Ana SayfaÖzelHalkın sağlığı esastır, demokrasilerde grev haktır – Erdal Avcı

Halkın sağlığı esastır, demokrasilerde grev haktır – Erdal Avcı


Erdal Avcı*


Gitgide artan ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar, işsizliğin, yoksulluğun artmasına sebep oluyor. Öyle ki çözümsüz ve umutsuz kalan yurttaşlar intihar ediyor; tüm zamanların en yüksek intihar vakası oranlarına tanıklık ediyoruz. Umutlarını yitiren yoksul çoğunluk geleceğin belirsizliğinden bunalmış durumda…

Diğer yandan birçok iş kolundaki milyonlarca işçi, Türk-İş’in açıkladığı 4 kişilik ailenin açlık sınırı olan 2 bin 800 liranın, yoksulluk sınırı olan 8 bin 800 liranın çok altında ücret alıyor. Artan enflasyon, her şeye gelen astronomik zamlar, asgari ücretle çalışan milyonları en az işsizler kadar çaresizliğe sürüklüyor.

Ağır koşullar ve düşük ücrete çalışan iş kollarından biri de belediyelerin temizlik, park ve bahçe, fen işleri işçileridir. Çoğu, belediyeye bağlı şirketlerde kadrolu değil, sözleşmeli çalışmaktadır. Bu işçilerin büyük çoğunluğu asgari ücrete çalışıyor. Ve hatta yine büyük çoğunluğunun 3 yıldır aldığı en yüksek zam ise asgari ücrete gelen 500 liradır. Maalesef bu işçiler, 1990’daki işçi arkadaşlarının aldığı uygun ücreti almıyorlar. O dönemden kalan “Boş yere üniversite okuma, temizlik işçisi ol daha iyi” anlayışı ve algısına karşı da mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Oysa ki taşeron sisteminden beri işçiler asgari ücrete çalışıyor, yol ve yemek ücreti maaşlarının içine giydiriliyor.

Yaptıkları işlerin ağırlığı, çalışma koşulları, sağlık (temizlik işçilerine verilmesi gereken yoğurt bile verilmiyor) kabul edilemez bir noktaya varmış durumda. Son zamanlarda özellikle İstanbul’daki CHP belediyelerindeki toplu sözleşmelerde sendika (işçiler) ile belediye (işveren) arasındaki görüşmelerin tıkanması veya uzamasından kaynaklı kimi sorunlar yaşanıyor. Özellikle temizlik işçilerinin grevi yaşamı direkt etkilediği için kimi eleştirilere muhatap oluyor.

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Demokrasinin en temel koşulu, hak arama, grev, demokratik eylem ve etkinliklerin yasal güvenceye sahip olması, anayasal koruma altında olmasıdır. İşçinin üretim gücünden gelen haklarını tanımaz, kullanmasını engellerseniz işçiyi savunmasız ve en temel hakkından mahrum bırakmış olursunuz ki, bunun adı da en hafifinden demokrasi karşıtlığıdır.

Doğal olarak, temizlik işçilerinin grevi söz konusu olunca çöplerin birikmesi sağlık sorunlarına yol açıyor, halkın tepkisini çeken bir ortam yaratıyor. Gerek iktidar güçleri, gerek işveren ve demokrasi karşıtları mevcut sorunun sorumlusu olarak sendika ve işçileri göstererek halkı işçilere karşı kışkırtıyor, önyargılı hale getirerek esas sorumluların görünmez olmasını sağlıyor. Şunun altını çizmekte fayda var: İşçinin isteği ücret neredeyse 5 bin lira civarında. Üstelik bu ücrete ikramiye, yol ve yemek ücreti de dahil. Esasen çıplak, yani sadece maaş ücreti 3 bin 400 lira civarında oluyor. Yani asgari ücretin biraz üzeri. Sizce bu kadar ağır ve zor koşullarda çalışan işçi dostlarımıza bu maaş çok mu?

Diğer yandan, yerel yönetimler için (özellikle seçimle göreve gelen başkanlar ve partileri) çalışanların haklarını ödemek, sosyal, adil, eşitlikçi yönetim sergilemeleri önemlidir. Belediye bütçesi halkın vergilerinden oluşur; halkın bütçesinin tamamı halkın sorunları ve hizmet için harcanmalı, planlanmalıdır. Kuşkusuz grev ve benzeri dönemlerde ortaya çıkan sorunlarda hizmetin aksamaması da belediye yönetimlerinin sorumluluğundadır. Biriken çöplerin sorumlusu olarak işçileri, sendikayı göstermek sorumluluktan kaçmak olur. Bu kadar geniş imkanlara sahip bir belediyenin ve üstelik Kadıköy Belediyesi’ndeki iş sözleşmesi örneği açığa çıkmışken, imkansızlığı gerekçe yapması inandırıcı değil. Fedakarlığın işçiden beklenmesi, işçileri aileleri ile birlikte sefalet ücretini kabule zorlamak, sosyal belediyecilik politikasına aykırıdır. Maltepe Belediyesi Başkanı Sayın Ali Kılıç amasız, fakatsız, gerekçeler üretmeden bir an önce sözleşmeyi imzalayarak uzlaşmada buluşmalıdır.

Sürecin uzaması kimi çelişik durumlar açığa çıkarıyor. Çöp birikintilerinin çoğalması geçmiş dönemdeki SHP belediyelerinin yarattığı (yaratıldığı) olumsuz algı ve söylemlerinin güncellenmesi, iktidar, hükümet çevrelerinin elinde koza dönüşüyor.

Sayın Ekrem İmamoğlu (İBB Başkanı) grevdeki işçilerin eleştirilerini göze alarak, çöplerin toplanması talimatını verip, hükümet ve kimi çevrelerin elinden bu kozu almayı tercih etmiştir. Doğru planlanmamış, sonuçları kestirilememiş, siyasal irade zafiyeti, yukarıda aktardığım bir dizi paradokslara vesile olmuştur. Adeta, CHP belediye başkanının yetersizliğini başka CHP belediye başkanı kapatmaya çalışmış. Bunu yaparken de aynı sendikanın işçilerini birbirlerine karşıtlaştırmıştır.

Burada şu soruları sormakta fayda var:

Tüm bu süreçte özellikle AKP-MHP bloğuna bolca politika yapma zemini sunan akıl, esasen kime hizmet etmiştir?

Geçmişte yerel yönetim deneyiminde yaşanmış, siyasal sonuçları ağır olmuş hataları tekrar yaşamak, yaşatmak neye ve kime hizmet eder?

Kadıköy’de açığa çıkmış örnek varken, teamül oluşmuşken, çözümsüzlükte ısrarın siyasal ve toplumsal sorumluğunun faturası kime kesilecek?

Süreci uzatmak suretiyle ortaya çıkan halk tepkisinde provokasyon zeminlerinin oluşturulması, mafyacı, çeteci güçleri işçilerin üzerine salarak grevi baskı altına almak girişiminin akıl sorumlusu kimdir?

En önemlisi ise, diğer belediyelerde de benzer süreçler yaşanacak mı?

Son yerel seçimlerde HDP stratejik olarak demokrasi güçlerini desteklemiş, İBB başta olmak üzere birçok büyükşehir ve ilçe belediyelerinin AKP-MHP’den geri alınmasını, demokrasi güçlerinin güçlenmesini sağlamıştır. Bu hamlemiz toplumsal ve siyasal olarak kabul görmüş ve politik taktik olarak demokrasi güçlerine kazandırmıştır. Gerek oy verdiğimiz il veya ilçelerde, gerekse genel olarak bütün belediyelerin ve arkasındaki siyasal politikalara dönük düşüncemizi ve eleştirilerimizi yaparız. Konu emek ve adalet olunca, ‘Herkes için Adalet’ kampanyamızın orta yerinde; ‘işçi için adalet, halk için adalet’ diyoruz.

Halkın ve işçilerin karşı karşıya getirildiği politikayı ve yönetim anlayışını kabul etmeyeceğimizi, karşısında olacağımızı belirtelim. HDP herkes için adalet isterken, hakkın ve hakkaniyetin, işçinin ve halkın yanındadır. Sayın Ali Kılıç yönetimi bir an önce sendikayla uzlaşmalı, sözleşmeyi imzalamalı, olumsuz yürüyen süreci sonlandırmalıdır. Demokrasi güçlerini desteklemiş seçmenin talebi budur, işçiler ve Maltepe sakinlerinin mağduriyetine son verilmelidir.


*HDP İstanbul İl Eşbaşkanı

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Açlık grevlerinde üç ay geride kaldı: Talepler karşılanmalı
Sonraki Haber
IndieWire’a göre 21. yüzyılın en iyi komedi dizileri