Maraş merkezli depremlerin ardından 7 Şubat günü Hatay Cezaevi’nde çıkan isyanda üç mahpusun hayatını kaybettiğinin öğrenilmesinden sonra, bölgedeki diğer cezaevlerindeki durum belirsizliğini koruyor. CİSST’ten Avukat Berivan Korkut, şu an cezaevlerinde en büyük sorunun bilgi alınıp verilememesi olduğunu belirtiyor.
Maraş merkezli depremlerin hemen ardından, depremin etkilediği bölgelerde bulunan cezaevlerinde herhangi bir hasar oluşmadığı açıklanmıştı, dün de Maraş’taki Türkoğlu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklu ve mahkumların çeşitli cezaevlerine sevk edildiği öğrenilmişti.
Kaygıyla takip edilen deprem bölgesindeki cezaevlerinden dün yeni bir haber geldi. Adalet Bakanlığı tarafından, Hatay Yayladağı T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 7 Şubat günü isyan çıktığı ve jandarma müdahalesi sonucu üç mahpusun hayatını kaybettiği duyuruldu.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Avukat Berivan Korkut, bölgede bulunan cezaevlerinin durumunu Gazete Karınca’ya değerlendirdi.
‘Tüm bilgiler teyide muhtaç’
Berivan Korkut, cezaevlerindeki en temel sorunun, hiçbir bilginin teyit edilememesi olduğunu vurguladı:
Bölgedeki avukat arkadaşlarımız zaten şu an bir facianın içinde. Bizler deprem bölgelerine giden milletvekillerine, avukatlara ve sivil toplum kuruluşlarına ulaşmaya çalıştık. Fakat bu bölgelerde çok büyük bir insani kriz yaşanıyor ve herkes enkaz alanlarına yönelmiş durumda. Hapishanelerden bilgi alma veya birilerini yönlendirme konusunda maalesef çok ciddi bir kriz yaşıyoruz. Bu sebeple bizim paylaşacağımız bilgiler de dahil tüm bilgilerin teyide muhtaç olduğunu belirtmek istiyorum.
‘Cezaevleri en geride bırakılan yerler’
Detaylı bilgiye ulaşmanın güçlüğünü ve en gözden ırak kalan yerlerin cezaevleri olduğunu belirten Korkut, bölgede çok fazla cezaevi bulunduğu bilgisini paylaşarak şöyle devam etti:
Deprem bölgesindeki cezaevlerinin kapasiteleri hakkında biz de tam bilgiye ulaşamadığımız için kaç mahpus olduğuna dair net bir rakam veremiyoruz. Ama şu an bölgede açık, kapalı, yüksek güvenlikli, kadın ve çocuk olmak üzere, doğrudan etkilenen 34 tane cezaevi var. Bize gelen ama teyit edemediğimiz bilgilerden biri de ilk 24 saat birçok cezaevinde kapıların kapalı olduğu… Ama şunu da göz ardı etmemek gerekiyor; oradaki görevli personel, infaz koruma memurları ve müdürler de aynı insani krizin içerisindeydi. Bazı infaz koruma memurları evlerindeyken göçük altında kalmıştı, birçoğunun ailesi şu an göçük altında.
Deprem bölgelerindeki cezaevlerinde yapılması gereken ilk şey -ki yapılıp yapılmadığını da bilmiyoruz-, bir afet düzenlemesi çerçevesinde bölgede bulunan cezaevlerine, afetten doğrudan etkilenmeyen personelin aktarılmasıydı.
Korkut, “Zor şartlarda yardım konvoylarıyla cezaevlerine ulaşmaya çalışan avukatlar var. Ama avukatların önüne bürokratik engeller çıkarıyorlar. Bu belirsizliğin ortadan kaldırılması ve sivil toplum merkezli giden avukatlara mahpuslarla görüşme imkanı sağlanması lazım” dedi.
‘Kamuoyu ve aileler bilgilendirilmeli’
Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi ile ilgili basına yansıyan iddiaları hatırlatan Korkut, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Maalesef çok büyük çabaların sonucunda ancak bugün açıklama yapıldı. Bu açıklamada da isyan çıktığı, 12 kişinin yaralandığı ve 3 kişinin hayatını kaybettiği bilgisi paylaşıldı. Benzer duyumları felaketin ilk gününde Malatya için almıştık. Ama maalesef bu konuda hiçbir netleştirmeye gidemedik. Adalet Bakanlığı’nın, Cezaevleri Genel Müdürlüğü’nden gelen bilgi akışını; kamuoyuyla, ilgili kurumlarla ve paniğe kapılan ailelerle paylaşması çok önemli. Cezaevlerinde bilginin alınıp verilmesi konusu şu an çok ciddi bir sorun.
‘Cezaevlerinde bulunan mahpuslara psikolojik destek verilmeli’
Korkut, ailelerinden sağlıklı haber alamamanın ve kendi can güvenliklerinden şüphe duymanın mahkumlarda ciddi bir gerilime yok açtığını ifade etti:
Hatay T Tipi Kapalı Cezaevi’nde gerçekleşen olaylardan yola çıkarak şunu tahmin edebiliriz; insanlar, öncelikli olarak kendi can güvenliklerinden emin olamıyorlar. Her ne kadar cezaevlerinin kaçma girişimlerine karşı çok sağlam yapıldıklarını ve deprem gibi afetlerden en az etkilenen kurumlar olduğunu bilsek de içeride kapalı kalmış insanlar bundan emin olamıyor.
Depremden sonra herkesin yaptığı gibi dışarı çıkma refleksini gerçekleştirememiş olmak mahkumlarda çok ciddi bir gerilime yol açıyor. Ve bu insanların aileleri dışarıda. Ailelerinden sağlıklı haber alamamak da çok büyük bir kaygı yaratıyor. Afet koordinasyon merkezi kurulması ve daha fazla gerilim yaşanmaması için cezaevlerinde bulunan insanlara psikolojik destek verilmesi gerekiyor.
Barolara çağrı
Adalet Bakanlığı’nın cezaevlerinde erzak ve benzeri ihtiyaçlar ile altyapı sorunlarına dair bilgi de paylaşmadığını hatırlatan Korkut, şunları aktardı:
Örneğin İslahiye T Tipi Cezaevi’ne giden Gaziantep Barosu’ndan avukat arkadaşımız, bize orada alt yapının çöktüğünü, telefonların çalışmadığını ve görevlilerin iyi niyet gösterip kendi telefonları üzerinden mahpusları aileleriyle görüştürdüklerini anlattı.
Korkut, deprem bölgesindeki cezaevlerinin durumunun netleştirilmesi için tüm barolara birlikte çalışma çağrısı yaparak sözlerini bitirdi:
Bölge dışındaki bütün barolara da çağrımız var. Bir an önce heyetler oluşturulup bu cezaevlerinin ziyaret edilmesi ve kamuoyu ile net ve somut bilgilerin paylaşılması gerekiyor.