Ana SayfaYazarlarHasan KılıçKrizi aşmak: Trajediden maskaralığa mı?

Krizi aşmak: Trajediden maskaralığa mı?


Hasan Kılıç*


Gare operasyonu çeperinde yaşanan tartışmalar, HDP’li milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi ile HDP’nin kapatılmasına dair yürütülen kampanyalar, CHP’nin bir yandan -ilk kez- iktidarın arkasına dizilmekte isteksiz davranması diğer yandan iktidar tahayyüllerini somut örneklere dökmesi, İYİ Parti’den gelen çelişkili açıklamalar, Bahçeli’nin bağırışları ile açığa çıkacağı günün şafağında etkisini yitiren hukuk reformu, yeni anayasa tartışmaları…

Türkiye’de kurucu ve düzenleyici siyasal fikirlerin bir arada dolaştığı, aktörlerin hem dostlarını hem de muarızlarını çapraşık şekillerde test ettiği bir dönemden geçiyoruz. Kimi gündemler demokrasi umuduna su taşırken, kimi gündemler ise yangına bir litre benzin daha dökme telaşında hayat buluyor.

Kuşkusuz ki, kurucu fikirler ve hamlelerin odağında HDP ve Kürtler var. Düzenleyici fikirler ise sonuca etki etmekten uzak duruyor. Çünkü Türkiye siyasi tarihi açısından 2015 yılı ile miladını ifade edebileceğimiz bir çifte kriz, örtülmek istenirken politika sahnesine daha güçlü şekilde çıkıyor.

Bu çifte kriz, devlet ve Türklük krizleridir. 2015 yılında iktidarı makamından eden, devleti ezberinden koparan bu krizler, “devlet aklı”nın devreye girmesine neden olmuştu. Bu akıl, politik tercihini demokrasiden yana değil, bastırmadan yana kullanmış, bunun için Türkiye siyasi tarihinin uzlaşmaz kesimlerini (İslamcı ve ulusalcıları) bir araya getirme hünerini sergilemişti. ‘Devlet aklının hüneri’, aradan geçen beş yılda Türkiye demokrasisi ve halkları için yıkım getirdi.

Bu süre içerisinde uzlaşmaz kesimler bir araya gelmiş, yönetim sistemini aşmak üzere “baş konsül” seçmiş, devlet parsellenmiş, Ortadoğu’da İslamcı, Kafkasya’da Kızıl Elmacı, içeride Türkçü kimlik baskın hale gelerek devlet ve Türklük krizlerini aşmak üzere toplumdan rıza alma arayışına girmişti. İdeolojik örüntülere eşlik eden “ganimet” fikri, arzuları depreştirmek üzere her daim işlevsel hale getirildi. Rıza düzeyinin yetersiz olduğu kritik anlarda ise ‘yasal hile’ devreye konmuştu. Ne de olsa Roma’dan beri devlet aklının alamet-i farikası olan tehdit algısı, alarmizm, siyasal karar ve yasanın dışına çıkarak hükmetme evreleri, ‘yasal hile’lerle dostluk içerisindeydi.

Kültürel iktidar olamadık” itirafları, Kürtlerin hala kurucu siyasetin öznesi olarak var olması, Ortadoğu’da hayallerin suya düşmesi, Rusya-ABD arasında şantaja endeksli denge arayışlarının zarar hanesini kabartması, HDP’nin Batı’da 31 Mart, 23 Haziran seçim stratejisinin başarısı, ekonomik krizin alabildiğine derinleşmesi gibi çok sayıda gerekçe, 2021 yılı itibariyle hem Kürtler hem iktidar ve diğer siyasi partiler hem de devlet aklı için kurucu hamleler yapma zorunluluğunu dayatıyor.

Kuşku yok ki, Sayın Öcalan’ın “devlet aklını arıyorum” dediği dem, bu zorunluluk demi. Henüz ‘devlet aklı’ndan ses çıkmasa da siyasi partiler -kamusal görünürler- daha açıktan hamlelerine zemin hazırlamaya başladı.

İktidar cephesinde MHP ile ittifakın fırsat maliyetinin yükseldiği görülüyor. Fakat oydan öte sözleşmelerle bağlı olan bu ittifakın bozulması için daha fazlasına ihtiyaç olduğu da açık. Bu durumda AKP, bir yandan yeni anayasa, reform, ABD, Mısır vd. ülkelerle anlaşma gibi pozitif gündemler işletirken, diğer yanda ise devlet ve Türklük krizini aşmaya dönük beş yıl önce dahil olduğu sözleşmelerin ve ideolojik sınırlarının gereği olarak Kürtler ve HDP karşıtlığı üzerinden negatif gündemlerini ileriye taşıyor.

İki suretli politikalar bir yandan güncel politikte tuttuğu köşeyi elden kaçırmama kaygısı diğer yandan ise reel politikaya cevap verme amacı taşıyor. Reel politikayı ABD’deki başkan değişimini sembolize edip okuyan iktidar, popülist liderlerin yarattığı ara buzul çağının sona erme sinyalleri verdiğini ve küresel siyasette geçer akçe siyasal kavramların değişeceğini öngörüyor. Dolayısıyla bu öngörünün gereğini yaparak pusulayı kırmaya çalışıyor.

Hem mevcut ittifakında içeriden darbe yememe hem de muhalefete ve küresel siyasete cevap olma arasındaki uçurumun genişliği, AKP’nin en önemli sınavı konumunda. Bu sınavı aşmak için de düzenleyici siyasal fikirlere değil, kurucu siyasal fikirlere ihtiyaç var. Çünkü açık ki, kurulan denklemlerin realize olması değil, yeni denklemlerin kurulması gerekiyor. Bu yönüyle, AKP hem yeni denklemler kurmak hem de denklemleri kurarken beş yıl sonra daha güçlü şekilde ortaya çıkan devlet ve Türklük krizini aşmak için reformun ana amacı olarak yeni anayasa hamlesini yaptı.

Yeni anayasa muhalefete karşı pozitif gündem işareti ve küresel güçlere değişim mesajı verirken güncel politikte zaman kazanmak ve hamle yapma zemini oluşturma amacı taşıyor. Yeterli koşullar oluştuğu an, hem yeni denklemler kurulmuş hem de krizleri aşmaya dönük hamle yapılmış olacak.

Peki bu vizyon, nasıl bir siyasal kurucu fikir öngörüyor? Gerek reel politik gerekse de ittifak siyaseti AKP’nin yeni moment tahayyülünde Kürtlerin siyasal varlık olarak yer edinemeyeceğine dair çokça veri sunuyor. Dolayısıyla AKP, beş yıl sonra bir kez daha demokratikleşmeden uzak, Kürtlerin siyasal varlık olarak dahil edilmediği bir denklem yaratarak devlet ve Türklük krizini hem içeriye hem de dışarıya karşı aşmaya çalışıyor. Müttefiki MHP ise yüz yıllık ezberi tekrar ederek devlet ve Türklük krizini aşmanın yolunun Kürtleri kamusal alandan men etmek olduğunu görüyor. Bu açıdan AKP ile yakınlaşıyor, fakat Kürtlerin gücü ve direnci oranında da AKP-MHP ittifakı arasındaki çelişkiler derinleşiyor.

Ana muhalefet partisi ve Millet İttifakı’nın omurgası CHP ise yıllar sonra -yüz yıl olabilir- ilk defa Kürt sorunu ekseninde iktidar/ların arkasına dizilmekten başka bir şey yapmaya çalışıyor. Henüz ne yapmaya çalıştığını net olarak anlamak mümkün olmasa da yaşam belirtisi gösterdiği açık. CHP kanadından Gare operasyonu sonrası iktidara yönelik “7 Haziran-1 Kasım 2015 arasını yaşatmak istiyorlar” minvalindeki tepkileri, bir yandan iktidarın arkasına hizalanmama niyetine işaret ediyor fakat öte yandan -daha önemlisi- devlet ve Türklük krizini aşmak için bir kez daha hamle yapıldığını ifade ediyor. CHP’nin şimdilik tutum ve analiz etmede okumasını derinleştirecek bir ivmeye ihtiyacı var. Ki, kurucu siyasal fikirler arkasından gelebilsin.

İktidar bloğunun iç gerilimleri, AKP’nin hükümet olmakla ilgili iç-dış/siyasi-ekonomik-diplomatik sorumluluklarının etkileri, ana muhalefet partisinin ezber bozma izlenimi veren tutum ve bunların işaret ettiği devlet içerisindeki gerilimler 2021 yılının siyaseten canlı ve belirleyici geçeceğinin sinyallerini veriyor.

AKP açısından Kürtlerin na-mevcudiyeti, CHP açısından ise vizyonsuzluk devlet ve Türklük krizini aşmaya dönük ikinci arayış aralığını Marx’ın kurduğu trajedi-komedi denklemi içerisine sokuyor, ama önemli bir farkla. Bu farkı Bruno Latour’dan alıntı ile şu şekilde ifade edebiliriz: “Marx’ın sözünün tersine, tarih yalnızca trajediden kaba güldürüye uzanmaz, dönüp dolaşıp trajik bir maskaralığa varabilir yeniden.”

Yani ikinci aralığı iktidarın yaptığı gibi 2015 yılında demokrasi yerine otoriterleşme tercihi veya muhalefetin vizyonsuzluğu ile karşılamak bu aktörler açısından trajik bir maskaralık düzeyi ortaya çıkarabilir. Çünkü gerek Türkiye içi gerekse de küresel politik ekonomi 2015’in tekrarı olmaktan çok uzak koşullara sahip.

Unutulmamalı ki, siyasetin mucizevi temeli bu kurucu anlarda ortaya çıkar. Güçlü olan her zaman kazanmaz, bazen büyük kaybeder. Ki siyaset temeli olan belirlenemezlik, hesaplanamazlık ile yoluna devam eder. İktidar ve muhalefet bloklarına karşı HDP başta olmak üzere Üçüncü Yol’u vücuda getirenler, 2015’ten bu yana gelen süreci süreklilikler-kopuşlar üzerinden okuyarak ve siyasetin mistik temeline inanarak İkinci Yüzyıl’da demokrasi ile cumhuriyeti buluşturma şansına her zaman olduğundan daha çok sahipler.


*Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde lisans ve yüksek lisans öğrenimini tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi Ana Bilim Dalı’nda doktora çalışmalarına devam ediyor. Daha önce birçok dergi, gazete ve internet sitesinde yazısı yayımlandı. Gazete Karınca’da düzenli yazıları yayımlanıyor.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
8 Mart öncesi Taksim'e çıkan yollar kapatılıyor
Sonraki Haber
Avrupa Parlamentosu’nda 'Demirtaş' kampanyası