Ana SayfaYazarlarCihan ErbaşHesen Evdale ırmağında çağlayan aşıklar: Heso û Nazê

Hesen Evdale ırmağında çağlayan aşıklar: Heso û Nazê


Cihan Erbaş


Heso û Nazê destanı klasik bir Kürt aşk destanıdır. Tarihi ve toplumsal olayları zengin edebi içerik ve teatral nüvelerle yoğuran, müzikle sentezleyen dengbejlik sanatı sayesinde günümüze kadar ulaşmıştır. Yüz yıllardır dengbejlerin otantik seslerinde yankılanarak, nesilden nesile geçen destan insanlık tarihi kadar eski bir konuya odaklanıyor. Destan Heso ve Nazê isimli iki gencin aşkı üzerinde sınıfsal, toplumsal farklılık ve yarılmaları zengin bir edebi içerikle işliyor.

Zamana karşı asırlarca direnerek günümüze ulaşan Heso ve Nazê destanı da birçok Kürt destanı gibi milliyetçilik çağının acımasız yok ediciliğinden nasibini almış. Özellikle son yüz yılda uygulanan asimilasyon politikaları nedeniyle çok az bilinen Heso ve Nazê destanı da hak ettiği değeri görmenin çok uzağında kalmış bir söylence. Talihsizliği ait olduğu kültür, coğrafya ve ifade tarzı olan dil olduğundan şüphe yok. Destana konu hikaye son yüz yılda Kürtlerin hafızasında katliamla anılan Van’ın Erciş ilçesinin Zilan Vadisi’nde geçiyor.

Hikaye Heso ve Nazê isimli iki gencin vadi boyunca yılan misali kıvrılan Hesen Evdale ırmağının kuytuluk bir kavisinde bulunan Hesen Evdale mağarasındaki buluşmalarıyla başlar. Destanlarda olduğu üzere Nazê güzelliği dillere destan genç bir kadın. Zilan vadisine hükmeden ağanın kızıdır. Beg (ağa), koyun ve hayvan sürüleri, sahip olduğu köyler ve yaylalar, ticaret kervanlarının yanı sıra zalimliğiyle ün salmıştır. Zalimliği ve gaddarlığıyla her geçen gün zenginliğine zenginlik, acımasızlığına acımasızlık katar. Vadide onun izni dışında kuş uçmaz, yaprak kımıldamazmış. Derler ki, Zilan vadisi, Hesen Evdale Irmağı ve mağarası bu zengin ve gaddar adamın rağmına Heso û Nazê’yi aşklarının yüzü suyu hürmetine saklar; ne kadar büyük olursa olsun, iyilik kötülüğe karşı galebe çalsın diye kendini bu iki gence siper edermiş. Yılan gibi kıvrılması bundanmış.

Heso ise vadide parmakla gösterilen yakışıklılar yakışıklısı bir gençtir. Kimseye kötülüğü dokunmaz. Herkesin yardımına koşar, derdiyle dertlenir, tasasıyla tasalanırmış. Vadiyi dolduran dengbejliğine, insanı mest eden kavalı eşlik edermiş. Ağanın zenginliğine inatmışçasına yoksuldur. Babası daha çocukken ölmüş, kendisi gibi kıt kanaat geçinen ağabeyi Qulixan’ın yanında yaşar.

Kaderin önüne geçilmez ya, günün birinde babasının kartal yuvası evinden canı sıkılan Nazê, kendini kırlara atar. Baharın ilk esintileriyle açan bin bir çiçekli tarlalarda dolaşır. Yukarı yaylalarda eriyen karın çağlayana dönüşen suların buluştuğu Hesen Evdale ırmağının kenarına kadar iner. Vadiyi dolduran ırmağın sesine eşlik eden kavalın sesini duyar duymaz sahibini merak eder. Irmağın kenarına oturan Heso adeta ırmakla hemhal olurcasına kaval çalıyordur. Birbirlerini görür görmez saatlerce, kıpırdamadan temaşaya durdular. Nefes alamaz duruma gelmişler ki Zilan vadisinin bin bir çiçeğinden harmanlanan rayiha onları ayakta tutmuş. O günden beri vadinin bin bir çiçeği sözleşmişçesine her yılın Mart ayının 18 ile 21’i arasında üç gün boyunca aynı rayihayı salarmış.

