Ana SayfaManşetAğrı’da artan kadın “intiharları” üzerine – Dilan Dirayet Taşdemir

Ağrı’da artan kadın “intiharları” üzerine – Dilan Dirayet Taşdemir

HABER MERKEZİ – Ağrı’da beş haftada beş kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Ölümlerin hepsi kayıtlara “intihar” olarak geçti. Peki öyle mi, ölümlerin hepsi gerçekten de “intihar” mı? HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir konuya dair bir değerlendirme notu kaleme aldı. HDP’li vekil bu notunda yaşamını yitiren kadınların aileleriyle yaptığı görüşmelerin ışığında şüpheli ölümleri irdelerken, ölümlerin sosyal, psikolojik, politik ve ekonomik yönlerine dikkat çekiyor. Dilan Dirayet Taşdemir’in Ağrı’daki kadın “intiharlarına” dair notunu paylaşıyoruz.


Dilan Dirayet Taşdemir


Ağrı’da son 35 günde beş kadın şüpheli bir biçimde yaşamını yitirmiş ve hepsi intihar olarak kayıtlara geçmiştir.

35 günde beş kadının intihar etmesi bile başlı başına şüpheli ve üzerinde durulması gereken bir durumdur. Kaldı ki sadece Ağrı’da değil, dünyanın neresinde olursa olsun intihar olarak kayıtlara geçen birçok kadın ölümünün aslında cinayet ve intihar olsa dahi onları intihara zorlayan süreçlerin olduğunu biliyoruz.

Ağrı’da son 35 günde intihar ettiği öne sürülen beş kadının otopsi raporları intihar olduğu yönündedir. Fakat birçoğunun şiddet gördüklerine dair aile beyanları mevcut.

Hatta Ceylan Akpolat örneğinde olduğu gibi ölümünden önce şiddetten dolayı kendisinin adli mercilere başvurmuş olmasına ve sonrasında ailesinin de kızlarının öldürülmüş olabileceğine dair şikâyetlerine rağmen tek bir gözaltı veya tutuklama yoktur.

Ceylan Akpolat: Hamur’a bağlı Süleyman Kümbet köyü – Aşağı Yurt (Şîrik) mezrasında yaşayan 25 yaşında ve 7 yıllık evli. Ceylan, 8 Mayıs’ta “intihar etti” denilerek yaşamını yitirmiştir. Ailesiyle görüşmemizde ve ailesinin basına verdiği bilgilerde şüpheli bir ölüm olduğu açığa çıkmıştır. Zira Ceylan 5 Mayıs’ta evli olduğu erkeğin ailesi tarafından şiddete maruz bırakıldığı için İlçe Jandarma Karakolu’na başvurmuş fakat hiçbir koruma ve önlem alınmadan evine geri gönderilmiştir. Şikâyet üzerine gözaltına alınan eşi ve eşinin babası para cezası verilerek, ifade işlemlerinin ardından serbest bırakılmış ardından Ceylan ise 8 Mayıs’ta evinde asılı halde bulunmuştur. Ailesi, kızlarının 7 yıllık evlilik boyunca eşinin anne ve babasından şiddet gördüğünü, Ceylan’ın boynunda üç ip izi olduğunu ve vücudunun tamamının mosmor olduğunu dile getirerek kızlarının öldürüldüğünden emin olduklarını ve bu nedenle cinayet iddiasıyla şikâyette bulunduklarını belirtmiştir.

Pakize Öztaş: İki çocuk annesi 23 yaşındaki Pakize, 19 Mayıs’ta Tutak’a bağlı Aşağı Kara Halit (Qerexalta Jêrê) köyünde eşiyle yaşadığı tartışmanın ardından hayatını kaybetmiştir.  Pakize Öztaş’ın ailesi kızlarının aylarca şiddet gördüğünü, yaşadığı şiddeti kimseye anlatmaması için eşi tarafından telefonuna el konulduğunu ve kızlarının yaşamını yitirmesinden saatler sonra haberdar olduklarını belirtmiştir.  Pakize’nin asla intihar edecek biri olmadığını söyleyen aile ölümün şüpheli olduğunu belirtmiştir.

Güzel Koçyiğit: Merkeze bağlı Dönerdere (Elomilo) köyünde yaşayan Güzel 26 Mayıs’ta yaşamını yitirmiştir. Hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz kadın intiharıdır. Zira Gülistan’ın anne ve babası yok, tek kardeşi de İstanbul’da yaşamaktadır. Dolayısıyla ne otopsi raporuna ulaşılabilinmiş ne de intiharı hakkında bilgi alınabilmiştir. Eşi ve eşinin ailesi de konu hakkında herhangi bir bilgi vermekten kaçınmıştır.

