Ana SayfaGüncelDiyarbakır’da herkes için bir müzik okulu: Ma Music Akademisi

Diyarbakır’da herkes için bir müzik okulu: Ma Music Akademisi

HABER MERKEZİ – Ma Music Akademisi, geleneksel Kürt müziğini akademik düzeyde temsil etmek için iki yıl önce Diyarbakır’da kuruldu. Akademinin koordinatörü Şêrko Kanîwar, “Nefessiz kalan gençlere, bir nefes alma alanı ve Kürtçe anadilinde müzik eğitimi sunma alanı açmak istedik” diyor. Neğşirvan Güner’in Kanîwar ile Yeni Yaşam’daki röportajını paylaşıyoruz.


Röportaj: Neğşirvan Güner


Diyarbakır’da “Herkes İçin Müzik, Her Yerde Müzik” felsefesiyle yolla çıkan Ma Music Akademisi, geçtiğimiz ay büyük bir konserle ikinci yılını kutladı.

Akademik ve anadilde müzik eğitimi ihtiyacından yola çıkan Ma Music, hem yetişkin hem de çocuklar için Kürtçe anadilinde sanat eğitimi veren Aram Tigran Konservatuarı’ndan sonraki ilk müzik kurumu olma özelliği de taşıyor Diyarbakır için.

Doğal Ritm Orkestrası, Ma Çocuk Orkestrası, Ma Kadın Orkestrası ve Ma Orkestrası ile Geleneksel Kürt Müziği’ni akademik düzeyde temsil etmeye ve bunu tekrar halka sunmaya çalıştıklarını belirtiyor Ma Music Akademisi Koordinatörü Şêrko Kanîwar.

Kanîwar ile Ma Music Akademisi’ni ve Diyarbakır kentinin müzikle ilişkisini konuştuk.

Şêrko Kanîwar

Diyarbakır’da bir müzik akademisi kurma fikri nasıl ortaya çıktı?

“Herkes için Müzik, Her Yerde Müzik” felsefesiyle Ma Music’i kurarken, akademik ve anadilinde müzik eğitimi ihtiyacından yola çıktık.

Bu şehirde ve diğer illerde her yıl onlarca kişi Devlet Konservatuarlarının sınavlarına katılır, ancak hem 15-20 dakikalık bir adaletsiz ölçme sınavlarından kaynaklı hem de Devlet Konservatuarlarında Kürtçe anadilinde sanat eğitimi olmayışından kaynaklı, müzik eğitimini akademik düzeyde almak isteyen birçok genç bu imkana erişememektedir. Ma Music tam da bu noktada nefessiz kalan gençlere bir nefes alma alanı ve Kürtçe anadilinde müzik eğitimi sunma alanı olarak çalışmalarına başladı.

Ma Music Akademisi, hem yetişkin hem de çocuklar için Kürtçe anadilinde sanat eğitimi veren Aram Tigran Konservatuarı’ndan sonraki ilk müzik kurumu olma özelliği de taşıyor.

Nelerle karşılaştınız kurulma aşamasında?

Tabii ki de Diyarbakır gibi büyük, tarihsel, kültürel çok güçlü bir geçmişi olan bir kentin çocuklarına ve gençlerine anadilinde müzik hizmeti sunmak hem zor hem değerli, bir o kadar da heyecanlı bir çalışma. Ancak bu alandaki tecrübelerimiz ve Kürt kültürünü özelde de müziğini yaşatma ve gelecek kuşaklara taşıma aşkımız, bizi ekip olarak tüm zorlukların üstesinden gelebilmeyi öğretti. Kuruluş aşamasında maddi zorluklar çekmedik değil, ama bugüne kadar da devam eden çocuk ailelerinin dayanışması ve desteği, paha biçilmez bir değere sahip.

