Toplumsal Cinsiyet - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com Sözün yükünü taşır Tue, 17 Jan 2023 10:41:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.0.3 https://gazetekarinca.com/wp-content/uploads/2020/07/cropped-karincalogo-512x512-1-32x32.jpg Toplumsal Cinsiyet - Gazete Karınca https://gazetekarinca.com 32 32 Pınar Gültekin davası yeniden görülecek https://gazetekarinca.com/pinar-gultekin-davasi-yeniden-gorulecek/ Tue, 17 Jan 2023 10:41:18 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238879 Pınar Gültekin cinayeti davası yeniden görülecek. İlk duruşma 15 Şubat’ta yapılacak. Gültekin’in ailesi, katil Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet cezasının ‘haksız tahrik’ iddiasıyla 23 yıla indirilmesine itiraz etmişti. İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi, Pınar Gültekin cinayeti davasının yeniden görülmesine karar verdi. Davanın ilk duruşması 15 Şubat’ta görülecek. Muğla’da 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katleden […]

The post Pınar Gültekin davası yeniden görülecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Pınar Gültekin cinayeti davası yeniden görülecek. İlk duruşma 15 Şubat’ta yapılacak. Gültekin’in ailesi, katil Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet cezasının ‘haksız tahrik’ iddiasıyla 23 yıla indirilmesine itiraz etmişti.

İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi, Pınar Gültekin cinayeti davasının yeniden görülmesine karar verdi. Davanın ilk duruşması 15 Şubat’ta görülecek.

Muğla’da 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ‘haksız tahrik’ gerekçesiyle 23 yıla indirilmişti.

Avcı’ya, ‘canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçundan yargılandığı davada ceza indirimi yapılması büyük tepki çekmişti.

Gültekin’in ailesi ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı da, cezada ‘indirim’e gidilmesini istinafa taşımıştı.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Mahkemesi, bu itiraz sonrasında davanın yeniden görülmesine karar verdi.

Gültekin ailesinin avukat Dr. Rezan Epözdemir, “Bu son derece önemli bir gelişmedir” dedi.

Epözdemir, “Biz adaletin tecelli edeceğini, maddi gerçeğin ortaya çıkacağını ve hakkaniyetin tesis edileceğini düşünüyoruz. Sonuna kadar hukuki mücadelemiz devam edecek” ifadelerini kullandı.

Habertürk’e konuşan Epözdemir, süreçle şunları belirtti:

İzmir Bölge Adliyesi Mahkemesi 4. Ceza Dairesi, istinaf talebini esastan reddetmemiş. Karardaki hukuka aykırı olan hususların ancak duruşma açılması ve yeniden yargılama yapılması suretiyle giderilebileceğini hükmetmiştir. Bu yönüyle 15 Şubat tarihine bir duruşma günü verilmiştir.

Şayet kararın hukuka uygun olduğu düşünülseydi istinaf talebi esastan reddedilebilecekti. Fakat mahkemenin gerekçesinde de vurguladığı üzere karardaki hukuka aykırılıkların yeniden yapılacak yargılama ile düzeltilebileceği belirtildi.

HABER MERKEZİ

The post Pınar Gültekin davası yeniden görülecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Evli olduğu 5 aylık hamile kadını öldürdü https://gazetekarinca.com/evli-oldugu-5-aylik-hamile-kadini-oldurdu/ Tue, 17 Jan 2023 08:26:33 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238812 Malatya’da Kemal Korkmaz, evli olduğu 5 aylık hamile Esengül Korkmaz’ı öldürdü. Malatya’da yaşayan Kemal Korkmaz isimli erkek, 5 aylık hamile olan Esengül Korkmaz’a silahla vurdu. Korkmaz ardından da intihar etti. Silah seslerini duyan çevredekilerin ihbarıyla olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde 30 yaşındaki Esengül’ün hayatını kaybettiği belirlendi. Ağır yaralı […]

The post Evli olduğu 5 aylık hamile kadını öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Malatya’da Kemal Korkmaz, evli olduğu 5 aylık hamile Esengül Korkmaz’ı öldürdü.

Malatya’da yaşayan Kemal Korkmaz isimli erkek, 5 aylık hamile olan Esengül Korkmaz’a silahla vurdu.

Korkmaz ardından da intihar etti.

Silah seslerini duyan çevredekilerin ihbarıyla olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde 30 yaşındaki Esengül’ün hayatını kaybettiği belirlendi.

Ağır yaralı olan Kemal Korkmaz ise ambulansla Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Korkmaz, kaldırıldığı hastanede öldü.

  2022 yılında erkekler en az 334 kadını öldürdü
HABER MERKEZİ

The post Evli olduğu 5 aylık hamile kadını öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Afganistan’da giyim mağazalarında cansız mankenlerin kafalarına poşet geçirildi   https://gazetekarinca.com/afganistanda-giyim-magazalarinda-cansiz-mankenlerin-kafalarina-poset-gecirildi/ Mon, 16 Jan 2023 11:40:44 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238682 Taliban’ın plastik mankenlerin başlarının kesilmesi ya da yüzlerinin örtülmesi talimatı sonrası Afgan esnaf, çeşitli yöntemler bulmaya çalışıyor. Giyim mağazalarında cansız mankenlerin kafalarına siyah poşet geçirildi, yüzleri örtü ile kapatıldı.  Afganistan’da Taliban’ın kadınların yaşamlarını kısıtlamaya yönelik uygulamaları yoğun tepkilere neden oluyor. Taliban, en son kız öğrencilere üniversiteyi yasakladığı için halihazırda uluslararası alanda da sert eleştirilmişti. Ağustos […]

The post Afganistan’da giyim mağazalarında cansız mankenlerin kafalarına poşet geçirildi   first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Taliban’ın plastik mankenlerin başlarının kesilmesi ya da yüzlerinin örtülmesi talimatı sonrası Afgan esnaf, çeşitli yöntemler bulmaya çalışıyor. Giyim mağazalarında cansız mankenlerin kafalarına siyah poşet geçirildi, yüzleri örtü ile kapatıldı. 

Afganistan’da Taliban’ın kadınların yaşamlarını kısıtlamaya yönelik uygulamaları yoğun tepkilere neden oluyor.

Taliban, en son kız öğrencilere üniversiteyi yasakladığı için halihazırda uluslararası alanda da sert eleştirilmişti.

Ağustos 2021’de yönetimi ele geçirdikten kısa süre sonra, Taliban’ın İyiliği Emredip Kötülüklerden Sakındırma Bakanlığı, tüm mankenlerin vitrinlerden kaldırılması ya da kafalarının koparılması talimatını verdi.

Bakanlık bu uygulamayı, mankenlerin ‘put’ gibi göründükleri gerekçesiyle yapıldığını belirtiyor.

Afganistan’ın başkenti Kabil’de düğün kıyafetleri satan bir mağazadaki mankenlerin yüzleri çeşitli şekillerde kapatılmış durumda.

Zira Taliban, esnafı buna mecbur ediyor.

Uygulama aynı zamanda Taliban’ın kadınları toplumdan soyutlama çabalarının bir parçası olarak da görülüyor.

Esnafın bir kısmı bu uygulamayı kabul etmiyor 

Giysi satıcılarının bazıları bu talimata uyarken bir kısmı ise kabul etmiyor.

Kıyafetlerini düzgün bir şekilde sergileyemeyeceklerinden ya da pahalı mankenlere zarar vermek zorunda kalacaklarından şikayetçiler.

Taliban bunun üzerine dükkan sahiplerinin mankenlerin başlarını örtmelerine izin verdi.

Dükkan sahipleri Taliban’a itaat etmekle müşteri çekmeye çalışmak arasında denge kurmak zorunda.

Bu durum özellikle kadın kıyafetleri satan Meryem Lisesi Caddesi’nde göze çarpıyor.

Mağaza vitrinleri ve showroomlar, renk ve dekorasyonla parıldayan gece elbiseleri ve elbiselerin içindeki cansız mankenlerle dolu. Hepsine de çeşitli şekillerde baş örtüleri takmış.

Örneğin bir dükkanda mankenlerin başları, üzerlerindeki geleneksel elbiselerle aynı malzemeden yapılan özel çuvallarla örtülü.

Deniz kabuğuyla bezenmiş mor elbise giyen bir mankenin başında ise yine kıyafetine uygun mor bir başlık bulunuyor.

Altın işlemeli kırmızı elbiseli bir diğeri, yine başındaki altın taçla kırmızı kadifeden bir maske içinde ahenkli hale getirilmiş.

Dükkan sahibi Beşir, AP’ye yaptığı açıklamada “Mankenlerin başlarını plastik çirkin şeylerle kaplayamam çünkü bu vitrini ve dükkanı çirkin gösterir” diyor.

Beşir, satışlarının eskisinin yarısı kadar olduğunu söylüyor:

Düğün, abiye ve geleneksel kıyafetler satın almak artık insanlar için öncelik değil. İnsanlar daha ziyade karnını doyurmayı yiyecek bulmayı ve hayatta kalmayı düşünüyor.

Bir başka dükkan sahibi Hakim de mankenlerinin başına alüminyum folyo geçirmiş. Bunun ürünlerine ayrı bir parlaklık kattığını düşünüyor:

Tehdit ve yasakları fırsata çevirdim. Mankenlerin eskisinden daha da çekici olması için bunu yaptım.

Bir başka mağazada ise kolsuz elbiseler giyen mankenlerin tamamının başına siyah plastik çuvallar geçirilmiş. Dükkan sahibi daha fazlasına maddi olarak gücünün yetmeyeceğini söylüyor.

Aziz isimli bir başka dükkan sahibi ise ahlak polisinin mankenlerin başlarının kesildiğinden ya da örtüldüğünden emin olmak için düzenli olarak dükkan ve alışveriş merkezlerinde devriye gezdiğini belirtiyor.

‘Mankenler de esir alınmış durumda’

Bu arada Meryem Lisesi Caddesi’nde alışveriş yapan ve adının Rahime olduğunu söyleyen bir kadın, başları çeşitli şekillerde kapatılan mankenlere bakıp hissiyatını şu sözlerle dile getiriyor:

Onları gördüğümde, bu mankenlerin de hapsedildiğini hissediyorum ve içimi bir korku kaplıyor. Bu vitrinlerin arkasında kendimi, tüm haklarından mahrum bırakılmış bir Afgan kadını görüyormuşum gibi hissediyorum.

Taliban, iktidarı ele geçirdikten sonra 1990’lardaki ilk iktidarları döneminde olduğu gibi topluma aynı sert kuralları dayatmayacağı güvencesini vermişti.

Ancak aradan geçen 1,5 yılda özellikle kadınlar üzerindeki baskı arttı.

Kadınların ve kız çocuklarının altıncı sınıftan sonra okula gitmeleri yasaklanırken, dışarıdayken yüzlerini örtmeleri talimatı verildi.

Kaynak: Euronews
HABER MERKEZİ

The post Afganistan’da giyim mağazalarında cansız mankenlerin kafalarına poşet geçirildi   first appeared on Gazete Karınca.

