Özel - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Fri, 10 Feb 2023 16:01:09 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.1.1 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/07/cropped-karincalogo-512x512-1-32x32.jpg Özel - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Mültecileri hem deprem hem nefret vurdu https://gazetekarinca.com/multecileri-hem-deprem-hem-nefret-vurdu/ Fri, 10 Feb 2023 15:58:48 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243088 Depremin ardından sahipsiz bırakılan deprem bölgesinde halkın hayal kırıklığı öfkeye dönüşüyor. Halkın yardımlardan yeterli ölçüde yararlanamaması, en acil barınma ve beslenme ihtiyaçlarının yakın zamanda çözülemeyeceğinin anlaşılması, gerginliklere sebep oluyor. Göç İdaresi tarafından yerleştirildikleri illerde depreme yakalanan mülteciler ise gerginlikten en çok etkilenen grup. Zafer Partisi başta olmak üzere bazı  deprem üzerinden körüklediği Suriyeli düşmanlığı, bazı […]

The post Mültecileri hem deprem hem nefret vurdu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Depremin ardından sahipsiz bırakılan deprem bölgesinde halkın hayal kırıklığı öfkeye dönüşüyor. Halkın yardımlardan yeterli ölçüde yararlanamaması, en acil barınma ve beslenme ihtiyaçlarının yakın zamanda çözülemeyeceğinin anlaşılması, gerginliklere sebep oluyor.

Göç İdaresi tarafından yerleştirildikleri illerde depreme yakalanan mülteciler ise gerginlikten en çok etkilenen grup.

Zafer Partisi başta olmak üzere bazı  deprem üzerinden körüklediği Suriyeli düşmanlığı, bazı gazetecilerin yaptıkları haberlerde ‘sığınmacıların yarattığı güvenlik probleminden’ söz etmesi, TikTok ve Instagram’daki mülteci karşıtı videolarla hedef haline getirilen mülteciler, devletin yetersiz afet yönetiminin bedelini ödemeye zorlanıyor.

Deprem bölgesinde mültecilerin üzerine yıkılmaya çalışılan düzmece görüntüler ve haberler ise yalanlanıyor.

Sosyal medyada yayılan ‘Suriyeliler Fenerbahçe tırını yağmaladı’ haberi, Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticisi tarafından yalanlandı.

Depremzedelerin yurtlarda misafir edilmeye başlamasından kısa süre sonra sosyal medyada Mersin’deki KYK yurtlarına daha çok Suriyelilerin yerleştirildiği, konuk edildikleri odalarda nargile içtikleri, çevreyi rahatsız ettikleri yalanının sosyal medyada yayılmasının ardından, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır yurda gitti ve yurda yerleştirilenlerin Türkiye vatandaşları olduğunu tespit etti.

Gerçekte ise mülteciler de deprem bölgesindeki diğer insanların yaşadığı aynı zorluklarla karşı karşıya. Üstelik mültecilerle çalışan sivil toplum örgütlerinden gelen bilgilere göre fazladan ayrımcılıkla ve nefretle de mücadele ediyorlar.

Mülteciler, AFAD’ın hizmetlerinden faydalanırken nefret saldırılarına maruz kalabiliyorlar. Göçmen Sendikası Girişimi, hizmet verenlerin depremzedelere eşit davranmadığını, örneğin Diyarbakır’da çadırlara yerleştirilmeyen mültecilerin sokakta, parkta, düğün salonlarında barındığını, yardımlara ulaşımlarının sınırlı olduğunu belirtiyor.

Bianet’te bugün yayımlanan haberde, deprem bölgesinde en çok Suriyeli mülteci nüfusun yaşadığı Hatay’ın Antakya ilçesinde mültecilerin cenazeleri yerlerde bekliyor. Sahipsiz kalan cenazeler camilerde ya da sokakta duruyor. Bekleyen cenazelerin bir kısmının kimlik tespiti yapılıp isimleri cenazelerin üstüne bırakılıyor. Kimliği belirlenemeyen cenazeler ise battaniyeye sarılı şekilde sokaklarda kaldırılmayı bekliyor.

Diğer yandan deprem bölgesindeki mülteciler için en büyük sorunlardan biri dil engeli. Enkazlardan sağ çıkarılan mülteciler başka illerdeki hastanelere gönderiliyor fakat ailelerin büyük kısmı, Türkçe bilmedikleri için yakınlarının hangi hastaneye veya kente gönderildiğini öğrenemiyor. Hatta bazıları enkazdan çıkan yakınının sağ mı ölü mü olduğu bilgisine bile ulaşamıyor.

Dahası, göçmenlerin tutulduğu geri gönderme merkezlerinin ve geçici barınma merkezlerinin durumlarını ve buralardaki ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığını da halen kamuoyuyla paylaşılmadığı için bilemiyoruz.

HDK Göç ve Mülteciler Meclisi ile HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu bugün ‘Afetler halklar arasında ayrımcılık yapmaz, gün dayanışma günüdür’ başlığıyla bir açıklama yaptı: “Yoksulluğun, kaosun, depremin sonuçlarının sorumlusu mülteciler değildir. Tersine bu süreçlerin sonucunda insanlar mülteci olur.”

Açıklama, mültecilere karşı örgütlenmeye çalışılan nefret atmosferine karşı herkesin gerekli sorumluluğu alması çağrısıyla bitiyor:

“Depremin açtığı yaraları sarmak için devletin de enkaz altında kaldığı bu 10 ilde dayanışma ile insanları hayata döndürmek, enkazlardan sağ çıkanların ihtiyaçlarını karşılamak yine deprem bölgesi dışında bulunan halkların sorumluğuna kalmıştır. Bu sorumluluk duygusuyla ve hayatını kaybeden ve yaralanan herkesin sadece insan olduğu gerçeğiyle büyük bir dayanışmayı örgütlemeye çalışıyoruz. Bu süreçte ırkçılığı körükleyen kişi ve kurumlar bu yaklaşımlarına derhal son vermelidir. Ağır bir insanlık dramını yaşadığımız bir dönemde, bir yandan da göçmen ve mültecilere karşı örgütlenmeye çalışılan nefret atmosferine karşı da mücadele ediyoruz. Bu tür çabaların linçlere zemin yaratabileceğinin farkındalığıyla, herkesin gerekli sorumluluğu alması yönünde çağrı yapıyoruz.”

Deprem halklar arasında ayrım yapmadı, sınır tanımadı ve binlerce insan hayatını kaybetti. Zorluk içindeki insanları mülteci olduğu için hedef göstermek yerine diline, dinine, cinsiyetine bakmadan hep beraber dayanışmayı örme zamanı…

The post Mültecileri hem deprem hem nefret vurdu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hastaneye sığınan depremzedeler Erdoğan’a seslendi: ‘Çadır devletinse, benim de’ https://gazetekarinca.com/depremzedeler-erdogana-seslendi-cadir-devletinse-benim-de/ Fri, 10 Feb 2023 14:01:08 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243038 Hastaneler depremzedelerin sığınağı olmuş durumda iken ilaç tedarikinde ciddi sorunlar yaşanıyor. “Bir çadırı bize çok gördüler” diyen bir depremzede, “Çadır devletinse, benim de” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi. 6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de Maraş Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve saat 13.24’de Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen iki büyük depremin ardından büyük bir yıkım ve can […]

The post Hastaneye sığınan depremzedeler Erdoğan’a seslendi: ‘Çadır devletinse, benim de’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hastaneler depremzedelerin sığınağı olmuş durumda iken ilaç tedarikinde ciddi sorunlar yaşanıyor. “Bir çadırı bize çok gördüler” diyen bir depremzede, “Çadır devletinse, benim de” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi.

6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de Maraş Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve saat 13.24’de Elbistan merkezli 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen iki büyük depremin ardından büyük bir yıkım ve can kaybı yaşandı.

Depremin 5’inci gününde, hastanelerde hala ilaç eksikliği söz konusu. Çadır olmadığı için de hastane koridorlarında kalan depremzedeler var.

İlaçlar yetersiz

Turgut Özal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde, ilaç tedariği için kurulmuş üç adet çadır bulunuyor. Yoğun bir ilaç eksikliği söz konusu. Malatya Eczacılar Odası gönüllüleri, bazı ilaçları bölerek hastalara paylaştırdıklarını ilettiler.

 

Acil servisine getirilen depremzedelere müdahale sürüyor. Hastane içinde bekleyen yakınları da gidecek yerleri olmadığını söylüyorlar.

Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bir kısmı hasar görmüş halde, bazı katlar neredeyse boşken, depremde evi yıkılan insanlar ise hastaneye sığınmış durumda.

Hastane önünde kurulan sahra hastanelerinden ilaç temin etmeye çalışan depremzedeler ve yakınları uzun sıralar bekliyor.

Bilgi edinmeye çalıştığımız Malatya İl Sağlık Müdürü Erhan Berk ise hastanelerin iyi çalıştığını, hiçbir sorun olmadığını söylüyor.

Bu çadırda kalamazsın denildi

Evi tamamen yıkılmış, hastaneye sığınan bir depremzede, ismini paylaşmak istemeyerek isyanını dile getirdi.

İlk gün hastane önüne kurulan Kızılay çadırına sığındığını belirten depremzede, ertesi gün yetkiler tarafından “Burası ilaç deposu olacak, kalmazsınız” diyerek çıkarıldığını aktardı.

Hastanede çalışan sağlıkçıların tepkisiyle tekrar çadıra yerleştirilen kişi, aynı gün Kızılay yetkilileri tarafından tekrar dışarı çıkarılarak mağdur edildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı’na sordu

Hastanenin giriş bölümünde sandalyeler üzerinde yatan depremzede “Buz gibi yerde bekliyoruz. Evimiz yok. AFAD tarafından çadır verilmiyor, her yerden kovuluyoruz” dedi.

Şikayetlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletilmesinin ısrarla altını çizen depremzede, “Ben nereye gideceğim? İki gün çok aç kaldım. Daha yeni bir şeyler yiyebildim. O çadıra da yatacak yerim olmadığı için gittim. Bu çadır devletin değil mi? Ben de bu devletin vatandaşıyım” diyerek isyan etti.

‘Çadır devletinse, benim de’

Sadece bazı sağlık görevlilerinin yardımcı olduğunu belirten depremzede, devamında şunları dile getirdi:

Nerede yolladıkları çadır? Özellikle Cumhurbaşkanına soruyorum. Sürekli yerimizi değiştiriyorlar. Depremi bizzat biz yaşadık, bir çadırı çok gördüler. Çadır devletinse eğer, benim de o çadır.

 

‘Bir ilaç benim hakkım değil mi?’

Evi bütünüyle yıkılmış Necla Akdoğan isimli başka bir depremzede ise 5 gündür hastane koridorunda beklediğini söyleyerek, “Bir eşofman, bir ilaç benim hakkım değil mi? İlaç bulamıyorum. Sadece saygı, sevgi ve adalet istiyorum. Bu bizim hakkımızdır. Evimiz barkımız yok. Ne yapalım, yardım istiyoruz. Hiçbir destek göremiyoruz” dedi.

  Eczacılardan deprem seferberliği | 'İlaç var koordinasyon yok'

The post Hastaneye sığınan depremzedeler Erdoğan’a seslendi: ‘Çadır devletinse, benim de’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Olası bir depremde Bingöl de Adıyaman’la aynı durumu yaşayabilir https://gazetekarinca.com/olasi-bir-depremde-bingol-de-adiyamanla-ayni-durumu-yasayabilir/ Fri, 10 Feb 2023 13:36:20 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242987 Bilim insanları, Maraş merkezli depremlerin ardından Hatay ve Adana ile birlikte Bingöl’de de yıkıcı bir deprem olasılığına dikkat çekiyor. 2003 yılında gerçekleşen 6.4 büyüklüğündeki depremin ardından şehir kentsel dönüşüme girmiş olsa da kaygı hâlâ yüksek. İMO Bingöl Temsilcisi Emre Bulşu, “Adıyaman’da yıkılan binaların çoğunluğu eski yapılar. Olası bir depremde Bingöl de Adıyaman’daki durumu yaşayabilir” diyor. […]

The post Olası bir depremde Bingöl de Adıyaman’la aynı durumu yaşayabilir first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Bilim insanları, Maraş merkezli depremlerin ardından Hatay ve Adana ile birlikte Bingöl’de de yıkıcı bir deprem olasılığına dikkat çekiyor. 2003 yılında gerçekleşen 6.4 büyüklüğündeki depremin ardından şehir kentsel dönüşüme girmiş olsa da kaygı hâlâ yüksek. İMO Bingöl Temsilcisi Emre Bulşu, “Adıyaman’da yıkılan binaların çoğunluğu eski yapılar. Olası bir depremde Bingöl de Adıyaman’daki durumu yaşayabilir” diyor.

Maraş merkezli depremlerden etkilenen illerde yıkılan binlerce binada hayatını kaybedenlerin sayısı 20 bine yaklaşırken, on binlerce yaralı var.

Bilim insanları, Maraş depremlerinin ardından, Bingöl ile Karlıova arasında kalan Yedisu fayının üzerinde yıkıcı bir deprem olasılığının güçlü olduğunu dile getiriyor.

En son olarak Prof. Naci Görür, “Bunu ilk kez söylüyorum” diyerek Bingöl-Karlıova bölgesiyle ilgili uyarıda bulundu. Görür uyarısında şunları ifade etti:

Bunu ilk kez söylüyorum, bunu bütün Türkiye duysun. Türkiye’de en fazla deprem üreten iki fay var. Biri Kuzey Anadolu fayı, diğeri Doğu Anadolu fayı. Büyük ölçüde Doğu Anadolu fayı enerjisini boşalttı ve azalttı. Tıpkı Kuzey Anadolu fayı gibi. Bundan sonra büyük ölçüde o faylarda bir rahatlama olacaktır. Uzun dönem büyük depremler meydana gelmeyecektir. Bizim endişe ettiğimiz yerler Bingöl ile Karlıova arasında, Doğu Anadolu fayının en kuzey doğu ucunda bir kesim var. Orada en son deprem 1766 yılında oldu, oradan endişe ediyoruz.

Doğu Anadolu Fayı (DAF) ile Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) kesişim noktasında olan Bingöl, deprem potansiyeli taşıyan yerlerden biri. 2003 yılında o bölgede 6.3 ve 6.4 büyüklerindeki iki deprem gerçekleşti.

1 Mayıs 2003’te meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremde Bingöl ve civarında 176 kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin yapı hasar görmüştü.