Heso û Nazê umulmaz bir aşka düşmüş, gözleri birbirinden başkasını görmez olmuş. Irmağın kenarındaki Hesen Evdale mağarasını buluşma yeri bellemişler. Sık sık ırmağa bakan bu mağarada bir araya gelir, saatlerce Heso’nun çağıldayan sulara karışan kavalını dinlemiş, sevdayı anlatan dengbej şarkılarını dinlemişler. Heso u Nazê’nin aşkı tüm vadi ahalisinin malumu olmuş.

Haber ağanın kulağına kadar gitmiş de kudurmuşların en kudurmuşu haline gelmiş. Söz olmuş milletin ağzına iki gencin aşkı. Heso’nun gelip kendisini babasından istemesini diler Nazê. Babası vermezse birlikte Serhat diyarlarına kaçmayı önerir. Nazê’nin bu isteği karşısında Heso derin bir ah çekerek cevap verir: “Ne malım ne de mülküm var. İstesem de baban seni bana vermez. Hemen kaçalım.”

Nazê kendisine söz gelmesini istemez. Usule erkana uymayı ister. Heso’ya şöyle der: “Gelir beni istersin. Babam vermezse o zaman kaçarız. Kimse o zaman beni yadırgamaz. Demez ailesinin başını eğdi. Derler gençtiler, birbirlerini sevdiler, babası vermedi kaçtılar. Onurum zedelenmez.”

İnanmaz Heso babasının kızını ona vereceğine ama sevdiğinin hatırına kabul eder.

Heso, ağabeyi Qulîxan’dan gidip Ağa’nın kızını istemesini söyler. Qulîxan kardeşinin bu isteği karşısında çaresizdir. Bu aşkın imkansızlığını anlatıp durur: “Nerde görülmüş ağanın kızını, Kurmanca (Kürtlerin yoksul ve emekçi sınıfı) verdiği. Aklını mı yedin Heso! Bu yük bize ağır gelir.”

Qulîxan, geri çevirir Heso’nun isteğini. Günlerce, haftalarca Heso yemekten içmekten kesilir. Kavalını alır Hesen Evdale ırmağının kenarında kaval çalmaktan başka bir şey yapmaz olur. Heso’nun acılarına dayanamayan ağabeyi Qulîxan gönlü razı gelmese de ağanın kızını istemeyi kabul eder.

Nazê de artık odasına kapatılmıştır. Heso gibi bir şey yemez, içmez, kimseyle görüşmek istemez. Günden güne bir mum gibi erir.

Babası kızının bu halini görür, ama kızını bir Kurmanca vermesinin mümkünü, çaresi yoktur. Ama yine de bir yol bulmalı, bu felaketten kurtulmalıdır. Planını yaptıktan sonra görücülerin gelmesine izin verir. Bir şartla kızını Heso’ya vereceğini kabul eder. Heso yedi yıl kendi sürülerine bakarsa, evliliğe izin vereceğini söyler. Heso çaresiz bu şartı kabul eder ve Ağa’ya çobanlık etmeyi, sayısız sürülerine bakmaya razı olur.

Heso, Nazê’ye yakın olmanın sevinci ve yedi yıl sonra kavuşma hasretiyle gün sayarken, gaddar Ağa boş durmaz. Herkesi tembihler, tüm ağır işlere Heso koşturulur. Vazgeçmesi için her şey yapılacaktır. Aç bırakılır, gece gündüz her işe koşturulur. Heso aşkı için her işe katlanırken, günden güne erir. Zayıflar yürümez hale gelir. Bir hastalık peydahlanır takatten düşmüş aşık bedeninde. Yataklara düşer.