Var olan olumsuz siyasi atmosferden kaynaklı bu değerli müzik çalışmasını ertelememiz gerektiğiyle ilgili birçok öneri aldık. Çünkü toplumda, bir arada olma hali, çok olma hali, kolektif çalışma yürütme hallerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir OHAL durumu vardı. Oysa tam da bu tür süreçlerde, umudun yok edilmek istendiği, çok renkliliğin karanlığa, çok sesliliğin tek sesliliğe dönüştürülmeye zorlandığı baskı ortamlarında, müzik topluma ve özellikle de çocuklara hem nefes aldırır, hem de zifiri karanlıkta bir umut kıvılcımı olur. Tüm ailelerimiz, akrabalarımız, çocuk ve yetişkin öğrencilerimiz, nefes aldıkları bu mekanı el ele verip, kurup bugüne taşıdılar çok güçlü bir şekilde. İnanç ve aşkla yola çıktığımız için, teknik anlamdaki sorunları dile getirmeye gerek bile görmüyoruz.

Kimler akademide eğitim görüyor, Ma Music’in kapısı herkese açık mı?

Bir kişi doğmadan önce Ma Music’e başlayabiliyor. Herkes için müzik demiştik ya (gülüyor).

Hamileliğin 16.haftasından itibaren anne-babalara ve varsa çocuğun bakıcısına şarkı söyleme ve ritm dersleri veriyoruz. Anne karnında sesleri duymaya başladığına göre bir insan, oradan başlamalıydık. Doğum sonrası, 2-5 yaş ‘Ebeveyn Katılımlı Müzik Dersleri’ ile devam eden ve bir enstrüman çalmaya hazırlık aşaması olarak gelişen süreç, birebir ve grupla enstrüman dersleri ve Ma Çocuk Akademisi’nde daha kapsamlı bir hal alıyor.

Ma Music sadece bir kurs merkezi değil, bir müzik okulu aslında. 6 yaş ve üstü, bir müzik aleti öğrenmek isteyen herkes, kendi anadilinde müzik eğitimi alma şansına sahip. 6-14 yaş arası çocuklar 2 günlük bir Seçme Atölyesi’nden sonra, Kürtçe anadilinde eğitim veren, 6 yıllık Ma Çocuk Akademisi’ne girmeye hak kazanıyor.

15-30 yaş arası gençler de 10 günlük bir müzik atölyesinden sonra 3 yıllık konservatuar düzeyinde bir müzik eğitimi almaya hak kazanabiliyor.

Ma Music Akademisi’nden mezun olacak bir kişi hem eğitmenlik hem müzik teorisyeni hem müzisyenlik hem stüdyo kayıt operatörü hem notist hem kompozitör olabilir. Yani müziğin üretim süreçlerinde, işin mutfağında ve eğitiminde çalışabilecek müzisyenler olarak donanımlı bir müzisyen yetkinliğine erişebilir. Ve en önemlisi de bunu yaparken Kürtçe anadilinde yapıyor ve eğitimini alabiliyor olması da kişiye farklı bir algı ve özgüven ortamı yaratıyor.

Tüm sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik düzeylerden ailelerin çocukları Ma Music’te müzikal bir zeminde buluşuyor. Bir pazarcı esnafın çocuğu ile bir doktorun çocuğu, Ma Music’e gelirken yol parası dahi bulamayan ve özel arabalarla gelen ailelerin çocukları aynı müzikal zeminde buluşup, paylaşıp dünyayı müzik ile yaşanılabilir bir yere dönüştürüyorlar. Örneğin Ma Music’e gelmek isteyen bir kişiye soruyoruz; “Eğitim ücreti için indirim ihtiyacınız yoksa indirim yapmayalım, indirim ihtiyacınız varsa siz kendi maddi bütçenize göre belirleyin, paranız yoksa da sizleri burslu kontenjanı için sıraya alalım.” Bunun üzerine ücret ödeyemeyecek olan birkaç çocuğun da müzik eğitimi ücretini düzenli olarak veren ailelerimiz oluyor. Bu şekilde hem dayanışma ruhunu canlı tutmaya hem de teşvik etmeye çalışıyoruz.

İki yıldır çalışmalarınıza devam ediyorsunuz, nasıl bir yol kat ettiniz?