Depremin en çok zarar verdiği yerlerden biri olan Bingöl Çeltiksuyu Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda 84 çocuk ve bir öğretmen yaşamını yitirmişti.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bingöl Temsilcisi Emre Bulşu, Bingöl’ün olası bir depreme hazır olup olmadığını Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

‘Merkezde çok riskli yapı var’

Emre Bulşu

2003 depreminden sonra Bingöl’de kentsel dönüşüm süreci başladığını belirten İMO Bingöl Temsilcisi Bulşu, “Kentsel dönüşüm başladı ama yeterli olmadı. Çünkü şehir merkezinde kentsel dönüşüme dahil olmayan çok yapı var” dedi ve devam etti:

Kent merkezinde ve çeşitli mahallelerde 2003 depreminden önce yapılmış yapılar var. Biz İMO olarak birkaç yıldır belediye yönetimiyle beraber bir çalışma yapmak için uğraşıyoruz. Çünkü Bingöl merkezde çok eski yapı var. Merkezde bulunan binaların yüzde 80’i 2017 Deprem Yönetmeliği’ne uygun değil. Bu yapılar çok riskli. Bazıları 2003 depreminden sonra güçlendirme görmesine rağmen bu güçlendirmenin yetersiz olduğu aşikar. Hiçbirinin beton kalitesi yeterli değil.

2011 yılından sonra yapılan yapıların daha fazla güven verdiğini söyleyen Bulşu, “Çünkü yapı denetim sitemi çıktı ve yapılar özel teknik personel tarafından incelenerek yapıldı. Bu sebeple 2011 sonrası inşa edilen binaların güvenilirlikleri daha fazla diyebiliriz” dedi.

‘Bingöl merkezde yüzde 80 yıkım olacaktır’

Depremden sonra Adıyaman’da Bingöl Üniversitesi’yle beraber tarama çalışmalarına başladıklarını söyleyen Bulşu, şunları aktardı:

Adıyaman’da gözlemlediğim şey yıkılan yapıların birçoğunun eski yapılar olması. Son deprem yönetmeliğine göre yapılmamış, zemin uygunlukları denetlenmemiş yapılar. Yani olası bir depremde Bingöl de Adıyaman merkezdeki durumu yaşayabilir. Bingöl merkezde yüzde 80 civarında, Yeşilyurt Mahallesi’nde yüzde 50-60 civarında bir yıkım olacaktır diyebilirim.

Bulşu, ”Bingöl Belediyesi’ne bu konuda neden bir şeyler yapılmadığını sorduğumuzda aldığımız cevap hak sahipleriyle sıkıntı yaşadıkları oluyor. Hak sahipleri binalarının yıkılmasını istemiyor. Ama kanuna göre bir an önce tespit edilip yıkılması gerekir” dedi.

‘Henüz bir il afet planımız yok’

Bingöl’ün mevcut belediye başkanının özellikle deprem konusunda duyarlı olduğunu aktaran Bulşu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Belediye başkanı şahsi olarak bir şeyler yapmak istiyor ama bu çalışmalar bir bütünlük içinde ilerlemesi gerektiğinden belediye başkanının tek başına duyarlılığı yetmiyor. Kurumların desteği de gerekiyor. Ayrıca Bingöl’ün bir il afet planı yok. Bingöl’ün en kısa zamanda kurumların, odaların ve sivil toplum kuruluşlarının içinde olduğu bir afet planı hazırlaması gerekir. Yaşanan bu büyük depremlerin ardından bir hareketlenme başladı. Mesela Ticaret Sanayi Odası Başkanı bir çalışmaya başladıklarını, bizi de davet etiklerini bildirdiler.

‘Tüm şehre yaymayı amaçladığımız bir risk analiz protokolü hazırlıyoruz’

Bulşu, İMO olarak bir süredir protokol oluşturmaya çalıştıklarını belirtti:

Bizim hazırladığımız protokolden önce İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) çerçevesinde bir çalışma başlatmışlardı. Ama bizi bu programa dahil etmediler. Sahaya inmeden, kurumlar arasında yazışmalarla ilerleyen bir çalışmaydı. Biz bu durumun farkına varınca Bingöl Belediyesi’ne gidip saha çalışması yapmadan hazırlanan planların eksik olacağını anlattık. Ve belediye başkanı desteği ile bu protokol aşamasına gelebildik.

Protokole birlikte risk analizi yapacaklarını vurgulayan Bulşu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

Şehir merkezinde bir pilot bölge seçerek onun üzerinden çalışmak için uğraşıyoruz. Çevre Şehircilik Müdürlüğü, ilde faal olan yapı denetim kurumları, Bingöl Üniversitesi ve İMO olarak bu aşamadayız. 6 Şubat Pazartesi günü bu protokolü imzalayacaktık fakat büyük bir afetle karşı karşıya kaldık ve ertelemek durumunda kaldık. Bu protokolle, belirlediğimiz pilot alanda zemin çalışması, bina durumu analizleri yaparak binaların risk durumunu çıkaracaktık. Planımız bunu tüm Bingöl’e yaymak…

Adıyaman’daki son durum

6 Şubat’ta Maraş merkezli depremlerde en ağır hasarı alan kentlerden biri olan Adıyaman’da şu ana kadar bin 944 bina yıkıldı, 3 bin 225 kişi vefat etti, 12 bin 432 kişi yaralandı.

The post Olası bir depremde Bingöl de Adıyaman’la aynı durumu yaşayabilir first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Eczacılardan deprem seferberliği | ‘İlaç var koordinasyon yok’ https://gazetekarinca.com/eczacilardan-deprem-seferberligi-ilac-var-koordinasyon-yok/ Fri, 10 Feb 2023 12:49:54 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=243010 Maraş merkezli depremler nedeniyle büyük yıkım yaşayan 10 il için eczacılar da seferber oldu. En temel ilaç sıkıntısını asgari düzeye indirmek için kolları sıvayan Eczacılar Odası, iller arası koordinasyon eksikliğine dikkat çekiyor. 6 Şubat’ta gerçekleşen iki büyük deprem sonrası 10 ilde büyük yıkımın etkileri hala sürerken, birçok kurum ve kuruluş bölgedeki depremzedeler için seferberlik ilan […]

The post Eczacılardan deprem seferberliği | ‘İlaç var koordinasyon yok’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Maraş merkezli depremler nedeniyle büyük yıkım yaşayan 10 il için eczacılar da seferber oldu. En temel ilaç sıkıntısını asgari düzeye indirmek için kolları sıvayan Eczacılar Odası, iller arası koordinasyon eksikliğine dikkat çekiyor.

6 Şubat’ta gerçekleşen iki büyük deprem sonrası 10 ilde büyük yıkımın etkileri hala sürerken, birçok kurum ve kuruluş bölgedeki depremzedeler için seferberlik ilan etti.

Afet durumlarındaki sorunların başında, kişilerin sağlık hizmeti almaları ve ilaca erişimleri geliyor.

Depremden sonra Türk Eczacıları Birliği (TEB), ‘‘54 Bölge Eczacı Odamız ve ülkemizin dört bir yanında ilaç eczacılık hizmeti sunan 46 bini aşkın meslektaşımız ile seferberlik ilan ederek bölgedeki depremzede vatandaşlarımıza destek sunmak amacıyla’’ yardım çalışmalarını başlattıklarını duyurmuştu.

Gazete Karınca’ya konuşan İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özcan, Diyarbakır Eczacı Odası Genel Sekreteri Halim Aşan ve Mersin Eczacı Odası Yöneticisi Burçin Fidancı yürüttükleri çalışmalarla ilgili  bilgi verdi.

İlaç bağış sistemi

Bazı çalışmalara ilk günden itibaren başladıklarını ifade eden İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Zeki Özcan, daha sonra Türk Eczacıları Birliği ile ortaklaştıklarını söyledi.

Biz İstanbul’da eczacılarımızla o bölgeye gidecek ihtiyaçlar konusunda bir yardım kampanyası başlattık. Onun dışında eczacılar olarak burada ilaç bağışı sistemi yaptık. Türk EczacılarıBirliği de oradaki eczanelerin kurulumu yönünden bir çalışma başlattı. Şu anda orasıyla da bir taraftan çalışmalarımız yürüyor.

STK’larla ortaklaşa çalışma

Aynı zamanda depremin yaşandığı illerden biri olan Diyarbakır’ın Eczacı Odası da ilaç tedarik etme ve gönderilmesini organize edenlerden. Önce Diyarbakır’daki eczanelerin hasar tespitini yaptıklarını daha sonra genel bir çalışmanın içine girdiklerini ifade eden Diyarbakır Eczacı Odası Genel Sekreteri Halim Aşan, sözlerini şöyle sürdürdü:

İlk önce eczanelerimiz, halka hizmet verebilecek mi onun tespitini yaptık. Onun dışında yerelde valilik ve Ticaret ve Sanayi Odasının koordinatörlüğünde sivil toplum örgütleriyle, AFAD ile ortak çalışmanın içerisine girdik.

Mersin hastalara da ev sahipliği yapıyor 

Depremin gerçekleştiği illere yakın olan Mersin de gönderilen ilaç desteğinin yanında aynı zamanda deprem bölgesinden gelen hastalara ev sahipliği yapıyor.

İhtiyaçlar arasında özellikle ilaç kısmıyla ilgilendiklerini ifade eden Mersin Eczacı Odası Yöneticisi Burçin Fidancı, onun dışında da birçok anlamda destek olduklarını ifade etti.

Mersin’e nakledilen depremzedelerin, hastaların eksiklerini de gidermeye çalışıyoruz. Kendi bölgemizde de eczacılarımızı bunun için koordine ediyoruz. İhtiyaç dahilinde bütün hastaneler ve valiliğe bağlı yerleşim yerleri ve yurtlar kurumu ile iletişim halindeyiz.

Dün itibari ile bölgede, düzenli olarak eczanelerin kurulmaya başladığını ifade eden İstanbul Eczacı Odası’ndan Özcan, beş günlük süreci şöyle anlattı:

Depremin ikinci gününden itibaren bölgesel bazda arkadaşların yapmaya çalıştığı hizmetler oldu ama şimdi daha sistemli hale gelmeye başlıyor çalışmalar. Biz de İstanbul olarak Hatay ilinde bulunan seyyar eczanelerin istihdamı tarafından sorumluyuz. Orada birden fazla sorumlu ama dönüşümlü olarak aramızda eczanelerin çalışmasını sağlayacağız.

Adıyaman’da sahra eczanesi

Türk Eczacıları Birliği ile birlikte Adıyaman’da sahra eczaneleri kuruldu. Bu konuda Diyarbakır Eczacılar Odası’ndan Aşan, şu bilgileri de verdi:

Adıyaman’daki sahra eczanesine tıbbi yardım, ilaç götürüyoruz. Her gün 3 eczacımız orada nöbet tutuyor oradaki eczanede. Günübirlik Diyarbakır’dan gidip geliyoruz.

Mersin Eczacılar Odası’ndan Fidancı, “İki gün önce oda başkanımız ile birlikte 10 kişilik bir eczacı grubumuz, Antep bölgesinde konteyner bir eczane kurdular. Biz de oradaki eczanelerin ilaç temininin koordinasyonun sağlıyoruz” dedi.

İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu Üyesi Özcan “Şu anda aldığımız bilgilere göre ilaçların yeterliliği konusunda bir sıkıntı yaşanmadığını ama orada dağıtım ve hizmet anlamında bir ihtiyaç doğduğunu” aktarırken, Aşan da ilaç dağıtımı konusunda problem yaşadıklarını vurguladı.

Aşan, “İlaç konusunda bir eksiklik yok ama koordinasyonla ilgili sorun var. Her taraf yıkılmış olduğu için insan gücü yok orada. Giden gönüllülerin çoğu köylere gitmiş, kente hakim olunmadığı için aktarım konusunda sıkıntı yaşanıyor” dedi.

Türk Eczacıları Birliği, deprem bölgesine 50 ton kapasiteli uçakla yardım gönderecek

Türk Eczacıları Birliği, yarın 50 ton kapasiteli bir uçakla da bölgeye ilaç ve tıbbi malzemeler ile diğer ihtiyaç malzemelerinden oluşan yardımları gönderecek.

Türk Eczacı Birliği’nden bugün yapılan açıklamaya göre, uçak kargoda ilk yardım ilaçları, ağrı kesiciler, antibiyotikler, ateş düşürücüler, kronik hastalıkların tedavilerinde kullanılan ilaçlar gibi en çok ihtiyaç duyulan ilaç ve tıbbi malzemeler ile bebek mamaları, bebek bezleri, hijyenik kadın pedleri gibi malzemeler yer alıyor.

Bunun yanı sıra bölge eczacı odaları aracılığıyla, toplanan ısıtıcılar, battaniyeler, kışlık montlar, çoraplar, bereler, çocuk giysileri gibi ihtiyaç malzemeleri, ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak.

Uçakla gönderilen yardımlar deprem bölgesine ulaştıktan sonra TIR’lar aracılığıyla afetten zarar gören bütün illere ulaştırılarak, hızlı bir şeklide depremzedelere dağıtılacak.

The post Eczacılardan deprem seferberliği | ‘İlaç var koordinasyon yok’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Dünyanın öbür ucundan geldiler, 5 saatlik Ankara’dan gelmediler’ https://gazetekarinca.com/dunyanin-obur-ucundan-geldiler-5-saatlik-ankaradan-gelmediler/ Fri, 10 Feb 2023 11:47:07 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242981 Depremin beşinci gününde enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Adıyaman’da depremzedeler ağırlıkta dışardan gelen gönüllülerle birlikte enkaz kaldırma çalışması yürütülüyor. Depremzedeler, “Her gece sabaha kadar ağlıyoruz, onların yerinde biz de olabilirdik. Bugüne kadar devlet yanımızda olmadı, Türkiye halkı yanımızda oldu. Gönüllü gelenler bizi kurtardı” diyerek yaşadıklarını anlatıyor. Adıyaman’da yıkılan binalarda arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Depremzedeler binanın önünde […]

The post ‘Dünyanın öbür ucundan geldiler, 5 saatlik Ankara’dan gelmediler’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Depremin beşinci gününde enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Adıyaman’da depremzedeler ağırlıkta dışardan gelen gönüllülerle birlikte enkaz kaldırma çalışması yürütülüyor. Depremzedeler, “Her gece sabaha kadar ağlıyoruz, onların yerinde biz de olabilirdik. Bugüne kadar devlet yanımızda olmadı, Türkiye halkı yanımızda oldu. Gönüllü gelenler bizi kurtardı” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.

