1,4 milyon dolarlık Templeton Ödülü, hayatı boyunca kadın sünnetine son vermek için mücadele eden Edna Adan İsmail’e verildi.
Doğru Afrika’da yer alan Somaliland’ın ilk eğitimli hemşire-ebesi, kadın sünnetini (genital sakatlama) sona erdirmek için mücadele eden Edna Adan İsmail, İngiltere John Templeton Vakfı tarafından verilen Templeton Ödülü’ne layık görüldü.
1,4 milyon dolarlık ödül, 1974 yılından bu yana, din ve maneviyat alanında bilimin de katkısıyla önemli çalışmalarda bulunan uluslararası önemli isimlere veriliyor.
Bu yıl ödül komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Müslüman kökenli bu kadın, bilimin gücünden yararlanarak kadınların haysiyet ve gururunu pekiştirmek, onların fiziksel ve ruhsal olarak gelişmelerine yardımcı olmak için gösterdiği olağanüstü çabaların takdiri olarak bu yılki ödüle layık görüldü” denildi.
John Templeton Vakfı Başkanı Heather Templeton Dill ise yaptığı açıklamada, “Ödülü kazanan ilk Afrikalı kadın olan İsmail, inancı ve ailesinin öğretilerini, bilimsel eğitimin dünyanın en savunmasız kadın ve kızları için fırsatları geliştirmek ve onların sağlığını iyileştirmek için kullandı” dedi.
Dill, 85 yaşındaki İsmail’in ‘kadın sünnetinin İslam’ın öğretilerine aykırı olduğunu ve kadınlara derinden zarar verdiğini savunmak için’ çalıştığı her kademede önemli çaba gösterdiğini vurguladı.
Doğu Afrika’da yıllardır kadınlara yönelik genital sakatlamaya karşı çıkan ve kadın sağlığının iyileştirilmesi konusundaki aktif çalışmalarıyla tanınan İsmail, ödül için kendisine verilecek paranın önemli bir kısmını, yeni tıbbi araç ve gereç alınması ve sağlık uzmanı yetiştirilmesi için kendi ismini taşıyan “Esna’nın Dostları Doğumevi Hastanesi”ne aktaracağını duyurdu.
Kadın sünneti nedir?
Kadın cinsel organının tıbbi gereklilik olmaksızın dış kısmının kesilerek alındığı cerrahi müdahaleler kadın sünneti olarak adlandırılıyor.
Bu şiddete maruz bırakılan kadınların idrar boşaltımı sırasında kanama ve acı ile cinsel ilişki esnasında aşırı ağrı hissetmelerinin yanı sıra, doğum sırasında ölümcül komplikasyonlar ve ağır ruhsal travma gibi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabildiği belirtiliyor.
Ayrıca kadın ve kız çocuklarının bir bölümü uygulamanın ardından kan kaybından ya da enfeksiyonlara bağlı olarak hayatını kaybederken, geri kalanları hayat boyu fiziksel ve psikolojik sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyor.