Kobani Davası’nda konuşan Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak, mahkemenin Aysel Tuğluk’tan savunma istenmesinin hem ona hem de tüm siyasetçilere işkence olduğunu vurgulayarak, “Aysel Tuğluk’u bu SEGBİS salonuna getirmek sistematik işkence olur” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobani Davası’nın 10’uncu duruşması, 7’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görüldü.
‘Tuğluk bu ülkede eş başkanlığı meşru zeminde oturtan ilk kadındır’
Verilen aranın ardından dosyadaki kadın siyasetçilerin avukatı Ezgi Güngördü söz aldı. Davadaki çelişkilere dikkat çeken Güngördü, Aysel Tuğluk’un da durumuna da vurgu yaptı. Güngördü, “Bu dosyada kadın mücadelesini yargılıyorsunuz. Bugün HDP’nin eş başkanı, Kürt kadın aktivist Ayla Akat Ata, Sebahat Tuncel, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanı Gültan Kışanak yargılanıyor. Aysel Tuğluk bu ülkede eşbaşkanlığı meşru zeminde oturtan ilk kadındır. Aysel Tuğluk’a dair size aylardır raporlar sunuyoruz. İki tweet ve bir gizli tanık yüzünden tutukluluk devam veriyorsunuz” diye konuştu. Ezgi, Tuğluk’un tahliyesini istedi.
‘ATK raporunun düzenlenmesi hukuka aykırıdır ‘
Ardından söz alan avukat Hülya Yıldırım, ATK’den gelen rapora dair konuştu. Yıldırım, “‘Sayın Tuğluk’u gözlemledik ve gözlemlerimiz bu şekildedir’ şeklinde bir rapora itibar edilemez. Cezaevi arkadaşları ve personellerinin tanıklığına başvurulmadan böyle bir ATK raporunun düzenlenmesi hukuka aykırıdır” dedi. Yıldırım şunlara da dikkat çekti:
“ATK raporunda kısmen savunma yapılabileceğinin söylenmesi abestir. Bir kişinin kaçma şüphesi doğurabilmesi veya delilleri karartabilmesi için irade gücünün olması gerekir. Bu nedenle bunlara rağmen hala sayın Tuğluk’un delil karartıp, kaçma şüphesi olduğunu düşünüyorsanız ceza vermeye dayalı bir yargılama yaptığınız anlamını taşır.”
Tuğluk’un cezaevinde kalmasının hak ihlali olduğunu ve işkenceye vardığını ifade eden Yıldırım, “Tahliyesini talep ediyoruz” dedi.
Yüksekdağ: Bu dava kadın özgürlüğü davasıdır
Ardından Kocaeli 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden SEGBİS ile bağlanan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, tüm kadınların geçmiş 8 Mart’ını kutlayarak sözlerine başladı. Yüksekdağ, “Kobani davasını işlemediğimiz bir suçun davası olarak görmüyoruz. Bu dava kadın özgürlüğü davasıdır. Burada söz söyledik ve söylemeye devam ediyoruz” dedi. Aysel Tuğluk hakkında da konuşan Yüksedağ, bunun bir vicdan meselesi olduğunu anlatmaya çalıştıklarına dikkat çekti.
‘ Aysel Tuğluk’u bu SEGBİS salonuna getirmek sistematik işkence olur’
Aysel Tuğluk’un tahliye edilmesi için mücadele eden kadınların vicdan, hak ve adaletin temsilcisi olduğunu ifade eden Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aysel Tuğluk’u bu SEGBİS salonuna getirmek sistematik işkence olur. Arkadaşımıza duyduğumuz saygıya reva görmediğimiz için durumunu anlatmıyoruz. Arkadaşımızı gören bir infaz koruma memuru bile neler yaşadığını biliyor. Bunların hepsinin raporu sizin önünüzde. ATK’nin siyasi saiklerle ‘duruşmaya çıkabilir’ raporu vermesinin neden kaynaklandığını biliyoruz. Buraya getirilmesi sistematik işkencenin sürdürülmesi anlamındadır.”