Adıyaman’da yıkılan binalarda arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Depremzedeler binanın önünde bekliyor ve gelen gönüllülere yardım etmeye çalışıyor. Hem öfkeliler hem çaresizler. Bir an önce enkazın altında kalanların kurtarılmasını istiyorlar. Enkazın önünde bekleyenlere mikrofonu uzattık. Depremzedelerden biri şunları anlatıyor:

Depremin birinci günü sabah 4’te uyandım. O korkuyla mahalleri gezdim. Gün aydınlanınca akrabalarıma baktım, çoğu gitmiş, çoğu kalmış, çok şükür tırnağımıza zarar gelmedi. Adıyaman’ı gezdim, hiçbir yetkili Ankara’dan gelmemişti, ama dünyanın öbür ucundan gelmişlerdi.

‘Her gece ağlıyoruz onların yerinde biz olabilirdik’

Depremin ilk günü kimse yoktu. İlk günü müdahale etselerdi bu kadar insan ölmezdi, bu kadar acımız olmazdı. Her gece sabaha kadar ağlıyoruz, onların yerinde biz de olabilirdik. Bugüne kadar devlet yanımızda olmadı, Türkiye halkı yanımızda oldu. Gönüllü gelenler bizi kurtardı.

Depremzede, ihtiyaçlarını ise “Su yok, elektrik yok, doğalgaz yok. Komşuların arabalarında yatıp kalkıyoruz. Bir depremzede ise “Sahipsiz Adıyaman yine sahipsiz kaldı” diyor ekliyor:

Dünyanın öbür ucundan geldiler 5 saatlik Ankara’dan gelmediler.

‘İlk iki gün cenazelerimizi kendimiz çıkardık’

İlk iki gün cenazelerini kendilerinin çıkardığını belirten başka bir depremzede ise, “Kimse yoktu. Ne AFAD ne de başkaları” diyor.

Bir başka depremzede ise şunları belirtiyor:

Ne Adıyaman Belediyesi var ne milletvekilleri. Vatandaş kendi cenazesini kendi çıkarmış durumda. Sahipsiz memleket, sahipsiz kaldı. Bu durumda 10 yıl değil 100 yıl geçse de Adıyaman kendisine gelmez. Geç geldi yardımlar ama yine birlik olduk. 3., 4. Gün birlik olduk. Allah yardım gönderlerden razı olsun.

‘El sürülmemiş çok bina var’

Bir diğer depremzede de, “Bizim bina yıkıldı. Bina yıkıldıktan ikinci günün akşamına kadar kimse gelmedi. Sonra gönüllüler geldi, Zonguldak’tan madenciler geldi. Onlarla bir şekilde kendi imkanlarımızla kurtarmaya çalıştık. Daha el sürülmemiş çok bina var Adıyaman’da. Yardım hala yok” diyor.

Depremzede, ekipman yetersizliğine dikkat çekiyor ve ekliyor:

İnsanlar çevre illerden kendi imkanlarıyla eşya getiriyorlar. Devlet tarafından bir şey gelmiyor. Çıkarılanlar da soğuktan öldü, bir saat sonra öldüler. Biz kendimiz için bir şey istemiyoruz. Ekip gelsin yeterli.

  'Kefen, ceset torbası yetersiz' | Battaniyelerle gömülüyorlar

The post ‘Dünyanın öbür ucundan geldiler, 5 saatlik Ankara’dan gelmediler’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Depremde hayatını kaybeden meslektaşlarımız https://gazetekarinca.com/depremde-hayatini-kaybeden-meslektaslarimiz/ Fri, 10 Feb 2023 11:17:01 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242955 6 Şubat’ta meydana gelen Maraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin arasında basın çalışanları da bulunuyor. Maraş, Hatay, Adıyaman’dayken yaşamlarını yitiren meslektaşlarımız… Ayşe Figen Arlı, İskenderun Ses Gazetesi imtiyaz sahibiydi. Hatay’da depremde hayatını kaybetti. Aziz Çevik, Maraş Manşet Gazetesi muhabiriydi. Deprem sonrası göçükten yaralı çıkarılan Çevik tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Burak Alkuş, Adıyaman Ses Haber […]

The post Depremde hayatını kaybeden meslektaşlarımız first appeared on Gazete Karınca.

]]>
6 Şubat’ta meydana gelen Maraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin arasında basın çalışanları da bulunuyor. Maraş, Hatay, Adıyaman’dayken yaşamlarını yitiren meslektaşlarımız…

Ayşe Figen Arlı, İskenderun Ses Gazetesi imtiyaz sahibiydi. Hatay’da depremde hayatını kaybetti.


Aziz Çevik, Maraş Manşet Gazetesi muhabiriydi. Deprem sonrası göçükten yaralı çıkarılan Çevik tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.


Burak Alkuş, Adıyaman Ses Haber İmtiyaz Sahibi ve Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti eski sekreteriydi. Eşi ve oğluyla birlikte depremde hayatını kaybetti.


Burak Milli, Anadolu Ajansı Hatay muhabiriydi. İskenderun ilçesi İbrahim Karaoğlanoğlu Caddesi’ndeki Yalım Apartmanı’nın enkazı altında kalan gazeteci Milli, eşi Ayşen Milli ve beş aylık bebeklerinin cansız bedenine depremin dördüncü gününde ulaşıldı.


Gökhan Aklan, İhlas Haber Ajansı Hatay muhabiriydi. Akevler Mahallesi Meltem Sokak’ta yer alan Güler Apartmanı’nda kurtarma ekibi Aklan ve iki çocuğunun cansız bedenine ulaştı. Dün akşam saatlerinde enkaz altından çıkarılan eşi Hatice Aklan’ın tedavisi hastanede sürüyor.


İskender Korkut, Adıyaman Mercan TV Programcısıydı. Malatya’da yıkılan apartmanın enkazında cansız bedenine ulaşıldı. Anadolu Yayıncılar Derneği Üyesi ve aynı zamanda Adıyaman Belediyesi Kültür Müdürü olan İskender Korkut, yarın memleketi Malatya’da toprağa verilecek.


İzzet Nazlı, Demirören Haber Ajansı Hatay muhabiriydi. Antakya İlçesi Cebrail Mahallesi Mimar Sinan Sokağı’nda evinin bulunduğu Genç Apartmanı’nın yıkılması sonucu eşi Seda Nazlı ve iki çocuğuyla enkaz altında kaldı. Nazlı ailesinin cenazeleri Hatay’da toprağa verildi.


Kemal Öner, Türkiye Spor Yazarları Derneği Adıyaman Temsilcisiydi. Uzun yıllardır Adıyaman’da gazetecilik yapan Öner’in oğlu da depremde hayatını kaybetti.


Yunus Emre Doğan, Adıyaman’da uzun yıllardır yerel basında görev yapıyordu.

The post Depremde hayatını kaybeden meslektaşlarımız first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Kefen, ceset torbası yetersiz’ | Battaniyelerle gömülüyorlar https://gazetekarinca.com/kefen-ceset-torbasi-yetersiz-battaniyelerle-gomuluyorlar/ Fri, 10 Feb 2023 10:47:54 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242948 Depremin büyük yıkıntıya neden olduğu Adıyaman’da enkaz altından çıkarılan cansız bedenler 3 gündür battaniyelere sarılarak toplu şekilde gömülüyor.  Kentte ceset torbası ve kefen sıkıntısı olduğu belirtiliyor. Depremin en yıkıcı etkilerinin yaşandığı kentlerden biri de Adıyaman. Arama kurtarma çalışmalarının yetersizliğine kent sakinleri günlerdir tepki gösteriyor, bu konudaki sitemlerini dile getiriyor. Depremin 5’inci gününde hala enkazın altında […]

The post ‘Kefen, ceset torbası yetersiz’ | Battaniyelerle gömülüyorlar first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Depremin büyük yıkıntıya neden olduğu Adıyaman’da enkaz altından çıkarılan cansız bedenler 3 gündür battaniyelere sarılarak toplu şekilde gömülüyor.  Kentte ceset torbası ve kefen sıkıntısı olduğu belirtiliyor.

Depremin en yıkıcı etkilerinin yaşandığı kentlerden biri de Adıyaman.

Arama kurtarma çalışmalarının yetersizliğine kent sakinleri günlerdir tepki gösteriyor, bu konudaki sitemlerini dile getiriyor.

Depremin 5’inci gününde hala enkazın altında kurtarılmayı bekleyenler var.

Deprem bölgesinde en büyük sıkıntılardan biri de enkaz altında çıkarılan cansız bedenlerin gömülme sorunu.

Cenazeler toplu bir şekilde gömülüyor. Edindiğimiz bilgilere göre, Adıyaman’ın Bahçecik Mahallesi’nde bulunan Yeni Mezarlık dışında kalan boş alan kazıldı.

İş makinalarıyla 10 metrelik alanlar kazılıyor. Cansız bedenler o mezarın içine yan yana diziliyor. Kefenlenmeden, battaniyelerle gömülüyor.

Şehir içinde de araçların kasalarına battaniyelerle sarılı cesetler de göze çarpıyor.

Bazı cansız bedenler ise kıyafetleriyle, yıkanmadan gömülüyor.

Kefenlenmeden gömülüyorlar.

Bu bilgiler ise Adıyaman Valiliği’nde kurulan kriz masalarından bir yetkili tarafından da doğrulandı. Yetkili, kendi yakınının da bu şekilde gömüldüğü bilgisi veriyor.

Mezopotamya Ajansı’nda (MA) da benzer bir haber ve fotoğraflar yer alıyor.

‘Kefen ve ceset torbaları yok’

“Buraya geldiğimde çok şaşırdım, bu kadarını beklemiyordum” diyen İzmit arama kurtarma gönüllü sağlık ekibinden Deniz Bal, “Burası yerle bir olmuş bir şehir. İlk günden itibaren insanlar kendi cenazelerini kendi çıkarma peşine düştüler” diye konuştu. Depremzedelere destek olmaya çalıştıklarını ifade eden Bal, şöyle devam etti:

Enkazı yeri geldi ellerimizle kazıdık, yeri geldi kazma kürekle kazdık. AFAD var diyorlar yetkililer var diyorlar ama nedense buradaki halk tam aksi şeyler söylüyorlar. Ya biz yalan söylüyoruz ya buradaki halk yalan söylüyor. Şu da bir gerçek ya yetişemiyorlar ya da yetkili yok. Biz buna bire bir şahit olduk.

Kentteki yıkıntıyı da şu şekilde özetledi:

Yerle bir olmuş bir kent var, yerle bir olmuş bir şehir var. Ve halen cenazelere ulaşılamıyor ve halen girilmemiş birçok yer var. Artık çadır, ısınma ve hijyenik olarak bir çok alan açıklaması lazım. Yeme, içme sıkıntısı şu an yok, hemen hemen giderildi. Barınma ve ısınma sorunu var.” Bal ayrıca ceset torbası ve kefen ihtiyacının olduğunu da belirtti.

AFAD, yaptığı açıklamada, daha önce kimliklendirme ve defin hizmetleri konusunda yeknesaklığın sağlanması için Adalet Bakanlığı ile koordinasyon içinde İçişleri Bakanlığı’nın 7 Şubat 2023 tarihli yazısıyla ilgili valilikler ve kurum-kuruluşların talimatlandırıldığını hatırlatmıştı.

Bu kararla birlikle kimliği belirlenemeyen cenazelerin 24 saatlik bekleme süresinden sonra DNA, parmak izi örneği, fotoğrafı alındıktan sonra defnediliyor.

  ‘Dünyanın öbür ucundan geldiler, 5 saatlik Ankara’dan gelmediler’

The post ‘Kefen, ceset torbası yetersiz’ | Battaniyelerle gömülüyorlar first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Maraş depremleri: İnşaat standartlarına öfke büyüyor https://gazetekarinca.com/maras-depremleri-insaat-standartlarina-ofke-buyuyor/ Fri, 10 Feb 2023 07:57:57 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242871 Jake Horton & William Armstrong* Türkiye’de, yönetmeliklerin yetersiz uygulanmasının son depremlerde birçok binanın yıkılmasına neden olması öfkeyi artırıyor. BBC, yakın zamanda inşa edilip son depremlerde çöken yapı bloklarının olduğunu doğruladı. Malatya’da (aşağıda görülen) bir bina geçen yıl tamamlandı ve sosyal medyada “son deprem yönetmeliğine uygun olarak tamamlandı” ilanının ekran görüntüleri yayımlandı.  Metinde, kullanılan tüm […]

The post Maraş depremleri: İnşaat standartlarına öfke büyüyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Jake Horton & William Armstrong*

Türkiye’de, yönetmeliklerin yetersiz uygulanmasının son depremlerde birçok binanın yıkılmasına neden olması öfkeyi artırıyor.

BBC, yakın zamanda inşa edilip son depremlerde çöken yapı bloklarının olduğunu doğruladı.

Malatya’da (aşağıda görülen) bir bina geçen yıl tamamlandı ve sosyal medyada “son deprem yönetmeliğine uygun olarak tamamlandı” ilanının ekran görüntüleri yayımlandı.

Metinde, kullanılan tüm malzeme ve işçiliğin “birinci sınıf kalite” olduğu belirtildi.

Şu an bu reklamdan hiçbir iz yok, ancak birkaç kişi daha önce çektiği fotoğraf ve videoları internette yayınladı. Reklam, şirketin web sitesindeki benzer tanıtımlarla eşleşiyordu.

Liman kenti İskenderun’da yakın zamanda inşa edilen bir başka apartmanın büyük ölçüde yıkıldığı görüldü.

Öncesi ve sonrası: İskenderun’da yeni yapılmış bir apartman

Bu bina için bir inşaat şirketi, binanın 2019’da tamamlandığını gösteren bir görsel paylaştı.

BBC, yıkılan binanın görüntüsünün (sağda) şirketin yapıyı tanıttığı fotoğrafın (solda) konumuyla eşleştiğini doğruladı.

Görüş almak için ilgili inşaat şirketiyle iletişime geçtik ancak henüz bir yanıt alamadık.

Antakya’da 2019 yılında açılışı yapılan bir diğer yapı, BBC tarafından doğrulanan bir fotoğrafta büyük ölçüde yıkılmış olarak görülüyor.

Antakya’daki Güçlü Bahçe Sitesi depremlerde ağır hasar gördü.

Söz konusu inşaat firmasının sahibinin “Güçlü Bahçe City projesi, özellikle konumu ve inşaat kalitesi açısından diğerlerine göre özeldir” açıklamasının yer aldığı, sitenin Kasım 2019’daki açılış törenine ait bir video bulduk.

Depremlerin şiddetine rağmen uzmanlar, kurallara uygun şekilde inşa edilen yapıların ayakta kalabilmesi gerektiğini söylüyor.

