Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Adayı Serhat Eren, “Bu ülkenin en büyük sorunu Kürt, demokrasi ve özgürlükler sorunudur. Kürt sorununun Meclis zemininde çözülmesi için bir çaba içerisinde olacağız” dedi.
Yeşil Sol Parti’nin Diyarbakır 5. Sıra milletvekili adayı Serhat Eren, Meclis’te Kürt sorununun çözümü için çalışacaklarını söyledi. MA’ya konuşan Eren, kendini şöyle anlattı:
1977 yılında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde dünyaya geldim. Her Kürt gibi çocukluğumda okuldayken devletin acımasız yüzüyle tanıştım. Henüz Türkçeyi bilmediğimiz dönemlerde devletin bir temsilcisi gibi duran eğitim kurumundaki öğretmen zulmüyle tanıştım. Dolayısıyla devletin acımasız yüzüyle ilkokulda tanıştım daha sonraki yıllarda da her bir Kürt gibi sürekli bir şekilde acımasız yüzüne ve zulmüne maruz kaldık. Lise 2’de Kulp’un devlet tarafından yakılması neticesinde Diyarbakır’a göçmek durumunda kaldım. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudum. 2000 yılından beri de Diyarbakır’da avukatlık yapıyorum. Sivil toplum örgütlerinde çalıştım, 15 yılı aşkındır Diyarbakır Barosu’nun bütün kurullarında çalıştım. Bir dönem HDP PM üyeliği yaptım son dönemde ise Hukuk ve İnsan Haklarından sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcılığı yaptım.
‘Polisler çalışmalarımızı engelleme çabasında’
Eren, seçim çalışmalarında karşılaştıkları zorluklarla ilgili şu bilgileri verdi:
Sokak sokak, köy köy gezdiğimiz yerlerdeki insanlar bu faşist sistemden kurtulma çabasının olduğunu ifade etmek gerekiyor. Hem Diyarbakır kent merkezi hem de ilçelerde kolluk güçlerinin, özellikle polisin çalışmalarımızı engelleme çabası içerisinde olduğunu da ifade edebilirim. Bütün partiler seçime giriyor ve bütün partilerin eşit, adil bir şekilde seçim çalışması yapması gerekiyorken partimize yönelik devletin yıllardır saldırısı seçim döneminde de devam ediyor. Fakat Kürtler tarihlerinde bu engellemeleri hep aştı bundan sonra da aşacaktır. Seçime de büyük bir motivasyon ve heyecanla çalışmaları yürütüyoruz, başaracağız.
‘Meclis bu ülkenin sorunlarını çözebilecek temel güçte’
Serhat Eren, partilerine yönelik baskılara da dikkat çekti:
Özellikle 2015 yılından sonra Kürtleri bir bütün olarak hem Kürtleri hem Kürt siyasetçilerini tasfiye etme çabası çok sistematik bir şekilde hayata geçirilmiş durumda. Bir sürü il, ilçe yöneticilerimiz, parlamenterlerimiz, eş başkanlarımız, hukuka aykırı bir biçimde gözaltına alındı, tutuklandılar. Partilerimiz kapatılmasına ilişkin davalar açıldı, Kobani Davası dediğimiz kumpas davası açıldı, çok sayıda siyasetçimiz orada yargılanıyor. Yine cezaevlerinde binlerce insanımız haksız bir şekilde hiçbir suçları olmamasına rağmen cezaevlerinde rehine olarak tutuluyorlar. Bütün bunların amacı kuşkusuzu Kürt siyasetini tasfiye etmek, Kürtlerin siyasal alanda mücadelelerini engellemek, yok etmek üzerine kurulu bir politikanın sonucudur. Dolayısıyla insan hakları alanında o kadar çok ihlal var ki cezaevlerinden başlayan ihlal sokakta insanların düşüncelerini, meramlarını ifade etme konusunda da bir engele dönüşüyor. Yine birçok sivil toplum örgütünün örgütlenmesini ortadan kaldıracak bir uygulamayla da karşı karşıyayız. Biz Meclis’e bu ülkenin temel sorunlarını çözecek güçte olduğumuzu her seferinde ifade ediyoruz.
‘Parlamento tek başına sorunların çözmenin alanı değil’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümündeki rolüne dair de Eren şunları ifade etti:
Parlamento zemini tek başına Türkiye’deki temel ve belki de yüz yıllık sorunları çözmenin tek alanı değil. Toplumun bir bütün olarak talebini güçlü bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor, biz aslında o taleplerin Meclis’te dile getireni ve çözeni olarak oraya gitmeyi düşünüyoruz. Bu ülkenin en büyük sorunu Kürt, demokrasi ve özgürlükler sorunudur. Kürt sorununun Meclis zemininde çözülmesi için bir çaba içerisinde olacağımızı ifade edebilirim. Kuşkusuz bu tek yetmiyor, Kürt sorununun çözümünün adreslerinden biri ve en önemli aktörü Sayın Öcalan’dır. Sayın Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünde rolünü oynayabilmesi için tecridin mutlaka kalkması gerekiyor.