]]>
17 yaşındaki çocuk, annesini öldürdü https://gazetekarinca.com/17-yasindaki-cocuk-annesi-mineyi-oldurdu/ Mon, 16 Jan 2023 11:03:23 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238672 Adana’da 17 yaşındaki oğlan çocuğu, annesi Mine Akgül’ü öldürdü. Adana’nın Yüreğir ilçesinde yaşayan 17 yaşındaki oğlan çocuğu, annesi Mine Akgül ile dayısı Kadir D.’yi silahla vurdu. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralılar, sağlık ekiplerince Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. 40 yaşındaki Mine Akgül hastanede yaşamını yitirdi. Kadir D’nin […]

The post 17 yaşındaki çocuk, annesini öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Adana’da 17 yaşındaki oğlan çocuğu, annesi Mine Akgül’ü öldürdü.

Adana’nın Yüreğir ilçesinde yaşayan 17 yaşındaki oğlan çocuğu, annesi Mine Akgül ile dayısı Kadir D.’yi silahla vurdu.

İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi.

Yaralılar, sağlık ekiplerince Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. 40 yaşındaki Mine Akgül hastanede yaşamını yitirdi.

Kadir D’nin ise ayakta tedavi edildiği belirtildi.

Çocuk ise gözaltına alındı.

The post 17 yaşındaki çocuk, annesini öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’da iki kadını öldüren Mustafa Payam tutuklandı https://gazetekarinca.com/istanbulda-iki-kadini-olduren-mustafa-payam-tutuklandi/ Fri, 13 Jan 2023 07:42:17 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238255 İstanbul’da Dilara Gültay ile Cansu Demirel’i öldüren Mustafa Payam tutuklandı. İstanbul Kartal’da, kayıp olarak aranan 23 yaşındaki Dilara Gültay ile 30 yaşındaki Cansu Demirel 9 Ocak’ta bir evde ölü bulunmuştu. Aileleri tarafından haklarında kayıp ihbarı verilen kadınları, Mustafa Payam isimli erkeğin öldürdüğü belirlenmişti. Cinayetlerinden ardından intihar girişiminde bulunduğu ancak sonra hastaneye gittiği belirtilen Payam, tedavisinin […]

The post İstanbul’da iki kadını öldüren Mustafa Payam tutuklandı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’da Dilara Gültay ile Cansu Demirel’i öldüren Mustafa Payam tutuklandı.

İstanbul Kartal’da, kayıp olarak aranan 23 yaşındaki Dilara Gültay ile 30 yaşındaki Cansu Demirel 9 Ocak’ta bir evde ölü bulunmuştu.

Aileleri tarafından haklarında kayıp ihbarı verilen kadınları, Mustafa Payam isimli erkeğin öldürdüğü belirlenmişti.

Cinayetlerinden ardından intihar girişiminde bulunduğu ancak sonra hastaneye gittiği belirtilen Payam, tedavisinin ardından gözaltına alındı.

Savcılık, Payam’ı iki kez ‘kasten öldürme’ suçundan tutuklama talebiyle Kartal’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk etti.

Payam, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  2022 yılında erkekler en az 334 kadını öldürdü
  Yine erkek şiddeti: Evli olduğu kadını öldürdü
HABER MERKEZİ

The post İstanbul’da iki kadını öldüren Mustafa Payam tutuklandı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Yine erkek şiddeti: Evli olduğu kadını öldürdü https://gazetekarinca.com/yine-erkek-siddeti-evli-oldugu-kadini-oldurdu/ Fri, 13 Jan 2023 07:10:37 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=238247 Mersin’de Mehmet Ekinci, evli olduğu Emine Ekinci’yi öldürdü. Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşayan Mehmet Ekinci isimli erkek, dün gece saatlerinde evli olduğu Emine Ekinci’yi silahla vurdu. Silah seslerini duyup eve gelen komşuları, Emine’yi vurulmuş halde bulunca sağlık ekiplerine haber verdi. Hastaneye kaldırılan kadın, yaşamını yitirdi. Cinayetin ardından kaçan Mehmet Ekinci ise evinin yakınlarında yakalanarak gözaltına alındı. […]

The post Yine erkek şiddeti: Evli olduğu kadını öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Mersin’de Mehmet Ekinci, evli olduğu Emine Ekinci’yi öldürdü.

Mersin’in Tarsus ilçesinde yaşayan Mehmet Ekinci isimli erkek, dün gece saatlerinde evli olduğu Emine Ekinci’yi silahla vurdu.

Silah seslerini duyup eve gelen komşuları, Emine’yi vurulmuş halde bulunca sağlık ekiplerine haber verdi.

Hastaneye kaldırılan kadın, yaşamını yitirdi.

Cinayetin ardından kaçan Mehmet Ekinci ise evinin yakınlarında yakalanarak gözaltına alındı.

Ekinci’nin emniyetteki işlemleri sürüyor.

HABER MERKEZİ
  2022 yılında erkekler en az 334 kadını öldürdü

The post Yine erkek şiddeti: Evli olduğu kadını öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
2022’de 15 kadın gazeteciye hapis cezası: ‘Geri adım atmayacağız’ https://gazetekarinca.com/2022de-15-kadin-gazeteciye-hapis-cezasi-geri-adim-atmayacagiz/ Tue, 10 Jan 2023 12:55:05 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237813 Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, açıkladığı kadın gazetecilere yönelik bir yıllık hak ihlalleri raporunda, 15 kadın gazeteciye toplamda 23 yıl 133 ay 32 gün hapis cezası verildiğini belirtti. Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), kadın gazetecilere yönelik bir yıllık hak ihlalleri raporunu Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nde (DFG) açıkladı. Açıklamaya katılan gazetecilerden Gülşen Koçuk raporun Türkçesini, Medya Üren […]

The post 2022’de 15 kadın gazeteciye hapis cezası: ‘Geri adım atmayacağız’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, açıkladığı kadın gazetecilere yönelik bir yıllık hak ihlalleri raporunda, 15 kadın gazeteciye toplamda 23 yıl 133 ay 32 gün hapis cezası verildiğini belirtti.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), kadın gazetecilere yönelik bir yıllık hak ihlalleri raporunu Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nde (DFG) açıkladı.

Açıklamaya katılan gazetecilerden Gülşen Koçuk raporun Türkçesini, Medya Üren ise Kürtçesini okudu.

JINNEWS Editörü Koçuk, 2022 yılında da artan erkek-devlet şiddetine karşı mesleklerini hakikat yolunda icra etmekten geri durmadıklarını söyledi.

‘Kadın gazetecilerin haber yapmasının cinsiyetçi, milliyetçi, tekçi, otoriter AKP-MHP rejimi tarafından engellendiğini, gazetecilerin gözaltına alındığını, işkence gördüğünü, tutuklandığını ve katledildiğini’ ifade eden Koçuk, devamla şunları söyledi:

İktidar, şiddeti önlemek yerine, kendisini de besleyen bu anlayışı meşru kılmayı görev bildi. Artık dördüncü güç değil, birinci güç olan medya ile tek sesli bir basın yaratarak, aslında gazeteciliği yok etme gayesinde olan iktidar, yandaş medya ordusunun karşısında duran Özgür Basın’a ise adeta savaş açmış durumda. Kapatmaları, engellemeleri, gözaltıları yöntem olarak kullanıp, Özgür Basın’a geri adım attırmaya çalışan bu erkek-devlet aklı, bunu başaramayınca çözümü Özgür Basın emekçilerini hapsetmekte ve katletmekte buldu.

Tutuklanan ve öldürülen gazeteciler

Koçuk, 16 Haziran 2022’de JINNEWS Haber Müdürü Safiye Alağaş’ın da olduğu 4’ü kadın 16 gazetecinin, 29 Ekim’de de aralarında Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever’in de olduğu 5’i kadın 9 gazetecinin tutuklandığını hatırlattı.

Yine 2022 yılında, gazeteci Nagihan Akarsel’in Süleymaniye’de gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdiğini de anımsatan Koçuk, “Katledilmesiyle kadın basınına bir mesaj verilmek istenmişse de, bu mesaja kadın gazetecilerin cevabı ‘gerçeğin daha fazla üstüne gitmek’ olmuştur” dedi.

“AKP-MHP iktidarının 20 yıldır sürdürdüğü hak ihlalleri, 2022 yılında zirveye taşındı” diyen Koçuk, ülkede Çalışan Gazeteciler Günü’nden söz etmenin mümkün olmadığını dile getirdi.

Aslında bugün ‘çalıştırılmayan gazetecileri’ daha fazla konuşma ihtiyacı bulunmaktadır. Gazetecilere silahların doğrultulduğu, katledilmekle tehdit edildikleri bir 2022 koşullarında bile, Musa Anter’lerin ve Gurbetelli Ersöz’lerin inadıyla, kararlılığıyla, kalemini, kamerasını bırakmayan gazeteciler, esir alınan, yani çalıştırılmayan meslektaşları için de görevlerinin başındaydı. 2022’yi geri de bırakıp yeni bir yılın başında bir kez daha erkek-devlet sistemine, erkek medya çizgisine karşı direnen özgür kadın basın geleneği eril basın karşısında kazanacak diyoruz.

Haber takibinden adliye koridorlarına şiddet

MKGP’nin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle açıkladığı 2022 yılı kadın gazetecilere yönelik hak ihlalleri raporu şöyle:

  • 2022 yılının ilk 10 ayında yaşanan hak ihlalleri Kasım ayında da devam etti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında birçok kentte kadınlar erkek-devlet şiddetine karşı sokaklara çıkarken, yine şiddetle karşılaştı.
  • Kasım ayında, gazetecilik faaliyetlerinden ötürü 11 gazetecinin yargılaması devam etti. 1 gazeteci hakkında ceza talep edildi. 3 gazeteciye toplam 123 ay 5 gün hapis cezası verildi. 7 gazetecinin polis tarafından çekim yapması engellendi. 3 gazeteci polis şiddetine maruz kaldı. 2 gazeteci gözaltına alındı. 1 gazeteciye mesleki faaliyetlerinden ötürü 2 bin 180 TL para cezası verildi. Polis haber takibi sırasında 2 gazetecinin ekipmanlarına zarar verdi.
  • Bir yandan gazetecilerin haber takibi engellenirken, diğer yandan yayınlanan haberlere de erişim engeli getirildi. Kasım ayında kadın katliamına dair yapılan bir haber, 15 ayrı platformda erişime engellendi. En temel hakları ellerinden alınarak tutuklanan gazetecilere yönelik hak ihlalleri cezaevinde de devam etti. 1 gazetecinin sağlığa erişim hakkı hastaneye götürülmeyerek ihlal edildi. Kasım ayında tutuklu bir gazeteci kelepçeli muayene edildi. Sincan Kapalı Cezaevi’nde tutulan gazeteciler sıcak su ve ısınma problemi, özel alanlarının gizliliğinin ihlali, kantin ve alışveriş sorunu, haber alma haklarının sınırlandırılması, ortak alan ve sosyal faaliyetlerin kısıtlanması gibi birçok hak ihlaliyle karşı karşıya kaldı.
  • Aralık ayında, tutuklu bulunan 9 gazetecinin tutuklanmasına karşı yapılan itiraz, ‘savcının izinli olması’ gerekçesiyle işleme alınmadı. Bir gazetecinin kelepçeli muayene edilmek istenerek tedavi hakkının engellenmesi ihlaline Bakanlık da ortak oldu. İhlale ilişkin başvuru yapılan Sağlık Bakanlığı, ‘muayenenin kelepçeli yapılabileceğini’ savundu. Aralık ayında da gazetecilere yönelik operasyonlar sürdü. 1 gazeteci gözaltına alındı. 1 gazeteci mesleki faaliyetlerinden ötürü tutuklandı. 1 gazeteci haber takibi sırasında engellenirken, 1 gazetecinin de ekipmanlarına el konuldu. 1 gazeteci erkek şiddetine maruz kaldı. 2 gazeteci hakkında dava açıldı. 8 gazetecinin yargılaması devam etti. 1 gazeteci hakkında ceza talep edildi. Yargılaması tamamlanan bir gazeteci ve bir televizyon kanalına toplam 60 bin TL para cezası kesildi. 5 haberden dolayı çeşitli haber sitelerine erişim engeli getirildi. Tutuklu bir gazetecinin ise görüş hakkı engellendi.

