Erkek ittifakına karşı kadınlar, sandığa gitmenin önemine işaret ediyor. Seçimin 20 yıldır iktidarda olan partinin anlayışına ‘dur demek’ anlamına geldiğini belirten kadınlar, iktidarın değişmesiyle mücadelenin bitmeyeceğini ama daha rahat bir nefes alacaklarını söylüyor. Kadınlar açısından 14 Mayıs seçimlerinin önemini kadın aktivistler ve Yeşil Sol Parti adayı Özgül Saki’den dinliyoruz.
Özgecan Aslan, Emine Bulut, Ceren Damar, Mehtap Bülbül, Muhterem Evcil, Helin Palandöken, Esin Işık, Deniz Aktaş, Fatma Şengül, Müzeyyen Boylu… 20 yıl boyunca bu isimlere yeni isimler eklendikçe eklendi. Erkekler tarafından öldürülen kadınların listesi uzadıkça uzuyor. Basına yansıyan raporlara göre 20 yılda 7 binden fazla kadın öldürüldü, üstelik bir de basına yansımayanlar var.
20 yıllık AKP iktidarı boyunca kadınlar ve LGBTİ+lara yönelik hak ihlalleri değişmez gündem oldu. Şiddet evden sokağa taşındı. Erkek siyasetçilerin “sürtük” ve benzeri söylemleriyle şiddet, toplumda normalleştirilmeye çalışıldı. AKP’li siyasetçilerin cinsiyetçilik arşivi ise hayli kabarık. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın öne çıkan bazı cinsiyetçi söylemleri şöyle;
“Bir adam gibi ölmek var, bir de madam gibi ölmek var. Ölelim ama adam gibi ölelim”, “Çürük, sürtük”, “Kadınla erkeği eşit konuma getirmek fıtrata terstir”, “O kadın, kız mıdır kadın mıdır?”, “Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum”, “Sembolik de olsa bayan alalım”, “Anneliği reddeden, evini çevirmekten imtina eden bir kadın iş hayatında ne kadar başarılı olursa olsun eksiktir, yarımdır”, “Bayanlardan bile ben adayım diyen vardır”, “CHP’nin başındakini adam zannettim”…
İşçisinden sanatçısına kadar geçtiğimiz 20 yıllık süreçte şiddetten payını almayan ise kalmadı. Şiddetin her türüne maruz kalan kadınlar için en son şok edici gelişme İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi oldu. Sokaklarda taleplerini haykıran kadınlar ise gözaltına alındı, tutuklandı. Yine de kadınlar haklarını haykırmaktan vazgeçmiyor, vazgeçmeyecek.
Şimdi yine bir seçim sürecindeyiz. İttifakların yarıştığı bu seçimde, bir ‘erkek ittifakı’ olan Cumhur İttifakı, kadınların haklarını gasp ettiği yetmiyormuş gibi bu durumu yasallaştırmak için de uğraşıyor.
Bu seçimler kadınlar için neden önemli? Mesele sadece kadın milletvekili sayısını artırmak mı? Her kesim için olduğu gibi kadınlar için de hayati bir seçim. Yanı başımızda aylardır direnen İranlı kadınlar var. Baskıcı bir rejimin neler yaptığının en iyi örneklerinden biri de Taliban yönetimi… 14 Mayıs kadınlar açısından nasıl bir yönetim istediklerine ilişkin bir tercihi de ortaya çıkaracak.
Partilerin kadın aday profili
Şu an görev yapan 27. dönem milletvekillerinden 497’si erkek, 104’ü kadın. Haliyle önümüzdeki seçimde kaç kadın milletvekili seçileceği kadın temsiliyeti açısından önemli. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) sunulan listelere göre; AKP 4, CHP 11, İYİ Parti 6 kadını illerin birinci sırasından aday gösterirken, bu sayı Yeşil Sol Parti’de 30 oldu. TİP ise 28 kadını birinci sıradan listeye yerleştirdi.
‘Bu seçimde karşımızda adeta bir Taliban ittifakı var’
Feride Eralp… Sokakta kadın haklarını savunmaktan ve bunun mücadelesini vermekten vazgeçmeyen bir aktivist. Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu’ndan… “Bu seçimde karşımızda adeta bir Taliban ittifakı var. Bir araya gelmiş tarihin en sağcı, en kadın düşmanı ittifakı ile karşı karşıyayız” sözleriyle aslında kadınların karşı karşıya olduğu durumu en iyi şekilde özetliyor. Eralp, Cumhur İttifakı’nın iktidarda kalması durumunda yaşanacaklara dikkat çekiyor:
Açık bir şekilde 6284 sayılı kanunu kaldırmayı tartışan, evlilik dışı ilişkileri suç saymayı vaat eden, aynı zamanda kadınları 25 yıl boyunca evliliklerinin içine mahkum edecek çeşitli emeklilik planlarını müjde gibi sunan bir ittifaktan bahsediyoruz.
