İki yıl sonra: Devlet, er Safter Taş’ın IŞİD tarafından yakıldığını ‘sessizce’ kabul etti

HABER MERKEZİ – IŞİD’in yayınladığı videoda yakılarak öldürülen iki askerden biri olduğu söylenen Safter Taş’ın ailesine iki yıl sonra resmi olarak bildirim yapıldı. Ordu yetkilisi, videonun gerçek olduğunu, oğullarının yakılarak öldürüldüğünün kesinleştiğini aileye bildirdi.

IŞİD’in, 1 Eylül 2015’te Kilis’teki Şehit Mehmet Hudut Karakolu’ndan kaçırdığı iki askerden er Safter Taş’ın yakılarak öldürüldüğü kesinleşti.

22 Aralık 2017 tarihinde yayınlanan video üzerinden 11 ay geçmesinin ardından 7 Ekim’de Taş ailesinin evinin bulunduğu Iğdır’ın Aralık ilçesi Aşağı Eratan köyüne gelen İlçe Kaymakamı ve Garnizon Komutanı, videonun gerçek olduğunun kesinleştiğini aileye bildirdi.

Yetkililer, IŞİD’in 25 ay önce kaçırdığı Taş’ın ailesine, “Şu ana kadar tam teyit ettiremediğimiz için şehit olduğunu açıklamadık. Ancak bugün şehit olduğu netleşti” dedi ve köyden ayrıldı.

Gaiplik için mahkemeye başvuran aile, bugün görülmesi gereken duruşmaya gerek kalmadığını belirterek, 2 gündür taziyeleri kabul ettiklerini belirtti.

Baba Taş: Yakılma videosu doğrulandı

Journo’dan Fırat Yeşilçınar’a konuşan baba Aydın Taş da, “Bu sabah beni arayıp eve geleceklerini belirttiler. Eve geldiklerinde oğlumun şehit olduğunu söylediler. Yakılma videosunun doğru olduğunu, konunun netleşmesi için beklediklerini anlattılar” dedi.

Anne Taş seslenmişti: “Vicdanınız yok mu?”

IŞİD’in yayınladığı infaz videosunda yakılarak öldürülen iki askerden biri olduğu iddia edilen Safter Taş’ın ailesi iki yıldır çocuklarının durumu ile ilgili bilgi alamıyordu.

Ailenin bekleyişi 1 Ekim 2015’den bu yana sürüyordu.

Aralık ilçesi Aşağı Eratan köyünde yaşayan aile, defalarca Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay’a randevu talebinde bulunduklarını ancak olumlu veya olumsuz bir dönüşün olmadığını belirtiyordu.

Geçtiğimiz günlerde konuşan, 2 yıldır oğlunu bekleyen anne Senem Taş, hükümet yetkililerinin sessizliğine tepki göstermiş, “Niye bu olayın üstünü örtmeye çalışıyorlar. Neden oğlumu sağ ya da ölü vermiyorlar? Artık konuşamıyorum. Bütün yetkililere çağrı yapıyorum: vicdanınız yok mu?” diye seslenmişti.