Suriye İnsan Hakları Ağı’nın bugün yayınladığı rapora göre iç savaşın başlamasından bu yana çıkarılan bir dizi ayrımcı yasa, hayatını kaybeden veya yerlerinden edilmiş kişilerin ailelerinin, mülklerine sahip çıkmasını engelliyor.
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), bugün ‘Suriye Rejimi Tarafından Mart 2011’de Halk Ayaklanmasının Başlangıcından Önce ve Sonra Emlak Mülkiyetini ve Arazileri Kontrol Etmek İçin Uygulanan Yasalar’ başlıklı bir rapor yayınladı.
Suriye’de hükümete toprak ve mülklere el koyma yetkisi veren yasalar temel olarak üç grubu etkiliyor: Suriye içinde yerinden edilmiş veya ülkeden kaçan 12 milyon 300 bin kişi, zorla kaybedilmiş 115.000 kişi ve henüz nüfus kütüğüne ölü olarak kaydedilmemiş yarım milyon mağdur.
Söz konusu yasalar yaklaşık 14 milyon Suriyelinin evlerine dönmesini neredeyse imkânsız hâle getirmiş durumda. Suriye Meclisi tarafından yürürlüğe konulan mülkiyet yasalarına ilişkin rapora göre, Suriyeli sürgünlerin aileleri, devlet tarafından el konulan topraklarını ve mülklerini geri almaya çalışırken bir dizi yasal zorlukla karşılaşacak.
Ülkelerine döndüklerinde mülklerinin kendilerine yahut ailelerine ait olduğunu kanıtlayacak belgelere sahip olsalar bile Suriyelileri yeniden mülklerine sahip çıkmaktan mahrum bırakan bu yasal engeller karşısında pratikte tazminat hakkı da bulunmuyor.
Rapor, bu bilgiler ışığında Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ni, söz konusu yasaları mültecilerin evlerine dönmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak ele almaya çağırdı.
Araştırmada yer verilen ayrımcı yasalardan biri olan 2015 tarihli ‘Planlama Kanunu’, yerel yönetimlere herhangi bir bedel ödemeden özel mülklere el koyma yetkisi verdi. 2018’de çıkarılan benzer bir yasa ise 2012’de sadece Şam için çıkarılan yasayı ülke geneline yayarak mülk sahiplerine 30 gün içinde sahipliklerini ispatlama zorunluluğu getirdi. Bu süre daha sonra bir yıla uzatıldı ancak rapora göre yerinden edilmiş insanların bu süre zarfında söz konusu belgeleri hazır etmeleri mümkün değildi.
Rapora göre, 2008 yılında çıkarılan ‘Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım Kanunu’ ve onu takip eden diğer yasal düzenlemeler sayesinde hükümet, muhaliflerin mallarına el koymaya devam ederken, rejim ve müttefikleri için elverişli bir yasal çerçeve formüle ediyor.