Ana SayfaYazarlarErcan SezginBiden’ın kadife eldiveninin içindeki demir yumruğu görebilmek

Biden’ın kadife eldiveninin içindeki demir yumruğu görebilmek


Ercan Sezgin


İlk defa bir Amerikan seçimi, dünyanın bu denli temel gündemi haline geldi. Seçimler ABD’yi ikiye böldüğü gibi, tüm dünyayı da ikiye böldü. Takım tutar gibi Joe Biden ve Donald Trump taraftarları oluştu. Hatta bazı yerlerde gruplar arasında kavga bile çıktı. Peki neden böyle oldu?

Birincisi ABD dünyanın süper gücü, kapitalist sistemin merkezi. Sistemin merkezi olmakla birlikte, bu sistemin politik, askeri ve finans gücüdür. Aynı zamanda bu sistemin kültürü, zihniyeti ve yaşamı olması nedeniyle bu denli dikkatlerin üzerine çekildiği bir seçim.

Diğer bir nokta da ABD’deki iktidar blokları arasındaki çatışma ve çelişkilerdir. Bu iktidar blokları arasındaki çatışma ve çelişkiler aynı zamanda dünyanın diğer yerlerindeki iktidar çelişkileridir. İktidarın dışına itilmiş iktidar bloklarının seçimden beklentileri bu seçimin küresel olmasını sağladı.

Bir diğer nokta ise sosyal medyanın etkisidir. Seçimler anı anına, dünyanın her yerinde, her evde izlendi, merak edildi.

Tabii dünyada ezilenler, sömürülenler, halklar, topluluklar da seçimin sonuçlarını merakla beklediler. Sonuçlarını merak etme, ona göre politika belirlemek ayrı bir şeydir. Ama Joe Biden’ı halkların, sömürülenlerin umudu haline getirmek, ondan demokrasi ve özgürlük beklentisi içine girmek vahim bir durumdur. Ezenlerin merkezinden, sömürünün merkezinden umutlu olmak, beklenti içine girmek demokratik toplum güçleri açısından bir handikaptır.

Bu biraz da son dönemde alternatiflerin zayıflamasından kaynaklanıyor. Biden ve Demokratlar, ya da moda deyimle küreselciler, halklara, topluluklara özgürlük, eşitlik getirebilir mi? Getirmez. Çünkü ne ABD tarihi, ne sistemi, ne zihniyeti, buna uygun. Geçmiş yönetimden farkı olur mu? Olur. Amaçlar aynı olmakla birlikte çıkar farklılıkları olur. Ama amaçları kesinlikle aynıdır. Daha fazla sömürü, daha fazla sermaye, daha fazla tekelcilik, daha fazla kâr. Bunun için de savaşsa savaş, işgalse işgal, darbeyse darbe.

Kapitalist sistem her aşamasında devleti, toplumları, bireyleri, yaşamları Kâr Kanunu’na göre şekillendirmek istemiştir. Ticari kapitalizm gelişirken, ticaretin önünde engel teşkil eden bölgesel yönetimler tek tek tasfiye edilerek tek kral, tek prens yada padişah etrafında uluslar birleştirildi. Devletler, toplumlar buna göre şekil aldı. Sanayi kapitalizmi gelişirken ise krallar, prensler sanayi kapitalizminin önünde engel olarak görüldü. Bunun için de krallıklar, prenslikler tek tek yıkılarak yerine cumhuriyetler kuruldu. Kralın, prensin, şah ve padişahların yerini fabrika patronları aldı. Cumhur, ulus dediler ama esasında devlet ve vatan patronun pazarıydı.

Finans kapitalizmi ve küreselleşme ile birlikte ulus devletler, küresel kâr, para dolaşımı önünde engel olarak görüldü. Dolayısıyla yeni Kâr Kanunu’na göre, devlet, toplum ve bireyler buna göre şekillendirilmeliydi. 90’lardan bu yana Ortadoğu’da yaşanan 3. Dünya Savaşı’nı bu doğrultuda ele almak gerek.

Günümüzde birçok çevre, kapitalizmin başka bir aşamaya geçtiğini, bu aşamayı da iletişim, -gözetim kapitalizmi olarak tanımlarlar. İletişim-gözetim kapitalizmi kendi çıkarları doğrultusunda devlet, toplum ve birey ister. Bunun için de elindeki iletişim araçlarını korkunç kullanmaktadır. “İdeolojiler çağı bitti” diyerek, toplumu, bireyi 24 saat ideolojik bombardımana tabi tutmuştur. Silikon Vadisi bu anlamda yeni kapitalist efendilerin karargahı, pratik politika yürütücüsü durumundadır. Facebook, Twitter gibi mecraların sahiplerinin sermayesi birçok devletin sermayesini ikiye, üçe katlamakta. İktidar yıkıp yeni iktidarların önünü açma gücündeler.

2016’daki seçimlerde Trump’ın sürpriz bir şekilde seçilmesinde Facebook’un rolü çokça tartışıldı. 3 Kasım’da yapılan seçimde Trump’ın kaybetmesinde ise Twitter’ın rolü yadsınamaz. Biden’ın kazanması küreselci, tekelci kapitalizme hamle yaptırabilir. Bunu yaparken de demokrasi ve özgürlükleri dillerinden düşürmeyebilirler. Ama işin özü o değil. Daha fazla kâr, daha fazla sömürüdür.

Çokça merak edilen konuların başında Biden dönemiyle birlikte Türkiye-ABD ilişkileri ve Biden’ın Kürt politikasının ne olacağı geliyor. Bu politikalarda köklü değişimler beklemek saflık olur. Kimi farklılıklar olacağına şüphe yok. Bu farklılıklar da tarz, yöntem, üslupla ilgili olacaktır. Yumuşak güç politikası daha fazla devrede olacaktır. Erdoğanlı Türkiye ya sisteme entegre edilir ya da yumuşak güçle götürülür.

Kürtler içinse iyi Kürt, kötü Kürt ayırımı devam eder. Irak Federe Kürdistan Yönetimi’nin devletleşme süreci hız kazanabilir. PKK’ye silah bırakma dayatmaları daha fazla gündeme gelebilir. Bu konuda tasfiye etme, marjinalleştirme politikaları başka yöntemlerle devam edebilir. Tabi bunlar hepsi masa başında tartışılan politikalardır. Sonuç alıp almayacağı, hayata geçip geçmeyeceğini mücadele belirler. Sonuçta dünya Amerika’dan ibaret değil. Karşı eksenler ve başka güç odakları yadsınamaz. Ayrıca devletlerin, iktidarların dışında kalan demokratik toplum güçleri de sahada söz sahibi. Bunların birbiri ile olan ilişki, çelişki, çatışma ve uzlaşmaları sonucu belirler.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Merkez Bankası'nın yeni başkanından ilk açıklama
Sonraki Haber
Avukat Sinan Varlık tutuklandı