Ana SayfaGüncelİstanbul Tabip Odası: Bunun adı ‘salgın yönetimi’ değil, ‘algı yönetimi’dir

İstanbul Tabip Odası: Bunun adı ‘salgın yönetimi’ değil, ‘algı yönetimi’dir

HABER MERKEZİ – İstanbul Tabip Odası, Corona virüsü salgınına karşı hükümetin süreci iyi yönetemediğini savundu, “Bunun adı ‘salgın yönetimi’ değil, ‘algı yönetimi’dir” dedi.

İstanbul Tabip Odası, yeni tip Corona virüsünün yol açtığı Covid-19 salgınına ilişkin hükümetin mücadelesine dair yazılı bir açıklama yaptı.

Salgının ilk tespit edildiği günden bu yana sürecin iyi yürütülmediği eleştirisinde bulunulan açıklamada, AKP’nin süreci bir “başarı hikayesi” yazabilmek için kullandığı belirtildi.

Açıklamada, ilk vakanın tespit edildiği 11 Mart’tan bu yana bir aylık süre sonucunda 11 Nisan 2020 tarihi itibariyle tespit edilen vaka sayısının 52 bin 167, yaşamını yitirenlerin bin 101, toplam yoğun bakım hastasının bin 626, toplam entübe hasta sayısını ise bin 21 olarak açıklandığını hatırlatarak, “Peki, gerçekte neler oluyor?” sorusunu yöneltti.

“Türkiye’nin gerçek bir pandemi mücadele programı var mı?” diye soran İstanbul Tabip Odası, şu ifadeleri kullandı:

“Süreci ana hatlarıyla gözden geçirelim. Koronavirüs ilk ortaya çıktığında Çin’deki vatandaşlar uçakla getirilip muayene ve tetkiklerinde hastalık tespit edilmediği halde, yapılması gerektiği gibi 14 gün karantina uygulanmışken, daha sonra Umreden gelen vatandaşlar önce hiçbir tedbir alınmadan evlerine gönderildi.
Sonra olay kamuoyuna yansıyınca alelacele karantinaya alındılar. Sağlık Bakanlığı sürecin başından beri şeffaf bir yönetim tarzı sergilemedi. Kamuoyu eski bir kuvvet komutanının COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini bile ancak bir gazeteciden öğrenebildi.”

Virüsün tespitinden sonra yaşananlar

Açıklamanın devamında salgınla mücadelede son bir ayda yaşananlar şöyle kaydedildi:

  • Koronavirüs ilk ortaya çıktığında Çin’deki vatandaşlar uçakla getirilip muayene ve tetkiklerinde hastalık tespit edilmediği halde, yapılması gerektiği gibi 14 gün karantina uygulanmışken, daha sonra Umreden gelen vatandaşlar önce hiçbir tedbir alınmadan evlerine gönderildi, sonra olay kamuoyuna yansıyınca alelacele karantinaya alındılar.
  • Sağlık Bakanlığı sürecin başından beri şeffaf bir yönetim tarzı sergilemedi, kamuoyu eski bir kuvvet komutanının COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini bile ancak bir gazeteciden öğrenebildi.
  • Meslek örgütümüz ve toplumun bütün ısrarlarına rağmen PCR testlerinin yaygınlaştırılmasından kaçınıldı, test sayıları kamuoyundan gelen talepler karşısında arttırılsa da hala da yeterli sayıda yapılmıyor.
  • Keza, Sağlık Bakanı bütün ısrarlı çağrılara rağmen, sadece birkaç kez bazı rakamlar, tablolar açıklamak dışında, COVİD-19 vakalarının bölgesel dağılımını hekimlerle, sağlıkçılarla, toplumla paylaşmıyor.
  • PCR testlerinin yalancı negatifliğinin yüksek olduğunun açık olarak ortaya çıkmasına, hastanelerde Koronavirüs tedavisi gören hastaların büyük çoğunluğunda PCR testi pozitif olmamasına rağmen bu hastalar ve vefatlar resmi açıklamalarda yok sayılıyor.
  • Vakaların yaklaşık yüzde altmışının İstanbul’da geçtiği ilk vakaların görülmesinden itibaren bilinmesine rağmen İstanbul için hiçbir özel önlem alınmadı, İstanbul’a giriş çıkış bile yasaklanmadı.
  • Önce 65 yaş üstü, daha sonra da 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirilmesine rağmen toplumsal muhalefetin bütün ısrarlarına karşın “temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üretenler dışındaki” işler hala durdurulmadı.
  • Pandemiyle mücadele için bütün kamu kurumlarının koordinasyon içinde çalışması zorunluyken özellikle muhalefetin elinde olan belediyelerle işbirliğinden kaçınılıyor, bu belediyelerin yapmaya çalıştığı faaliyetler engelleniyor.
  • İstanbul’daki hastanelerde son dört haftadır yaşanan tablo Çin’de ilk vakaların görülmesinden sonraki iki buçuk ay süresince gerekli hazırlığın yapılmadığını; özellikle ilk günlerde yaşanan maske, önlük, eldiven gibi kişisel koruyucu malzeme eksikliği asıl meselenin organizasyon eksikliği olduğunu açık olarak gösterdi.
  • Toplu yerlerde maske takma zorunluluğu getirilmesine, maskelerin parayla satışı yasaklanmasına rağmen vatandaşlara maske dağıtımının nasıl olacağı hala belli olmadı.
  • Koronavirüsün kuluçka süresinin 14 güne kadar uzayabildiği bilindiği halde 10 Nisan 2020 günü saat 22.00’de 31 ilde saat 24.00’ten başlayarak 2 gün sokağa çıkma yasağı ilan edileceği duyuruldu; insanlar panik halinde sokaklara çıkarak fiziksel mesafeyi korumadan uzun kuyruklar oluşturdu.

‘Salgın değil algı yönetimi’

Tabip Odası açıklamanın sonuç bölümünde şunlara vurgu yaptı:

“Aradan geçen sürede pandemi bir başka evreye tırmanmış olmakta ve bu durumda alınan önlemler etkili olamamaktadır. Bunun adı ‘SALGIN Yönetimi’ değil, ‘ALGI Yönetimi’dir. Türkiye’de COVİD-19 pandemisiyle etkili şekilde mücadele etmek için öncelikle bu zihniyetin aşılması gerekmektedir.”

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
İçişleri Bakanı istifa etti ama istifası kabul edilmedi
Sonraki Haber
Adalet Bakanı: Cezaevlerinde üç mahkum 'Corona'dan öldü