AYM, Sivas Katliamı’nda çakmağı çakarak yangını başlattığı belirtilen Yunis Karataş’ın “terör suçu işlediği” ancak “terör suçlusu” sayılamayacağını ifade etti. Böylece Karataş’ın tahliye edilmesinin yolu açılmış oldu.
Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde 33 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan katliama ilişkin yargı, yeni bir karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, katliama ilişkin davada önce idam cezasına mahkum edilen, idamın kaldırılmasından sonra cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Yunis Karataş’a koşullu salıverme yolunu açtı.
Yangının çıkmasını sağlayan çakmağı çakan kişi olduğu ileri sürülen Karataş hakkında verilen kararda, “Başvurucunun 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu’ndan yararlanma talebi, ağır ceza mahkemesinin ek kararıyla reddedilmiş; bu karar Yargıtay tarafından onanmıştır. Müddetnamede, başvurucunun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığı ve infaz türünün 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun kapsamında olduğu belirtilmiştir” ifadelerine yer verildi.
Karataş’tan itiraz
Kısa Dalga’nın haberine göre AYM’ye başvuran Karataş’ın, herhangi bir örgüte bağlı olmadığını söylediği ve hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmadan hazırlanan müddetnamenin hatalı olduğunu söylediği kaydedildi.
İnfaz hakimliğinin Karataş’ın talebinin reddine karar verdiği, Karataş’ın da buna itiraz ettiği belirtildi.
AYM, somut olaydaki meselenin, başvurucu hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı olduğunu belirterek mevzuata göre “koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanıp yararlanmama hususunda önemli olanın, işlenen suçun terör suçu olması değil suçu işleyen kişinin terör suçlusu olması” olduğunu savundu.
‘Karataş örgüt adına suç işlemedi’
Kanunda, ‘terör suçu’ ile ‘terör suçlusu’ kavramlarının farklı tanımlandığı ifade edilen kararda, şöyle denildi:
3713 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre terör suçlusu tabiri, bu Kanun’un 1. maddesinde belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleriyle beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişileri, yine terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenleri kapsamaktadır.
AYM, Karataş’ın ‘terör suçlusu’ olmadığını iddia ederek şu kanaate vardı:
Mahkûmiyet kararında ve daha önce verilen ilk mahkûmiyete ilişkin Yargıtay bozma kararında söz konusu eylemlerin bir organizasyon dâhilinde gerçekleştirildiği belirtilse de somut olarak bir örgütün varlığına ilişkin tespitte bulunulmamıştır. Örgüt kavramının değişen yeni tanımının 3713 sayılı Kanun’un 1. maddesindeki eski tanıma nazaran başvurucunun lehine olduğu açıktır. Zira somut olayda mahkûm edilen kişiler arasında hiyerarşik bir ilişki tespit edilemediği gibi eylemi gerçekleştiren kişiler tek bir anayasal düzeni değiştirme suçunu işlemek için bir araya gelmiştir.
Dolayısıyla lehe kanunun geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca başvurucunun mahkûm olduğu olayda, bu anlamda bir örgütün bulunup bulunmadığının tespit edilmesi başvurucunun koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanıp yararlanamayacağının belirlenmesi açısından elzemdir. Ancak infaz hâkimliğince bu hususlarla ilgili hiçbir açıklama yapılmamış, koşullu salıverilme imkânından yararlanıp yararlanmama hususunda ve ilgili Kanunlarda öngörülen terör suçlusu tabiri maddenin özüyle çelişen ve öngörülemez bir şekilde yorumlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine karar verdi. Bu karar doğrultusunda Karataş hakkında yeni bir müddetname düzenlenecek ve şartlı tahliye olabilecek.