İkinci tur cumhurbaşkanlığı seçiminde tüm muhalefet partilerinin yeterli önlem alması gerektiğine dikkat çeken aktivistler, eksik kalınan bölgelere odaklanılması gerektiğinin altını çizdi. Yurttaşların ise seçim güvenliğini sağlamak adına iradelerine sahip çıkmaları gerektiğini söyleyen aktivistler, seçmene çağrıda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci dönem Parlamento seçimleri 14 Mayıs’ta gerçekleşti. Adayların yüzde 50+1’e ulaşamamasından kaynaklı cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan ve Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu 28 Mayıs’ta tekrar yarışacak.
Kritik seçim sonuçları ilgiyle takip edilirken, Türkiye’nin her yerinden gelen seçim ihlalleri de gündemdeki yerini aldı. Seçim ve sandık güvenliği adına çalışma yapan pek çok STK, gönüllü, avukat ve siyasi partiler itirazlarını gerçekleştirdi. Sandık güvenliğinin yeterince sağlanmadığı konusunda muhalefet de eleştiri aldı.
Seçim güvenliğinin önemine dikkat çeken Türkiye Gönüllüleri’nden Sibel Uçar, Seçim İhlal 2023 aktivistleri ve Avukat Deniz Vural ve ikinci tur seçimlerine dair yapılması gerekenleri Gazete Karınca’ya anlattı.
‘Üç günde 190 bin gönüllüye ulaştık’
Türkiye Gönüllüleri’nden Sibel Uçar, 14 Mayıs seçimlerinde 100 bin gönüllülerinin olduğunu ancak yüzde 80’inin dağılımını yapabildiklerini belirterek, eksik kaldıkları bölgeler olduğuna dikkat çekti. Bu bölgelere öncelik verdiklerini aktaran Uçar, gönüllü başvurusunun yoğun olduğunu ve üç günde 190 binin üzerinde başvuru aldıklarını kaydeden kaydetti: 14 Mayıs seçimlerinde dağılım yüzde 80’di bu seçimde yüzde 100’ü hedefliyoruz.
İlk seçimde ıslak imzalı sandık sonuç tutanağı odaklı çalışma yürüttüklerini söyleyen Uçar, “Şimdiki çalışmamıza müşahitleri de ekledik. Usulsüzlük konusunda çalışan arkadaşlarımız çoğunlukla tutanak kısmına odaklandığı için müşahit değillerdi. Çok yoğun başvuru var madem bu insan kaynağının müşahitler noktasında da değerlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Eksik kalınan bölgelere odaklanıyoruz’
Başvuruların hangi kentlerden geldiğinin de önemli olduğuna işaret eden Uçar şunları söyledi:
Tabii gelen başvuruların nerelerden olduğu önemli. İstanbul, Ankara, İzmir gibi bir takım şehirlerden çok yoğun başvuru var ama bazı şehirlerden daha az başvuru var. Bütün sandıklara sahip çıkabilmek için özellikle oralarda bulunmalıyız. Şu an yoğun bir şekilde sandık haritalama üzerine çalışıyoruz. Nerelerde eksik olduğumuzu en kısa sürede duyuracağız. Yoğunlaşmamız gereken yerlerde daha fazla gönüllüye ulaşmak için çağrımızı yapacağız. Önceki seçimde Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu şeklinde daha bölgesel bazlı paylaşım yapmıştık. Bu sefer daha net ve nokta atış çalışma yapmayı planlıyoruz.”
‘Eğitim videoları takip edilmeli’
Sandık görevlilerinde bilgi eksikliği olabildiğini aktaran Uçar, sandık güvenliği adına yüz yüze ve çevrimiçi eğitimler verdiklerini belirtti. Sitelerine yeni eğitim videoları ekleyeceklerini de söyleyen Uçar, “İnsanların kafalarındaki tüm soruları çağrı merkezlerine ya da ilgili kişilere sormaları gerekiyor” dedi.
