ÖHD İstanbul Şube Eş Başkanı avukat Esra Bilen, 14 Mayıs seçimlerinde İstanbul özelinde raporlaştırdıkları ihlalleri aktardı, 28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda sandık güvenliği için neler yapılması gerektiğini anlattı.
Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) göre 11 milyon 367 bin 598 ile Türkiye’de en fazla seçmen İstanbul’da bulunuyor.
İstanbul 98 milletvekili ile Meclis’e en fazla milletvekili gönderen kent.
Kentte 14 Mayıs seçimlerinde 10 milyon 638 bin 055 oy kullanılırken, bu oyların 10 milyon 422 bin 909’u geçerli oldu.
14 Mayıs’ta henüz kesinleşmeyen sonuçlara göre cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalan adaylardan Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 48,55, Recep Tayyip Erdoğan yüzde 46,69 oy aldı. İlk turda elenen Sinan Oğan’ın oy oranı ise yüzde 4,51 oldu.
Bu arada kent genelinde YSK verileriyle uyuşmayan ıslak imzalı seçim sonuçlarına muhalefetin itirazları da geldi.
Peki, 14 Mayıs seçimlerinde İstanbul’da yaşanan ihlaller sadece verilerin uyuşmaması mıydı?
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Eş Başkanı avukat Esra Bilen, karşılaştıkları ihlalleri Gazete Karınca’ya anlattı.
‘Sabahın erken saatlerinden itibaren ihlal bilgileri geldi’
Bilen, İstanbul’da 600’den fazla avukatla beraber sahada olduklarını ve karşılaştıkları hak ihlallerini hem tutanak altına aldıklarını hem de raporlaştırdıklarını belirtti.
“Sabahın erken saatlerinden itibaren bize birçok yerden sandık kurulu üyelerinin ve müşahitlerin okullara alınmadığı bilgisi geldi” diyen Bilen, şöyle devam etti:
Bilindiği üzere sandık kurulları sabah saat 7.00’da oluşturuluyor ve oy verme işlemleri de sabah 8.00’da başlıyor. Ancak bize sabahın erken saatlerinde, sandık kurulları oluşturulurken, ‘bina sorumlularının, partiler tarafından görevlendirme belgesi bulunan avukatların ve müşahitlerin birçok okulda okullara alınmadığı’ bilgisi geldi.
Oy verme saati başladıktan sonra okul binasına alınacağı bilgisi verilmiş. Ama onların saat 7.00’da kurul oluşturulurken orada bulunma yetkileri var. Bunun dışında da orada bulunmaları çok önemli çünkü sandık kurulları oluşturulurken; oy zarfları, pusulaları sayılıyor. Bunların mühürlü olup olmadığı kontrol ediliyor. Her şeyden önce bu seçim güvenliği için oldukça önemli bir konu. Bize ulaşanlardan yasal zemini hatırlatıp bu sorunu çözdüğümüz olaylar oldu ama bize geç ulaştığı için çözemediğimiz olaylar da oldu.
HDP, Yeşil Sol Parti çatısı altında seçime girme kararının ardından, sandık kurullarına üye verme hakkını kaybetti. Yeşil Sol Parti’nin sandık kurullarında üyesi yoktu resmi olarak, ama bazı okullarda üye eksikliğinden ötürü Yeşil Sol Parti’den üye talebi oldu. Bu sebeple bazı sandıklarında üyeler vardı. Üyeler olmasına rağmen, güncel listeler okullara gönderilmediği için Yeşil Sol Parti’nin resmi sandık kurulu üyeleri bu okullara alınmadı.
Avukat Bilen birçok insanın iradesi dışında MHP ve Vatan Partisi’nden sandık kurulu üyesi yapılmış olduğu bilgisini de paylaşarak, “Gün içinde iradesi dışında görevli yapılan çok sayıda kişi ile karşılaştık. Bu sebeple birçok kişi kendi kayıtlı olduğu okulda oy kullanamadı. Bazı sandıklarda görevli olan kişilerin hem seçmen kaydının olduğu hem de sandık görevlisi olduğu yerlerde oy kullanmaya çalıştığını tespit ettik” dedi.