Zana Polat: Diyadin’e bağlı Aşağı Kardeşli (Qetka Jêrê) köyünde yaşayan 17 yaşındaki Zana Polat, ailesinin beyanlarına göre 4 Haziran’da evde silahla oynarken tabancanın ateş alması sonucu başından ağır yaralanmış, kaldırıldığı Ağrı Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdiği iddia edilmiştir. Zana Polat, silahla öldüğü için, şüpheli bulunmuş ve soruşturma başlatılmıştır.

Kübra Taşdemir: Taşlıçay’ın Dilekyazi köyünde yaşayan 21 yaşındaki Kübra’nın, 11 Haziran’da kaldıkları yayla çadırında asılı bulunduğu ileri sürülmüştür. Otopsi için Erzurum’a gönderilmiş ve henüz otopsi raporu çıkmamıştır. Ailesi, bir yıllık evli olan Kübra’nın eşi tarafından telefonuna el konulduğu için bir süredir kendisine ulaşamadıklarını ve kızlarının intihara sürüklendiğini beyan etmiştir.

Hacer Ergül: Taşlıçay ilçesine bağlı Aşağı Toklu köyünde 11 Haziran’da ekmek pişiren Hacer Ergül’ün 2 yaşındaki kızı Ayşegül tandıra düşmüş, kızını kurtarmaya çalışırken dengesini kaybederek tandıra düşmüş ve yaşamını yitirmiştir. Kızı Ayşegül ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. Gerek bizim görüştüğümüz, gerekse basına bilgi veren ailesi ve komşuları durumun bundan ibaret olduğunu, zaten kendilerinin müdahale ederek tandırdan çıkardıklarını veherhangi bir intihar ve ya şüpheli ölüm olmadığını belirtmiştir.

Değerlendirme;

Ağrı, işsizliğin ve yoksulluğun en fazla olduğu illerden biridir. Tarım ve hayvancılığın bitirilmesiyle birlikte iş-istihdam olanakları son derece kısıtlanmıştır. Özellikle kadın istihdamı yok denecek kadar azdır.

Çok sınırlı istihdam olanakları büyük oranda iktidara yakın, iktidarın il-ilçe teşkilatlarında çalışan erkeklere dağıtılmaktadır. Bu yüzden her sene kentten en az 25 bin ila 30 bin arası insan geçici işler için büyük kentlere göç etmektedir. Özellikle yeni evlenen gençler maddi olarak evlilik ve ailenin geçimini sağlayamadığı için büyük şehirlere, inşaat, temizlik, garsonluk gibi az gelirli ve güvencesiz işlerde çalışmak üzere gitmektedir.

Ağrı diğer Kürt kentlerine göre sosyal yapısı kısmen daha kapalı olan ve kadınların sosyalleşme imkânının çok kısıtlı olduğu bir il. Ayrıca siyasi tercihinden dolayı sürekli gözaltı, tutuklama ve baskıların çok yoğun olduğu bir kent.

Kürdistan’ın her yerinde olduğu gibi Ağrı’da da insanlar bir sorunları olduğunda, desteğe ve yardıma ihtiyaç duyduğunda resmi kurumlara değil, partiye, belediyeye ve bağlı kurumlara, merkezlere gitmektedir. Fakat özellikle son 5 yıldır partimize dönük saldırılar, il-içe yönetimlerimizin sürekli gözaltına alınması, kurumların kriminalize edilerek kapatılması, kadınların sorunlarıyla özel ilgilenen kadın çalışanların özelikle hedef alınarak tutuklanması Ağrı’da insanları, özellikle de kadınları yaşanan sorunlar karşısında muhatapsız ve çaresiz kılmaktadır.

Örneğin 2016’da Ağrı Belediyesi’ne kayyım atanmasıyla birlikte belediyeye bağlı Sema Yüce Kültür Merkezi kapatıldı. Merkezde yaklaşık 450 öğrenci bağlama, erbane, gitar, tiyatro, sinema eğitimi kurslarına ve ayrıca İngilizce ve Kürtçe eğitime devam ediyordu. Yine çok sayıda öğrenciye Kürtçe eğitim veren Evdalê Zeynekê Çocuk Kreşi de kapatıldı ve kreş, İl Müftülüğü’ne devredildi.