“Depremlerin maksimum büyüklüğü çok fazlaydı ancak iyi inşa edilmiş binaları yıkacak kadar güçlü değildi” açıklamasını yapan University College London’dan Acil Durum Planlaması ve Yönetimi Profesörü David Alexander, “Çoğu yerde sarsıntı düzeyi maksimum seviyenin altındaydı, bu nedenle yıkılan binlerce binadan neredeyse tamamının uygun bir deprem yönetmeliği doğrultusunda inşa edilmediği sonucunu çıkarabiliriz” diye konuştu.

İmar yönetmeliğinin uygulanmaması

En sonuncusu 2018’de olmak üzere önceki afetlerin ardından imar yönetmeliğindeki değişiklikler sıklaştırıldı.

Ülkenin kuzeybatısındaki İzmit kenti çevresinde 17.000 kişinin hayatını kaybettiği 1999 depreminin ardından daha katı güvenlik standartları da getirildi.

En son mevzuat, deprem bölgesindeki yapılarda çelik donatıyla güçlendirilmiş yüksek kaliteli beton kullanılmasını şart koşuyor. Kolonlar ve kirişlerin de depremlerin etkisini etkili bir şekilde önlemek için dağıtılmasını zorunlu tutuyor.

Ancak bu kurallar yeterince uygulanmadı.

Prof. Alexander, bu durumu şöyle ifade etti: “Problemlerden biri de mevcut binalarda iyileştirme çalışmalarının yetersiz olması ancak aynı zamanda yeni binalarda da yönetmelik standartlarına yetersiz bir şekilde uyuldu.”

Uygulama neden bu kadar zayıf?

Hükümet, gerekli izne sahip olmadan inşa edilen yapılar için periyodik olarak, ücret karşılığında fiilen yasal muafiyet sunan ‘imar afları’ sağlıyordu. Bu aflar, 1960’lardan bu yana (en son 2018’de olmak üzere) uygulandı. Eleştiriler, bu tür afların büyük bir deprem durumunda felakete yol açabileceği konusunda uzun süredir uyarıda bulunuyordu.

TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu’na göre, Türkiye’nin güneyindeki deprem bölgesinde 75 bin kadar binaya imar affı verildi.

Son afetten sadece birkaç gün önce, Türkiye medyası, son inşaat çalışmaları için yeni bir affı kapsayan yasa tasarısının Meclis onayını beklediğini bildirdi.

Jeolog Celal Şengör, bu yılın başlarında fay hatlarıyla bölünmüş bir ülkede bu tür imar aflarını geçirmenin “suç” olduğunu söylemişti.

2020’de Türkiye’nin batısındaki İzmir’i vuran ölümcül depremin ardından, BBC Türkçe raporu, İzmir’deki 672 bin binanın son aftan yararlandığını ortaya koymuştu.

Aynı rapor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2018’de “Türkiye’deki binaların yüzde 50’den fazlasının -yaklaşık 13 milyon binaya eşdeğer- yönetmeliklere aykırı olarak inşa edildiğini” belirten tespitine yer vermişti.

Son depremlerin ardından, Türkiye’deki inşaat standartları hakkında görüş almak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ulaştık. Bakanlık, “Yıkılan hiçbir binamız yok. Alandaki hasar tespit çalışmaları hızla devam ediyor” açıklamasında bulundu.


*Kaynak: BBC

The post Maraş depremleri: İnşaat standartlarına öfke büyüyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Alevisinden Sünnisine, Türkünden Kürdüne herkes aynı kaderi paylaşıyor’ https://gazetekarinca.com/alevisinden-sunnisine-turkunden-kurdune-herkes-ayni-kaderi-paylasiyor/ Fri, 10 Feb 2023 06:05:45 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242873 Deprem bölgesindeki kentlerden Adana, özellikle depremden en çok etkilenen Hatay, Maraş ve Adıyaman’dan çok sayıda kişiye ev sahipliği yapıyor. Bir şekilde enkazdan çıkan/çıkarılan depremzedeler çevre illere gidiyorlar. Bu illerin başında gelen Adana’da semt pazarları gibi geniş alanlarda kurulan çadırlarda kalıyorlar. Depremzedelerin kaldığı ve yardımların toplandığı kentteki en büyük alan ise Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi. […]

The post ‘Alevisinden Sünnisine, Türkünden Kürdüne herkes aynı kaderi paylaşıyor’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Deprem bölgesindeki kentlerden Adana, özellikle depremden en çok etkilenen Hatay, Maraş ve Adıyaman’dan çok sayıda kişiye ev sahipliği yapıyor.

Bir şekilde enkazdan çıkan/çıkarılan depremzedeler çevre illere gidiyorlar. Bu illerin başında gelen Adana’da semt pazarları gibi geniş alanlarda kurulan çadırlarda kalıyorlar.

Depremzedelerin kaldığı ve yardımların toplandığı kentteki en büyük alan ise Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi.

Alanın girişinde gelen araçları durduran güvenlik görevlileri, ne için geldiğimizi soruyor. Gazeteciyiz yanıtını aldıklarında ise konuyla ilgilenen görevlileri bilgilendiriyorlar. Ancak içeri giriş için aldığımız yanıt olumsuz. AFAD ve valiliğin denetiminde bulunan alana gazetecilerin girişine izin verilmiyor. Gerekçeyi sorduğumuzda ise bir açıklama yapılmıyor, söylenen tek şey: “İçeriz alamayız.”

 

Bunun üzerine deprem bölgelerine yardım toplayan ve kapılarını depremzedeler için açan Meydan Cemevi’ne gidiyoruz. İçerde genellikle kentteki Güzelyalı, Turgut Özal, Çukurova, Yüreğir gibi depremin en çok etkilediği bölgelerde evi hasar görenler kalıyor. Bir yandan yemekler yapılırken diğer yandan depremin enkaza çevirdiği kent ve köylere götürülmek üzere yardım kolileri hazırlanıyor.

Hüseyin Özgül ve Mehtap Özgül

Yaptıkları organizasyonları anlatan Adana’daki Alevi Platformu üyesi Seyhan Pir Sultan Abdal Derneği yöneticilerinden Hüseyin Özgül, platform olarak Hatay’a, balıkçı tekneleriyle günlük ekmek gönderdiklerini söylüyor. Özgül, organize ettikleri yardım faaliyetlerini şöyle anlatıyor:

“2 tane yardım TIR’ı gönderdik, yenilerini hazırlıyoruz. Genel merkezimiz Adıyaman’da bir üs kurdu. Burada orada çalışan ekiplere ve ulaşılmayan köylere mobil aşevleri kurarak sıcak çorba dağıtılıyor. Biz de oraya nakdi desteğimizi sunuyoruz aynı zamanda burada üyelerimiz ve kurumlarla sivil toplum örgütlerimize gelen yardımları topluyoruz.

“Pazartesi günü biz de kamyonla Maraş ve Adıyaman’a gideceğiz. Cemevini depremin ilk gününden itibaren halka açtık. Geceleri ortalama 500 kişi burada kalıyor. Deprem merkezlerinden insanlar buraya gelip İstanbul, Ankara gibi yerlere geçiyor. Havalimanındaki yoğunluktan kaynaklı çeşitli illerden gelen depremzedeleri de uçak zamanına kadar ağırlıyoruz, ihtiyaçlarını karşılıyorlar.”

Her gün Hatay’a tekneyle gönderilen ekmekler

Elbistan, Hatay ve diğer bölgelerde halkın ‘Aleviyiz diye mi bize yardım gönderilmiyor, biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz’ serzenişlerini sorduğumuz Özgül, şu yanıtı veriyor:

“Biz de serzenişleri iletişim kurduğumuz cemevleri başkanlarından ve sosyal medyadan duyuyoruz. Alevilerin ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesine karşı mücadele veriyoruz ama yine de biz Alevisinden Sünnisine, Türkünden Kürdüne herkesin aynı kaderi paylaştığı bir durumda böylesi bir ayrımcılık yapıldığına inanmak istemiyoruz. Her zaman iyi niyetli olmaya çalıştığımız için genelde kırsal alanda olan insanlarımıza yardım gitmekte zorlanıyordur diye düşünmek istiyoruz.

“Kurduğumuz koordinasyon ile toplumuzun olduğu yerlere biz ulaştırmaya çalışıyoruz yardımları. Ama yeterli değil tabi. Örneğin Malatya Ören’de evi yıkılan halka çadır verilmiş ama gıda, ısınma gibi ihtiyaçları karşılanmamış. Halk yine kendi kaderiyle baş başa bırakılmış. Alevilerin kaderi işte bu. Ama bu kaderi el birliğiyle değiştireceğiz, çabamız bu.”

Halkın çok fazla yardım malzemesi getirdiğini vurgulayan Özgül, “Erzak toplama anlamında hiç sıkıntı yaşamıyoruz. Ama OHAL ve AFAD’ın devreye girmesiyle birlikte bunları ulaştırma noktasında sorunlar yaşıyoruz. Bu yasaklar kalkarsa topladığımız gıdalar bozulmadan, ihtiyacı olanlara ulaşır. Ve biz de gittiğimizde halkın ayrımcılıkla karşılaşıp karşılaşmadığını bizzat kendilerinden öğreneceğiz” diyor.

İki çocuğu, eşi ve kayınvalidesi ile depremden bu yana cemevinde kalan Hatun Kaçer, evlerinin duvarının depremde yıkıldığını ve kullanılamaz duruma geldiğini anlatıyor.

Kaçer, yaşadıkları yerdeki Yüreğir Belediyesi’nden hiçbir yardım göremediklerini belirtiyor.

“Biz AFAD’a başvuru yaptık ama bekliyoruz. Depremden sonra o soğukta saat 10.00’a kadar evdeki sobanın kovasını bahçeye koyup etrafına oturduk. Ne yardım görüyorsak Seyhan Belediyesi’nden gördük. Yüreğir’de oturmamıza rağmen belediyeden hiçbir yardım göremedik. Herkes kendi gayretiyle bir şeyler yapıyor.”

Derneğin Yönetim Kurulu üyesi olan Zeynel Öner de depremin ardından cemevinde kalanlardan. Öner, deprem anını ve sonrasını şöyle özetliyor:

“13. katta oturuyorum. Deprem olduğunda biz gittik sandık. Cemevinde hem insanlara hizmet veriyoruz hem de burada kalıyoruz. Çok kötü bir şey yaşadık. Malatya’da akrabalarımız göçük altında kaldı, yanlarına da gidemiyoruz. Doğanşehir’de insanlar karın altında çadırlarda perişan durumda.”

Derneğe semah dersleri veren Dilan ise her gün cemevi morguna gelen cenazelere dikkat çekiyor.

“Durum çok kötü. Her gün cemevindeki morga cenazeler geliyor çevreden, dün 20 tane geldi bugün 10. Gencecik insanlar var, içler acısı bir durum. İnsanlar semt pazarında sokakta yatıyorlar. Maaşlarımız bile yatmıyor, hatlar kesik, bankalar çalışmıyor. Tüm düzenimiz mahvoldu.”

Bu sırada yanımıza gelen diğer kadınlar, deprem bölgelerindeki yardımların yetersizliğinden dem vuruyor.

Biri “Devlet çok zayıf, onu görüyoruz. İnsanların ölümlerine göz yumuyorlar. İmkan yok diyemezler ellerinde her şey var ama göndermiyorlar” derken, beriki gönüllülere vurgu yaparak “Duyarlı insanlardan Allah razı olsun” diyor.

Bu esnada Hong Kong’dan gelen arama kurtarma ekibi cemevindekiler tarafından sevinçle karşılaşıyor. Birbirini dilini anlayıp anlamamak önemini yitiriyor bir süreliğine. Gülerek, ‘hoş geldiniz’ diyor insanlar ve alkışlarla uğurluyorlar ekibi Hatay’a.

  Hong Kong'tan gelen kurtarma ekibi: Deprem dünyanın gündeminde

Cemevindeki insanların yardımı depremzedelerle de sınırlı değil. Cemevinin Kudret annesi açsındır diyerek yemek getiriyor önüme, adeta doğalında bir ‘halkla ilişkiler müdürü’ olan Zeliha Teker, hem tüm cemevi ahalisini harmanlıyor hem de yardım çalışmalarına koşturuyor.

Hepsinin dilinden enkaz altındakiler ve yakınları için dualar dökülüyor. ‘Umut kesilmez’ diyorlar ‘her şeye rağmen uğraşıyoruz bak, umut kesilmez’.

  'Gözlerini açıyorsun enkaz altındasın, yardım eden yok en kötüsü bu'

The post ‘Alevisinden Sünnisine, Türkünden Kürdüne herkes aynı kaderi paylaşıyor’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Gözlerini açıyorsun enkaz altındasın, yardım eden yok en kötüsü bu’ https://gazetekarinca.com/gozlerini-aciyorsun-enkaz-altindasin-yardim-eden-yok-en-kotusu-bu/ Thu, 09 Feb 2023 20:45:51 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242843 Adana, deprem bölgelerine gönderilen yardımların ve yaralıların tedavisinin yapıldığı merkez haline getirildi. Yaralılar araçlar, minibüsler, ambulanslar ve kimi zaman da helikopterlerle Adana’daki hastanelere getiriliyor. En yoğun hastanelerin başında ise Adana Şehir Hastanesi geliyor. Hastanenin önü yaralı ve yaralı yakınlarını bekleyen depremzedelerle dolu. Hastanede sıra beklerken konuştuğum Hatay’ın bir köyünden geldiğini söyleyen yaralı depremzede, sarsıntı sırasında […]

The post ‘Gözlerini açıyorsun enkaz altındasın, yardım eden yok en kötüsü bu’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Adana, deprem bölgelerine gönderilen yardımların ve yaralıların tedavisinin yapıldığı merkez haline getirildi.

Yaralılar araçlar, minibüsler, ambulanslar ve kimi zaman da helikopterlerle Adana’daki hastanelere getiriliyor.

En yoğun hastanelerin başında ise Adana Şehir Hastanesi geliyor. Hastanenin önü yaralı ve yaralı yakınlarını bekleyen depremzedelerle dolu.

Hastanede sıra beklerken konuştuğum Hatay’ın bir köyünden geldiğini söyleyen yaralı depremzede, sarsıntı sırasında evinden kendi imkanlarıyla çıktığını anlatıyor. Yakınlarının bir kısmının hala enkaz altında olduğunu ve artık onların sağlığına dair umudunun azaldığını paylaşıyor.

