Merkez Bankası’nın net rezervlerinin eksiye düşmesi ve piyasadaki döviz sıkıntısı, seçim sonrası Türkiye’de ‘kur krizi’ endişesine neden oluyor. Doların yıl sonuna kadar 25 TL’yi aşacağı beklentisi hakim.
Seçim maratonu, 28 Mayıs Pazar günü Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turu tamamlanınca sona erecek.
Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında geçecek seçim yarışından zaferle çıkan isim, Türkiye’de finans piyasalarındaki dalgalanma ve ekonomi politikaları açısından da belirleyici olacak.
Seçime günler kala Merkez Bankası’nın swap dahil net rezervlerinin 21 yıl sonra eksiye düşmesi, piyasadaki döviz sıkıntısı ve bankalardan dövizini çekmek isteyen vatandaşların önüne çıkarılan engeller, 29 Mayıs Pazartesi sabahından itibaren Türkiye’de bir “kur” tehlikesi yaşanabileceği endişelerine neden oluyor.
21 yıl sonra net rezervler ekside
26 Mayıs Cuma günü itibarıyla bankalar arası piyasada dolar kuru seviyesi 20 TL’nin üzerini gördü.
Bu arada Merkez Bankası rezervlerindeki düşüş ivmesi de devam ediyor. Merkez Bankası verilerine göre son iki haftada rezervlerde 12,5 milyar dolarlık düşüş gerçekleşirken, 19 Mayıs haftasında brüt rezervler 3,5 milyar dolar düşüşle 101,6 milyar dolara indi.
Rezervlerdeki gerileme son 2 ayda 25 milyar dolara ulaşırken, 19 Mayıs haftasında 21 yıl sonra ilk kez net rezerv eksi 0,2 milyar dolar seviyesine geriledi. Swap hariç net rezervler ise 19 Mayıs haftasında eksi 60,3 milyar dolar oldu. Aynı dönemde altın rezervi de 1,6 milyar dolarlık düşüşle 42 milyar 765 milyon dolara geriledi.
Eski Merkez Bankası Başekonomisti: İflas riski artıyor
DW Türkçe’de Aram Ekin Duran imzalı habere göre, rezervlerdeki bu erime ile birlikte Erdoğan’ın seçimi kazanması halinde düşük faiz politikasının devam edeceğine dair açıklamaları, uluslararası piyasalarda Türkiye ekonomisine ilişkin risk algısını artırıyor.
14 Mayıs’ın hemen öncesinde 500 baz puanın altına gerileyen Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), seçimin ikinci tura kalması sonrasında 720 baz puana kadar çıkarak Ekim 2022’den beri en yüksek seviyesini gördü.
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından Türkiye’nin CDS puanındaki sert yükselişe işaret eden, eski Merkez Bankası Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, ortaya çıkan tablonun Türkiye için “iflas riski”ni artırdığını söyledi.
Kara, “14 Mayıs sonrası Türkiye’nin CDS’i 494’ten 704’e yükseldi. Yani dış borcun ödenememe (iflas) olasılığı kabaca yüzde 20’den yüzde 30’a çıktı” değerlendirmesinde bulundu.
Dolar kurunda endişeli bekleyiş
Yerli ve yabancı pek çok uzman, seçimlerin tamamlanmasının ardından dolar kurundaki yükselişte hızlanma öngörüyor.
Yapılan değerlendirmelere göre, 26 Mayıs Cuma günü 20 TL’yi aşan dolar kuru, yılsonuna kadar 25 TL’nin üzerine çıkabilir.
Adını vermek istemeyen bir iş insanı, sandıktan kim çıkarsa çıksın Türkiye’nin önünde ciddi bir döviz krizi olabileceğini belirtiyor. Bu iş insanına göre, kurlarla birlikte yeniden yükselişe geçecek enflasyon, yatırım ortamını daha da yavaşlatacak ve işten çıkarmalar artacak.
Yabancılar Borsa İstanbul’dan çıkıyor
Döviz piyasasından bu tehlike sinyalleri gelirken, borsa tarafında da kayıplar artmaya başladı. Borsa İstanbul BIST-100 Endeksi, Aralık 2022’deki 5 bin 500 seviyesinden 4 bin 500 seviyelerine kadar gerilerken, borsadaki yabancı yatırımcı oranı ise tarihi dip seviyeyi gördü.
10 yıl önce yüzde 67’yi bulan borsada yabancı takas oranı 25 Mayıs itibarıyla yüzde 27,85 ile tüm zamanların en düşük seviyesine gerilemiş oldu. Merkez Bankası’nın haftalık menkul kıymet istatistiklerine göre yabancı yatırımcılar, 5 Mayıs tarihinden bu yana Borsa İstanbul’da 1 milyar doları aşkın net hisse satışı gerçekleştirdi.
Merkez Bankası faize yine dokunmadı
Ekonomide tüm bu gelişmeler yaşanırken, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) 25 Mayıs Perşembe günü gerçekleştirdiği toplantıda politika faizini (bir hafta vadeli repo faiz oranı) Mayıs ayında da yüzde 8,5 seviyesinde sabit tuttu. Böylelikle faizdeki seviyenin değişmezliği dördüncü ayını tamamlamış oldu.
Para Politikası Kurulu’ndan yapılan açıklamada, “Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması deprem sonrasında daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşündedir” denildi.
Adayların ekonomi vaatleri
Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalana kadar meydanların gündemini belirleyen ana konu ekonomi olmuştu. 14 Mayıs’tan sonra ise milliyetçilik ve mülteci gündemleri ön plana çıksa da, seçime bir iki gün kala Erdoğan’ın da Kılıçdaroğlu’nun da gündemi yine ekonomi oldu.
Seçime iki gün kala kredi kartı faizlerini silme ve ana para tahsilatının 36 ay vadeye yayılacağı vaadinde bulunan Kılıçdaroğlu, ayrıca yeni bir emeklilik düzenlemesi yapacağı sözü de verdi.
Vatandaşlara gönderdiği SMS ile 2000 sonrası için emeklilik vaat eden Kılıçdaroğlu, “8 Eylül 1999’da sigortalı olan emekliliğe hak kazanıyor. Ama bir gün sonrasında sigortalı olan tam 17 yıl sonra emekli olabiliyor. EYT’deki bu adaletsizliği bitireceğim” ifadesini kullandı.
Son günlerde Erdoğan da yeniden ekonomi odaklı açıklamalar yaptı. Hükümetin seçim sonrasında emekli maaşlarında bir iyileştirme için hazırlıklara başladığı belirtilirken, Erdoğan Merkez Bankası’nın rezervlerine ilişkin Körfez ülkelerinden gelen destekleyici sıcak paranın devam edeceğine işaret etti.