2022 hak ihlalleri raporu

  • Öldürülen gazeteci sayısı: 1
  • Seyahat hakkı engellenen gazeteci sayısı: 1
  • Ajanlık dayatılan gazeteci sayısı: 1
  • İşten çıkarılan gazeteci sayısı: 1
  • Sahada haber takibi engellenen gazeteci sayısı: 44
  • Mesleğini icra ederken tehdit edilen gazeteci sayısı: 6
  • Şiddete maruz kalan gazeteci sayısı: 40
  • Sosyal medya ortamlarında erkeklerin cinsiyetçi saldırılarına maruz kalan gazeteci sayısı: 24
  • Mesleki faaliyetlerinden dolayı hakkında soruşturma başlatılan gazeteci sayısı: 11
  • Hakkında dava açılan gazeteci sayısı: 19
  • Fişlenen gazeteci sayısı: 4
  • Gözaltında kötü muameleye maruz kalan gazeteci sayısı: 12
  • Çekim yapılması polis tarafından engellenen gazeteci sayısı: 7
  • Tutuklu gazeteci sayısı: 18
  • 15 gazeteci kadına toplamda 23 yıl 133 ay 32 gün hapis cezası

Tutuklu kadın gazeteciler 

  1. Berivan Altan – Mezopotamya Ajansı muhabiri
  2. Ceylan Şahinli – Mezopotamya Ajansı muhabiri
  3.  Derya Ren – JINNEWS muhabiri
  4.  Dilan Oynaş – Azadiya Welat Gazetesi çalışanı
  5.  Diren Yurtsever – Mezopotamya Ajansı Yazı İşleri Müdürü
  6.  Elif Ersoy – Yürüyüş Dergisi Yazı İşleri Sorumlusu
  7.  Elif Üngür – Program sunucusu
  8.  Habibe Eren – JINNEWS muhabiri
  9.  Hatice Duman – Atılım Gazetesi Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü
  10.  Neşe Toprak – Program sunucusu
  11.  Özden Kınık – TRT çalışanı
  12.  Özlem Seyhan – Gazeteci
  13.  Öznur Değer – JINNEWS muhabiri
  14.  Remziye Temel – Muhasebeci
  15.  Safiye Alagaş – JINNEWS Haber Müdürü
  16.  Sibel Mustafaoglu – Azadiya Welat Gazetesi çalışanı
  17.  Tülay Canpolat – Sabah Gazetesi Ankara muhabiri
  18.  Sibel Tekin – Belgeselci – Gazeteci
HABER MERKEZİ
  Gazeteciler beraat etti: 'Muhalif basına göz dağı verilmek isteniyor'
  10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü | Baskı, şiddet, tutuklama sarmalı
  10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü | İnadına gazetecilik
  Ya içeride, ya dışarıda hep tehdit altında: Kürt gazeteciler hiç yaşlanmaz

The post 2022’de 15 kadın gazeteciye hapis cezası: ‘Geri adım atmayacağız’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kadınları araçsallaştırmak https://gazetekarinca.com/kadinlari-aracsallastirmak/ Tue, 10 Jan 2023 07:50:37 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237485 Birkaç gün önce Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’nun (IFAD) paylaştığı bir tweet’i görünce, çok önceden okuduğum bir araştırma makalesi aklıma geldi.[1] Bu araştırmaya göre Dünya Bankası 1990’larda ve 2000’lerin başında, diğer birçok güney ülkesinde olduğu gibi, Bangladeş’in bazı köylerinde kız çocuklarının okula gitmesini teşvik edecek bir program finanse etmeye başlar. Projeyi “insan sermayesi” çerçevesiyle kurgular, yani […]

The post Kadınları araçsallaştırmak first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Birkaç gün önce Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu’nun (IFAD) paylaştığı bir tweet’i görünce, çok önceden okuduğum bir araştırma makalesi aklıma geldi.[1] Bu araştırmaya göre Dünya Bankası 1990’larda ve 2000’lerin başında, diğer birçok güney ülkesinde olduğu gibi, Bangladeş’in bazı köylerinde kız çocuklarının okula gitmesini teşvik edecek bir program finanse etmeye başlar. Projeyi “insan sermayesi” çerçevesiyle kurgular, yani kadınların okullaşmasıyla daha üretken hale gelecekleri, ailelerini ve toplumu kalkındıracakları varsayımı üzerinden bir yatırım yapar.

Bu programların uygulanmasından bir süre sonra, başta direnç gösteren aileler bile kızlarının okula gitmesine olumlu yaklaşmaya başlar. Bunun esas nedeni, kızlarının eğitim aldıklarında evlilik piyasasındaki “değerlerinin” arttığını fark etmeleri. Çünkü torunlarının eğitimli anneler tarafından büyütülmesini isteyen daha zengin aileler okula gitmiş gelin tercih ediyorlar ve sonucunda böyle bir patriyarkal strateji gelişiyor.

Görüşülen kadınlardan birisi, aldığı bu eğitim sayesinde iyi bir evlilik yapabildiğini ve daha varlıklı bir aileye girebildiğini söylüyor. Yoksul ailelerin eğitimi kabul etmelerinin bir başka nedeni ise başlık parası. Her ne kadar artık yasaklanmış olsa da Bangladeş’te başlık parasının kızların ailelerden istenmesi yaygın. Görüşülen kadınlardan biri, eğitim alırsa kızının iş bulacağını ve dolayısıyla başlık parasını kendisinin biriktirebileceğini, hatta eğitimi sayesinde başlık parası vermesine gerek bile kalmayabileceğini söylüyor.

Ancak kız çocukların okula gitmesi kabul edilse bile, aldıkları eğitimin evlenecekleri erkeğin eğitiminden daha düşük düzeyde kalması gerekliliği başka bir kaygıyı ortaya çıkarıyor. Mesela bir kadın, kızını birkaç sınıf okuttuktan sonra hemen evlendirdiğini söylüyor, çünkü eğitim düzeyi fazla yükselirse koca seçeneğinin azalacağını düşünüyor.

IFAD’a dönersem, paylaştığı tweet’te şunu söylüyor: “Toplumu besleyen köylü kadınlardır. Bir kadını güçlendir. Bir ulusu besle. Ancak bu şekilde yükseliriz.” Yüzünde gülücüklerle tarlada mutlu mesut çalışan Afrikalı kadınların videoları ayrıca web sitesinde yer alıyor. Çiftçilerin yarısının kadınlar olduğu ama toprak üzerinde erkekler kadar haklarının olmadığı, kadınların tüm dünyada ekilebilir arazilerin yüzde 15’inden azına sahip oldukları belirtiliyor. Bu nedenle cinsiyet eşitliğini sağlamak gerekiyormuş. Kalkınmanın kahramanı köylü kadınlarmış. Çiftçilerin diğer yarısı erkek ama özellikle kadınlara yönelmek gerekiyor, çünkü kadın emeği daha ucuz ve uysal emek, ayrıca evde de ücretsiz olarak gerekli. Kadın güçlenirse çocuklara daha iyi bakılır, aile doyar, daha çok işçi çocuk yetişir vs.

Uluslararası kalkınma örgütlerinin uyguladığı bu tarz programların kadınları araçsallaştırdığına ve güçlendirme amacını ön plana çıkarıp, Dünya Bankası örneğinde olduğu gibi, aslında patriyarkayı ve geçmişten gelen sömürgeciliği güçlendirdiğine dair geniş ölçekli bir eleştirel/akademik literatür oluşmuş durumda.

Cinsiyet eşitliği kavramının sermaye tarafından araçsallaştırılması ve PR malzemesi olarak kullanılması zaten çok sık karşılaştığımız bir durum. Bunu son dönemde işçi eylemlerinde de gördük. Farplas’ta, ETF Tekstil’de ve daha yakın zamanda Koç Üniversitesi Hastanesi direnişinde, hem direnişteki kadın işçiler, hem de direnişlerle dayanışma örgütleyen feministler, kendilerini “kadın dostu” diye pazarlayan, Koç Holding gibi kadına yönelik şiddetle mücadele ettiğini söyleyen patronları ifşa ettiler ve hesap sordular.

Ancak verdiğim örneklerde, kalkınma bağlamında, cinsiyet eşitliği ve kadın güçlenmesi söylemi etrafında doğrudan kadın emeğinin ve bedeninin kullanılması ve araçsallaştırılması durumu var. Türkiye’nin birçok yerinde de görebileceğimiz, ağırlıklı kadınlar üzerinden gerçekleştirilen bu sosyoekonomik kalkınma-güçlendirme programları (örneğin GAP-ÇATOM ve diğer bölgesel programlar) kimi zaman ‘neoliberal yönetimsellik’ kavramıyla tartışılıyor. Bu meseleyi projeler, ulusal hükümetler, yerel STK’lar ve yerel kadın örgütlerinin işbirliği ile gerçekleştiği için, özellikle sömürgecilik geçmişi olan yerlerde daha yumuşak ve rızaya dayalı yeni-sömürgecilik biçimi olarak tartışanlar da var.

Kuşkusuz neoliberalleşmeyle birlikte yeniden yapılanan uluslararası iş bölümünde nasıl belli coğrafyalara, belli roller uygun görüldüyse, kadınlara da belli roller empoze edildi. Ezilmiş-kurban, kalkınmadan payını alamamış ve yoksullaşmış üçüncü dünya/güney kadınları diye bir kategori yarattılar ve yoksullukla mücadele ve kalkınma programları ile sanki ortada tek tip bir kadın modeli varmış, kadınları ikincilleştiren patriyarka ve topraksızlaştırıp yoksullaştıran sömürgecilik gibi devasa sistemler yokmuş gibi, hepsini ‘üretken emek’ haline getirerek güçlendirmeye soyundular. Bu ise çeşitli emek kullanım biçimlerini ve ‘makbul kadın’ ya da ‘iyi fakir’ modelini yarattı. Örneğin bir ara ortalık mikrokredi alıp girişimci olmuş ve hayatını kurtarmış başarılı kadın öykülerinden geçilmiyordu. Geçen yazıda bahsettiğim kooperatif meselesini de bu bağlamda düşünebilirsiniz. Şimdi de kooperatifçilikle güçlenmiş, kendisini gerçekleştirmiş kadınların hikâyelerini dinliyoruz. Kendilerine yapılan bu iyilik için teşekkür ediyorlar. Bu arada yanlış anlaşılmasın, kadınların aldıkları genellikle maaş değil, ya harçlık ya da parça başı iş sonucunda verilen bir miktar para.