Antakya’dan gelen başka bir kadın ise omurgası kırılan ve sedyede yatan 14 yaşındaki kızı ve deprem anında merdivenlerden düşen küçük çocuğuyla, tedavi sırası bekliyor. Ablasının yaşamını yitirdiğini, yeğenlerinin ise hala enkazda olduğunu anlatırken gözleri doluyor ve “Onları oradan çıkaracak kimse yoktu” diyor.

Yaralı kızını depremden 4 saat sonra kendi imkanlarıyla çıkardıklarını söyleyen Hataylı bir kadın da ameliyathanenin önünde çocuğundan gelecek haberi bekliyor. “Ölüyorsun kurtuluyorsun ama gözlerini açıyorsun ölmemişin ama üzerinde duvarlar var ve yardım eden yok en kötüsü bu” diyor. Hala enkaz altında çok insan olduğunu belirten kadın, “Sesleri duyup yardım edememek nasıl bir duygu anlatamam” ifadelerini kullanıyor.

Yine Hatay’dan gelen bir yaralı ve yine aynı hikaye… Başka hayatlar aynı hikayelere bağlanıyor. Hemen hemen hepsi profesyonel bir kurtarma ekibinin yokluğuna sitem ediyor. Enkazdan kendi ve yakınlarının yardımıyla çıkan insanlar, yaralı olarak çıkabildikleri için kendilerini ‘şanslı’ hissediyor. Yakınları ve sayısız insan hala enkaz altındayken yaralarından bahsetmekten çekindiklerini söylüyorlar.

Gönüllü olarak yaralılara yardım etmek için gelen Adanalı bir kadın ise kendi evlerinin de depremde evinin hasar gördüğünü söylüyor. Ama durumlarının iyi olduğunu ve bir şeyler yapabilmek için hastaneye koştuğunu anlatıyor.

Hastanenin önünde halkın topladığı gıda ve çocuk bezi yardımlarını, Kızılay gönüllüleri ve yardım ekipleri, ihtiyacı olanlara dağıtıyor. Gönüllü olarak kente gelen sağlıkçılar ise hastanedeki meslektaşlarının yönlendirmeleri doğrultusunda yaralılara koşuyor.

Hastanede enkaz altından çıkarılan çok sayıda bebek ve çocuk da var. Birçoğunun ailesi ya hayatını kaybetmiş ya da henüz kimlikleri tespit edilemiyor. Kimliği belirsiz yaralı ve cenazeler için hastanede bir birim kurulduğunu belirtiyor bir görevli. Bu kişilerin akıbetini öğrenmek için birime gittiğimizde ise hiçbir şekilde bilgi veremeyeceklerini söylüyorlar.

Ancak gönüllüler, bebekler için süt anneler arandığı ve pek çoğunun uzun süre enkaz altında kaldığı için hipotermi geçirdiği bilgisini veriyor.

Sağlıkçılar ve görevliler, yaralıların sayısına dair veriler ve bilgiler için başhekimliğe yönlendirme yapıyor. Ancak başhekimliğin kapısından girmek dahi mümkün olmuyor. Güvenlik görevlileri, talebimi sorup ardından Sağlık Bakanlığı’nın kesin emri olduğunu ve gazetecilerle hiçbir verinin paylaşılamayacağını söylüyor: “Valla sizin de emeğinize sağlık ama bakanlığın kesin emri var, içeri alamam.”

Kapı duvar olan başhekimlikten yeniden acil servise yol aldığımda bu kez molaya çıkan hemşirelerin yanına gidiyorum. Ancak onlar da bilgi veremeyeceklerini belirterek şunu söylüyorlar: “Veri paylaşımı yasak ama zaten o kadar çok yaralı geliyor ki şu an bir sayı versek bile birazdan değişir. Hepimiz canla başla çalışıyoruz, biz de günlerdir buradayız.”

Depremde yaralanan mülteciler ise Arapça bilen çevirmenler yardımıyla durumlarını anlatmaya çalışıyorlar. Özellikle çok sayıda genç gönüllü olarak çevirmenlik yapmak için hastaneye geldiğini söylüyor.

Hastanedeki akış hiç azalmıyor, giden ambulansın yerini hemen yenisi alıyor, tüm yataklar dolu, insanlar yakınlarından haber alabilmek için kapıların önünde kuyruk oluşturuyor.

Yaralılar ise kendilerini pek de ‘kurtulmuş’ olarak görmüyor. Akılları hala saatlerdir dondurucu soğukta enkazın altında olup yardım bekleyen veya yaşamını yitiren insanlarda…

  Hong Kong'tan gelen kurtarma ekibi: Deprem dünyanın gündeminde

The post ‘Gözlerini açıyorsun enkaz altındasın, yardım eden yok en kötüsü bu’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hong Kong’tan gelen kurtarma ekibi: Deprem dünyanın gündeminde https://gazetekarinca.com/hong-kongtan-gelen-kurtarma-ekibi-deprem-dunyanin-gundeminde/ Thu, 09 Feb 2023 17:48:57 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242817 Deprem bölgelerindeki kurtarma çalışmalarının yetersizliğine yönelik tepkiler sürerken, diğer yandan dünyanın çeşitli yerlerinden deprem bölgelerine yardım ekipleri gelmeye devam ediyor. Yardımlar, bölgedeki yardımın merkezi konumunda olan Adana’da toplanıyor. Bugün de Hong Kong’dan 59 kişilik bir arama kurtarma ekibi Adana’ya geldi. Hong Kong İtfaiye Teşkilatı’ndan gelen ekibin ilk durağı Adana Merkez Cemevi oluyor. Gazete Karınca’ya konuşan […]

The post Hong Kong’tan gelen kurtarma ekibi: Deprem dünyanın gündeminde first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Deprem bölgelerindeki kurtarma çalışmalarının yetersizliğine yönelik tepkiler sürerken, diğer yandan dünyanın çeşitli yerlerinden deprem bölgelerine yardım ekipleri gelmeye devam ediyor.

Yardımlar, bölgedeki yardımın merkezi konumunda olan Adana’da toplanıyor.

Bugün de Hong Kong’dan 59 kişilik bir arama kurtarma ekibi Adana’ya geldi. Hong Kong İtfaiye Teşkilatı’ndan gelen ekibin ilk durağı Adana Merkez Cemevi oluyor.

Gazete Karınca’ya konuşan ekipten Ng Ka Lok, Hong Kong’un “Ekip olarak burada olmaktan gurur duyuyoruz” diyerek sözlerine başladı.

Hong Kong’un direkt deprem bölgesi olmadığını ama hem civarlardaki hem de Çin’deki arama kurtarma çalışmalarına katıldıklarını ifade etti.

Lok, yanlarında bir de arama kurtarma köpekleri bulunduğunu fakat kafesi kırıldığı için yeni kafes beklediklerini, bu konuda insanların hızlıca çözüm bulmaya çalıştıklarını, ekipmanların gelmesine dair koordinasyon için de ellerinden geleni yaptıklarını belirterek bunun için minnettar olduklarını ifade etti.

Türkiye’deki depremin Hong Kong’taki basına nasıl yansıdığını sorduğumuz Lok, “Uluslararası medyadan haberleri takip ettik ve basın depremlerin ciddiyetini ve hasarın yıkıcı boyutlarını net bir şekilde ortaya koydu” yanıtını verdi. Lok, Hong Kong’luların depremde yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla, sağ kalanlarla büyük bir empati içinde olduklarını da sözlerine ekledi.

Lok, ekibin tamamının detaylı arama kurtarma çalışmaları için Avusturalya dahil olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki birimlerde eğitim gördüklerini, uluslararası arama kurtarma örgütleriyle de bağlantılı olduklarını ve bu temelde afet müdahalelerine hazırlıklı olduklarını aktardı.

Öte yandan ekibin gelişi, Cemevinde kalan depremzedeler tarafından sevinçle karşılandı. Depremin ardından evlerine giremeyen ama akılları depremden en çok etkilenen bölgelerde olan halk, ekibi ‘Çocuğum sizden Allah razı olsun’ diyerek Hatay’a uğurluyor.

Halkın dayanışması ve minneti, ‘dil bilmeden nasıl anlaşılır?’ sorusunun cevabı niteliğinde.

The post Hong Kong’tan gelen kurtarma ekibi: Deprem dünyanın gündeminde first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Vahim bir tablo var; asıl mesele yapılaşma mantalitemizde’ https://gazetekarinca.com/vahim-bir-tablo-var-asil-mesele-yapilasma-mantalitemizde/ Thu, 09 Feb 2023 16:52:25 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242470 Depremde binlerce binanın yerle bir olması, çok daha fazlasının hasar almasıyla yapı denetimleri tekrar tartışma konusu. Deprem bölgesinden gözlemlerini aktaran İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç “Yıkılan yapılar ağırlıklı olarak 1999 öncesi yapılan yapılar. Hasar olarak yüzde 80’i eski yapılar, yüzde 20’si yeni yapılar” bilgisini paylaştı. Odanın İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer de […]

The post ‘Vahim bir tablo var; asıl mesele yapılaşma mantalitemizde’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Depremde binlerce binanın yerle bir olması, çok daha fazlasının hasar almasıyla yapı denetimleri tekrar tartışma konusu. Deprem bölgesinden gözlemlerini aktaran İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç “Yıkılan yapılar ağırlıklı olarak 1999 öncesi yapılan yapılar. Hasar olarak yüzde 80’i eski yapılar, yüzde 20’si yeni yapılar” bilgisini paylaştı. Odanın İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer de “Kamu binalarında gözlemlediğimiz yıkımlar, tasarım, yapım ve denetim süreçlerinde ciddi zaaflar oluştuğunu, ortaya koyuyor” dedi.

Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde binlerce kişi yıkılan binaların altında yaşamını yitirdi.

Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede doğru zeminde, sağlam temel ile deprem yönetmeliğine uygun binalar yapmanın önemi ise bilim insanları tarafından sık sık dile getiriliyordu.

Buna rağmen depremde yine en kritik hizmetlerin sağlandığı hastaneler gibi kamu binaları hasar aldı ya da yıkıldı. Yıkılan birçok binanın deprem yönetmeliğine aykırı yapıldığına dair iddialar var.

TMMOB’a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ile İMO İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer deprem bölgesindeki yıkımların boyutunu ve sebeplerini Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

‘Tasarım, yapım ve denetim süreçlerinde ciddi zaaflar var’

Fusun Sümer

Sümer, “Kamu veya özel fark etmeksizin tüm binalar kullanım amacının gerektirdiği esaslara göre tasarlanmak, yapılmak ve her aşamada denetlenmek zorundadır” dedi.

Kamu binalarının yapı denetim şirketleri tarafından denetlenmemeleri mevzuatın onların denetlenmemesine imkân verdiği anlamına gelmemeli. Kamu yapılarının da ihaleyi yapan idarenin kendi teknik elemanlarınca veya bağımsız müşavirlerce denetlenmesi gerekiyor.

Deprem bölgesinde henüz incelemeler yapamadıklarını belirten Sümer, medyaya ve sosyal medyaya yansıyan görüntülerden ve bölgedeki birimlerinden aldıkları bilgileri aktararak “Kamu binalarında gözlemlediğimiz yıkımlar, tasarım, yapım ve denetim süreçlerinde ciddi zaaflar oluştuğunu, ortaya koyuyor” diye konuştu.

Sorumluluk kime ait?

Sümer, şöyle devam etti:

Çeşitli ihmaller, eksikler ve yanlışlar söz konusu olabilir fakat çoğunun yıkıcı sonuçları olduğunu söyleyebiliriz. Gerekli bilincin ve yeterli kamuoyu baskısının oluşturulamamasında hepimizin sorumluluğu olabilir fakat en büyük pay yaşanmış bunca acı deneyime rağmen hâlâ yaptırdığı ve kullandığı binaları muhtemel depremlere hazır hale getirmeyen yerel yönetimlerin, kamu kurumlarının ve bağlı bulundukları üst makamlarındır.

Afete hazırlıktaki, afet sonrası planlamadaki zafiyetin en az afetin kendisi kadar zarar vereceği her daim anlatmaya çalıştığımız bir konu. Ne yazık ki yetkililer şimdiye kadar ‘yaraları sarma’ söylemi dışında kaygıları giderecek çalışmalar gerçekleştirmemiş, gerekli donanımı sağlamamıştır. Bugün yaşadığımız acı günler de buna örnektir.

Depremin yarattığı yıkımdan sonra hasar tespiti yapılıp yapıların risk durumunun belirlenmesi gerektiğini söyleyen Sümer, “Riskli binalara girilmemesi gerek. Binalara giremeyen vatandaşlara barınma alanları sağlanmalı ve bu barınma alanları güvenlik ve sağlık şartlarına uygun biçimde düzenlenmiş olmalıdır” dedi.

‘Görüntülerden daha vahim bir tablo var’

İki gündür deprem bölgesinde olduklarını, henüz sadece Adana, Hatay, Osmaniye ve Antep Nurdağı’nda gözlemlerde bulunduklarını belirten İMO Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç ise Maraş’a da gideceklerini belirterek ilk gözlemlerini şu şekilde aktardı:

Taner Yüzgeç

Yıkımlar bölgesel olarak değişiyor. Şimdiye kadar en yoğun yıkımı Hatay’da gördük. Organizasyon açısından da ciddi bir sıkıntı var. Yardım malzemeleri ve TIR’lar var ama 3’üncü gününde bile organize olamamış kamu kurumları ve devlet yapısı. Görüntülerden daha vahim bir tablo vardı oralarda. İlçelerin durumunu da henüz tam olarak bilemiyoruz. Hatay kent merkezinde yapıların en az yüzde 60 yıkık ya da ağır hasarlı durumda. Yani ayakta duran yapıların bile yıkılması gerekiyor. Osmaniye kısmen daha az hasarla atlatmış durumda. Nurdağı’nda da büyük bir hasar ve yıkım söz konusu.

‘Kentleşme ve yapılaşma mantalitemizi yenilemek gerek’

Yıkılan yapılar ağırlıklı olarak 1999 öncesi yapılan yapılar. Ama yeni yapılarda da beklenmedik hasar ve yıkım var. Hasar olarak yüzde 80’i eski yapılar, yüzde 20’si yeni yapılar. Yıkım açısından bu oran onda bire tekabül ediyor gibi görünüyor şimdilik. Henüz Maraş için bir şey söyleyemiyorum ama oraya dair duyduğumuz şeyler de pek iç açıcı değil.

Hatay ve Nurdağı’nda yeni şehirler kurmak gerekecek. Ama yeni yerlerin yapılma sürecinde mevcut düzen içerisinde devam edilirse eğer bir başka depremde aynı yerler aynı sorunlarla karşılaşacaktır. Asıl mesele yapılaşma ve kentleşme mantalitemizi yenilemek. Bunu hep söylüyoruz ama bir şeyler değişmediği için depremler bunu her defasında yüzümüze çarpıyor.

