Ana SayfaÇalışma YaşamıÇadırda yaşamak zorunda bırakılan tarım işçileri: Bizi virüs değil, koşullar öldürecek

Çadırda yaşamak zorunda bırakılan tarım işçileri: Bizi virüs değil, koşullar öldürecek

HABER MERKEZİ – Adana’da düşük ücretlerle çalıştırılıp, naylon, kamış ve tahtadan kurulan derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda bırakılan tarım işçileri kendilerini ‘modern köle’ olarak nitelendiriyor. İşçiler Corona virüsünün değil bu yaşam koşullarının kendilerini öldüreceğini söylüyor.

Corona virüsü salgını nedeniyle çalışma koşulları daha da ağırlaşan tarım işçileri, düşük ücretlerle, sağlıksız yaşam koşulları altında, hiçbir sağlık güvenceleri olmadan çalışmak zorunda bırakılıyor.

Kürt illerinden ve Suriye’den gelen işçiler, Adana’nın Seyhan, Yüreğir, Yumurtalık ve Karataş ilçelerinde, genelde Devlet Su İşleri’ne (DSİ) ait sulama kanallarının etrafında ya da tarlalarda, naylon, kamış ve tahtadan kurulan derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor.

Adana Seyhan Belediye Meclisi tarafından kurulan Tarım İşçilerinin Sorunlarını Araştırma ve Tespit Komisyonu’nun 2019 yılına ait verilerine göre, Adana kırsalında 47’si geçici olmak üzere toplam 2 bin 202 çadır bulunuyor.

Bu çadırlarda yaşayan yaklaşık 15 bin tarım işçisinin 9 bin 600’ü çocuk. Sadece Seyhan ilçesi kırsalında bulunan çadırlarda ise, 818’i çocuk olmak üzere toplam bin 261 işçi yaşam mücadelesi veriyor.

Mezopotamya Ajansı’ndan Hamdullah Kesen’in haberine göre elektrik, bölgede bulunan çiftliklerden para karşılığı çekilirken, içme suyu şebekelerden, tankerlerden ya da sulama kanallarından karşılanıyor.

Naylon ve tahtadan yapılan çadırlar odun sobasıyla ısıtılmaya çalışıyor, bu yöntem de yangınlara sebep oluyor.

Soğuk havanın yanı sıra yurttaşlar, sağanak yağış, çamur ve su baskınlarıyla da mücadele etmek zorunda kalıyor. İşçiler, sabah saat 07.00’dan akşam 17.00’a kadar soğuk havada çamur içerisinde 70 ila 90 TL arasında bir yevmiye ile sağlık güvencelerinden yoksun çalıştırılıyor.

‘Salgın değil yaşam koşulları bizi öldürecek’

İşçilerden biri salgının değil yaşam koşullarının kendilerini öldüreceğini belirtiyor.

Emeklerinin karşılığını alamayan işçiler, durumlarını ‘modern köle’ olarak nitelendiriyor.

Çadırda yemek yaparken konuşan Urfalı Elif Çelik, Adana’nın Karataş ilçesine bağlı Tuzla-Karagöçer Mahallesi’nin kırsal alanında 8 yıldır çadırda yaşadığını söylüyor.

Çocukları tarlada çalışan Çelik, kendisi de çadırdaki işlerle uğraşıyor.

Çelik, “Çadırda yaşamak rezillik. Mecburen tarlalarda kalıp, yaşam mücadelesi veriyoruz. Çadırda kalan insanların hayvanlardan bir farkı yok. Kimsenin umurunda değiliz” diyor.

Çelik’in 72 yaşındaki eşi Nuh Çelik de, yaşının ilerlemesinden dolayı çalışamıyor ve gününü çadırda geçiriyor.

Hayatta kalma mücadelesi verdiklerini kaydeden Çelik, “Biz kendimiz virüs olmuşuz. Buradaki durumumuz rezillik. Virüs burada ne yapsın?” diyor.

Çadırlarda kalan bir diğer tarım işçisi de Kobanili Hüseyin Kuno.

Şimdilerde ayağında sorun olduğu için çalışamayan Kuno, daha önceki yerlerde ücretlerinin verilmediğini ama mecburun bu işi yaptıklarını belirtiyor.

Çadır yaşamının zorluklarını vurgulayan Kuno, koşulları zaten kötü ve sağlıksız olduğu için Covid-19’dan etkilenmediklerini söylüyor.

Kışın soğuk ve çamurla yazın da nem, sıcak ve sivrisinekle uğraştıklarını aktaran Kobanili Kadir İsa da, tansiyon hastası olduğunu ancak mecbur oldukları için çadırlarda yaşama tutunmaya çalıştıklarını ifade ediyor.

İsim ve görüntü vermek istemeyen tarım işçisi bir kadın da, odun sobası başta olmak üzere birçok tehlikeye rağmen dört çocuğunu çadırda bırakıp tarlaya gitmek zorunda kaldığını belirtiyor.

Kadın, “Soğuk iliklerimize kadar dokunuyor. Güneş açtığında anca ısınabiliyoruz. Çalışmasam çocuklarıma bakamam. Onlara bakmak için çalışıyorum. Tarlada çalışıp geldikten sonra ev işlerini yapıyorum” diyor.

Sadece pandemi döneminde kendilerine bir şişe kolonya, bir paket maske ve ıslak mendil verildiğini, salgından kendi imkânlarıyla korunmaya çalıştıklarını da sözlerine ekliyor.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
“AİHM’in kararı son 5 yıldaki hukuk garabetinin itirafı”
Sonraki Haber
Hakkari'de çığ: Bir askerin daha cansız bedenine ulaşıldı