Kadınları güçlendirecek konu başlıkları ise zamana göre değişebiliyor. Gıda ve iklim krizi tarım alanına ilgiyi artırdığı için kadın emeğine yeniden, özellikle Afrika’da, özel bir ilgi yükseldi. (Küçük çiftçiler küresel gıda tedarikinin yüzde 30’undan fazlasını karşıladıkları için de ayrıca yatırım nesnesi haline geldiler.) Yani bu krizin çözümünü de kadınlara havale edecekler. Yine tekstil firmalarının el emeğine dayalı ürünlere ihtiyacı olduğunda bir kalkınma kuruluşuyla (genellikle BM) sosyal sorumluluk projesi adı altında, yoksul kadınlara evde parça başı üretim yaptırmaları on yıllardır güncelliğini koruyor. Bu açıdan “Neyi, kim için üretiyoruz?” sorusunu sormak ve iktidar mekanizmalarının işleyişinin nasıl değiştiğini daha yakından takip etmek gerekiyor.

Çünkü iktidar, örneğin, esasında öz-örgütlenme modeli olan kooperatifleri alıp kapitalizme entegre eder, masseder, grupların özerkliğini ellerinden alır, emeğin işlevini belirler ve buradan bir anlatı yaratır. Benzer şekilde kendisini cinsiyet eşitliğine adadığını söyleyen bir ana akım yapı, hiçbir zaman patriyarkanın sona ermesi ve kadınların kolektif kurtuluşu gibi hedeflere sahip olmaz, tam tersine kadınların aile ve toplum içindeki mevcut yükleri ve rolleri üzerinden bireysel kurtuluş reçetesi sunar.

James Ferguson’ın ünlü kitabında[2] “anti-politika makinesi” dediği kalkınma endüstrisi böyle işler. Tüm yapısal sorunları depolitize eder ve geçici, teknik sorunlara indirger. Bunun için bir anlatı kurar ve buna uygun bir mekanizma işletir. Bireysel güçlenme ve kurtuluş hikâyeleri yaratır. Bangladeş örneğinde olduğu gibi, uyguladığı eğitim programının, kız çocuklarını evlilik piyasasında ‘değerli’ kıldığı için benimsenmesi ve aslında kadınları daha fazla güçsüz kılması gibi bir sonuçla ilgilenmez.

Ezilmiş-kurban kadın figürü her zaman gereklidir, yoksullara yatırım her zaman kârlıdır. Bu açıdan-ana akım kurumların cinsiyet eşitliği ilgisi, bazen feminist bir başarı olarak görüldüğü ve olumlandığı için söylüyorum- bu yapılar cinsiyet eşitliğine ve kadınlara ilişkin sorunları gündem yaptıklarında, özellikle kadın emeğini hedef aldıklarında, feminist eleştiriyi elden bırakmamakta fayda var. ‘Fırsat’ olarak sunulan ya da algılanan, bir massetme ve depolitize etme mekanizmasını getirebilir. Kadınların birer birer güçlenmesi, elbette feminizme içkin, ancak bizi patriyarkadan özgürleştirecek kolektif güçlenme araçlarına ihtiyacımız var. Bu da ancak feminist hareketin kolektif-politik gücüyle mümkün olabilir.


[1]Mary Arends-Kuenning and Sajeda Amin, Women’s Capabilities and the Right to Education in Bangladesh,International Journal of Politics, Culture, and Society, 15, No. 1 (Fall 2001): 125-142.

[2]James Ferguson, The Anti-Politics Machine: Development, Depoliticization, and Bureaucratic Power in Lesotho, 1990.


Semiha Arı kimdir?

Feminist aktivist ve bağımsız araştırmacı. Doktorasını 2018 yılında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünde tamamladı. 2021 yılında Güney Afrika’da Wits Üniversitesi Eşitsizlik Çalışmaları Güney Merkezi’nde (Southern Centre for Inequality Studies) misafir araştırmacı olarak çalıştı. Feminist mücadele içinde yer almaya, kadın emeği ve kadın örgütlenmesi konularında çalışmaya devam ediyor.

The post Kadınları araçsallaştırmak first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’da iki kadın evde ölü bulundu, fail gözaltına alındı https://gazetekarinca.com/supheli-olum-istanbulda-iki-kadin-evde-olu-bulundu/ Mon, 09 Jan 2023 10:23:03 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237613 İstanbul’da bir evde 2 kadın ölü bulundu, yaralı haldeki Mustafa Payan kadınları öldürdüğünü itiraf etti. İstanbul Kartal’da, kayıp olarak aranan 23 yaşındaki Dilara Gültay ile 30 yaşındaki Cansu Demirel bir evde ölü bulundu. İhbar üzerine Cumhuriyet Mahallesi’ndeki 4 katlı binanın birinci katındaki daireye giren polis, kadınların cansız bedenlerini buldu. Aynı saatlerde kendisini yaraladığı için hastaneye […]

The post İstanbul’da iki kadın evde ölü bulundu, fail gözaltına alındı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’da bir evde 2 kadın ölü bulundu, yaralı haldeki Mustafa Payan kadınları öldürdüğünü itiraf etti.

İstanbul Kartal’da, kayıp olarak aranan 23 yaşındaki Dilara Gültay ile 30 yaşındaki Cansu Demirel bir evde ölü bulundu.

İhbar üzerine Cumhuriyet Mahallesi’ndeki 4 katlı binanın birinci katındaki daireye giren polis, kadınların cansız bedenlerini buldu.

Aynı saatlerde kendisini yaraladığı için hastaneye giden Mustafa Payan, Dilara ve Cansu’yu öldürdüğünü söyledi.

Payan’ın, Dilara’nın eski sevgilisi olduğu iddia edildi. Payan’ın ‘kasten yaralama’ suçundan sabıkası olduğu belirtildi.

Genç kadınların ölüm nedeni henüz bilinmiyor.

Polislerin ve olay yeri inceleme ekiplerinin çalışması ise sürüyor.

HABER MERKEZİ
  Fail yine erkek: Kendisinden ayrılmak isteyen kadını öldürdü

The post İstanbul’da iki kadın evde ölü bulundu, fail gözaltına alındı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Fail yine erkek: Kendisinden ayrılmak isteyen kadını öldürdü https://gazetekarinca.com/fail-yine-erkek-kendisinden-ayrilmak-isteyen-kadini-oldurdu/ Mon, 09 Jan 2023 07:59:39 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237571 İzmir’de Necmiye Vural, ayrılmak istediği Mehmet Atabay tarafından öldürüldü. İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşayan Necmiye Vural, 4 ay önce tanışıp sevgili olduğu Mehmet Atabay’ın evli olduğunu öğrenince ayrılmak istedi. Bunun üzerine Atabay, konuşmak istediği iddiasıyla kadının evine gitti. Erkek, burada 40 yaşındaki Necmiye’yi silahla vurdu. Kadının kızı ile oğlu, durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Bu esnada Atabay, […]

The post Fail yine erkek: Kendisinden ayrılmak isteyen kadını öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İzmir’de Necmiye Vural, ayrılmak istediği Mehmet Atabay tarafından öldürüldü.

İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşayan Necmiye Vural, 4 ay önce tanışıp sevgili olduğu Mehmet Atabay’ın evli olduğunu öğrenince ayrılmak istedi.

Bunun üzerine Atabay, konuşmak istediği iddiasıyla kadının evine gitti.

Erkek, burada 40 yaşındaki Necmiye’yi silahla vurdu.

Kadının kızı ile oğlu, durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Bu esnada Atabay, aracına binerek olay yerinden kaçtı.

Adrese gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrollerde Necmiye’nin yaşamını yitirdiği belirlendi.

Kadının cansız bedeni, savcının incelemesinin ardından İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Gözaltına alınan Atabay ise cinayeti itiraf etti. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Atabay, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

HABER MERKEZİ
  2022 yılında erkekler en az 334 kadını öldürdü

The post Fail yine erkek: Kendisinden ayrılmak isteyen kadını öldürdü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kadınlar Kadıköy’den seslendi: Adalet için sokaklarda olmaktan vazgeçmeyeceğiz https://gazetekarinca.com/kadinlar-kadikoyden-seslendi-adalet-icin-sokaklarda-olmaktan-vazgecmeyecegiz/ Sun, 08 Jan 2023 15:33:48 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237508 İstanbul’da bir araya gelen kadınlar, gerçek adalet için yeni yılda da sokaklarda olmaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi. 2023 yılı dileklerini tutan kadınlar, “AKP’den kurtulmayı” diledi. Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), İstanbul Kadıköy’de bulunan İskele Meydanı’nda “Kadınların isyanı değiştirecek” sloganıyla eylem düzenledi. Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyesi Perihan Koca […]

The post Kadınlar Kadıköy’den seslendi: Adalet için sokaklarda olmaktan vazgeçmeyeceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’da bir araya gelen kadınlar, gerçek adalet için yeni yılda da sokaklarda olmaktan vazgeçmeyeceklerini söyledi. 2023 yılı dileklerini tutan kadınlar, “AKP’den kurtulmayı” diledi.

Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), İstanbul Kadıköy’de bulunan İskele Meydanı’nda “Kadınların isyanı değiştirecek” sloganıyla eylem düzenledi. Eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Sözcüler Kurulu üyesi Perihan Koca ve milletvekillerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kadın katıldı.

Kadınların 2023 dilekleri

Eylemde, “2023’te neyi değiştirmek istersiniz?” ve “Geride bırakmak istediğin şey nedir? Dilekleriniz nelerdir?” sorularına dair kadınların yanıtları bir sandıkta toplandı. Sonrasında kadınların verdikleri yanıtlar okundu. Kadınların dilekleri arasında en çok “AKP ve erkeklerden kurtulma” yer alması dikkat çekti. Dileklerin okunmasının ardından kadınlar, Kürtçe şarkılar eşliğinde halay çekti. Ardından kaybolan ve katledilen kadınların isimleri okunarak, “Burada” diye haykırıldı.

‘Sokakları terk etmeyeceğiz’

Ortak basın metnini okuyan Cemile Baklacı, öldürülen kadınların faillerinin korunduğunu belirterek, bu durumu “erkek adaleti” olarak nitelendirdi. “Gerçek adalet” için sokakları terk etmeyeceklerini belirten Baklacı, “İnat ve isyan galip geldi. Tüm yasaklara rağmen cinselliğimizden, arzularımızdan, sokaklarda olmaktan vazgeçmedik, her yanı saran nefrete karşı Onur Yürüyüşü’nde beraberdik, eylemlerde kol kolaydık” dedi.

Mülteci ve göçmenlere yönelik saldırıların artığına dikkati çeken Baklacı, İran kentlerindeki direnişe değindi. Baklacı, İran devletine karşı kadınların isyanda olduğunu belirterek, “İsyanın ateşi ‘jin, jiyan, azadî’ sloganı her yerden yankılandı, birbirimize güç verdi” dedi.

Fincancı duruşmasına çağrı

Kayyum atamalarına, HDP’ye dönük kapatma davası ve kadınların tutuklanmasına da tepki gösteren Baklacı, “Erkek-devlet şiddetine karşı binlerce kadın olduk, Aysel’i cezaevinden çıkardık. Bitmedi, bitmeyecek. Erkek adalet ile iktidarın talimatlarıyla hukuksuzca tutulan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Mücella Yapıcı ve nice yol arkadaşlarımızı alana dek bitmeyecek bu isyan.” diye konuştu.