‘Çalışmaların hızla sonuçlandırılması sokaktaki afetzede sayısını da azaltacaktır’

İMO İstanbul Şube Başkanı Sümer da hasar tespit çalışmalarının hızlandırılması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

Kamu ve özel olmak üzere afet bölgesine dağılmış durumda çok sayıda hasarlı bina var. Bir an evvel ilgili kurumların ve uzmanların koordinasyonunda girilebilir, kullanılabilir, onarılabilir binaların tespit edilip zararların giderilmesi, mümkün olanlar için onarım çalışmalarının başlatılması, onarılamayacak durumda olanların da yıkılması gerekir.

Tarama ve tespit çalışmasının hızla sonuçlandırılması sokaktaki afetzede sayısını da hızla azaltacağı ve pasif konumdaki yardıma muhtaç yurttaşlarımızı afetin yaralarının sarılmasına yardım edebilir hale getireceği için çok önemli. Yardıma muhtaç insan sayısının azaltılması barınma sorununun kısmen çözülmesiyle birlikte beslenme, hijyen, sağlık vb. organizasyonların yapılabilmesini de kolaylaştıracaktır.

‘Kurumlarla koordineli olarak çalışmak için hazırız’

Hasar tespiti konusunda İnşaat Mühendisleri Odası’nın deneyimli olduğunu vurgulayan Sümer, “İhtiyaç halinde ilgili kurumlarla koordineli olarak sahada çalışmak için hazır olduklarına dair bilgilendirmeler daha önce rutin olarak ve bu depremden sonra da ilgili kurumlara tekrar yapıldı” dedi.

‘Olası bir Marmara depreminde yaşanabilecekleri tahmin bile etmek istemeyiz’

Tüm vatandaşlara güvenli ve sağlıklı barınma imkanı sağlanması gerektiğini söyleyen Sümer, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:

Güvenli ve sağlıklı barınma imkanını sağlayacak olan merkezi ve yerel yönetimlerdir. İstanbul başta olmak üzere diğer şehirlerimiz de hâlâ deprem, sel gibi afetler karşısında yeterince güvenli değil. Bu son depremde de binlerce can kaybımız var ve sayı daha da artacak gibi görünüyor. Bütün bunların dışında şimdi sokakta soğukta evlerine dönemeyen pek çok vatandaşımız var. Soğuğun kendisi de bir afet ve orada duruyor.

Bu yaşadığımız acılardan sonra yine ders çıkaramazsak olası bir Marmara depreminde yaşanabilecekleri tahmin bile etmek istemeyiz. Yapılması gerekenler belli ama bunları yerine getirmediğimiz için bu acıları yaşıyoruz. Bu anlayışın değişmesi gerekiyor.

The post ‘Vahim bir tablo var; asıl mesele yapılaşma mantalitemizde’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İyi ki gönüllüler ve dayanışma ruhu var https://gazetekarinca.com/iyi-ki-gonulluler-ve-dayanisma-ruhu-var/ Thu, 09 Feb 2023 14:51:14 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242732 Adıyaman’ın Turgut Reis Mahallesi’ndeki eski Zey Yolu’nda, yıkılan bir büyük binanın enkaz yığınından sesler gelmesi üzerine, getirilen vinçle ekipler, enkaz altındaki depremzedelere ulaşmaya çalışıyor… Depremle gelen büyük yıkımın dördüncü gününde devlet hâlâ organize olamadı, AFAD yetersiz kaldı. Çok sayıda enkaz ve altındaki binlerce depremzede kurtarılmayı beklerken, Türkiye’nin dört bir yanından gönüllüler ile yardım konvoyları bölgeye […]

The post İyi ki gönüllüler ve dayanışma ruhu var first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Adıyaman’ın Turgut Reis Mahallesi’ndeki eski Zey Yolu’nda, yıkılan bir büyük binanın enkaz yığınından sesler gelmesi üzerine, getirilen vinçle ekipler, enkaz altındaki depremzedelere ulaşmaya çalışıyor…

Depremle gelen büyük yıkımın dördüncü gününde devlet hâlâ organize olamadı, AFAD yetersiz kaldı. Çok sayıda enkaz ve altındaki binlerce depremzede kurtarılmayı beklerken, Türkiye’nin dört bir yanından gönüllüler ile yardım konvoyları bölgeye akmaya devam ediyor. Karadeniz Teknik Üniversitesi çalışanlarından oluşan 14 kişilik bir ekip ile Midyat Belediyesi çalışanlarının oluşturduğu arama kurtarma ekibi ilk günden bu yana enkazlarda aralıksız çalışma yürütüyor.

Soma ve Amasra’daki maden kazalarında uğradıkları felaket ‘fıtrattan’ sayılan madenciler… Zonguldak, Ankara ve Antalya’dan madenciler de arama kurtarma çalışmalarında en önde görev almaya devam ediyor.

Her yerden gönüllüler bölgeye yardım malzemesi taşıyor. Urfa’dan bir grup gönüllü de kamyonla getirdikleri yardım malzemelerini, ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor.

  'Adıyaman silinmiş kimsenin haberi yok'

The post İyi ki gönüllüler ve dayanışma ruhu var first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Adıyaman silinmiş kimsenin haberi yok’ https://gazetekarinca.com/adiyaman-silinmis-kimsenin-haberi-yok/ Thu, 09 Feb 2023 14:06:05 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242731 Hafta başında meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük depremin üzerinden dört gün geçmesine rağmen Adıyaman’da hala arama kurtarma çalışmalarının yapılmadığı mahalleler var. İnsanlar enkaz altında kalan yakınlarının kurtarılmasını bekliyor. Depremzedeler “Adıyaman diye bir il kalmamış” diyerek yaşananlara sitem ediyor. Bugün depremin 4’üncü günü. Adıyaman’da özellikle Bahçelievler Mahallesi’ne henüz bir müdahale yok. Binaların altındaki […]

The post ‘Adıyaman silinmiş kimsenin haberi yok’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hafta başında meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki büyük depremin üzerinden dört gün geçmesine rağmen Adıyaman’da hala arama kurtarma çalışmalarının yapılmadığı mahalleler var. İnsanlar enkaz altında kalan yakınlarının kurtarılmasını bekliyor. Depremzedeler “Adıyaman diye bir il kalmamış” diyerek yaşananlara sitem ediyor.

Bugün depremin 4’üncü günü. Adıyaman’da özellikle Bahçelievler Mahallesi’ne henüz bir müdahale yok. Binaların altındaki insanlar kurtarılmayı bekliyor.

Yıkılmış binalarda bazı vatandaşlar kendi imkanlarıyla arama kurtarma çalışmaları yapıyor. Enkaza dönmüş binanın önünde bir depremzede şu bilgileri veriyor:

Bu mahallede çalışma yapılmadı, kimse gelmedi. Kepçe yok, bir şey yok. Bizim 4 cenazemiz içinde.

Yardım gelip gelmediğini sorduğumuzda ise “Geleceğiz geleceğiz dediler ama kimse gelmedi. Gelmiş olsalardı belki çıkarabilirlerdi. Ama kimse yok” yanıtı alıyoruz.

Önünde durduğu yıkılan binada ise amcasının oturduğunu ve altında yakınlarını olduğuna da dikkat çekiyor.

Fakat yola çöken binalar, yardımların kentin arka mahallelerine ulaştırılmasını güçleştiriyor.

İnsanlar enkaz altında kalan yakınlarına kendi çabalarıyla ulaşmaya çalışırken, hayatta kalmak için de zor şartlarda müdahale ediyor.

Yıkıntıların arasına gidenler yakınlarını arıyor, kimi ağıt yakıyor, kimi de bağırarak tepkisini dile getiriyor.

Bu durumdan da en çok çocuklar etkileniyor.

Başka bir depremzede ise yaşadıklarını şu şekilde özetliyor:

Biz dört gündür rezillik içindeyiz. 4 gündür çocuğumla arabanın içinde yatıp kalkıyoruz. Nerede bu devlet? Nerede bu insanlar? Hani yardım hani çadır geliyordu. Biz arabada 6 kişi ile yatıp kalkıyoruz. Yardım istiyoruz. 10 bin kere 112’yi aradık. ‘Tamam alındı’ deniliyor, hiçbir yardım gelmedi.

Enkazın altında 8 yakını olduğunu belirten depremzede, “Adıyaman bitmiş kimsenin haberi yok? Adıyaman silinmiş, Türkiye’de Adıyaman diye bir il kalmamış” diyerek yaşananlara sitem etti.

Yetkililere seslenen kadın, “Buraya hiç bir şey yapmadınız. Benim oğlum 2 gün aç kaldı” diyerek de yaşadıkları durumu özetliyor.

Kent dışından asker, korucu ve özel harekat polisinin de dördüncü günde şehre geldiği görülürken, bir askeri yetkili Eski Adıyaman Otogarı’nın bulunduğu alanda 120 çadırlık bir ‘çadır kent’ kurma çalışmalarını yürüttüklerini ifade etti.

Birçok kamu binasında ağır hasarlar olduğu gözleniyor.

Adıyaman Valilik binasının içerisinde duvarların kısmen döküldüğü görülürken, Adıyaman Emniyet Müdürlüğü önünde nöbet tutan polisler binası tahliye edildiğini söyledi.

Geceleri hava sıcaklığının 2 dereceye kadar düştüğü kentte insanlar barınmak için kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda ve arabalarında uyuyor.

Arabalarında uyuyan insanlar ısınabilmek için aracı çalıştırıyorlar ve kentte araç yakıtlarına ulaşmak neredeyse imkansız durumda.

Akaryakıt istasyonlarının bir çoğunda yakıt bulunmazken, yakıt bulunan istasyonlar önünde uzun kuyruklar oluşuyor.

Bazı depremzedeler ise sokak başlarında yaktıkları ateş ile ısınma çalışıyor.

Ama bu kentte yıkılmayan tek şey ise depremzedelerin sırtını dayadığı ağaçlar.

The post ‘Adıyaman silinmiş kimsenin haberi yok’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Gerçekler gizlenebilir mi? | OHAL sonrası deprem bölgelerinde gazetecilik https://gazetekarinca.com/gercekler-gizlenebilir-mi-ohal-sonrasi-deprem-bolgelerinde-gazetecilik/ Thu, 09 Feb 2023 14:03:59 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242730 Merkez üssü Maraş olan iki çok şiddetli deprem, Diyarbakır, Maraş, Urfa, Malatya, Adana, Hatay, Antep, Adıyaman, Osmaniye ve Mardin’de ağır yıkımlara, binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Depremin ikinci gününde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 kentte 3 ay boyunca devam edecek Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildiğini duyurdu. Karar, Türkiye’de iktidarın daha önce buna benzer kriz durumlarında […]

The post Gerçekler gizlenebilir mi? | OHAL sonrası deprem bölgelerinde gazetecilik first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Merkez üssü Maraş olan iki çok şiddetli deprem, Diyarbakır, Maraş, Urfa, Malatya, Adana, Hatay, Antep, Adıyaman, Osmaniye ve Mardin’de ağır yıkımlara, binlerce insanın ölümüne sebep oldu.

Depremin ikinci gününde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 kentte 3 ay boyunca devam edecek Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildiğini duyurdu.

Karar, Türkiye’de iktidarın daha önce buna benzer kriz durumlarında ilan ettiği OHAL’in, zaten ağır olan deprem tablosunu nasıl etkileyeceği gibi bir soruyu akla getirdi.

Derken bölgedeki kimi gazetecilerin gözaltına alındıkları, kolluk kuvvetleri tarafından enkaz alanından uzaklaştırıldıkları, çekim yapmalarının engellendiği haberlerini almaya başladık.

Bir yandan da afet bölgelerinde haber yapmaya çalışan gazetecilere turkuaz kart ve akreditasyon şartı getirileceği belirtildi.

MLSA’nın ulaştığı İletişim Başkanlığı Bölge Müdürlüğü yetkililerinin ise Türkiyeli gazetecilerin turkuaz kart sahibi olmadan kurum kartları ve/veya görevlendirme yazısı ile çalışabileceklerini, Valilik ve Emniyet’in bu konuda uyardığını belirtiyor.

DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, OHAL ilanından sonra ilk olarak basına dönük baskılara dair Gazete Karınca’ya konuştu.

‘Hakikatin duyulmasını engellemeye çalışıyorlar’

Faruk Eren

Yaşanan felaketin büyüklüğünü gazetecileri gözaltına alarak saklanamayacağını ifade eden Eren, şunları kaydetti:

Bu felakete önlem alamayanlar, hakikatin duyulmasını engellemeye çalışıyorlar. Dün Twitter yasaklamak dahil özellikle enkazların başındaki gazetecileri uzaklaştırmak, gözaltına almak dahil büyük bir rezalet yaşanıyor şu anda Türkiye’de.

‘Yeni can kayıplarına neden oluyor’

Gökhan Durmuş da olanlara ilişkin öfkeli olduklarını dile getirerek, bu yasakların insanların yaşam haklarını da çiğnediğini ifade etti.

Böylesi olağanüstü bir durumda gazetecilerden akreditasyon istenmesi, enkaz başında yayın yapan gazetecilerin engellenmesi, gözaltına alınmasını tarif edecek kelimeler yok. Basın özgürlüğü çiğneniyor, halkın haber alma hakkı yok ediliyor demek insana zül geliyor. Aynı zamanda insanların haberleşme kanallarının kapatılması yeni can kayıplarına neden olmakta.

‘Toz pembe bir tablo çizmeye çalışıyorlar’

“Yalan yanlış haberlerin yayılmasına engel olmak için gazetecilerin orada olması önemli” diyen Faruk Eren, iktidara yakın medyanın ise toz pembe bir tablo çizdiğini, ancak bunun gerçek olmadığını vurguladı.

Sadece kendi gazetecilerinin haber yapmasına izin veriyorlar ya da vermeye çalışıyorlar. Toz pembe bir tablo çiziyorlar. Kendi yandaş kanallarından her yere kurtarma ekibi gitti, her yere yardım ulaştı, çok başarılı bir afet yönetimi varmış gibi propaganda yapıyorlar. Ama ne yazık ki gerçek öyle değil. Zaten yalan bilgileri ellerindeki araçlarla kendileri yayıyor.

Gökhan Durmuş

‘Hükümet eksikliklerinin görünmesini engellemeye çalışıyor’

Felaketin bu ölçüde büyük olmasının hükümetin tedbirsizliği ile açıklanabileceğini kaydeden TGS Genel Başkanı Durmuş, gazetecilerin gözaltına alınmasını bunu örtme girişimi olarak yorumladı.