‘Halkın duyarlılığına güveniyoruz’
Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) ve siyasi partilerin çağrılar yapmasının durumu farklılaştıracağını öngören Uçar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kamuoyunun, halkın duyarlılığına çok inanıyor ve güveniyoruz. Kimsenin olmadığı yerlerde görev alınması gerektiğini gönüllülerimize iletiyoruz. Bu Cumhuriyetin 100’üncü yıl seçimi olacak. Yarınlarımıza, geleceğimize ve irademize sahip çıkmak istiyorsak sandıkta kullandığımız oya da sahip çıkmalıyız.
‘İhlalleri duyurmak ikinci tur için farkındalık yarattı’
Tamamen gönüllü bir ekipten oluşan ve 14 Mayıs seçimlerinde gün boyunca tüm illerden gelen usulsüzlükleri duyuran ‘Seçim İhlal 2023’ adlı twitter hesabı aktivistleri, uzun yıllar pek çok seçimi takip ettiklerini ifade ettiler. Anonim kalmak istediklerini belirten ekip, seçim sürecine dair değerlendirme yaptıklarını, muhalefetin seçim ihlallerine yönelik hazırlıklı olmadığını gözlemlediklerini ve bu ihtiyaçtan dolayı çalışmaya karar verdiklerini söylediler.
Seçime bir hafta kalmışken müşahit çağrılarının yapılıyor olmasının bu alandaki açıklığı gözler önüne serdiğini belirten aktivistler, çalışmalarına dair şu aktarımda bulundular:
AKP-MHP iktidarının muhalefete kaybettirmek için önceki seçimdekilere benzer hileler yapacağı görülüyordu. İçişleri Bakanlığının sandık verilerine ulaşmak için YSK’ya paralel yapı kurma çabasını da sandıklara yapılacak müdahaleler olarak değerlendirdik. İhlalleri yaymak ve sahadaki avukatları bilgilendirmek, demokratik kamuoyunu sandık müdahaleleri konusunda uyanık tutmak için bu çalışmayı başlattık. Amacımız AKP-MHP’nin sandık hilelerini teşhir etmek. Ekibimizde seçim konusunda uzman arkadaşlar, gazeteciler ve avukatlar var. Bize iletilen ihlalleri duyurmadan önce hem YSK genelgelerinden hem 298 sayılı Seçmenlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’a ve YSK İçtihatlarına bakıyoruz. Paylaşımlarımız hızlı görünse de, o arada bu aşamalardan geçiyor.
Kendilerine iletilen ihlallerle ilgili avukatların birçok yerde itirazda bulunduklarını belirten aktivistler, özellikle de birleştirme tutanaklarında yapılan hatalarla ilgili yaptıkları duyuruların kamuoyunda görünür olduğunu ifade ettiler. Kılıçdaroğlu’nun her sandığa 5 müşahit çıkışının da sandık güvenliğinin öneminden kaynaklandığının altını çizdiler.
‘Seçim güvenliği olsaydı meclis aritmetiği farklı olurdu’
‘Seçim İhlal 2023’ aktivistleri, seçim güvenliğinin önemini ise şöyle değerlendirdiler:
Bizim açımızdan bu seçim şaibelidir ve sonuçlar asla kabul edilmemelidir. Seçim güvenliği, siyasi iktidarın meşruiyeti için de oldukça önemlidir. Seçim güvenliğinden bahsedebilseydik, bambaşka bir meclis aritmetiğinden konuşuyor olurduk, belki şu an ikinci tur seçimleri de yapılmıyor olurdu. Gerçek anlamda seçim güvenliği var olsaydı, sonuçlar üzerinden siyasi analizler yapılabilirdi. Şu an yapılan siyasi analizlerin hiçbirine katılmıyoruz, çünkü gerçeği yansıtmadığını biliyoruz.
‘Muhalefet ikinci turda gerekli önlemi almalı’
Siyasi partilerin seçim güvenliği konusunda ‘sınıfta kaldığını’ düşünen aktivistler, “Oysa iktidara aday olmak kendini en çok sandık hakimiyetinde gösterir. Türkiye’deki tüm sandıklara hakim değilseniz iktidara da çok yakın sayılmazsınız” diyen aktivistler, muhalefetin ikinci tur seçimlerinde bu bölgelere dikkat etmesi gerektiğinin altını çizdiler.