Baklacı, Fincancı’nın 11 Ocak’ta İstanbul Adliyesi’nde görülecek duruşmasına da katılım çağırısı yaptı.
Baklacı, şöyle devam etti:

‘Barış içinde yaşama hakkımız var’

İnsan hayatlarını bir seçim ve iktidar hesabı haline getirenlere karşı ‘savaşa hayır’ diyerek barışı savunduk. Hep birlikte ‘Bizim de barış içinde yaşama hakkımız var’ diyerek bulunduğumuz her yerden barışın sesini yükselttik, yükseltmeye devam edeceğiz. İstismarcıları koruyan ve aklayan bu düzene karşı ‘Erkek, aile, tarikat, cemaat istismar ediyor, devlet istismarcıyı koruyor’ diyerek isyan ettik, ediyoruz.

Kadınların 2023’e isyanı büyüterek girdiğini belirten Sarya Arin ise, “Seçimlere doğru giderken AKP-MHP iktidarının aynı eşitsizlik, sömürü ve şiddetle iktidarını bir kez daha inşa etmesine engel olacağımız yıl” dedi.

Arin, tek adam rejimine, haksızlığa, hukuksuzluğa ve kadınları esir alan umutsuzluk hissine başkaldırdıklarını söyleyerek, şiddetsiz, sömürüsüz, eşit ve özgür bir hayat kurulana kadar mücadelelerinin süreceğini ifade etti.

HABER MERKEZİ

The post Kadınlar Kadıköy’den seslendi: Adalet için sokaklarda olmaktan vazgeçmeyeceğiz first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Öldürülen kadın sadakatsizdi’ diyen mahkemeden failin cezasına indirim https://gazetekarinca.com/oldurulen-kadin-sadakatsizdi-diyen-mahkemeden-failin-cezasina-indirim/ Sun, 08 Jan 2023 11:45:04 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237487 Adana’da dini nikahla birlikte yaşadığı Hülya Güllüce’yi öldüren Abdullah Kaya, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Kaya’nın cezasını ‘haksız tahrik’ indirimiyle 18 yıla indirdi. Adana’nın Çukurova ilçesinde yaşayan Abdullah Kaya isimli erkek, 4 Ekim 2020’de dini nikahla beraber yaşadığı Hülya Güllüce’yi silahla öldürdü. Gözaltına alınan Kaya, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kaya hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis […]

The post ‘Öldürülen kadın sadakatsizdi’ diyen mahkemeden failin cezasına indirim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Adana’da dini nikahla birlikte yaşadığı Hülya Güllüce’yi öldüren Abdullah Kaya, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Kaya’nın cezasını ‘haksız tahrik’ indirimiyle 18 yıla indirdi.

Adana’nın Çukurova ilçesinde yaşayan Abdullah Kaya isimli erkek, 4 Ekim 2020’de dini nikahla beraber yaşadığı Hülya Güllüce’yi silahla öldürdü.

Gözaltına alınan Kaya, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Kaya hakkında ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezası istemiyle Adana 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Fail ifadesinde, Hülya’nın kendisini aldattığını iddia etti. Hülya’nın kızı ve ablası da, kadının uzun süredir Kaya’dan ayrılmak istediğini ancak erkeğin kendisini tehdit ettiğini anlattı.

Hülya’nın ablası Gülay D., “Kız kardeşim 2 yıldır kocası ile ilişkisinin bittiğini ve ayrılmak istediğini fakat sanığın bunu kabul etmediğini anlatıyordu. Sanık kardeşimi ve bizleri öldürmekle tehdit etmiş. Ayrıca kardeşim bir kişi ile aralarında ciddi bir ilişki olduğu anlatıyordu” dedi.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Kaya’yı ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Mahkeme heyeti, Hülya’nın ‘sadakat yükümlülüğe aykırı davrandığını’ savunarak, failin cezasında ‘haksız tahrik’ indirimi uyguladı. Böylece ceza, 18 yıla indirildi.

‘Tasarlanmış bir cinayet’

Hülya Güllüce’nin ailesinin avukatı Oya Tekin, karara itiraz ederek, şunları söyledi:

Dosyanın sevk maddesi, ‘kasten öldürme’ suçundandı. 2 yıl önce biten bir ilişki var. Hülya, ayrılmak istediğini defalarca söylüyor. Sanık, bunu bir türlü kabul etmiyor. Hatta sanığın beyanında geçtiği gibi yataklar dahi ayrılmış. İlişkisi olduğunu da karşı tarafa söylüyor. Hülya’yı ölümle tehdit ediyor. ‘Ya benimsin ya da kara toprağın’ düşüncesiyle işlenmiş bir cinayet. Ayrıca cinayette ‘tasarlama’ da vardı. Sanık cinayeti adım adım tasarlamış. Mahkemede bunu öne sürdük. Fakat tasarlama dikkate alınmadığı gibi bir de haksız tahrik hükümleri uygulandı. Kızının odasının kapısını cinayet öncesi telle bağlaması, mutfakta silahı saklaması tasarlamaya yönelik hareketler. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çıkması gerekiyordu. Karar istinafa gitti, sürecin takipçisi olacağız.

Hülya Güllüce’nin annesi Arife Güllüce de Kaya’nın en ağır cezayı almasını istediğini belirterek, “Bu kararı hiç beklemiyordum. Kızım ondan hep korktu. Çocuğu için bırakıp, gidemedi. O kişi cezaevinde sürünsün ve çıkmasın istiyorum. Kızımın acısı, içimizden çıkmıyor” dedi.

HABER MERKEZİ

The post ‘Öldürülen kadın sadakatsizdi’ diyen mahkemeden failin cezasına indirim first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kadınlar 2023’ü eylemle karşılıyor: ‘8 Ocak’ta Kadıköy’deyiz’ https://gazetekarinca.com/kadinlar-2023u-eylemle-karsiliyor-8-ocakta-kadikoydeyiz/ Sat, 07 Jan 2023 09:05:02 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237376 Kadınlar Birlikte Güçlü, yarın İstanbul Kadıköy’de “Kadınların isyanı değiştirecek” sloganıyla eylem yapacak. İstanbul’da birçok kadın örgütünü bünyesinde bulunduran Kadınlar Birlikte Güçlü oluşumu, 8 Ocak Pazar günü Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’nde “Kadınların isyanı değiştirecek” sloganıyla 2023’ün ilk kitlesel eylemini düzenleyecek. Günlerdir İstanbul’un birçok ilçesinde broşür dağıtarak eyleme katılım çağrısı yapan kadınlar, hazırlıklarını tamamladı. Kadın hakları savunucuları eylemlerinde, […]

The post Kadınlar 2023’ü eylemle karşılıyor: ‘8 Ocak’ta Kadıköy’deyiz’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kadınlar Birlikte Güçlü, yarın İstanbul Kadıköy’de “Kadınların isyanı değiştirecek” sloganıyla eylem yapacak.

İstanbul’da birçok kadın örgütünü bünyesinde bulunduran Kadınlar Birlikte Güçlü oluşumu, 8 Ocak Pazar günü Kadıköy’deki Beşiktaş İskelesi’nde “Kadınların isyanı değiştirecek” sloganıyla 2023’ün ilk kitlesel eylemini düzenleyecek.

Günlerdir İstanbul’un birçok ilçesinde broşür dağıtarak eyleme katılım çağrısı yapan kadınlar, hazırlıklarını tamamladı.

Kadın hakları savunucuları eylemlerinde, taleplerini bir kez daha dile getirecek.

Mezopotamya Ajansı’na konuşan Kadınlar Birlikte Güçlü’den İrem Gerkuş ve Tülay Korkutan, mücadeleyi büyüttükleri ve birbirlerinden güç aldıkları bir ortamı kurmaya çalışmak için bu tür eylemler düzenlediklerini ifade ederek yarınki eyleme katılım çağrısında bulundu:

Tüm kadınları mücadeleyi daha da büyütmeye çağırıyoruz. Kadınları mücadelenin bir parçası olmaya çağırıyoruz. Birbirimizden umut ve dayanışma almaya çok ihtiyacımız var. Kadınları isyan etmeye çağırıyoruz.

HABER MERKEZİ

The post Kadınlar 2023’ü eylemle karşılıyor: ‘8 Ocak’ta Kadıköy’deyiz’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kenya’da LGBTİ+ aktivisti Edwin Chiloba öldürüldü https://gazetekarinca.com/kenyada-lgbti-aktivisti-edwin-chiloba-olduruldu/ Fri, 06 Jan 2023 12:57:37 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237263 Kenya’da LGBTİ+ aktivisti Edwin Chiloba’nın cansız bedeni bulundu. Polis, Chiloba’nın “ölüm nedeninin bilinmediğini” bildirdi. Ancak ülkedeki LGBTİ+ aktivistleri, Chiloba’nın nefret cinayeti sonucu öldürüldüğünü söylüyor. LGBTİ+ aktivisti olan Edwin Chiloba’nın cansız bedeni, Kenya’nın batısında bulunan Uasin Gishu bölgesinde yola atılan metal bir kutunun içinde bulundu. Görgü tanıkları, plakasız bir araçtan inen kimliği belirsiz bir kişinin metal […]

The post Kenya’da LGBTİ+ aktivisti Edwin Chiloba öldürüldü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kenya’da LGBTİ+ aktivisti Edwin Chiloba’nın cansız bedeni bulundu. Polis, Chiloba’nın “ölüm nedeninin bilinmediğini” bildirdi. Ancak ülkedeki LGBTİ+ aktivistleri, Chiloba’nın nefret cinayeti sonucu öldürüldüğünü söylüyor.

LGBTİ+ aktivisti olan Edwin Chiloba’nın cansız bedeni, Kenya’nın batısında bulunan Uasin Gishu bölgesinde yola atılan metal bir kutunun içinde bulundu.

Görgü tanıkları, plakasız bir araçtan inen kimliği belirsiz bir kişinin metal kutuyu yol kenarına bıraktığını belirtti.

Polis, konteynerde Chiloba’nın neden öldürüldüğüne ilişkin bilgi bulunmadığını belirtti.

Artı Gerçek’te yer alan habere göre Kenya’daki aktivistler ise Chioba’nın nefret cinayeti sonucu öldürüldüğünü söylüyor.

Kenya’da faaliyet yürüten LGBTİ+ örgütleri, ülkede yaşayan LGBTİ+’ların yarısının şiddete maruz kaldığını söylerken, ‘galck+’ isimli kuruluş Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “LGBTİ+ camiasının şu an nasıl hissettiğini tarif etmek için kelimeler yetersiz kalıyor. Nefret cinayeti sebebiyle bir dostumuzu daha yitirdik. Seni özleyeceğiz” dedi.

Kenya’da geçen yıl, LGBTİ+ aktivisti Sheila Lumumba da öldürülmüş, “Sheila İçin Adalet” etiketiyle bir sosyal medya kampanyası başlatılmıştı.

2021’de LGBTİ+ aktivistleri Erica Chandra ve Joash Mosoti’nin öldürülmesinin ardından da benzer kampanyalar yapılmıştı.