Hem kültür merkezi hem de kreş Ağrı’da yaşayan kadınlar için bir nefes alma alanı gibiydi. Kadınlar çocuklarıyla birlikte kültür merkezine gelerek sosyalleşme ve dayanışma imkânına ulaşıyordu.

Yine partimiz il-ilçe çalışanlarımızın sürekli tutuklanması kadınların ve genel olarak kentin sorunlarıyla ilgilenmede bir kopukluk yaratıyor yeni gelen yönetim kadınlar için yapılan program ve çalışmaları hayata geçirmeden tutuklanıyor, onlardan sonra gelen ilgilenirken tutuklanıyor ve bu zincir böyle devam ediyor.

Yani yerel yönetimlerimizde partimiz yerel sorunlara çözüm üretmeye çalışırken sürekli iktidarın baskılarına, tutuklanmalarına maruz kalıyor ve sürekli bunlarla uğraşmak zorunda kalıyor. Sadece partimiz değil bölgede çalışan STK ve barolar gibi kuruluşlar için de bu durum böyle.

Ayrıca partimiz o kadar kriminalize ediliyor ki insanların partiye dahi gelmesi soruşturmaya, tutuklanmaya neden gösteriliyor. Örneğin İŞKUR’a başvuru yapan birçok aile “sizin ailenizden HDP’li var, cezaevinde akrabanız var” denilerek, iş alımlarından ve sosyal desteklerden faydalanmaları engelleniyor.

Bu politikalar, yerellerde insanları iktidar partisi dışında herhangi bir siyasi örgütlenmeyi, dayanışmayı, sorun çözmeyi suç olarak lanse ediyor. Özellikle kadınların siyasete katılımı, siyaset ve dayanışmayla sorunlarını tartışmayı, çözmeyi imkânsız hale getiriyor.

Bunları politik söylem olsun diye söylemiyoruz. Ama yerellerde yarattığı sosyal, siyasal ve ekonomik boyut budur.

Ayrıca Ağrı sadece kadın intiharı değil, erkek intiharlarının da çok yüksek olduğu bir il. TÜİK verilerine göre bile Ağrı’da her sene en az 20-25, özellikle genç erkek, intihar ediyor.

Sadece Ağrı’da değil siyasi baskılara maruz kalan, kayyım atanan, örgütlemenin suç ve ceza diyalektiğine alındığı tüm Kürt kentlerinde hem insanların özellikle de kadınların sorunları ağırlaşmakta hem de kadın cinayetleri, kadın intiharları artmaktadır. Bunu resmi araştırmalar da ortaya koyuyor.

Son olarak; 4 ayı aşkındır pandemi nedeniyle insanların eve kapatıldığı, çalışamadığı koşullarda sosyal etkiler açığa çıkarmıştır. Dünya geneli pandemi karantinası kadına yönelik şiddeti artırmıştır. Ağrı gibi geniş ailelerin hala yoğun olduğu, yoksulluğun derinleştiği bu süreçte kadına yönelik ev içi şiddet artış göstermiştir.

Kadınlar bu şiddet önceleyecek mekanizmalara ulaşamadığında, resmi kurumlara şikâyet etmelerine rağmen korunamadığından dolayı çaresiz kalmaktadır. Ceylan Akpolat örneğinde görüldüğü gibi şiddet gördüğü gerekçesiyle resmi şikâyete bulunuyor fakat şikayetçi olduğu kayınbabası para cezasıyla serbest bırakılıyor ve Ceylan 3 gün sonra intihar etti denilerek yaşamını yitiriyor. Ceylan’ın şikâyetçi olmasından kaynaklı ayrıca şiddet görmüş olma ihtimali yüksektir. Resmi kurumların zaten bunu bilmesi ve baştan koruyucu önlemler alması gerekirdi.

Dolayısıyla zaten kadın cinayetlerinde işleyen cezasızlık, erkekler tarafından çoğu cinayete intihar süsü verilerek iyice ortadan kaldırılıyor. Çünkü biliyorlar, intihar denildiğinde detaylı araştırılmıyor ve hemen üzeri kapatılıyor.

Öte yandan, gerçekten intihar eden kadınlar ise, tüm bu sosyal, siyasal, ekonomik ve psikolojik şiddet karşısında muhatap ve çare bulamayınca, bu koşulların sonucunda intihara sürükleniyor.




Önceki Haber
Otonom'dan: Guattari’nin “Moleküler Devrim”i raflarda
Sonraki Haber
Bir jeolog gibi düşünerek dünyayı kurtarabilir miyiz?