‘Pusula ve zarflarla ilgili birçok ihbar aldık’
Pusulalar ve zarflarla ilgili problemler olduğuna da dikkat çeken avukat Bilen, şu örnekleri verdi:
Birçok pusula Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin bulunduğu alana YSK mührü yerine tercih mührü basıldığını tespit ettik ve bununla ilgili tuttuğumuz tutanaklar var. Tespit edip tutanak altına aldıklarımıza itiraz ettik. Tuzla’da Recep Tayyip Erdoğan’a evet mührü basılı pusulalar tespit edilmiş ve arkadaşlarımız tarafından bunların tutanakları tutulmuş durumda. Ümraniye’de Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Evet’ basılı pusulalar çıkıyor ve tutanak tutularak, itirazlarla pusulalar geçersiz sayılıyor. Bunun dışında Adalar’da bir okulda zarflara YSK mührü yerine ‘Evet’ mührünün basıldığını öğrendik ve buna dair de tutanak tutuldu.
‘Görevliler bilgisiz ve tecrübesiz’
Bilen, çok şaşırdıkları bir şey olduğunu belirterek, “Bazı sandık kurulu başkanları Muharrem İnce adaylıktan çekildiği için seçmenlere, ‘oy pusulası üzerinde Muharrem İnce’ye çarpı işareti atıp öyle oy kullanın’ diye bilgi veriyor” dedi ve şöyle devam etti:
Bunun kasti mi yoksa bilmeden mi yaptıklarına dair şüphelerimiz var. Çünkü şu bilgiyi de buradan vermek gerek; bizim seçim gününe dair gözlemlerimizden biri de sandık kurulu başkanları ve üyelerinin çok bilgisiz ve tecrübesiz olduğuydu. Seçim günü öncesinde belli eğitimler almış olmaları gerekirdi. O eğitimlerden geçip geçmediklerini bilmiyoruz ama geçtiyseler de yeterli bir eğitim olduğu apaçıktı. Muharrem İnce’nin üstünün çizilmesi, o pusulayı da geçersiz sayan bir durum. Arkadaşlarımız bu durumu haber aldıklarında 70 seçmen oy kullanmıştı. Bu 70 geçersiz oy sadece bir okulda olan. Bu durum da sandık kurulu başkanı ve üyelerinin eğitimsizliği ya da kasti olarak sandık güvenliğinin hiçe sayılmasının kanıtı.
‘142 belgesi sunmayanlar ciddi bir sorun yarattı’
Bilen, “Seçim günü çok ciddi bir problem olarak ‘142 belgesi’ kullanımı ile ilgili sorun yaşadık” diyerek yaşanan olayları şöyle anlattı:
142 belgesi, seçim günü görevlendiren okul sorumlusu, kolluk kuvvetleri, ulaşım sorumlusu gibi kişilere kendi kayıtları dışındaki okullarda oy kullanabilmeleri için verilen bir belge. Bu belge ile seçmen listelerinde adları olmasa bile oy kullanabiliyorlar ama bu belgeyi sandık kurulu başkanlarına teslim ederek bir oy kullanımı yapabiliyorlar. Fakat birçok yerde bazı kolluk görevlileri ‘bu belgeyi size teslim etme zorunluluğumuz yok, o yasal olarak kalktı’ diye yanıltıcı bilgiler vererek teslim etmek istemiyor. Orada olan avukat arkadaşlarımız, zorunluluğu belirterek tutanakla teslim ettiriyor. Seçim günü sosyal medyaya da yansıyan, kolluk kuvvetlerinin üniformalarıyla seçmen kaydı olmayan okullarda dolaşması, koridorlarda gezmesi olayları gerçekleşti. Yine 1. Bölge’de kolluk görevlilerinin sandık kurulu üyelerinin ve sandık kurulu başkanlarının telefon numaralarını topladığı bilgisini edindik. Bu yasaya aykırı bir durum. Kolluk kuvvetleri hiçbir şekilde oradaki bir vatandaşın iletişim numarasını alamaz. Bu onları baskı altında hissettirmek anlamına gelir.