DIŞ HABERLER

The post Kenya’da LGBTİ+ aktivisti Edwin Chiloba öldürüldü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Sistematik şiddet cezasız kaldı, boşandığı kadına kimyasalla saldırdı https://gazetekarinca.com/sistematik-siddet-cezasiz-kaldi-bosandigi-kadina-kimyasalla-saldirdi/ Fri, 06 Jan 2023 12:46:38 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237254 İstanbul’da boşandığı Yusuf Çavdar isimli erkek, boşandığı Yasemin Aksoy’a kimyasal madde ile saldırdı. Hakkında uzaklaştırma kararı olan Çavdar tutuklandı. Kadın, fail hakkında defalarca şikayette bulunmasına rağmen işlem yapılmadığını söyledi. İstanbul Bayrampaşa’da yaşayan Yasemin Aksoy, 12 yıl evli kaldığı Yusuf Çavdar’dan 1 yıl önce boşandı. Ancak Çavdar, Aksoy’a fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamaya devam etti. Kadının […]

The post Sistematik şiddet cezasız kaldı, boşandığı kadına kimyasalla saldırdı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İstanbul’da boşandığı Yusuf Çavdar isimli erkek, boşandığı Yasemin Aksoy’a kimyasal madde ile saldırdı. Hakkında uzaklaştırma kararı olan Çavdar tutuklandı. Kadın, fail hakkında defalarca şikayette bulunmasına rağmen işlem yapılmadığını söyledi.

İstanbul Bayrampaşa’da yaşayan Yasemin Aksoy, 12 yıl evli kaldığı Yusuf Çavdar’dan 1 yıl önce boşandı.

Ancak Çavdar, Aksoy’a fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamaya devam etti.

Kadının şikayeti üzerine Çavdar hakkında uzaklaştırma kararı alındı.

Çavdar 4 Ocak’ta, işe gitmek için evden çıkan Aksoy’un önünü kesip, yüzüne kimyasal madde attı.

Çavdar saldırının ardından kaçarken, vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan kadın hastaneye kaldırıldı.

Aksoy’un şikayeti üzerine Çavdar, gözaltına alındı. Çavdar, kadına pas sökücü attığını iddia etti.

Adliyeye sevk edilen Çavdar, ‘basit yaralama’ suçundan tutuklandı. Mahkeme kararında, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü raporuna göre şikayetçinin yüzünde, boynunda ve bacaklarında yüzde 15’lik ikinci derece yanık bulunduğunun tespit edildiğini belirtti.

Yaşadıklarını DHA’ya anlatan Aksoy, “Bana, ‘Güzelliğine mi güveniyorsun? Seni öldürmeyeceğim ama, süründüreceğim’ dedi ve yaklaştı” dedi.

‘Savcı beni odasından çıkardı’

Kadın, Çavdar’ı defalarca şikayet ettiğini ancak erkeğin cezalandırılmadığını kaydetti.

Uzaklaştırma kararı olmasına rağmen, sürekli peşimdeydi. Atölyeme ses kayıt cihazı yerleştirmişti. Şikayette bulundum, hiçbir ceza almadı. Üç kez uzaklaşma kararını ihlal etti, ceza almadı. Daha önce büyük oğlumu hastaneye götürdüğüm sırada, bina önünde beni darp etti. Yine cezai işlem yapılmadı ve sonuçları bu oldu. Ölebilirdim, daha kötü yaralar almış da olabilirdim. Silah ya da bıçakla da gelmiş olabilirdi. Madde kullanmış olmasından şüphe ediyorum. Hakaretli sözleri zaten vardı.

Karakola gidiyorsun bir şey yapmıyorlar. Polis memuru benim yanıma gelene kadar, adam uçup gidiyor. Polisler de belki ellerinden geleni yapıyorlar ama, fazlasını yapmıyorlar. Savcı nasıl olsa bırakacak diye düşünüyorlar. Bunların artık ağırlaştırılmış bir ceza almaları şart. 3-6 ay sonra bırakıldığında ne olacak. Tekrar aynı şeyi yaşayacağım. Bir psikopat yüzünden şehir mi değiştireceğim. Adımı, hayatımı, ismimi, yüzümü mü değiştireceğim. Kadın hakları var diyorlar ama, maalesef göremedim. Kaç şikayet dilekçem var. Bizzat savcının odasına daldım, ölmeyim diye. Savcı beni dışarı çıkardı, ‘Ne hakla odama böyle girersin, bu hakkı nereden buluyorsun?’ dedi. İşte sonucu da bu oldu.

HABER MERKEZİ

The post Sistematik şiddet cezasız kaldı, boşandığı kadına kimyasalla saldırdı first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Kadınlar, kaybedilişinin yıldönümünde Gülistan Doku’nun akıbetini sordu https://gazetekarinca.com/kadinlar-kaybedilisinin-yildonumunde-gulistan-dokunun-akibetini-sordu/ Thu, 05 Jan 2023 17:36:40 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=237132 5 Ocak 2020’den bu yana akıbeti bilinmeyen Gülistan Doku’nun kaybedilişinin 3’üncü yılında Dersim’de bir araya gelen kadınlar, sorumluların cezalandırılmasını istedi. Dersim Kadın Platformu üyesi kadınlar, 5 Ocak 2020’den bu yana akıbeti bilinmeyen Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi 2’nci sınıf öğrencisi Gülistan Doku’nun kaybedilişinin 3’üncü yılında eylem yaptı. “3 yıl oldu, Gülistan Doku Nerede?” pankartının taşındığı eyleme, […]

The post Kadınlar, kaybedilişinin yıldönümünde Gülistan Doku’nun akıbetini sordu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
5 Ocak 2020’den bu yana akıbeti bilinmeyen Gülistan Doku’nun kaybedilişinin 3’üncü yılında Dersim’de bir araya gelen kadınlar, sorumluların cezalandırılmasını istedi.

Dersim Kadın Platformu üyesi kadınlar, 5 Ocak 2020’den bu yana akıbeti bilinmeyen Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi 2’nci sınıf öğrencisi Gülistan Doku’nun kaybedilişinin 3’üncü yılında eylem yaptı. “3 yıl oldu, Gülistan Doku Nerede?” pankartının taşındığı eyleme, Gülistan Doku’nun annesi Bedriye Doku ve ablası Aygül Doku da katıldı. Aile üyelerine destek veren kadınlar, Palavra Meydanı’ndan Seyit Rıza Parkı’na kadar yürüdü.

Burada konuşan platform üyelerinden Eylül Yantemur, “Türkiye’de Gülistan gibi binlerce kadın akıbeti bilinmeyecek şekilde kayboldu, öldürüldü, tecavüze uğradı. Gülistan Doku’nun akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

‘Taleplerimize kulak tıkandı’

Gülistan Doku’nun akıbetini açığa çıkaracak hiçbir bilgi ve belgeye ulaşılamadığını söyleyen Yantemur, “İlk günden beridir gözlemlediğimiz eksiklikleri her fırsatta dile getirdik. Kadınların ve ailenin meydanlardan haykırdığı taleplere kulak tıkanmasaydı, belki bugün Gülistan’a ne olduğunu biliyor olacaktık” diye konuştu.

‘Akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğiz’

Gülistan’ın kaybolmasından sonra aylar süren su altı aramasının sonuçsuz kaldığına değinen Yantemur, şunları ifade etti:

Aylar süren sualtı araması sonuçsuz kaldı. Zainal’ın ailesinin bir gece yarısı şehirden kaçarcasına ayrılmasına izin verildi. Gülistan’ın ablası Aygül Doku ailenin şehirden çıkışını engellemek istediği için cezalandırıldı. Gülistan’ın annesi ve ablası sadece evlatlarının akıbetini sordukları için, darp edilerek adeta bir utanç sahnesi yaşanarak gözaltına alındı. Zainal’ın babası sosyal medya üzerinden Gülistan’ın ablasına tehditler savurabildi” dedi.

Kadınların durmak ve yorulmak bilmeyen mücadelesi var. Bizler bu güne dek mücadelemizle ne kadar çok yol aldığımızın ve neler kazandığımızın farkındayız. Gülistan Doku’nun da akıbetini sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar bugün bu meydanda tekrar soruyoruz ve sormaktan vazgeçmeyeceğiz. ‘Gülistan Doku Nerede?’

Fener yakan kadınlar daha sonra eyleme son verdi.

HABER MERKEZİ

The post Kadınlar, kaybedilişinin yıldönümünde Gülistan Doku’nun akıbetini sordu first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Şiddetin kökeni olarak ‘Beyaz Bant’, umut ışığı olarak kadın mücadelesi https://gazetekarinca.com/siddetin-kokeni-olarak-beyaz-bant-umut-isigi-olarak-kadin-mucadelesi/ Thu, 05 Jan 2023 08:00:20 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236865 Özellikle son birkaç yıldır kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve istismarın toplumun tüm hücrelerine nüfuz ederek ahlakı, vicdanı kör ettiği bir yerden kadın/çocuk kavramının yeniden yerle yeksan olduğu, zifiri bir karanlığın içinde emilip havada nasıl asılı kaldığını tartışıyoruz. Bir kez daha anlıyoruz ki erkek iktidar denen örgütlü kötülüğün koridorlarında ışık yok. İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur […]

The post Şiddetin kökeni olarak ‘Beyaz Bant’, umut ışığı olarak kadın mücadelesi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Özellikle son birkaç yıldır kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve istismarın toplumun tüm hücrelerine nüfuz ederek ahlakı, vicdanı kör ettiği bir yerden kadın/çocuk kavramının yeniden yerle yeksan olduğu, zifiri bir karanlığın içinde emilip havada nasıl asılı kaldığını tartışıyoruz.

Bir kez daha anlıyoruz ki erkek iktidar denen örgütlü kötülüğün koridorlarında ışık yok.

İsmailağa cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızı H.K.G’yi kendisinden yaşça çok büyük Kadir İstekli ile ‘evlendirdiğini’, H.K.G’nin yıllarca her türlü sistematik istismara maruz kaldığını öğrendik.

Dahası Aile Bakanı’nın bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamayla H.K.G’nin 30 Kasım 2020’de İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak yaşadıklarını anlattığı ve elindeki ses kayıtlarını adli makamlara verdiği ama iki yıl süren davada kimseye önleyici bir ceza dahi verilmediği ortaya çıktı. Olayın basına yansıması ve toplumsal itirazların gelişmesi ile baba ve ‘koca’ tutuklandı. Durum, hem iktidarın hukuk ve erkek aklı ile kurduğu ilişkinin anatomisi hem de toplumsal çürüme ve tahayyül açısından son derece öğretici.

Bu öğretici durumun tam olarak neye tekabül ettiğini, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin/istismarın insanlığın geleceğine nasıl bir faşizm faturası eklediğini ise Michael Haneke’nin yazıp yönettiği Beyaz Bant (Das weiße Band-2009) filmi üzerinden okumak istiyorum.

‘Her türden şiddetin kökeni; Beyaz Bant’

Beyaz Bant, Almanya’daki bir kasabanın I. Dünya Savaşı’ndan hemen önceki durumunu konu alıyor. Küçük bir kasaba üzerinden sosyolojik bir panorama çıkaran Haneke’ye göre yapım, “her türden şiddetin kökenlerini” ortaya koymakta.