Gaddar Ağa, Heso’nun sözünü yerine getirmediğini, daha süresini doldurmadan çalışamaz duruma geldiğini söyler. Yataklara düşen Heso’yu ağabeyi Qulîxan’ın köyüne gönderir. Zaman kaybetmeden daha önce kızına talip olan ve söz verdiği Hakkari Mir’ine haber yollar. Gelip kızı Nazê’yi oğlu için almasını ister. Hakkari Mir’i deve ve katır yüküyle ziynet ve değerli hediyelerle Nazê’yi oğluna almak için yola çıkar. Haber Botan ve Serhad diyarlarında kısa sürede yayılır.

Hasta yatağında haberi duyan Heso’nun sanki canı çekilir, ruhu kurur. O günden sonra bir söz etmez. Gözlerini kapar, kimseye bakmaz. Nazê’nin duymadığı sesini kimsenin duymasını istemez. Hastalığı ağırlaşır, yaraları derine iner. Ağabeyi Qulîxan’ın kötüler kötüsü eşi artık Heso’yu evde istemez. “Ben yatalak bir hastanın hizmetkarı mıyım?” der ve eşi Qulîxan’dan onu evden atmasını ister. Eşinin ısrarlarına dayanamayan Qulîxan, belki bir umar bulunur umuduyla Heso’yu alır hekimleri gezer. Gittiği her hekimden aynı sözleri duyar: “Heso’nun yarası görünmezdir. Kara sevdadır. İlacı bizde yoktur. Nazê ile kavuşmadan iyileşmez.”

Qulîxan kardeşini alır evin yolunu tutar. Çaresizdir, ne yapacağını bilmez. Eşi de boş durmaz. Herkese Heso’nun bulaşıcı bir hastalığa yakalandığını, yanına yaklaşanın da onun gibi yataklara düşerek öleceğinin dedikodusunu yayar. Kimse Qulîxan’ın evine uğramaz, yakınına yaklaşmaz, selamını almaz. Eşi, hastalığın çocuklarına bulaşmaması için evi terk etmekle tehdit eder. Ne yapar eder Qulîxan’ı ikna eder.

Qulîxan kardeşini alır, aşkının başladığı Hesen Evdal mağarasının yolunu tutar. Altına bir çul serer, bir haftalık harcırahını yanı başına bırakır. Heso mağarada acılar içinde kıvranırken, Nazê’nin babasının evinde davul zurna sesleri yükselir, halaya durulur. Aşk acısıyla kıvranan Nazê, yeminlidir. Heso’ya söz vermiştir. Ondan başkasına yar olmayacak. Odasından çıkmaz, her geleni kovar.

Düğün alayı hazırlanmış, yola çıkmak üzeredir. Nazê ne hazırlanır ne de kimsenin kendisine dokunmasına izin verir. Babası Nazê’yi ikna etmek için dil döker. Nazê çoktan kararını vermiştir. Başkasına yar olmayacaktır. Canına kıymanın bir yolunu arar. Ancak son bir defa Heso’yu görmeyi her şeyden çok arzular. Ona sözünü tuttuğu, onu asla unutmadığını söylemeyi ve son bir kez yüzüne dokunmayı ister. Babasına, “İsteğini kabul edeceğim ama bir şartla” der.

Hesene Evdale mağarası düğün alayının yolu üstündedir. Nazê babasına şunları söyler: “Ben hala Heso’nun nişanlısıyım. Birbirimize söz verdik. Siz de birçok insanın huzurunda evliliğimizi kabul ettiğinizi söylediniz. Onunla ayrılmadık. Yol üzerinde son bir kere göreyim. İki şahidin huzurunda son sözlerimi söyleyelim. Sonra istediğiniz gibi giderim.”

Babası Nazê’nin isteğini kabul eder ve düğün alayı yola çıkar. Hesen Evdale mağarasına gelince, düğün alayı durur ve Nazê atından iner. İki kişinin refakatinde mağaraya gider. Bitkin yatan Heso’nun yanı başına oturur. Yaraları açılmış, saçı, sakalı uzamış, mum gibi erimiştir. Başını dizlerinin üstüne koyar ve gözlerini açmasını ister. Nazê’nin sesini duyan Heso gözlerini açar ve gelinliğiyle yanı başında olduğunu görür. Rüyada olduğunu zanneder, zinhar inanmaz.

