam Öldürme, Tasarlayarak, Bombalama Suretiyle Adam Öldürmeye Teşebbüs Etme, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme, Göçmen Kaçakçılığı” suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
İddianamede, el yapımı bomba bulunan çantayı bırakan Ahlam Albashır’ın “terör örgütünün özel istihbarat elemanı olduğu”, Bilal Elhacmaos ile “kamu düzenini bozmak, otoriteyi zayıflatmak, kaos ve kargaşa yaratmak ve böylece devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma amacı” ile terör örgütünden talimatla patlayıcı malzeme ile Türkiye’ye gönderildikleri ileri sürülüyor.
İstiklal Caddesinde düzenlenen saldırıda Arzu Özsoy, Yağmur Uçar, Yusuf Meydan, Ecrin Meydan, Adem Topkara ve Mukaddes Elif Topkara hayatını kaybetmişti.