Hikâyenin bir öğretmenin ağzından aktarıldığı filmde, kasabada yaşanan esrarengiz olayların, daha doğrusu suçların birbiriyle bağlantılarını sezinliyoruz. Sezinliyoruz diyorum, çünkü suçların faillerinin kim olduğunu değil, suçların ortaya çıkma zeminlerini ve yaşananlar karşısında kasaba halkının kolektif sessizliğinin yarattığı toplumsal hali görmemiz istenmekte. Herkes işlenen suçları biliyor, görüyor, duyuyor ama ortada bir suçlu yok, kimse suçluyu bulmak istemiyor, kimse suçluyu işaret etmiyor/edemiyor. Kimse bu işlenen suçlardan kendini sorumlu tutmuyor. Sessizlik suça dönüşüyor.

Tüm kasabanın sessiz ortaklığı; herkesin suçlu ve herkesin suçsuz olduğu bir kısır döngüye baş döndürücü bir davet sunuyor. Simgesel ve fiziksel şiddet pratiklerinin, kurumsallıkların (din otoritesi gibi) erkeklik nosyonunu yeniden üreterek, toplumsal dokuyu bozduğunu görüyoruz.

Filmin karakteri 20. yüzyılın başlarında Avrupa’nın yaşadığı gerilimler üzerinden iki taraflı olarak konumlandırılmış. Kasabanın papazı ile öğretmen karakterleri sembolik olarak Protestan ahlakı-muhafazakarlığının egemenliğine karşı modernlik çatışmasını tarif ediyor. Kasabanın sosyo-ekonomik alt yapısının çelişkileri, aristokrat-çiftçi-din adamı üçgeninde tabakalanmış durumda. Sınıfsal çelişkilerin birleştiği tek ortaklık ise ataerkil sistemin egemenliği ve oradan kendini büyüten, geliştiren ve sürdüren şiddetin kendisi olmaktadır.

Aile içi istismarın yol açtığı döngü ve ‘sevgi’ kılığına bürünmüş şiddet

Çocukları masum yerine nötr olarak gördüğünü ifade eden Haneke’nin filmde odaklandığı esas noktanın da ‘sonrası’ olduğunu görüyoruz. Çünkü I. Dünya Savaşı’nın başlarında bu küçük kasabada yaşanan olaylarla yetişen nesil, II. Dünya Savaşı’nı ortaya çıkaran iklimi şekillendirdi. Nazi Almanyası’nın tarihsel, sosyolojik ilişkiler üzerinden kendini yarattığını anlatan film, çocukların “kutsal aile” safsatası altında nasıl mengenenin dişleri arasına girdiğini açıkça söylüyor bize.

Filmdeki kasabada geçtiği üzere; kadınların ve çocukların şiddet üzerinden denetimi, ana temadır. Kasabadaki her ev içinde kadınlar ve çocuklar şiddet görüyor, erkekler kız çocuklarına tecavüz ediyor, genç kadınlar babalarının mülkü ve üzerlerinde her türlü eylem haklı görülmekte, itaat edilmediği taktirde işkence yöntemleri ile şiddet görmektedir. Erkeklerin kendileri için yarattıkları “kutsal aile” içinde sistematik şiddet sarmalını “sevgi” kılıfı ile örmektedir. Babaların kız çocuklarını taciz etmeleri sevgidendir, çocuklarına uyguladıkları şiddet ise iyi bir insan olmaları için itaat etmelerini amaçlar, şiddet sevginin göstergesidir. Toplumun sevgisi ve ahlakı, şiddetle kurulan bağın içindedir. Şiddetle kurulan bağın normalleştiği toplumların yozlaşması da kaçınılmazdır. Dinin ‘kutsal aile’si temellerini kadınların ve çocukların beden ve ruhlarını babalara/kocalara/din adamlarına yani otoriteye peşkeş çekmesi ile kuruyor.

Peki, yozlaşmış toplumlarda yetişen çocuklara ne mi oluyor?

Filmde buna dair oldukça ince ve derinlikli tartışmalar yürüyor. Aile içinde herkesin bildiği ama sır olarak kimseyle paylaşılmayan bu şiddet ve tacizler, çocukların ve gençlerin şiddeti kendi aralarında da uygulamasına yok açmaktadır. Birbirini takip eden bu ilişki döngüsü çıkmazlar yaratarak yenileniyor. Filmin kırılamayan bu döngüsünde kasabanın yetişkinlerinin, I. Dünya Savaşı’nı yaratan toplumun kolektif suçluluğunu işaret ederken, bu yetişkinler tarafından büyütülen gençler ve çocukların ise II. Dünya Savaşı’nı, Nazi Almanya’sını yaratmadaki kolektif suçunu işaret etmektedir. Öğretmen karakteri ile bilimin, eğitimin ve modernliğin bu döngüyü kırabileceğine dair umut gösterilmiş. Fakat ne kadar umut edilebileceğini tarihin kendisi bize gösteriyor ve durum içinden geçilen pozitivist aklın serencamında pek de parlak değil.

“Kolektif Sessizliğin Türkiye’si”

Başa dönersek; Michael Haneke’nin Beyaz Bant’ı bugün Türkiye’nin herhangi bir kasabasında, köyünde, mahallesinde yaşananlardan ne kadar farklı olabilir? Sanırım koca bir “hiç” demekten başka bir şey denemez. Sadece kısa bir dönem içinde yaşanan suçların toplum tarafından nasıl üretildiğine bakmak bile yeterli olabilir. Özellikle kadınların ve çocuklarının beyanlarını esas almayan erkek egemen yargının mahkemelerinde, savunmalarında çokça duymaya başladığımız “çocuğun rızası” sözleri bir dil sürçmesi, yanlış kullanılan ifadeler veya gelişi güzel kullanılan ifadeler değil. Topluma 6 yaşında ya da 12 yaşında bir çocuğun rızasının olduğu fikrinin yerleştirilmesi, failleri suça teşvik edecek zemini yaratıyor.

Her gün bir kadının katledildiği, çocuklara yönelik her türlü cinsel/fiziksel şiddetin kapalı kapılar ardında yaşandığı, yoksulluk/yoksunluğun bin bir veçhesiyle hayatta kalmaya çalışan insanların dertleri yetmezmiş gibi bir de yoksullukla sınananların savaşa endeksli bir çığırtkanlığın yüksek sesleri arasında paranteze alındığını da görmekteyiz…

Bizler için buradaki umut ışığı, H.K.G’nin 2020 yılı içinde tesadüfen dinlediği bir radyo programında kendisine yapılanların suç olduğunu öğrenmesidir. 2020 yıllarında -ve hala öyle- kadınların gündeminde İstanbul Sözleşmesi vardı. Her yerde, mücadeleyle kazanılmış İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara karşı kadınların eylemleri vardı. İstanbul Sözleşmesi bizim derken, İstanbul Sözleşmesi hayat kurtarır diye sokaklarda eylemlerdeyken, H.K.G’nin hayatını kurtardı. Bizlerin umut ışığı, erkek egemenliğine karşı, onun şiddetine ve savaşlarına karşı kadınların özgürlük mücadelesidir. Toplumsal yaşamın özgürlüğü ve eşitliği ise mücadelemizin gücüyle kendini dönüştürerek yaratacaktır.

The post Şiddetin kökeni olarak ‘Beyaz Bant’, umut ışığı olarak kadın mücadelesi first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İzmir’de trans kadın Ecem Seçkin öldürüldü https://gazetekarinca.com/izmirde-trans-kadin-ecem-seckin-olduruldu/ Thu, 05 Jan 2023 07:21:55 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236931 İzmir’de bir erkek, trans kadın Ecem Seçkin’i öldürdü. İzmir Konak’a bağlı Alsancak Mahallesi’nde dün gece saat 03.30 sıralarında M.F. isimli erkek, trans kadın Ecem Seçkin’i kesici aletle yaraladı. Sesleri duyan kadının komşularının ihbarı üzerine polis, olay yerine geldi. M.F.’nin binip kaçtığı taksinin plakasını tespit eden polis ekipleri, 15 dakika sonra Torbalı ilçesinde faili yakaladı. Gözaltına […]

The post İzmir’de trans kadın Ecem Seçkin öldürüldü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
İzmir’de bir erkek, trans kadın Ecem Seçkin’i öldürdü.

İzmir Konak’a bağlı Alsancak Mahallesi’nde dün gece saat 03.30 sıralarında M.F. isimli erkek, trans kadın Ecem Seçkin’i kesici aletle yaraladı.

Sesleri duyan kadının komşularının ihbarı üzerine polis, olay yerine geldi.

M.F.’nin binip kaçtığı taksinin plakasını tespit eden polis ekipleri, 15 dakika sonra Torbalı ilçesinde faili yakaladı.

Gözaltına alınan fail, sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği’ne götürüldü.

Ecem’in evine giden sağlık ekipleri, kadının yaşamını yitirdiğini belirledi.

Ecem’in cenazesi, savcının incelemesinin ardından otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Cinayete ilişkin başlatılan soruşturma sürüyor.

HABER MERKEZİ

The post İzmir’de trans kadın Ecem Seçkin öldürüldü first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Simone de Beauvoir Kadın Özgürlüğü Ödülü, bu yıl Mahsa Amini anısına İranlı kadınlara verilecek https://gazetekarinca.com/simone-de-beauvoir-kadin-ozgurlugu-odulu-bu-yil-mahsa-amini-anisina-iranli-kadinlara-verilecek/ Wed, 04 Jan 2023 12:10:12 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236842 Simone de Beauvoir Kadın Özgürlüğü Ödülü seçici kurulu, yaptığı açıklamada 2023 Kadın Özgürlüğü Ödülü’nün Jina Mahsa Amini anısına İranlı kadınlara verileceğini duyurdu. “Jin, Jiyan, Azadi! Bu çağrı Mahsa Amini’nin 16 Eylül 2022’te Tahran’da öldürülmesinden bu yana İran sokaklarında ve tüm dünyada yankılandı” cümlesiyle başlayan ödül açıklamasında, kadınların isyanının tüm bir neslin özgürlük mücadelesine dönüştüğü belirtildi. […]

The post Simone de Beauvoir Kadın Özgürlüğü Ödülü, bu yıl Mahsa Amini anısına İranlı kadınlara verilecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Simone de Beauvoir Kadın Özgürlüğü Ödülü seçici kurulu, yaptığı açıklamada 2023 Kadın Özgürlüğü Ödülü’nün Jina Mahsa Amini anısına İranlı kadınlara verileceğini duyurdu.

“Jin, Jiyan, Azadi! Bu çağrı Mahsa Amini’nin 16 Eylül 2022’te Tahran’da öldürülmesinden bu yana İran sokaklarında ve tüm dünyada yankılandı” cümlesiyle başlayan ödül açıklamasında, kadınların isyanının tüm bir neslin özgürlük mücadelesine dönüştüğü belirtildi.

Ödül töreninin 9 Ocak’ta Fransa’nın başkenti Paris’te düzenleneceği bildirilirken ödülü İranlı kadınlar adına kimin alacağı açıklanmadı.

Simone de Beauvoir

Simone de Beauvoir Ödülü, 2008’den beri toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden ve insan hakları ihlallerine karşı çıkan kişi veya gruplara kadın özgürlüğünü onurlandırmak için verilen uluslararası bir insan hakları ödülü…

Adını 1949 tarihli kadın hakları incelemesi İkinci Cinsiyet ile tanınan Fransız yazar ve filozof Simone de Beauvoir’dan alıyor.