‘Biz mücadele edebilme özgürlüğü için bu seçimi yapıyoruz’
Kadınlar alanda. Onlar açısından 14 Mayıs’ın neden önemli olduğunu Eralp, “Kadınların köleleştirilmesini, rejimin en temeline koyan bir ittifak karşısında mücadele ediyoruz” sözleriyle özetliyor. Sandığa gitmenin önemini de şöyle anlatıyor:
Elbette onların yerine seçilecek iktidar da feminist bir açıdan baktığımızda, hayal ettiğimiz hayatı vaat eden bir siyaset değil. Muhafazakar, sağ temelde örgütlenmiş bir siyaset. Ama biz mücadele edebilme özgürlüğü için bu seçimi yapıyoruz. Bu faşizmi göndermek zorundayız ki sokaklarda, Meclis’te, okulda, işte, her yerde mücadelemizin kriminalize edilmediği, her mücadele edenin, sesini yükseltenin suçlu ilan edilmediği bir ortamda eşitlik için özgürlük mücadelesi sürdürebilelim. İşte bunun için sandığa gideceğiz aslında.
‘Bu seçim 7 Haziran havasını anımsatıyor’
Son aylarda ‘erkek ittifakı’nın sık sık dilinden düşürmediği bir de LGBTİ+lar var. Onlar da bu sorunlardan dertli. Trans kadın Yıldız İdil Şen, 14 Mayıs seçimlerini 7 Haziran 2015 seçimlerine benzetiyor:
Gerçekten öyle bir havanın estiğini de görüyorum. 7 Haziran’da nasıl AKP’ye kaybettirdiysek eminim 14 Mayıs’ta da bu yenilgiyi yaşatacağız. Bizler için büyük bir zafer olacağına inanıyorum.
Tek adam rejiminin sonunu getireceğimiz seçim olacağını düşünüyorum. Ayrıca kadınlar ve LGBTİ+lar için önemli bir seçim. Adaylar arasında birçok kadın ve LGBTİ+ olması oldukça önemli bir konu. Bu durum beni oldukça umutlandırıyor. Önümüzdeki seçime dair beklentim Meclis’te daha çok kadın ve LGBTİ+ temsiliyetinin olması ve kimsenin bizler adına söz üretmemesi. Bu mücadelenin özneleri biziz. O kürsüde bizlerin söz üretmesi için var olabilmemiz için Meclis’e girebilmemiz için mücadele etmemiz gerekiyor.
‘Sorunların hiçbiri sadece seçimle çözülebilecek sorunlar değildir’
Kadın mücadelesine katkı sunmaya çalışan kesimlerden biri de Emekçi Kadınlar… Delal Erol, kadınlar açısından sokakta mücadele etmenin önemine vurgu yapıyor. Emekçi Kadınlar’dan Erol, mücadelenin sadece seçimle sınırlanmaması gerektiğini söylüyor:
Bugün var olan sorunların hiçbiri sadece seçimle çözülebilecek sorunlar değildir. Birlikte mücadelemizde sokaklarda olmaya patriyarkal kapitalist sistemi değiştirmek ve yeniyi kurmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.
‘Eğer gitmezse, eğer kaybetmezse mücadele devam edecek’
Kadın Savunma Ağı’ndan Rüya Kurtuluş, kadınlar açısından mücadelenin önemli olduğuna vurgu yapıyor:
İktidar değişmezse bizim için sadece biraz daha zorlu koşullar olacak. Ama mücadele açısından çok bir şey değişmeyecek.
“Peki iktidar değişmezse ne olacak?” sorusuna “Daha çetin bir mücadele olacak” diye yanıt veriyor Kurtuluş:
Sadece seçimle her şeyin bir anda değişmeyeceğini, her şeyin güllük gülistanlık olmayacağını çok iyi biliyoruz ama artık nefes almak istiyoruz. Bu iktidarı göndereceğiz ve sonra biz istediğimiz o eşit, özgür hayatı hep beraber mücadele ile kuracağız.
‘Çok korkuyorum, çünkü HÜDA PAR gibi bir parti Meclis’e girecek’
Kadın mücadelesinde en önde olanlar gibi diğer kadınlar da Cumhur İttifakı’nın tekrar seçilmesi durumunda hayata geçirilecek politikalardan endişeli. Sokakta mikrofonumuzu uzattığımız Nuray Sakarya, “Çok korkuyorum. Çünkü HÜDA PAR gibi bir parti Meclis’e girecek. O partiyi, Hizbullahçıların partisi olarak görüyorum” diyerek yaşadığı kaygıyı özetliyor:
Biz onları, 90’lardan beri biliyoruz. Bunlar salındı ve Meclis’e sokuluyor şimdi. 6284’ü kaldırmaktan, kadınların fıtratına göre iş yapmaları gibi söylemlere kadar giden şeyler duyuyoruz. Dolayısıyla korkmamak mümkün değil. Bunlara izin vermek istemiyorum. Kadınların Meclis’te çoğunluk olmasını da erkek egemen yönetim yüzünden önemsiyorum.