Deprem bölgesi olan ülkede 20 yıldır hiçbir tedbir almayan, milyonluk evlerin depreme uygunluğunu denetlemeyen, büyük bir kurtarma zafiyeti yaşayan hükümet interneti yavaşlatmayı tercih ederek eksikliklerinin görünmesini engellemeye çalışmaktadır.

‘Saklamaları mümkün değil’

Daha önce de benzer yasaklar getirdiklerini ama bunun işe yaramadığını sözlerine ekleyen Basın-İş Genel Başkanı Eren, “Afetlerde ilk 24 ve 48 saat çok önemlidir. Ama iktidar bunu büyük bir beceriksizlikle ıskaladı ve bunun kamuoyundan saklamaya çalışıyorlar. Ama istedikleri kadar örtsünler, orada yaşayanlar, sağ kalanlar biliyor. Bunu saklamaları mümkün değil” dedi.

  Deprem bölgesinde gözaltına alınan gazeteci Güleş adliyeye sevk edildi

The post Gerçekler gizlenebilir mi? | OHAL sonrası deprem bölgelerinde gazetecilik first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Deprem bölgesinde ‘en geride bırakılan’ yerler cezaevleri https://gazetekarinca.com/deprem-bolgesinde-en-geride-birakilan-yerler-cezaevleri/ Thu, 09 Feb 2023 12:55:50 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242709 Maraş merkezli depremlerin ardından 7 Şubat günü Hatay Cezaevi’nde çıkan isyanda üç mahpusun hayatını kaybettiğinin öğrenilmesinden sonra, bölgedeki diğer cezaevlerindeki durum belirsizliğini koruyor. CİSST’ten Berivan Korkut, şu an cezaevlerinde en büyük sorunun bilgi alınıp verilememesi olduğunu belirtiyor. Maraş merkezli depremlerin hemen ardından, depremin etkilediği bölgelerde bulunan cezaevlerinde herhangi bir hasar oluşmadığı açıklanmıştı, dün de Maraş’taki […]

The post Deprem bölgesinde ‘en geride bırakılan’ yerler cezaevleri first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Maraş merkezli depremlerin ardından 7 Şubat günü Hatay Cezaevi’nde çıkan isyanda üç mahpusun hayatını kaybettiğinin öğrenilmesinden sonra, bölgedeki diğer cezaevlerindeki durum belirsizliğini koruyor. CİSST’ten Berivan Korkut, şu an cezaevlerinde en büyük sorunun bilgi alınıp verilememesi olduğunu belirtiyor.

Maraş merkezli depremlerin hemen ardından, depremin etkilediği bölgelerde bulunan cezaevlerinde herhangi bir hasar oluşmadığı açıklanmıştı, dün de Maraş’taki Türkoğlu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklu ve mahkumların çeşitli cezaevlerine sevk edildiği öğrenilmişti.

Kaygıyla takip edilen deprem bölgesindeki cezaevlerinden dün yeni bir haber geldi. Adalet Bakanlığı tarafından, Hatay Yayladağı T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 7 Şubat günü isyan çıktığı ve jandarma müdahalesi sonucu üç mahpusun hayatını kaybettiği duyuruldu.

Avukat Berivan Korkut

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut, bölgede bulunan cezaevlerinin durumunu Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

‘Tüm bilgiler teyide muhtaç’

Berivan Korkut, cezaevlerindeki en temel sorunun, hiçbir bilginin teyit edilememesi olduğunu vurguladı:

Bölgedeki avukat arkadaşlarımız zaten şu an bir facianın içinde. Bizler deprem bölgelerine giden milletvekillerine, avukatlara ve sivil toplum kuruluşlarına ulaşmaya çalıştık. Fakat bu bölgelerde çok büyük bir insani kriz yaşanıyor ve herkes enkaz alanlarına yönelmiş durumda. Hapishanelerden bilgi alma veya birilerini yönlendirme konusunda maalesef çok ciddi bir kriz yaşıyoruz. Bu sebeple bizim paylaşacağımız bilgiler de dahil tüm bilgilerin teyide muhtaç olduğunu belirtmek istiyorum.

‘Cezaevleri en geride bırakılan yerler’

Detaylı bilgiye ulaşmanın güçlüğünü ve en gözden ırak kalan yerlerin cezaevleri olduğunu belirten Korkut, bölgede çok fazla cezaevi bulunduğu bilgisini paylaşarak şöyle devam etti:

Deprem bölgesindeki cezaevlerinin kapasiteleri hakkında biz de tam bilgiye ulaşamadığımız için kaç mahpus olduğuna dair net bir rakam veremiyoruz. Ama şu an bölgede açık, kapalı, yüksek güvenlikli, kadın ve çocuk olmak üzere, doğrudan etkilenen 34 tane cezaevi var. Bize gelen ama teyit edemediğimiz bilgilerden biri de ilk 24 saat birçok cezaevinde kapıların kapalı olduğu… Ama şunu da göz ardı etmemek gerekiyor; oradaki görevli personel, infaz koruma memurları ve müdürler de aynı insani krizin içerisindeydi. Bazı infaz koruma memurları evlerindeyken göçük altında kalmıştı, birçoğunun ailesi şu an göçük altında.

Deprem bölgelerindeki cezaevlerinde yapılması gereken ilk şey -ki yapılıp yapılmadığını da bilmiyoruz-, bir afet düzenlemesi çerçevesinde bölgede bulunan cezaevlerine, afetten doğrudan etkilenmeyen personelin aktarılmasıydı.

Korkut, “Zor şartlarda yardım konvoylarıyla cezaevlerine ulaşmaya çalışan avukatlar var. Ama avukatların önüne bürokratik engeller çıkarıyorlar. Bu belirsizliğin ortadan kaldırılması ve sivil toplum merkezli giden avukatlara mahpuslarla görüşme imkanı sağlanması lazım” dedi.

‘Kamuoyu ve aileler bilgilendirilmeli’

Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi ile ilgili basına yansıyan iddiaları hatırlatan Korkut, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Maalesef çok büyük çabaların sonucunda ancak bugün açıklama yapıldı. Bu açıklamada da isyan çıktığı, 12 kişinin yaralandığı ve 3 kişinin hayatını kaybettiği bilgisi paylaşıldı. Benzer duyumları felaketin ilk gününde Malatya için almıştık. Ama maalesef bu konuda hiçbir netleştirmeye gidemedik. Adalet Bakanlığı’nın, Cezaevleri Genel Müdürlüğü’nden gelen bilgi akışını; kamuoyuyla, ilgili kurumlarla ve paniğe kapılan ailelerle paylaşması çok önemli. Cezaevlerinde bilginin alınıp verilmesi konusu şu an çok ciddi bir sorun.

‘Cezaevlerinde bulunan mahpuslara psikolojik destek verilmeli’

Korkut, ailelerinden sağlıklı haber alamamanın ve kendi can güvenliklerinden şüphe duymanın mahkumlarda ciddi bir gerilime yok açtığını ifade etti:

Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi’nde gerçekleşen olaylardan yola çıkarak şunu tahmin edebiliriz; insanlar, öncelikli olarak kendi can güvenliklerinden emin olamıyorlar. Her ne kadar cezaevlerinin kaçma girişimlerine karşı çok sağlam yapıldıklarını ve deprem gibi afetlerden en az etkilenen kurumlar olduğunu bilsek de içeride kapalı kalmış insanlar bundan emin olamıyor.

Depremden sonra herkesin yaptığı gibi dışarı çıkma refleksini gerçekleştirememiş olmak mahkumlarda çok ciddi bir gerilime yol açıyor. Ve bu insanların aileleri dışarıda. Ailelerinden sağlıklı haber alamamak da çok büyük bir kaygı yaratıyor. Afet koordinasyon merkezi kurulması ve daha fazla gerilim yaşanmaması için cezaevlerinde bulunan insanlara psikolojik destek verilmesi gerekiyor.

Barolara çağrı

Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerinde erzak ve benzeri ihtiyaçlar ile altyapı sorunlarına dair bilgi de paylaşmadığını hatırlatan Korkut, şunları aktardı:

Örneğin İslahiye T Tipi Cezaevi’ne giden Gaziantep Barosu’ndan avukat arkadaşımız, bize orada alt yapının çöktüğünü, telefonların çalışmadığını ve görevlilerin iyi niyet gösterip kendi telefonları üzerinden mahpusları aileleriyle görüştürdüklerini anlattı.

Korkut, deprem bölgesindeki cezaevlerinin durumunun netleştirilmesi için tüm barolara birlikte çalışma çağrısı yaparak sözlerini bitirdi:

Bölge dışındaki bütün barolara da çağrımız var. Bir an önce heyetler oluşturulup bu cezaevlerinin ziyaret edilmesi ve kamuoyu ile net ve somut bilgilerin paylaşılması gerekiyor.

  Hatay T Tipi Cezaevi’nden 7 saat silah sesleri yükselmiş

The post Deprem bölgesinde ‘en geride bırakılan’ yerler cezaevleri first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Harabeye dönen Elbistan’da göçük altından sesler geliyor https://gazetekarinca.com/harabeye-donen-elbistanda-gocuk-altindan-sesler-geliyor/ Thu, 09 Feb 2023 11:49:13 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242688 Depremin merkez üssü Maraş Elbistan adeta harabeye dönmüş durumda. Enkazların altında hala hayatta olanlar var. Bazıları kurtarıldı, çalışmalar sürüyor. 6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de Maraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğünde ve saat 13.24’de Elbistan ilçesi merkezli 7.6 büyüklüğünde olmak üzere iki büyük deprem meydana geldi. Büyük bir yıkım ve can kaybına yol açtı. Elektrikler […]

The post Harabeye dönen Elbistan’da göçük altından sesler geliyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Depremin merkez üssü Maraş Elbistan adeta harabeye dönmüş durumda. Enkazların altında hala hayatta olanlar var. Bazıları kurtarıldı, çalışmalar sürüyor.

6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de Maraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğünde ve saat 13.24’de Elbistan ilçesi merkezli 7.6 büyüklüğünde olmak üzere iki büyük deprem meydana geldi. Büyük bir yıkım ve can kaybına yol açtı.

Elektrikler kesik, hiç girilmemiş enkazlar var

İkinci depremin merkez üssü olan Elbistan’da arama kurtarma çalışmaları dördüncü gününde sürüyor. Henüz çalışma başlatılmamış çok sayıda enkaz bulunuyor.

Elbistan’ın neredeyse tamamı yıkılmış ve harabeye dönmüş. Ayakta kalan yapılar ise ağır hasarlı.

Depremzedeler, yardım çadırlarında su ve gıda ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. Gidecek yerleri olmadığını söyleyen çok fazla insan var.

Elektrikler kesik olduğu ilçede büyük bir kalabalık cemevlerine sığınmış

Gönderilen insani yardım kolilerinden ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar.

Dördüncü günde göçük altından kurtuldu

Göçük altında kalan 33 yaşında Aydan isimli bir kadın sağ olarak çıkarıldı. Dozer kullanan kişiler tarafından bulunan depremzedenin, annesinin de içerde olduğu bilgisi var, kurtarılması için çalışmalar sürüyor.

Sağlık ekibi, kadının öldüğünü duyarak geldiklerini ancak canlı çıkarılmasına sevindiklerini ve durumunun iyi olduğunu bildirdi.

Gönüllüler tarafından bir çocuk sağ çıkarıldı

Normalde çatı işi yaptığını söyleyen ve deprem alanına desteğe gelen bir gönüllü ise yine bugün bir çocuğu canlı çıkardıklarının bilgisini verdi.

Ses gelen göçükte çalışma sürüyor

Çalışma yapılan bir enkazın önünde bekleyen ismini paylaşmak istemeyen bir kişi, babasının içerde olduğunu söyledi.

Apartmandakilerin çoğunun yurt dışında olduğunu ve birkaç dairenin dolu olduğunun bilgisini veren kişi, babasının ilaç almak için eve girdiği sırada ikinci depreme yakalandığını ifade etti.

Göçükten sesini duyduklarını ve 4 gündür burada beklediklerini ifade eden yakınları, ekibin ve makinelerin olmadığını, daha yeni çalışmaya başladıklarını bildirdi.

Makineyle biraz çalışıp, “akşam oldu” diyerek bırakıp gittiklerini paylaşan yakınları bekleyişini sürdürüyor.

Ek olarak, şu anda kendilerinin gecekondu da kaldığını belirten depremzedelerin yakınları, “eski evlere bir şey olmadı, bu senenin daireleri yıkıldı” diye isyan etti.

Kurtarılmayı bekleyen 7 kişi var

Dayanışmadan memnun olduğunu belirten başka bir vatandaş, burada tecrübeli kişilere, dinleme cihazı gibi teknik malzemelere ve yakıta ihtiyaç olduğunu söyledi.

Kendisinin 7 kişiden haber aldığını ve şu an kurtarılmaya çalışıldığını belirten kişi, 3 Suriyeli göçmen işçi ve patronlarının bir odada olduklarını söyledi.

Kalanların da aynı göçükte olduğunu ve iletişim kurduğunun bilgisini verdi. Bu enkazda çalışmalar sürüyor.

The post Harabeye dönen Elbistan’da göçük altından sesler geliyor first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hatay T Tipi Cezaevi’nden 7 saat silah sesleri yükselmiş https://gazetekarinca.com/hatay-t-tipi-cezaevinden-7-saat-silah-sesleri-yukselmis/ Thu, 09 Feb 2023 11:13:18 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242681 Hatay Yayladağı T Tipi Kapalı Cezaevi’ne giden Av. Mehdi Zana Akkaya, müvekkili ile görüştürülmediğini söyledi. Akkaya, “Gittiğimde çok büyük bir yangının izleri vardı. Köylüler sabah 10:00’dan akşam 17:00’a kadar kurşun sesleri duyduklarını söylediler” dedi. Depremle birlikte en çok merak edilen yerlerden biri de cezaevleri. Tutuklu ve hükümlülerden haber almaya çalışan yakınları kadar dışardaki yakınlarından haber […]

The post Hatay T Tipi Cezaevi’nden 7 saat silah sesleri yükselmiş first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hatay Yayladağı T Tipi Kapalı Cezaevi’ne giden Av. Mehdi Zana Akkaya, müvekkili ile görüştürülmediğini söyledi. Akkaya, “Gittiğimde çok büyük bir yangının izleri vardı. Köylüler sabah 10:00’dan akşam 17:00’a kadar kurşun sesleri duyduklarını söylediler” dedi.