Nerelerde eksik kalındığına değinen aktivistler, yaşanan ihlallere dair de şu bilgileri paylaştılar:
Seçmen askı listelerinin kontrol edilmesinde aksaklıklar yaşandı, adreslerde kayıtlı olmamasına rağmen birçok yeni seçmen üretildi. İçişleri Bakanlığı tarafından üretilen orijinal sahte kimlikler ile mükerrer oylar kullanıldı. Aslında AKP’li birçok kişi başka partiler üzerinden kendilerini müşahit olarak kaydettiler ve bu kişiler seçim günü sandığa gitmedi. Pusulalar yok gerekçelerle geçersiz sayıldı, birçok yurttaşın oyu boşa gitti. Mühürsüz oy pusulaları ve zarflarda oy kullanıldı. Memurlardan belirlenen sandık başkan ve üyeleri iktidara yakın sendika üyelerinden seçildi. Muhalif sendikalara üye memurlara görev verilmedi. Çok fazla oy pusulası basıldı ve bu pusulaların akıbetine dair bilgi bulunmuyor.
Sandıklarda oylar sayılırken sandık başkanları pusulada işaretli olan partiyi değil, başka partiyi okuyarak ıslak imzalı tutanaklara geçirtti. Sandık birleştirme tutanakları oluşturulurken oylar AKP-MHP lehine işlendi. AKP’nin baskın olduğu köylerde ve ilçelerde seçmenler açık oy vermeye maruz bırakıldı. Yine AKP’nin baskın olduğu yerlerde toplu oy kullandırıldı. Yakılmış oy pusulaları bulunmasına rağmen herhangi bir soruşturma yapılmadı. Oy torbaları polis nezaretinde iktidar lehine değiştirildi. İnsanlar iradeleri dışında sandık kurulu üyesi yapıldı ve bu nedenle seçmen oldukları okulda oy kullanamadı. Korucular silahlarla sandık alanında dolaştı, polisler silahlarıyla sandık çevresinde dolaştı. 142 Belgesi ile birçok kolluk kuvveti mükerrer oy kullandı.
Muhalefet 28 Mayıs seçiminde nelere dikkat etmeli?
Tüm ihlal ve usulsüzlüklerin muhalefet partilerinin sandıklara yeterince sahip çıkılmamasından kaynaklandığını vurgulayan aktivistler, önümüzdeki seçimde muhalefet partilerinin dikkat etmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
Özellikle pusulada ve zarfta mühürlerin olup olmadığına, mühürlerin pusulanın arkasına gelecek şekilde doğru vurulduğundan emin olmalı. Kullanılacak zarflarda en az 3 mührün olmasına özen gösterilmeli. Sandık başkanının okuduğu pusulalardaki mühürleri mutlaka kontrol etmeli. Sandık başkanları oy verilenin değil, başka adayın ismini okuyabilir.
Islak imzalı tutanaklara verilerin doğru yazıldığından emin olunmalı. Sandık birleştirme tutanakları ve ıslak imzalı tutanaklar mutlaka karşılaştırılmalı. YSK verileriyle ıslak imzalı tutanaklar mutlaka karşılaştırılmalı. En önemlisi tüm sandıklara mutlaka sahip çıkılmalı. Muhalefet, halkın tercihi kendisinden yana olsa bile, müşahidinin olmadığı sandıkta kaybedeceğinden emin olmalı. Özellikle muhalif partiler İç Anadolu’da ve Karadeniz’de sandık güvenliğini sağlamak için bir formül bulmalı.
Yurttaşlar sandık güvenliği için neler yapabilir?