‘Kısmen savunma yapabilir’ ne demektir’
“Bir insan savunma yapar ya da yapamaz. Çok bilenlere soruyorum, ‘kısmen savunma yapabilir’ ne demektir. Ben hukukçu değilim ama çok şükür aklım yerinde. Böyle bir şeye nasıl ikna olmamız lazım? Avukatlarımız 3 gün boyunca neler yaşadığını anlatmadılar. Ruh hastalarının müşahede odasına kapatılmış arkadaşımız. Siz bunların bir parçası ve müsebbisiniz. ATK’ye iyi niyetle sevkini istediniz belki, bunu bilemem. Ama sonuçta arkadaşımız 3 gün işkenceye uğramıştır. Mücadeleye devam, söylemeye, direnmeye devam. Halkımızın, kadınların vicdanına, direngen duruşuna güveniyoruz. Vicdan ve insani değerler kazanacak, sonuna kadar bunun için mücadele edeceğiz.”
‘Bu dosya pimi çekilmiş ve sizin de tutmak zorunda kaldığınız bir bomba’
Dava dosyasındaki gerekçeleri de değerlendiren Yüksekdağ, sözlerine şöyle devam etti:
“Bakın hala tutukluluk gerekçeleri ortadan kalktı, davanın gerekçeleri ortadan kalktı. Bu tip dış müdahaleler dosyayı kurtaramayacaklar. Bu dosya pimi çekilmiş ve sizin de tutmak zorunda kaldığınız bir bomba. Başta da netti. Siz de bunu görüyorsunuz. bu dosyayı siyasi saiklerle sürdüren, zaptı-rap ile sürdürenlere, size talimat verenlere daha dikkatle bakın. Bu bomba sizin elinizde patlayacağını göreceksiniz.”
‘1990’lı yıllarda bu yöntem devleti çökertti’
“Bu öyle büyük bir bela ki, işin içine girdiğiniz zaman çıkamıyorsunuz. FETÖ girdi çıkamadı. Şu an bu yöntemleri kullananların hepsi cezaevinde. Bu yöntemleri 90’larda kullandılar. Devlet itirafçılık mekanizmasını 90’larda kullandı. Devletin altına dinamit yerleştirdi ve çökertti. Susurlukta bir çökertilme yaşandı. O çöküntünün altında bir AKP çıktı. İtirafçıdan sadece gizli tanık yapmıyorlardı, aynı zamanda insan öldürtüyorlardı, işkence yaptırtıyorlardı. Yarın öbür gün 90’lardaki uygulamaları getirip bizi vurdurtabilirsiniz de. 90’lardan kalan artıklar, yargısız infazların sorumluları devleti çökerttiler. Bir kısmı kenara çekildi ve bir kısmı da tasfiye edildi. Son 4-5 yılda AKP-MHP ittifakında tasfiye edilen bu itirafçılar yeniden açığa çıktı. Devlet, mafya ve siyaset zincirini yeniden oluşturdu. Bununla hükümranlık kurdular.”
‘İktidarın suçluluğunu ifşa ediyoruz’
“Kobani Davası artık çok daha karanlık bir noktaya sürüklenmektedir. Güvencelerini dahi yitirmiş noktadır. Eklenen gizli tanıklarla karanlık ve sis bulutu çok daha belirgin hale gelmiştir. Siyasi müdahale belirgin ve aşikar hala gelmiştir. Bütün olanakları devreye koymanıza rağmen hakikat dişiyle, tırnağıyla bağırmaktadır. Burada yargılanan insanların, siyasetçilerin töhmet altında, saldırı altında olduğunu haykırmaktadır. Siz bizim suçluluğumuzu kanıtlayamıyorsunuz, biz siyasi iktidarın suçluluğunu ifşa ediyoruz.”