Bilen ayrıca, Güngören’de bir okulda açık oy kullandırıldığı bilgisini paylaşarak, “Güngören’deki bir okulda açık oy kullandırılmaya çalışıldığı bilgisi geldi bize. Bunu haber alınca gidip tutanak tutturduk. Ama biz oraya gidip tutanak tutana kadar birçok insana oy kullandırılmış” dedi.
Bilen, ilçe seçim kurullarında yaşanan ihlallere dair başka bir rapor hazırlığında olduklarını vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu:
Raporumuzu henüz bitirmediğimiz için net bilgiler veremem ancak takibin yeterli yapılmadığına dair yorumlar var tabi. Dolayısıyla oy verme işlemleri sırasında da oy verme işlemi bittikten sonra da sandık görevlilerinin ve müşahitlerin eksik olduğunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz.
‘YSK maddi hasar kararı almasaydı, sorgulanacaktı’
YSK Başkanı Ahmet Yener’in yaptığı açıklamaya işaret eden Bilen, “Seçim akşamı veri akışında sorunlar ve tutarsızlıklar olduğu için YSK Başkanı birkaç defa açıklama yapmak zorunda kaldı” dedi ve şu bilgileri paylaştı:
Bu açıklamalara rağmen bu endişeleri gideremeyen YSK, şöyle bir karar aldı; ıslak imzalı tutanaklar ile YSK’ye bildirilen sayılar arasında uyumsuzluk söz konusu olduğunda maddi hataya karşı süresiz olarak şikayet yoluna başvurulabilir. Bu da şu demek; resmi itiraz süresi bittikten sonra da şikayetlerimizi sunabileceğiz. Ama asıl sorun YSK’nin böyle bir karar almak zorunda kalması. Binlerce sandıkta ıslak imzalı tutanaklar ile YSK’ye bildirilen sayılarda uyumsuzluk çıkmış olması. Bu kararı almamış olsaydı YSK’nin sorgulanmasına sebep olacaktı. Partiler halen ıslak imzalı tutanaklarıyla verileri karşılaştırıp itirazlarını yapabilirler. Vatandaşlar da kendi sandıklarını kontrol edebilirler.
‘İkinci tur için ciddi bir eğitim çalışması olmalı’
Yaşanan usulsüzlüklerin seçmende ciddi bir güven kaybı yarattığını belirten Bilen, “Vatandaş artık oy versek de doğru sayılmayacak, oyumuz başka partiye yazılacak gibi kaygılar yaşıyor” dedi ve ikinci tur seçimlerinde alınması gereken önlemlere dair şunları söyledi:
Sandık kurullarındaki insanlar yetersizdi, eğitimsizdi; sayım yanlıştı gibi kaygıların önüne geçmek için öncelikle ciddi eğitimler verilmeli. Tüm siyasi partiler bu kısa süreyi bile iyi değerlendirerek partilerinin müşahitlerini, avukatlarını, sandık görevlilerini ciddi bir eğitimden geçirmeli. Ayrıca parti genel başkanlarının yöneticilerinin geçmişteki aksaklıkların farkında oldukları ve aynısının 28 Mayıs’ta yaşanmayacağına dair ikna edici demeçler vermesi gerekecek.
Vatandaşın güveni tazelenerek sandığa gitmeye ikna edilmeli. Vatandaş da öncelikle oy kullanıp sonra o sandıkta sandık sonuçlarını izleyerek verilerden karşılaştırma yapmalı. Usuller ve haklar bilinirse birçok sorun o esnada bile çözülebilir. Sadece çok hazır olmak gerek. Bir önceki seçimde de deneyimledik, saat 5.00’dan sonra işimiz bitmiyor tam tersi o zaman görevimiz başlıyor.