Basın ile buluşan Yeşil Sol Parti’nin Ankara Milletvekili Adayları, son dönemde yapılan operasyonlara ve seçim çalışmalarına yönelik saldırılara dikkat çekerek, seçimi ilk turda bitirme çağrısı yaptılar. Adaylardan Emirali Türkmen, polislerin kendilerine ‘halay çekmenin seçim çalışması olmadığını’ söyleyerek, çalışmalarını engellemeye çalıştıklarını söyledi.
Yeşil Sol Parti Ankara 1’inci bölge milletvekili adayları Emirali Türkmen ile Selma Gürkan, 2’nci bölge milletvekili adayı İhsan Seylan, 3’üncü bölge milletvekili adayı Metin Kılıç ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Ankara Starton Otel’de gazetecilerle bir araya gelerek kahvaltı yaptı. Kahvaltının ardından kısa konuşma yapan adaylar ardından basının sorularını yanıtladı.
İlk olarak konuşan Emirali Türkmen, “Biz gerçekler için mücadele ediyoruz, siz de gerçekleri topluma ulaştırmak için büyük bir mücadele yürütüyorsunuz” diyerek basına teşekkür etti.
Birinci bölgedeki tüm yurttaşlara seçim çalışmalarıyla ulaştıklarını ifade eden Türkmen, “7 Haziran sürecindeki duyguyu yakaladığımızı düşünüyorum. Tek adam rejimine karşı kararlı biçimde mücadele yürüten tek partinin Yeşil Sol olduğunu insanlardan duymak bize moral oldu” dedi.
Önümüzdeki seçimlerde Yeşil Sol Parti olarak iddialı olduklarını belirten Türkmen, Ankara’da milletvekili sayısını arttıracaklarını vurguladı.
Seçimi ilk turda bitirme çağrısı
Adaylardan Selma Gürkan ise, Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde yaşanan saldırıya dikkat çekti ve seçimi ilk turda bitirme çağrısı yaptı.
Dün yaşadığımız korkunç linç girişimi bile bu tek adam rejiminin değişmesi gerektiğini gösterdi. İlk turdan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bitmesi gerektiğini de acil olarak bir kez daha kanıtladı. Bu yalnızca Erzurum’daki saldırıyla sınırlı ve ilişkili değil. Dün öğlen Ayrancı’da yapacağımız seçim çalışmalarına saldırdılar, Yeşil Sol’un konvoyları engellendi. Değişime engel olamayacaklar.
Tutuklu bulunan gazeteci Abdurrahman Gök nezdinde tüm tutuklu gazetecilere selam gönderen Gürkan, “Onlar iyi ki var ve halkın haber alma özgürlüğünü koruyorlar. Onlar olmasaydı bugün, katledilen Kemal Kurkut’u bilemeyecektik” ifadelerini de kullandı.
‘Mücadeleyi tüm inançlar adına sürdüreceğiz’
Çerkes aday Metin Kılıç ise, Çerkes gönüllülerin de ayrıca seçim çalışması yürüttüğünü kaydetti. Meclis’te bugüne kadar Çerkesler’in varlığının dillendirilmemiş olmasını bir handikap olarak değerlendiren Kılıç, gördüğü inanç ve desteği boşa çıkartmak istemediğini belirtti.
İnançların özgürce ifade edilmesi adına aday olduğunu ifade eden Kılıç, “Yalnızca Çerkesler için değil, Meclis’e giremesek dahi hem adalet hem sosyalizm mücadelesini hem de inançların kendisini özgürce ifade edebilmesi mücadelesini bundan sonraki süreçte de sürdüreceğiz” diye konuştu.
‘Birlikte kazanacağız’
2’nci bölge milletvekili adayı İhsan Seylan da, kentin bu bölgesinin ekonomik ve sosyolojik olarak yıpratıldığını dile getirdi:
Her konuda bastırılmış bir halk var. Çalışmalarımızı tamamen herkesin sesi olma noktasında yürüttük. Bu bölgeyi herkes muhafazakarların kalesi olarak değerlendiriyor, fakat 14 Mayıs sonrası göreceksiniz ki, orası kimsenin kalesi değil. Ankara ve Türkiye’nin her yerinde umutlu bir yola doğru gittiğimizi söyleyebilirim. Birlikte kazanacağız.