Karşılıklı hasret giderir, gözyaşı dökerler. Heso zorlukla baktığı çevresinde yanı başındaki yabancıları ve düğün alayını görür. Nazê’nin kendisini terk ettiğini dengbejlerin sözleriyle yakınarak, sitem ederek söyler. Nazê ise Heso’ya sonsuza kadar buluşmaya geldiğini anlatır. Heso onun elinden son bir yudum su içmek ister. Nazê bunu fırsat bilir, elini suya uzatırken döker. Sonra da Heso’yu dere kenarına taşıyıp su içirmek ister.

Refakatçileri su getirmek isterler ancak Nazê kabul etmez. Son bir defa derenin suyundan kendi elleriyle içirmekte ısrar eder. Babasının verdiği sözü hatırlatır ve refakatçileri ikna eder. Heso’yu zorlukla Hesen Evdale ırmağının kenarına getirir. Kendi elleriyle Heso’ya kana kana su içirir. Ardından Heso’ya ne düşündüğünü anlatır. Heso’nun kavalını tutar ve son kez üflemesini ister. Refakatçiler Nazê’yi götürmek ister. Nazê çaresiz bir şekilde Heso’nun yaralarından öper. Refakatçilere Heso’nun umarsız hastalığının kendisine bulaştığını ve götürmeleri halinde herkese bulaşacağını söyler.

Refakatçiler bunu haber vermek üzere ayrıldıkları anda birbirine sarılarak Hesen Evdale ırmağının çağlayan sularına bırakırlar kendilerini. Derler ki o gün bu gündür Heso’nun kavalının sesi Hesen Evdale sularıyla birlikte yankılanır. Aşıklar bu sesi duyabiliyorlarmış.

Heso û Nazê’nin aşkı dengbêjlerin stranlarında şöyle dile gelmiştir:

 

Kesî nedî dewrê bedelê zemana

Salox nedane, bav çewa rabe

Keça bi mêr di mal de bide mêr e

Siwaro siwaro hey hey li min

Ax were birîndaro

Ax lo lo birîndaro

Ezê bi diyarê Geliyê Zîla çemê Hesen Evdalê ketim

Ji xema dilê xwe re, dilê min bi ta ye

Kuro malxirabo bejna min bilind e

Ji te re pira li ser heft riyaye

Gulçiçeke dozdeh wara ye

Eva îro se şev se roj e

Di mala bave min de xêlî li civiyane

Heft hezar qelenê min

Pênç çek xelata min e

Nexweşo birîndaro ka serê xwe rake

Ez nizanim birînê te çewane

Nexweşo birîndaro qasekî serê xwe rake

Li xemla min meyzeke

Wele wayê du şahid

Di navbera me de sekinîne

Ez îro hatime xatirê xwe ji te bixwazim

Ez nizanim birînên te çewane

Sîwaro hoy hoy li min

Lê lê Nazê rebenê sibe ye

Ezê bi diyarê Geliyê Zîla

Bi çemê Hesen Evdalê dikevim

Ji kula dilê xwe û te re tev bi dar e

Dilê min Evdalê Xwedê hêlina teyrê lal e

Nazê, tu bi xatirê Xwedê bikî

Tu hatî xatirê xwe ji min dixwazî

Bi vê gotina hanê te goştê canê min heland

Kezeba min di nava min de kiriye parî parî

Wele êşa min ji Xweda yê xêra ye

Xwedê êşa te nede tu kurê camêra

Du canik û du ciwana

Heft sal keti bû canê min Nazê

Ax were were birîndarê

Erê Nazê te picûkê li ber miradê

Te çav reşê, bejin bilindê, gerden qazê

Te sing spiyê belekê ji berfa çiyakê

Li ser xalîyanê

Birîndaro çima pê nekir miradê

Lê lê Nazê, tu bi xatirê Xwedê bikî

Tu hatî xatîrê xwe ji min dixwazî

Tu giyayê binê min teze bike

Birîndaro bila serê xwe deynê razê

Nazê Dibêje:

Dewra dewra ha dewra

Nexweşo birîndaro sibe ye

Ezê bi diyarê Geliyê Zîla

Bi çemê Hesen Evdalê dikevim

Ji xema dilê xwe re

Nexweşo birîndaro

Dilê min hêlina teyrê li etek e

Teyr firiyane refê qaz û qulingan

Teyrekî wa pir belek e

Ez kurbana te me

Gunhê xwe bi halê xwe neyne

Ezê çoka xwe deynim

Serê xwe li ser çoka min deyne

De rabe rûnê destê xwe veke

Duayê nexweşan li cem rebê alemê yek bi yeke

Hey hey li min

Türkçesi

Nazê der:

Hey hey kara bahtım

Babanın, nikâhlı kızını evinde evlendirmesi

Hiçbir çağda ne görüldü ne de duyuldu

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

Heso’nun içi gider Nazê’nin bu klamı ile

Heso, ‘Benimle alay etmeye gelmiş’, der.

Nazê klamını sürdürür:

Ah yaralı sevgilim

İçimizdeki hüzün için

Zîlan vadisini Hesen Evdale ırmağını gezdim durdum

Ah yaralı sevgilim, uzun boylum

Senin için yedi yoldaki köprüyüm

On iki yurdun çiçeğiyim

Üç gün üç gecedir görücüler babamın evinde toplanmış

Yedi bin başlık param

Beş takım elbise hediyem

Hasta, yaralı sevgilim

Başını bir kere için kaldır

Elbisemin güzelliğini gör

İki şahit aramızda durmuş

Bana ‘güle güle’ demeni bekliyorum

Acaba yaraların nasıl?

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

Heso’nun içi gider Nazê’nin bu klamı ile

Heso, ‘Benimle alay etmeye gelmiş’, der

Heso der:

Zavallı sevgilim sabahtır

Zilan vadisi Hesen Evdale ırmağı ağaçlıdır

İçimdeki kederden içinde gezdim durdum

Ben zavallının yüreği, dilsiz kuşun yuvasıdır

Nazê bana ‘güle güle’ demeye gelmişsin

Bu sözünle canımı erittin

Ciğerimi içimde parça parça ettin

Hastalığım rahman olan Allah’tandır

Senin hastalığın bulaşmasın hiç kimseye

İki genç yüreğe bulaşmasın

Yedi yıldır hastayım Nazê

Ah gel gel yaralı sevgilim

Muradına erecek küçüğüm Nazê

Kara gözlüm, selvi boylum,

Nazlı gerdanlı

Göğsü dağların karından daha beyaz Nazê

Yaralı yüreğim neden kavuşmadı sana

Ah Nazê vedalaşmaya gelmişsin

Allah rızası için altımdaki otu tazele

Başımı koyup uyuyayım Nazê

Nazê der:

Yaralı sevgilim yüreğim dağ eteğindeki kuş yuvasıdır.

Kaz ve turna sürüsü uçtu gönlümden

Birisi beyaz kanatlıdır.

Kurban olduğum haline acıma

Gel başını dizime koy

Ellerini aç

Hastaların duası Allah katında birebirdir

Kurban olduğum sevgilim

Âlemin Rabbine dua edelim

Allah büyüktür belki hastalığın bana da bulaşır

Hesen’imden sonra kimseye olamayayım yar.

Hey süvari hey

Ah yaralı sevgilim

  Metran İsa’nın ortak yaşam için kanat gerdiği Kürt ve Ermeni aşıklar

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Dosya AYM'ye taşındı: Mehmet Bal’a ne oldu?
Sonraki Haber
Kılıçdaroğlu Biden'ı tebrik etti, AKP'den tepki geldi