‘Kadınlar Aysel için mücadele edecek’
Ardından Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevinden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk’tan savunma istenmesinin hem ona hem de tüm siyasetçilere işkence olduğunu vurguladı. Kışanak, şunları söyledi:
“ATK raporuna bakarsanız, Kocaeli’nde yapılan testlerin hiçbiri yapılmamış. ‘Kısmen savunma’ diye bir şey olamaz. Bunun adı hukuk, savunma mı? Türkiye siyasi vesayet altındadır. Bu siyasi iktidar devletin tüm kurumlarını işgal etmiştir, en başından da yargıyı. Hiçbir kamu kurumu bağımsız karar veremiyor. Siz önünüze konulan ucube dosyadan siyasi vesayeti yaşıyorsunuz. Aysel arkadaşımızın kadın mücadelesine olan katkıları için şükranlarımızı sunuyoruz. Kadınların Aysel Tuğluk’un özgürlüğü için mücadele edeceğini biliyoruz.”
‘Kadın bedeni erkek zihniyetinin alanı değil’
“Bu davanın kadın özgürlüğü ile ilgili olan kısmına değinmek istiyorum. Bu dava özgürlük ve eşitlik mücadelesi veren kadınlarla derdi olan bir davadır. Kadın özgürlüğüne karşı açılan davadır. ‘DAİŞ barbarlığı neden durdurulsun’ dediğimiz için yargılanıyoruz. Bunu suç konusu olarak önümüze getiriyorsanız, ‘DAİŞ kadınları alsın, satsın, cariye yapsın, köle pazarlarında cinsel bir sömürü gibi kullansın’ demektir. Biz kadınlar buna izin vermedik, vermeyeceğiz, bedeli ne olursa olsun. Biz kadınlar buna izin vermeyeceğiz. Kadınların bedeni erkek egemen zihniyetin savaş alanı değildir. Bedenimizi, kimliğimizi, varlığımızı koruyacağız.”
‘Kadınlar özgür değilse yaşamın anlamı yoktur’
“DAİŞ barbarlığı erkek-egemen zihniyetin en örgütlü halidir. Ben DAİŞ saldırılarına karşı çıkmazsam kendi bedenimi de, yaşam hakkımı da savunamam. Bu dava DAİŞ barbarlığının yanında duran ve buna karşı çıkanlara, kadınların eşit özgür mücadelesinin yanında olanlara karşı açılan davadır. Bunu kabul etmiyoruz. Geçmişte de sözümüzü söyledik, bugünde sözümüzü bu konuda esirgemeyeceğiz. Bu bizim varlık-yokluk sorunumuzdur. Kadınlar özgür değilse yaşamanın anlamı yoktur. Bir DAİŞ barbarının kölesi olacağına 40 kere ölür, kadınlar. Biz onurumuzla yaşamayı her şeyin önünde görürüz.”
‘Mücadele eden kadınlara selam olsun’
“Biz kadınlar kamusal alana çıkmak için mücadele ediyoruz. Biz kadınların orada bir sözü olsun ve bizim geleceğimizi erkekler belirlemesin, istiyoruz. Biz nasıl bir yerde yaşamak ve nasıl bir gelecek istiyorsak bunu biz belirleyelim. Biz bu yüzden siyasete girdik. Ama ne yazık ki kamusal alanın erkekler tarafından işgal edildiğini görüyoruz. Bize ‘siyasete bulaşmayın’ mesajı verilmek isteniyor. Ama kadın mücadelesi gümbür gümbür geliyor. Kadınlar erkek işgalini kaldıracaktır. Siyasette, kültürde, sanatta, yargıda erkek egemen işgalini kaldırmak için biz kadınlar kamusal alanın her yerinde olmaya devam edeceğiz. Siyaset hakkını elde etmek için mücadele eden, eşit temsiliyet hakkını savunan kadınlara selam olsun.”
‘Erkekler savaş çıkardı’
“Erkekler savaş çıkardı kadınlar da savaşın birinci dereceden mağduru oldular. Yıkımın, yoksulluğun, perişanlığın faturasının kadınlar omuzlarında taşırlar. ‘Her türlü barış savaştan iyidir’ diyoruz ve barış mücadelesinin en önünde olmaya devam ediyoruz. Özgür günlere olan inancımı paylaşıyorum.”
Duruşmaya Cuma günü saat 10.00’a kadar ara verildi.