Depremle birlikte en çok merak edilen yerlerden biri de cezaevleri. Tutuklu ve hükümlülerden haber almaya çalışan yakınları kadar dışardaki yakınlarından haber almaya çalışan tutuklu ve hükümlüler de tedirgin.

Hatay Yayladağı T Tipi Kapalı Cezaevi’nde de depremin ardından ölümle sonuçlanan olaylar yaşandı.

Resmi açıklamaya göre söz konusu cezaevinde 3 mahpus hayatını kaybetti. Olay üzerine cezaevine giden Avukat Mehdi Zana Akkaya, Gazete Karınca’ya bilgi verdi.

Avukatı müvekkili ile görüştürülmedi

Akkaya, cezaevine alınmadığını ve orada bulunan müvekkili ile görüştürülmediğini söyledi.

Avukat Akkaya, cezaevindeki bir askeri yetkilinin kendisi ile muhatap olduğunu belirterek, “Görüştüğüm yetkili isyan olduğunu doğruladı ve tutuklu ve hükümlülerin sevkine başlandığını söyledi” dedi. Akkaya, cezaevi önünde olduğu süre içerisinde 10-15 otobüsün yola çıktığını gördüğünü anlattı.

Akkaya, görüştüğü askeri yetkilinin “İsyan doğru ama ölü ve yaralı bilgisi veremem” dediğini anlattı. Hatay Yayladağı T Tipi’nde çoğunlukla Suriyeli ve adli tutukluların olduğu bilgisine ulaştıklarını belirten Akkaya, ancak bu cezaevinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin olup olmadığı konusunda net bir bilgiye sahip olmadıklarını ifade etti.

‘Saatlerce kurşun sesleri duyduk’

Cezaevinin yakınındaki köylülerle de görüştüklerini belirten Mehdi Zana Akkaya, şunları anlattı:

Köylüler önceki gün (7 Şubat) sabah 10:00’dan akşam 17:00’a kadar kurşun sesleri duyduklarını söylediler. Cezaevine birçok kez helikopter inip kalkmış. ‘Asker vur emri vermiş, 15 kişi ölmüş’ diyorlar ama bu bilgi teyide muhtaç. Çok yoğun bir ambulans trafiği yaşanmış.

‘Deprem bölgesi cezaevlerinde tutuklular aileleriyle görüştürülsün’

İzmir Barosu, Maraş merkezli depremlerden sonra cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini Adalet Bakanlığı’na sordu.

Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan İzmir Barosu, deprem bölgesi olan cezaevlerinde ağır hak ihlallerinin yaşandığını, yaşam hakkı ve işkence-kötü muamele yasağının ihlal edildiğini belirtti.

Yaşananlarla ilgili kamuoyunun aydınlatılmasının hayati önem taşıdığı ifade edilen açıklamada, Adalet Bakanlığı’na şu sorular yöneltildi:

  • Hatay, Malatya ve Türkoğlu Cezaevlerinde yaşandığı iddia edilen ölüm ve yaralanmalar hakkında açıklama yapılması,
  • Yazı ekinde bulunan listede yer alan cezaevlerinin deprem sebebiyle hasar görüp görmediğine ilişkin bilgi verilmesi,
  • Hasar görmüş cezaevlerinde bulunan mahpusların; hangi cezaevlerine nakledildiğine ilişkin bilgi verilmesi,
  • Yazı ekinde yer alan listede yer alan cezaevlerindeki tüm mahpusların yaşam hakkının korunmasına  yönelik tedbirler hakkında bilgi verilmesi,
  • Mahpusların yaşam hakkı ve işkence/kötü muamele yasağını ihlal edecek şekilde muamelelere maruz kaldıklarına ilişkin iddialar hakkında açıklama yapılması,
  • Tüm cezaevlerinde bulunan mahpusların aileleri ve yakınları ile süre kısıtlaması olmadan görüntülü görüşme, iletişim kurma hakkının tanınması ve bu konuda zaman geçirmeden gerekli işlemlerin yapılmasını talep ediyoruz.
  Hatay Cezaevi'nde isyan: 3 mahkum yaşamını yitirdi

The post Hatay T Tipi Cezaevi’nden 7 saat silah sesleri yükselmiş first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Hatay, Arsuz, İskenderun, Belen… Çaresizlik ve öfke https://gazetekarinca.com/hatay-arsuz-iskenderun-belen-caresizlik-ve-ofke/ Thu, 09 Feb 2023 10:00:56 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242654 Medeniyetlerin bir mozaik gibi bir araya geldiği kent Hatay şimdi yerle bir. Turizm açısından da önemli olan bu eski kent, 4 gün önce meydana gelen depremle büyük bir yıkım yaşadı. Şimdi yoğun bir akış var Hatay’a. Günlerdir bu kentte haber takibi yapıyoruz. Depremin en yıkıcı etkisinin yaşandığı Hatay’a, ülkenin birçok yerinden insanlar kendi imkânlarıyla ulaşmaya […]

The post Hatay, Arsuz, İskenderun, Belen… Çaresizlik ve öfke first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Medeniyetlerin bir mozaik gibi bir araya geldiği kent Hatay şimdi yerle bir.

Turizm açısından da önemli olan bu eski kent, 4 gün önce meydana gelen depremle büyük bir yıkım yaşadı.

Şimdi yoğun bir akış var Hatay’a.

Günlerdir bu kentte haber takibi yapıyoruz.

Depremin en yıkıcı etkisinin yaşandığı Hatay’a, ülkenin birçok yerinden insanlar kendi imkânlarıyla ulaşmaya çalışıyor.

Yollarda yoğun bir trafik akışı var.

Bazıları topladığı gıda malzemelerini bir an önce götürme telaşındayken, bazıları çalıştıkları işyerinden izin alıp yola koyulmuşlar.

“Vicdanımızın sesini dinledim ve çıktık yola” diyor 20’sinde bir genç.

Yol boyu yüzlerce araç deprem bölgesine doğru yol alıyor.

Yolda bir diğer göze çarpan ise ambulans hareketliliği. Onlarca ambulansın çalıştığı kentte başta Mersin olmak üzere çeşitli hastanelere nakil yapıyor.

Kentte bir yandan arama kurtarma çalışmaları bir yandan yaralılar, bir yandan sokaklarda, çadırlarda sabahlayanlar.

Ama öne çıkan duygu; çaresizlik, ümitsizlik, öfke.

İlçelerinde de aynı duygu çarpıyor, gidenlere.

İskenderun’da felaketin dördüncü gününe girilirken gece boyu arama kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Birçok yıkıntıda yurttaşlar ve iş makinaları çalışırken, çıkan cesetler saatlerce yıkıntıların yanında cenaze taşıma aracında bekletiliyor.

Bir de İskenderun Limanı’ndaki yangın… Yangın dördüncü gününde devam ediyor, denizden ve karadan müdahale yangını söndürmeye yetmiyor.

 

Felaketin devam ettiği Arsuz’da arama kurtarma çalışmaları devam ederken, yıkıntı altında 10 yurttaşa ulaşılmaya çalışılıyor.

Depremin etkilendiği bir diğer yer ise Belen. İlçede yurttaşlar geceyi ateş başında geçirirken, aşırı soğuk dışarda ve çadırda kalan yurttaşları olumsuz etkiliyor.

Diğer yandan enkazda yakını bulunan bir kadın ve yakınları saatlerce enkaz başında beklerken, itfaiye ekipleri ve gönüllüler yardımlarına koştu. Ancak kendi imkanlarıyla bir yere kadar ilerleme kaydeden gönüllüler büyük molozlar nedeniyle durmak zorunda kaldı. Yardım talebinde bulunan kadının yakarışları ise şöyle oldu:

Allah rızası için yardımcı olsunlar. Bunun vinçle kaldırılması gerekiyor. Bir Allah’ın kulu bile yardımcı olmuyor. Bu enkazın altında eşimin dışında 10 kişi var. Buradan sadece biz çıkabildik.

  Gazetecinin gözünden: Cenazelerini kaldıramayan bir İskenderun var

The post Hatay, Arsuz, İskenderun, Belen… Çaresizlik ve öfke first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Deprem bölgesindeki HDP’li vekiller: İletişim kanallarının kesilmesi halkı ölüme terk etmektir https://gazetekarinca.com/deprem-bolgesindeki-hdpli-vekiller-iletisim-kanallarinin-kesilmesi-halki-olume-terk-etmektir/ Wed, 08 Feb 2023 22:32:20 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=242534 Deprem alanlarından biri olan Malatya’yı ziyaret eden HDP’li Garo Paylan sosyal medyaya getirilen bant daraltma uygulamasını “cinayet” diye yorumlarken, HDP’li Nejdet İpekyüz ise “Hep güvenlikten söz edenlerin, güvenli bir ortamı yaratma konusundaki acizlikleriyle karşı karşıyayız” diye belirtti. Maraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 büyüklüğünde, Elbistan ilçesinde ise 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen depremden en çok etkilenen kentlerden birdi de […]

The post Deprem bölgesindeki HDP’li vekiller: İletişim kanallarının kesilmesi halkı ölüme terk etmektir first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Deprem alanlarından biri olan Malatya’yı ziyaret eden HDP’li Garo Paylan sosyal medyaya getirilen bant daraltma uygulamasını “cinayet” diye yorumlarken, HDP’li Nejdet İpekyüz ise “Hep güvenlikten söz edenlerin, güvenli bir ortamı yaratma konusundaki acizlikleriyle karşı karşıyayız” diye belirtti.

Maraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 büyüklüğünde, Elbistan ilçesinde ise 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen depremden en çok etkilenen kentlerden birdi de Malatya oldu.

Pek çok enkaz kendi haline bırakılırken, yardımlar ise çok geç ulaşıyor.

Depremlerden etkilenen 10 ilde OHAL ilan edilmesinin ardından, sosyal medyaya da bant daraltma uygulaması getirildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, Malatya’daki son durumu ve sosyal medyaya getirilen kısıtlamayı Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

‘Bu felaketin altında AKP iktidarı ve topyekun devlet kalmıştır’

Ülkenin, deprem ülkesi olmasına rağmen hiçbir şekilde hazır olunmadığını, yıllardır iktidara konuyla ilgili çağrılarda bulunduklarını ancak dönüş alamadıklarını ifade eden Paylan, “Gelin şehirlerimizi hazırlayalım dedik. Çağrılarımızı dinlemediler ve büyük bir felaket yaşadık. Bu felaketin altında AKP iktidarı ve topyekun devlet aygıtı kalmıştır” dedi.

‘Büyük bir yetersizlik var’

Büyük bir isyanın ve yetersizliğin olduğunu vurgulayan Paylan, “Yurttaşlarımızın elektriği, suyu, gıdası hiçbir şeyi yok. Evlerin neredeyse hiçbiri oturulamayacak durumda hasarlı. Malatya’dan büyük bir göç var. Durumu iyi olanlar şehri terk ettiler, durumu iyi olmayanlar da kahvehanelerde ve belli okullarda bir araya gelip hayatta kalmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

‘OHAL’in amacı felaketi gizlemek’

Yaşanan felaket karşısında iktidarın Olağanüstü Hal (OHAL) ilan ederek baskı kurması amacının yaşanan perişanlığı gizlemek olduğunu vurgulayan Paylan, “Bu perişanlığın görülmesi lazım ki dayanışma artsın. Bu enkazı bir an önce kaldıralım ama iktidarın tek bulduğu çare OHAL ilan etmek. Bunu asla kabul etmiyoruz, bu baskı kurmaktır” şeklinde konuştu.

‘Sosyal medyayı engellemek cinayettir’

OHAL’in ardından sosyal medyaya getirilen bant daraltma uygulamasına da değinen Paylan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Şu an yurttaşlarımız sosyal medya üzerinden birbirleriyle haberleşiyorlar. Yalnızca bugün Malatya ve Adıyaman’dan yurttaşlarımız o kanal üzerinden bize ulaştılar. Enkaz altındakiler dahi, yakınlarına sosyal medyayı kullanarak ulaşıyorlar. Bant daraltma gerçekten cinayettir. Twitter’ı engellemek, sosyal medyayı engellemek cinayettir. İnsanlar zaten telefonda birbirlerine ulaşamıyorlar, internet çoğu zaman kesiliyor. Bu iletişim kanalının da kesilmesi insanları ölüme terk etmek anlamına gelir. Sosyal medya şu an bizim can damarımızdır. Şu anda sosyal medyayı kapatmak cinayettir ve suçtur. Buna ayıptır diyemiyorum, insanlığa karşı suç işliyorsunuz. Sosyal medya açın, bant daraltmayı açın ki yurttaşlarımız birbirleriyle haberleşebilsinler.

‘Hiçbir organizasyon yok, plansızlık söz konusu’

Necdet İpekyüz ise, Malatya’da acizlik ve yetersizlik olduğunu, insanların kendi başına çözüm bulmaya çalıştıklarını söyledi.

Hiçbir koordinasyonun bulunmadığını belirten İpekyüz, “Organizasyon yok, plansızlık söz konusu. Malatya’da enkazlar dışındaki en büyük tehlike de içine yerleşilebilecek konut hemen hemen kalmamış, büyük hasarlı binalar var. Buna alternatif olarak insanların barınabilecekleri, ısınabilecekleri, beslenebilecekleri bir yer yok” dedi.

‘Güvenli ortam yaratmadaki acizlikleriyle karşı karşıyayız’

Kent merkezi dışındaki beldelere, kırsal kesimlere gidildikçe sıkıntıların daha da artmakta olduğunu ifade eden İpekyüz, devamında şunları söyledi:

Gittiğimiz yerlerde, insanlar can kurtarma çalışmalarını daha çok kendileri yapmışlar. Barınabilecekleri yerde bir sandalye, bir battaniye kalırken sıcak bir lokmaya ulaşmakta problem yaşıyorlar. Birçok yerde öfke söz konusu. Enkazlarda, daha bugün ciddi bir çalışma yürütülüyor ama zaten yaşam ümidinin çok azaldığını dile getiriyorlar. İnsanların öfkesini anlamak ve dinlemek lazım. En önemlisi dayanışma ve paylaşma sürecinin geliştirilmesi lazım. Demokratik kitle örgütlerinin ve bütün herkesin katkısını almak lazım. Hep güvenlikten söz edenlerin, güvenli bir ortamı yaratma konusundaki acizlikleriyle karşı karşıyayız.

HABER MERKEZİ

The post Deprem bölgesindeki HDP’li vekiller: İletişim kanallarının kesilmesi halkı ölüme terk etmektir first appeared on Gazete Karınca.

]]>