Karabük’de öldürülen 17 yaşındaki Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın ölümüne ilişkin Kadıköy Süreyya Operası önünde açıklama yapıldı. Kadınlar tarafından yapılan açıklamada, soruşturma sürecinin şeffaf yürütülmediği ve göçmenlere yönelik katliamların politik olduğu vurgusu yer aldı.
Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Karabük’te Filyos Çayı’nda şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiş halde bulunan 17 yaşındaki Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın ölümüne ilişkin Kadıköy Süreyya Operası önünde basın açıklaması yaptı.
“Gabonlu Dina’dan Suriyeli Gina’ya adalet istiyoruz” pankartının açıldığı açıklamada, kadınlar “Dina için adalet” ve “Irkçılık öldürür dayanışma yaşatır” dövizlerini taşıdı.
. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada sık sık, “Dina için adalet, herkes için adalet” ve “Göçmen cinayetleri politiktir” sloganları atıldı.
Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi adına konuşan Gülyeter Aktepe Karabük Cumhuriyet Başsavcılığı’nın katliamın hemen ardından Jeannah’ın boğularak öldüğüne yönelik yaptığı açıklamayı hatırlattı.
Aktepe sözlerinin devamında şunları söyledi:
Postane çalışanları tarafından gönderilen taciz mesajları, Dina’nın çıplak ayakla kaçtığını gösteren video görüntüleri ve vücudundaki morluklar bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Dina 20 Mart’ta, Gabon’a telefon göndermek için postaneye gitti. Gönderinin teslim edilmediği yönünde aldığı mesaj sonrası 24 Mart’ta tekrar postaneye gitti, postanede çalışan bir görevli Dina’ya yardımcı olabileceğini söyleyerek telefon numarasını istedi. Dina daha sonrasında bu kişilerden para karşılığı cinsel ilişki teklifi içeren taciz ve tehdit mesajları almaya başladı. Dina bu mesajlardan annesine gönderdiği sesli mesajlarda da bahsediyordu. Yine, ölümünden bir gün önce annesine gönderdiği mesajlarda ırkçılığa maruz kaldığını, öldürülebileceğinden korktuğunu, Sakarya’ya taşınmak istediğini söylüyordu.
‘Soruşturma etkin ve şeffaf yürütülmüyor’
PTT’nin devlet kurumu olduğunu ve çalışanlarının bir kadını tehdit ve taciz etmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Aktepe, olay sonrası yaşananlara dikkat çekti.
Soruşturma ile ilgili gizlilik kararı alınması, video görüntülerini yayınlayan muhabirin gözaltına alınması, Dina’nın otomobiline bindiği görülen kişinin 4’üncü kez gözaltına alındıktan sonra ancak bugün tutuklanmış olması gibi olayları sıralayan Aktepe tüm bu yaşananların soruşturmanın etkin ve şeffaf yürütülmediğinin bir göstergesi olduğunu söyledi.
Kilis’te de 9 yaşındaki Suriyeli çocuk Gina Mercimek’in cinsel istismar sonrası katledildiğini hatırlatan Aktepe, “Göçmen çocuklar, sömürüye maruz bırakılmakta, çocuk yaşta erken ve zorla evlendirilmekte, birçok biçimde istismar edilmekte ve hatta Gina gibi katledilmektedir” diye konuştu.
“Katliamların üzerinin kapatılması ve cezasızlık politikasının uygulanması için bu sürecin bilinçli olarak yürütülüyor” diyen Aktepe kadın cinayetlerinin, göçmen cinayetlerinin politik olduğunu söyledi.
‘Göçmen kadınlar kimlikleri nedeniyle sistematik olarak ırkçılığa maruz kalıyor’
Aktepe sözlerine şöyle devam etti:
Irkçılık ve göçmen düşmanlığı tırmandırılırken, kadınların kazanılmış haklarına saldırılar sürerken, LGBTİ+’lar hedef gösterilirken, göçmen kadınların başta yaşam hakkı olmak üzere en temel hakları gasp edilmektedir. Farklı coğrafyalardan gelen göçmen kadınlar kimlikleri nedeniyle sistematik olarak ırkçılığa maruz kaldıkları, ötekileştirildikleri, yalnızlaştırıldıkları için katmanlı bir şiddet döngüsüne sıkışmakta, tacize ve sömürüye karşı daha korunaksız hale gelmektedir. Siyasal iktidar, erkek şiddetini ve ırkçılığı sonlandıracak politikalar üretmek yerine; eşitsizliği, ayrımcılığı ve cinsiyetçiliği körüklemektedir
Gülyeter Aktepe sürecin takipçisi olacakları belirtti.