Depremin yıkıma uğrattığı kentlerden biri olan Adana’da siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin gündemi bu kez seçim güvenliği. Adana Barosu ve İHD Adana Şubesi seçimin demokratik ve şeffaf bir süreç ile gerçekleştirilmesi ve seçim güvenliğinin azami düzeyde sağlanması için çalışmaya başladı.
14 Mayıs’ta yapılacak Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine sayılı günler kala seçim çalışmalarının yoğun bir şekilde sürdürüldüğü kentlerden biri de Adana. TBMM’ye 15 vekil gönderecek olan Adana’da, bir önceki milletvekilliği seçimlerinde partilere göre dağılım şöyleydi: AKP 5, CHP 4, HDP 2, İYİ Parti 2 ve MHP 2 milletvekili.
Kentte seçim çalışmalarının önemli bir parçası da seçim güvenliği hazırlıkları. Sadece oy verme günü ile sınırlı olmayan seçim güvenliği konusu, itirazlar sona erip kesin sonuçlar açıklanıncaya kadarki süreçte kritik önem taşıyor. 14 Mayıs günü sandık güvenliğinin sağlanması, bu sürecin sadece bir parçası.
Seçim güvenliği bu seçimde de birçok siyasi partinin gündemi çünkü geçmişte seçim güvenliği açısından hayli olumsuz tecrübeler yaşandı. 30 Mart 2014’te, yerel seçim gününde ülke genelinde yaşanan elektrik kesintilerinin sandık sonuçlarını etkilediği endişesi hakimdi. 16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa değişikliği referandumunda ölülerin oy kullandığı iddiaları ya da mühürsüz oy kullanımı kararları epeyce tartışma yaratmıştı.
Diğer yandan seçim güvenliği üzerine çalışan sivil inisiyatifler, bu seçimlerde en riskli alanın deprem bölgeleri olduğunu vurguluyor. Henüz sağlıklı barınma olanağına kavuşamamış depremzede seçmenlerin sandık başına gitmesinde sorunlar yaşanabilir.
‘İhtiyacın çok üzerinde oy pusulası basılması güvenlik riski doğurabilir’
Kentte seçim güvenliği ile ilgili çalışan isimlerden biri Adana Barosu’ndan Avukat Mustafa Çinkılıç… Değiştirilmesinin üzerinden bir yıl geçmeden yürürlüğe giren Seçim Kanunu’na göre il seçim kurullarında en kıdemli hakim yerine kurayla hakim seçilmesinin seçim güvenliğine dair şüpheler yarattığına işaret eden Çinkılıç, Türkiye Barolar Birliği’nin seçim güvenliğini ilk gündem olarak ele aldığını vurguluyor.
Avukat Çinkılıç, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimde kullanılacak oy pusulalarının basımı için ihaleye çıktığını ve resmi rakamlara göre 64 milyon 200 bin civarı seçmen varken 249 milyon 670 bin 310 adet pusula basılmış olmasının akla seçim güvenliği risklerini getirdiğini söylüyor.
Böylesi kuşkuları boşa çıkarmak için her okulda bir avukat bulundurmaya çalıştıklarını ve siyasi partiler ile sivil toplum örgütlerine eğitimler verdiklerini söyleyen Çinkılıç sandık kurulu üyelerinin de dikkatli olması gerektiğinin altını çiziyor:
Oy çuvalı YSK’ye ulaşana kadar başkan ve kurayla belirlenen iki üyenin birlikte gitmesi ve oylar teslim edilinceye kadar oy çuvallarının başında durmaları gerekiyor. Bu çok önemli!
İnsan Hakları Derneği bağımsız seçim gözlemcisi olacak
Adana’daki seçim sürecinin güvenli bir şekilde gerçekleşmesi için hazırlık yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi’nin Başkanı Avukat Yakup Ataş da İHD olarak yurttaşların seçme ve seçilme hakkının demokratik teamül ve kurallar işletilerek halkın gerçek iradesinin sandığa yansımasını çok önemsediklerini belirtiyor.
Avukat Ataş, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimin önemini şu sözlerle vurguluyor: “Tüm siyasi parti ve bağımsız adayların eşit koşullarda propaganda hakkına sahip olması, bu hakkı kullanabilmesi, seçmen ile aday arasındaki iletişim olanaklarının hiçbir şekilde engellenmemesi gerekiyor. 14 Mayıs’ta yapılacak seçimler salt bir milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimi değil daha sert otokratik baskıcı bir parti devleti sistemi ile özgürlükçü çoğulcu bir sistem arasındaki bir seçim olacaktır.”
Yakup Ataş, derneğin seçim sürecine ilişkin hazırlıklarını şöyle özetliyor:
İHD olarak her seçim döneminde olduğu gibi 14 Mayıs günü yapılacak seçimde de gerek Adana’da gerekse şubelerimizin bulunduğu birçok ilde yüzlerce kişi ile bağımsız seçim gözlemcisi olarak sahada olacağız. Seçim günü yaşanacak hak ihlallerini raporlaştırmak ve hak ihlalinin ortadan kaldırılması için gayret göstereceğiz. Adana ili özelinde birçok seçim bölgesinde ve mahallede bağımsız seçim gözlemcisi üyelerimiz, oy kullanma sırasında yaşanacak hak ihlallerinin tespiti ve raporlamasını yapacaklar.
Ataş, seçim güvenliğinden sorumlu olan bakanların bizzat aday olmaları ve atanmış idarecilerin idari tasarruflarını iktidar lehine kullandıkları düşünüldüğünde yurttaşların seçim güvenliğinden şüphe duymasının olağan olduğunu söylüyor ve sözlerini “14 Mayıs seçimleri toplumsal barışı isteyenlerle istemeyenlerin seçimi olacaktır. Arzu ederiz ki bu seçim, Türkiye’nin toplumsal barışına katkı sunsun” diyerek sonlandırıyor.