Artık kadınların yönettiği bir ülke özlemini duyuyor Nuray Sakarya:
Erkekler yönetiyor, erkekler karar veriyor; erkekler, erkek şiddetini meşrulaştırıyor. Mesela haksız tahrik indirimi diye bir şey var ve bunu sürekli kadın cinayetlerinde adamları aklamak için kullanıyorlar. Bunu engelleyebilecek en iyi mecra olan yer Meclis. Bu sebeple kadınların yönetimde söz hakkı sahibi olması gerek.
Mürvet Yılmaz ise Meclis’te olmanın önemine işaret ediyor:
Yaşamı yeniden üretenleriz, hayatın öznesiyiz. Öznesi olduğumuzu Meclis’te de göstermek ve bizi, yaşamlarımızı koruyacak, görünmeyen emeği görünür kılacak, eşitliği sağlayacak ve kadınların tüm kimlikleriyle var olmasını sağlayacak düzenlemelerin olması için Meclis’te olmalıyız. Kadınların sokaktaki sözünün Meclis’te de olmasını istiyoruz.
‘Ben burada arkamı kontrol etmeden yaşayamıyorum’
İsmini vermek istemeyen bir genç kadın ise, “Kendi memleketimde birilerinin bana zarar vermesinden korkmak çok kötü bir duygu” diyor ve can güvenliği kaygısı olmadan yaşamak istediğini vurguluyor:
Ben burada arkamı kontrol etmeden yaşayamıyorum, insanların bakışlarından kaçamıyorum. Seçilecek siyasi parti hangisi olursa olsun, ülkenin bu gidişatının bir an önce düzeltilmesi gerekiyor. Sonuç olarak şu an ne hayvanların ne kadınların ne de çocukların hiçbir şekilde bu ülkede can güvenliği yok. Kadınların korunması gerek. İnsan olmanın en doğal hakları var. İstanbul Sözleşmesi kaldırılarak bu haklar da elimizden alındı açıkçası. Bir ülkenin cumhurbaşkanı halkının haklarını en iyi şekilde yerine getirmeli.
‘Erkek egemenliğinden arındırmak için Meclis’te olacağız’
Kadınlar seçimin önemini, sorunları ve verdikleri mücadeleyi özetlerken adaylar ne vaat ediyor? Aslında adaylardan biri de kadın mücadelesinde öne çıkan isimlerden biri; Özgür Saki… Yeşil Sol Parti’den İstanbul 2. bölge ikinci sıra adayı. Sokağın tozunu yutan ve her alanda kadınların haklarını haykıran Saki, kadınların neden Meclis’te olması gerektiğini şöyle anlatıyor:
Mücadelenin kocaman bir geçmişi var. Hem dünyada hem Türkiye’de hem Kürt özgürlük hareketinde. Kürt kadın hareketinin ve feminist hareketin bu topraklardaki köklü mücadelesi Meclis’te de bir feminist mücadeleyi mümkün hale getirdi. Bugün LGBTİ+ milletvekili adaylarının mümkün hale gelmiş olması her iki hareketin mücadelesinin sonucuydu. Tabii ki Meclis yeterli değil. Direniş, mücadele, yasalara, Meclis’e sığmaz ama orası da bir zemin. Biz hem orayı erkek egemenliğinden arındırmak hem de o kürsüden daha yaygın bir şekilde sözümüzü söylemek için Meclis’te olacağız.
‘Feminist hareketin, LGBTİ+ların çağrılarını duyurmak için Meclis’te olacağım’
“Hem Latin Amerika’da hem Ortadoğu’daki kadın hareketinin her şeye başkaldıran isyancı hali bu topraklarda da mevcut ve bu, Meclis’i de değiştirip dönüştürecek. Meclis’ten sokağa, sokaktan Meclis’e kolektif bir mücadele ile bu süreci yürütme hedefimiz var” diyen Saki, 20 yıldır süren AKP iktidarının hayata geçirdiği politikaları da hatırlatıyor:
Bu politikalar en çok kadınlar, LGBTİ+lar, göçmenler, mülteciler için çok büyük bir tehdit. Bir sistem değişikliği yaptılar. Ucube bir sistem ve tek adam rejimi altındayız şu anda. Depremde bu durumun ne kadar korkunç sonuçları olduğunu herkes görmüş oldu. Bu sistemin değişmesi lazım. Bu sistemin değişmesi için de parlamentoda muhalefetin milletvekili sayısının çok önemi var. Bu nedenle parlamentoda Anayasa değişikliği yapabilmenin koşulu mümkün olduğu kadar fazla sayıda vekili parlamentoya taşımak. Ayrıca feminist mücadelenin kazanımlarının, LGBTİ+ların kazanımlarının o anayasada görünmesi için feministlerin, kadınların Meclis’te temsilinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Saki, seçilmesi durumunda Meclis’te kadınların sesini duyuracağını belirtiyor:
Kendimi sosyalist feminist olarak tanımlıyorum. Bir bütün olarak kadın hareketinin, feminist hareketin temsilcisi değilim ama o mücadelenin yürütücüsü sosyalist feminist bir kadınım. Feminist hareketin, kadın hareketinin, LGBTİ+ların çağrılarını duyurmak için Meclis’te olacağım.