Ödül her yıl Beauvoir’ın doğum günü olan 9 Ocak’ta takdim ediliyor.

Simone de Beauvoir Kadın Özgürlüğü Ödülü 2018 yılında yazar Aslı Erdoğan’a verilmişti.

HABER MERKEZİ

 

The post Simone de Beauvoir Kadın Özgürlüğü Ödülü, bu yıl Mahsa Amini anısına İranlı kadınlara verilecek first appeared on Gazete Karınca.

]]>
‘Danıştay kararı hukuka uygun değil, sözleşme maddeleri hala yürürlükte’ https://gazetekarinca.com/danistay-karari-hukuka-uygun-degil-sozlesme-maddeleri-hala-yururlukte/ Tue, 03 Jan 2023 12:50:06 +0000 https://gazetekarinca.com/?p=236683 Danıştay’ın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını ‘hukuka uygun’ bulmasını değerlendiren feminist Avukat Hülya Gülbahar, “Sözleşme’nin maddeleri kanun olarak hala yürürlükte” dedi. Patriyarkanın erkek şiddetini itaat ettirme aracı olarak kullandığını belirten Ayşe Düzkan “Onunla mücadele sadece yasalar yoluyla olamaz” vurgusunu yaptı. Feminist Avukat Diren Cevahir Şen ise “Danıştay da kadın düşmanlığını tescilledi” değerlendirmesinde bulundu. Danıştay İdari Dava […]

The post ‘Danıştay kararı hukuka uygun değil, sözleşme maddeleri hala yürürlükte’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>
Danıştay’ın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını ‘hukuka uygun’ bulmasını değerlendiren feminist Avukat Hülya Gülbahar, “Sözleşme’nin maddeleri kanun olarak hala yürürlükte” dedi. Patriyarkanın erkek şiddetini itaat ettirme aracı olarak kullandığını belirten Ayşe Düzkan “Onunla mücadele sadece yasalar yoluyla olamaz” vurgusunu yaptı. Feminist Avukat Diren Cevahir Şen ise “Danıştay da kadın düşmanlığını tescilledi” değerlendirmesinde bulundu.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK), Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine dair kararını verdi.

Kurul, Türkiye’nin sözleşmeden çekilmesini “hukuka uygun” buldu.

Ret kararına karşı tüm davacı kurum ve kişilerin itirazlarını değerlendiren Danıştay İDDK, Danıştay 10’uncu Dairesi’nin ret kararını onadığını açıklasa da henüz birçok davacının başvurusuna dair karar Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’ne (UYAP) işlenmedi.

Sözleşmeden çıkılmasının hukuka aykırı olduğunu belirten hukukçuların itirazları sürüyor. Danıştay’ın ‘hukuka uygundur’ kararını ve bundan sonraki süreci feminist Avukatlar Hülya Gülbahar ve Diren Cevahir Şen ile yazar Ayşe Düzkan Gazete Karınca’ya değerlendirdi.

Gülbahar: Sözleşmenin maddeleri artık bir yasa

Feminist Avukat Hülya Gülbahar

Danıştay İdari Davalar Kurulu’nun verdiği kararın aslında çok da şaşırtıcı bir karar olmadığını belirten Avukat Gülbahar, “Duruşmalar boyunca Danıştay’ın yapısına çeşitli müdahaleler oldu. Yürütmeyi durdurma talebinin reddi kararını veren bu kurulun çoğunluğu işlemin onaylanmasını istiyordu. Bu süreçte davanın davalısı olan Cumhurbaşkanı, hem Danıştay’daki hakim ve savcılara yönelik konuşmalar yaptı hem de dairenin yapısını 2026 yılına kadar sabitleyen bir düzenleme yaparak sonucu kendisi açısından garantilemiş oldu” ifadelerini kullandı.

Avukat Gülbahar sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Hukuki olmayan bir kararla karşı karşıyayız ama mücadele etmeyi sürdüreceğiz. İç hukuk yolları henüz tükenmiş değil. Hukukçular olarak Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) süreçlerini değerlendiriyoruz. Ama burada bir noktayı daha hatırlatmak gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Danıştay’da görülen dava, Türkiye’nin sözleşmenin tarafı olup olmaması ile ilgili bir dava. Tek kişinin kararıyla hukuka aykırı bir şekilde taraf olmaktan çıkıldı. Ama sözleşmenin yürürlük kanunu olan 6250 sayılı kanuna dokunulmadı.

Bu kanun hala yürürlükte. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’nin hükümleri Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereğince Kanun Hükmü’nde olarak yürürlükte şu an. Uluslararası sözleşme olarak olmayabilir ama kanun hükmü olarak yürürlükte. Bu nedenle merkezi idareden yerel yönetimlere dek ilgili herkesin, her kurumun sözleşmenin hükümlerini uygulaması gerekli. 6251 sayılı yasa çıkartıldığı andan itibaren sözleşmenin maddeleri Anayasa’ya aykırılığı bile ileri sürülemeyecek olan güçlü bir yasa haline geldi.

Düzkan: Sözleşme’ye dönmeyi vaat etmeyen partilere oy vermeme çağrısı yapılmalı

Yazar Ayşe Düzkan

Sözleşmenin sadece yargı süreçleriyle ilgili olmadığını vurgulayan Ayşe Düzkan, “Kadınların güçlendirilmesi, erkeklerin dönüştürülmesi ve caydırılmasıyla ilgili birçok madde var. Cezasızlık sözleşmeden çıkılmadan önce de vardı çünkü sözleşme ve 6284 uygulanmıyordu. Bu tabii ki erkek şiddetine cesaret veriyor” diye belirtti.

Düzkan sözlerini şöyle sürdürdü:

Ama şunu unutmamak gerek bence; şiddeti esas artıran kadınların itaat etmeyi reddetmesi. Tek tek kadınlar, emeklerini sömüren, kimliklerine, bedenlerine el koymaya, hayatlarını sınırlamaya çalışan erkeklere itaat etmeyi kabul etmiyor ve her devrimci gibi şiddetle karşılaşıyorlar. Yani erkek şiddeti patriyarkanın itaat ettirme aracı, onunla mücadele sadece yasalar yoluyla olamaz. Sözleşme bu mücadelede önemli araçlar sunuyor bize.

Kadınların izleyeceği mücadele hattının örgütlü, ortak akılla ve demokratik araçlarla karar verilecek bir şey olduğunu ifade eden Düzkan şunları kaydetti:

Benim sadece önerilerim olabilir. Kürt kadınların kayyum atanan belediyelerdeki kadın kurumlarını ve yine yargı yoluyla ellerinden alınan kadın kurumlarını inşa etmeye, en az sözleşmeye dönülmesi kadar önem verdiklerini ve bunun için mücadele ettiklerini gözlemledim. Özellikle yerel yönetimlerdeki kadın kurumları İstanbul Sözleşmesi’nin gereği aynı zamanda. Bütün bunları göz önüne aldığımda İstanbul Sözleşmesi’ne dönmeye vaat etmeyen partilere oy vermeme çağrısının önemli olacağını düşünüyorum ama aynı zamanda sözleşmenin, yargı mekanizmaları dışındaki alanlardaki önerilerinin nasıl hayata geçirilebileceğini konuşmak ve konuşturmak, kurucu iradenin parçası olmanın gereği bence.

Şen: Bu karar kadın düşmanı politikaların bir devamı

Feminist Avukat Diren Cevahir Şen

Çıkan kararın Danıştay’ın artık tarafsızlık sıfatını yitirdiğinin göstergesi olduğunu vurgulayan Şen, “Danıştay’ın çekilme kararı için ‘hukuka uygun’dur demesi aslında Danıştay’ın kendisinin uygunluğunu tartışmaya açar. Danıştay’ın meşruiyetini tartışmak gerekir. Durum çok açık. Genel kurul böyle bir karar verebilir ancak öyle olmadı tek adam kararı olarak verildi. Ve siyasi bir karardı bu. Kadın düşmanı bir karardı bu. Danıştay da kadın düşmanlığını tescilledi” ifadelerini kullandı.

Sözlerine devam eden Şen, şunları kaydetti:

İç hukuk yolları tamamen tükenmedi. Anayasa Mahkemesi’ne gidilmesi yolu var elbette. Ancak bütün süreç hukuka aykırı bir şekilde ilerlerken, başka hususlarda AYM’nin de tutumu da ortadayken, hukuka uygun ya da bu hukuka aykırı bir karar vermesi beklenebilir mi çok emin değilim. Ancak AYM yolu açık ve AYM’nin vermesi gereken karar bunun Anayasa’daki ilgili hükümlere aykırı olduğudur. AYM’den çıkması gereken karar budur. Fakat ne olacağını süreçte göreceğiz. Bu durum sistematik kadın düşmanı politikaların bir devamı. Korkarım ki sırada başka sözleşmeler ve İstanbul Sözleşmesi’nden doğan başka haklar var. Biz yine de öncelikle açık olan AYM’ne gideceğiz. Bundan sonra da süreci hep beraber değerlendirip bakacağız.

‘Mücadele muhalefet ederek kazanılır’

Feminist hareketin de içinde olduğu kadın hareketinin İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeme kararlığını fiili olarak gösterdiğini vurgulayan Şen sözlerini şu şekilde sürdürdü:

Kadınlar; alanlara, meydanlara çıktılar; mahallelerinde, iş yerlerinde var olarak en yüksek sesle haykırdılar. Bugün pek çok kadın örgütü, el ele vererek, bir araya gelerek hep beraber, (EŞİK Kadın platformu olarak) kadınlar bu iradenin arkasında duracak İstanbul sözleşmesinden vazgeçmeme iradesine kaldığı yerden sahip çıkacak ve buna devam edecekler.

Mücadele muhalefet ederek kazanılır. Bizim haklarımıza, bize yönelik, yaşamımıza yönelik bir saldırıdır bu. Bizim temel haklarımız ihlal edilirken elbette ki biz buna sessiz kalmayacağız. Belki de en yüksek sesle karşılık vereceğiz. Burada bütün kadınların hayatları söz konusu. Biz hayatlarımıza sahip çıkacağız. Bundan sonra gösterdiğimiz kadın dayanışmasını daha da büyüterek daha da kararlılıkla sürdüreceğiz.  Haklarımız kırpılmaya, budanmaya çalışılıyor. Bunu ancak sahip çıkarak, ses çıkararak kazanım elde edebiliriz. Kazanımlarımızı yıllardır mücadele ederek, sokağa inerek, kampanyalar yaparak elde ettik. Aynı şekilde buna devam edeceğiz.

Öte yandan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da bugünkü Meclis Grup Toplantısı’nda, Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararına değindi.

“Hukuksuz kararın uygun bulunduğu bu hukuku, daha doğrusu hukuksuzluğu biz kadınlar iyi biliyoruz” diyen Buldan devamla şu ifadeleri kullandı:

Bu hukuk kadınların değil, erkek düzenin hukukudur. Bu nedenle bu karar kadınlar nezdinde yok hükmündedir. İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceğiz ve sözleşmenin yeniden uygulanması için mücadelemizden biran bile geri durmayacağız. İstanbul’u nasıl kazandıysak, İstanbul Sözleşmesi’ni de bir kez daha buraya yazıyoruz.

The post ‘Danıştay kararı hukuka uygun değil, sözleşme maddeleri hala yürürlükte’ first appeared on Gazete Karınca.

]]>