İki yıldır herkese ve her yere ulaşmaya çalıştık. Doğal Ritm Orkestramız, Ma Çocuk Orkestrası, Ma Kadın Orkestrası ve Ma Orkestrası ile Geleneksel Kürt Müziğini akademik düzeylerde temsil etmeye ve bunu tekrar halka sunmaya çalıştık. 2 yılda başvuran 2000 kişiyle, farklı, yaratıcı, özgüveni güçlendiren, çocuk katılımını esas alan, eğitimde süreç odaklı içerikler oluşturarak, müziğin zevkli, renkli, katılımcı, yaratıcı ve kolektif üretim yönlerini deneyimlemeye çalıştık. Uluslararası alandaki müzik kurumlarında Kürt Müziği’ni tanıtan kısa süreli atölye çalışmaları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Aşkımız olan çocuk çalışmalarında, Kürtçe Çocuk Şarkıları yaparak kültürel asimilasyonun etkilerini azaltmaya çalıştık. Kreşlerde, kültür ve sanat kurumlarında, özel kolejlerde yaratıcı müzik öğretim metotlarıyla çocuklara eğlenceli ve yaratıcı müzikal ortamlar yaratmaya çalıştık. Farklı ülkeler ve coğrafyalardaki müzikal deneyimleri Ma Music’e taşıyarak geniş bir müzikal perspektif oluşturmaya çalıştık.

2. yılınızı geçtiğimiz günlerde “2. Müzik Günleri” ile kutladınız. Basına yansıyan görüntülerde büyük bir coşkunun hakim olduğu görülüyor. Sizler neler hissettiniz?

Bu kentin çocuklarını müziksiz bırakmayacağımızın sözünü vermiştik, ailelerimize ve çocuklarımıza. Bu amaçla her yılın sonunda gerçekleştirdiğimiz müzik günleri ile müzikle nefes alma ve çocukların ve gençlerin ürettiklerini ailelerine ve kentteki herkese sunacakları bir zemin hazırladık. Çok coşkulu ve heyecanlıydı tabii ki de. Herkesin gözünden umut gözyaşları dökülüyordu. Ailelerin ağzından söylemek gerekirse, “Mamoste, 2 yıldır nefes alamıyorduk bu kentte, bizlere umut oldunuz, ışık oldunuz, boğazımız düğümlenmişti, ama bu gece nefes aldık.” Bu kentin ruhu müzik ile canlanmıştı. Korkuyu yenmişti müzik… Ne kadar doğru bir yolda olduğumuzun ispatı gibiydi. Tabii ki de sorumluluklarımızı da arttıran bir kutlama ve etkinlikti. Artık kentin her tarafına ulaştırabilmemiz gerektiğine inanıyoruz Ma Music’i.

Diyarbakır şehrinin müzikle nasıl bir ilişkisi var, Ma Music bunun neresinde?

Diyarbakır’da 19 yıldır yaşıyorum. Profesyonel müziğe, eğitmenliğe, festival atölyesi öğrenciliğinden başlayıp gelen bir kişi olarak söylüyorum. Müzik bu kentin ruhu, can damarı, kolektif çalışmanın ve bir arada olmanın diğer adı. Diyarbakır ve çocuk deyince aklıma müzik gelir. Anne-babalarının, dede ve ninelerinin ellerinden tutup, anadilinde müzik öğrenmeleri için müzik eğitimlerine giden çocuklar gelir aklıma. Diyarbakır’da müzik, korkuyu yenmenin cesaretin diğer adıdır bence… Ve karanlığa karşı umudu büyütmenin… Ma Music’te tam bu noktada bu ruhu yaşatmaya çalışan bir “aşk”tır…

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Müziği, tüm çocuklara ulaştırmanın imkanlarını yaratabilmeliyiz. Her köye, her mahalleye, her eve, her kente kaliteli müziği, anadilinde müziği ve müzik eğitimini ulaştırmalıyız diye düşünüyorum.


Bu röportaj Yeni Yaşam‘ın 6 Nisan tarihli nüshasında yayınlanmıştır.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Delilik ile dahilik arasında: “Bir Şizofrenin Yaşamı”
Sonraki Haber
Bizon Murat ve Siya Siyabend'i konu eden belgesel geliyor