Herkesin oy kullandığı sandığa bakılmaksızın sayım ve döküm aşamalarında süreci izleyebileceğini kaydeden aktivistler, bunun anayasal hak olduğunu da ekledi. Tüm yurttaşların usulsüzlüklere ilişkin itiraz ve şikayet hakkına sahip olduğuna değinen aktivistler, devamında şunları aktardılar:
Yurttaşlar sandığa sahip çıkmazsa ilk turda gördüğümüz gibi her türlü hileyi yapabiliyorlar. Oysa iktidar, halkın tek adamdan büyük olduğunu görmeli. Onun için de sandıklara sahip çıkmalıyız. Herkes sandık güvenliği için çağrıda bulunuyor, bu çağrıya yurttaşlar cevap vermeli. Biz de herkesi sandıklarda müşahit olmaya, oyuna sahip çıkmaya çağırıyoruz. Demokratik bir gelecek umudunu ayakta tutabilmek için bunu yapmak zorundayız.
‘Islak imzalı tutanak oluşturulana kadar sandıkta bulunulması önemli’

‘Hukukçu Dayanışması’ adına hukukçulardan oluşan sivil inisiyatif olarak seçim güvenliğine dair eğitim verdiklerini aktaran Ankara Barosu Avukatlarından Deniz Vural, 1999 seçimlerinden bugüne aktif olarak seçimlerde görev aldığını ve deneyimlerini meslektaşlarıyla paylaştığını belirtti.
Seçimde itiraz süreçlerinin belirleyici unsurunun ıslak imzalı tutanaklar olduğunu belirten Vural, partilerin itiraz edebilmesi veya sağlıklı bir oy sayımı yapılabilmesi için bu tutanakların alınması gerektiğinin altını çizdi. Bu seçimde CHP adına çok büyük problem yaşanmadığını ve bütün ıslak imzalı tutanakların alındığını kaydeden Vural, sözlerini şöyle sürdürdü:
Asıl önemli olan ıslak imzalı tutanaklar oluşturulana kadarki süreç. Sandık kurulunda herhangi muhalif partiden birileri yoksa burada istenildiği gibi kayırmacılık yapılabilir. Geçersiz görünen oylar geçerli sayılabilir. Tersi de mümkün. Deprem bölgesinde ve özellikle küçük yerlerde içerik hallolduktan sonra yapabilecek bir şeyiniz kalmıyor. Dolayısıyla ıslak imzalı tutanaklar tutulana kadar, kurulmuş olan her sandıkta, sandık görevlisi değilse müşahit olarak birden fazla kişinin bulunması gerekiyor.
‘Sandık güvenliği için örgütlü olmak gerekiyor’
Sandık güvenliği için örgütlü olmak gerektiğini vurgulayan Vural ,”CHP ittifakta en yaygın örgüte sahip parti, dolayısıyla sokakta ve sandıkta çalışan onlar oldu. Diğer ittifak bileşenlerinin hem oy potansiyeli hem de örgütlenmesi az olduğu için biraz daha sırtını dayama ve zaten listede gireceği yerler belli olduğu için çok çalışma ihtiyacı hissetmediler diye düşünüyorum” dedi.
‘Seçmen güvenliği gözetlemeli ve itiraz hakkını kullanmalı’
Bu seçimin sistem değişikliğinin tescilleneceği sembolik bir seçim olduğunu ifade eden Vural, sözlerini şöyle sonlandırdı:
Köprüden önceki son çıkış haline gelmiş bir seçim. Bu rejimi böyle yaşamak istemeyen veya cumhuriyet değerlerine sahip çıkılması gerektiğini düşünen insanların sadece gidip oyunu kullanması yeterli değil. Seçmen anayasal hak olarak tüm seçim güvenliği gözetleyebilir. Hukuka aykırı gördüğü her konuda itiraz edebilirler. Sayımda yer almak itiraz ve şikayet etmek de bir görev. Sandık kurulu başkanı itiraza ilişkin işlem yapmadığı zaman Seçim Kanunu’nda hapis cezası da dahil cezai müeyyideler var ve hepsi uygulanabilir. Vatandaşlar bu hakkını kullanmalı.