‘Adil bir ülkeyi hep birlikte kuracağız’
‘Sözde değil gerçekte de farklılıkları yaşatan ve temsil eden bir parti’ olduklarını ifade eden HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da şöyle konuştu:
Dün Roman arkadaşlarımızla birlikteydik, akşam ise Çerkes aydınlarla birlikteydik. Pazar günü başka yerde Hıdırellez’e katıldık. Bütün bunları var eden ve yaşatan bir partiyiz ve bunun için baskı ve saldırılara maruz kalıyoruz. Bunu dün Erzurum’da da gördük. Sakin olmalıyız, biz haklıyız. Hiçbir provokasyona gelmemeliyiz. Oyumuzu kullanarak ve sandığa sahip çıkarak bunu başaracağımıza inanıyorum. Türkiye’deki halkların sakinliğinin bir pozitifliğe işaret ettiğini de düşünüyorum. Bunca zulüm ve baskı böyle bitecek. Adil, eşit ve demokratik bir ülkeyi hep birlikte kuracağız. Bütün siyasi mahpus ve gazeteci arkadaşlara da özgürlük talep ediyorum.
‘Baskılar, gitmekte olduklarını gösteriyor’
Milletvekili adayları, konuşmalarının ardından basının sorularını yanıtladı.
Emirali Türkmen, Ankara’da nasıl zorluklar yaşandığı ve çok sayıda kişinin tutuklandığı son dönemdeki operasyonlara ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
Seçimler bize can suyudur, bunu hep söylerim. Bayrama kadar Yeşil Sol dışında hiçbir parti kampanya yürütmüyordu. Biz hazırdık ve kampanyalarımızı başlattık. Bölgede gerçeğin görünmesini sağlayan ve kültür sanat alanında çalışan arkadaşlar gözaltına alındı. Ardından Eskişehir, Ankara gibi şehirlerde vekil adaylarımız tutuklandı. Bu bize daha yüksek oranda sokağa çıkıp mücadele etme azmi veriyor. Biz bunları 1 Kasım’da gördük.
Ankara’da kamu görevlileri ile gerginlik yaşıyoruz. Diğer siyasi partiler çalışma yaparken, HDP konvoyu durduruluyor. Örneğin bize ‘halay çekmenin seçim çalışması olmadığı’ söylendi polisler tarafından. Böyle komik şeyler yaşıyoruz. Gidiyorlar ve bunlar gitmelerindeki son çırpınışları.
‘Kadın temsili ve basın özgürlüğü demokratikleşmenin adımı’
‘Parlamentoda kadın temsilinin önemi ve basına dönük baskılara dair politikalarınız nedir?’ sorusunu ise Selma Gürkan yanıtladı:
Türkiye’de olduğu gibi dünyada da güçlü bir kadın mücadelesi var. Kadınların aldığı her hak ve özgürlük bir mücadelenin sonucunda gerçekleşti. Devlet tarafından ekonomik yardım adı altında ödenen bakım hizmetleri doğrudan kadınlara fatura edilmiş durumda. Ekonomide tuttuğu yer açısından hem toplumsal hem de sınıfsal mücadele açısından kadın temsilinin parlamentoda karşılık bulmadığını düşünüyoruz. Sadece parlamentoda değil. Demokratik kitle örgütleri, sendikalar, devletin üst organlarında, bürokrasinin içinde kadının emeğinin olduğu gibi adının da olması gerektiğini düşünüyoruz. Kuşkusuz kadının hak eşitliği ve özgürlükler mücadelesi Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin bir parçası.
Basın ifade özgürlüğünü de Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin parçası olarak ele alıyoruz. Siyasal özgürlükler, demokratik haklar, uluslararası eşitlik, inançlar arası eşitlik, cinsler ve cinsel yönelim açısından eşitlik toplam bir eşitlikçi yaklaşım ve demokrasi mücadelesinin parçası olarak görüyoruz. Bu açıdan basın ifade özgürlüğü önünde engelleri ve ablukayı halkın haber alma hakkına konulan abluka olarak da değerlendirebiliriz.