Ana SayfaYazarlarBahadır AltanHatalar zincirine işaret eden bilirkişi raporu üzerine

Hatalar zincirine işaret eden bilirkişi raporu üzerine


Bahadır Altan*


Sabiha Gökçen Havalimanı’nda (SBH) iniş sonrası pistten çıkarak Pegasus uçağı kazasıyla ilgili bilirkişi raporu yayımlandı.

Uçak kuvvetli ve hamleli arka rüzgarla inişe yönlendirilmiş, normal iniş yapmasına rağmen pist sonunda duramayıp dışarı çıkmıştı. Hemen pistin bitimindeki uçuruma yuvarlanan uçağın burun kısmı kopmuş ve üç yolcu yaşamını yitirmişti.

Uçağın kaptanları ve kabin memurları dahil diğer yolcular, bir kısmı oldukça ağır olmak üzere yaralanmış, omurgasında kırıklarla hastanede yatan Kaptan tek suçlu ilan edilircesine tutuklanmıştı.

Kazanın teknik incelemesi yıllar alacak bir çalışma ve doğal olarak halen sürüyor.

Yayımlanan bu rapor ise sadece, ölümlü kaza olduğu için açılan davanın iddianamesine ışık tutacak bilirkişi raporudur. Savcı bu ışığı nasıl kullanır bilinmez ama mahkeme savcının hazırlayacağı iddianameye göre başlayıp bir karar verecek. Bu da oldukça uzun bir süreç kuşkusuz.

Bilirkişi raporunda daha öncekilerde pek rastlanmayan bütünsel ve geniş bir perspektif dikkat çekiyor. Ancak ana akım medya yine aynı yanlışla, kamuoyuna sadece suçlu ilan edeceği kişileri işaret etmeye ve raporun bu yönünü özellikle saklamaya çalışıyor.

Televizyondaki haberleri izleyen herkes de doğal olarak “Kaptanlar ve hava trafik kontrolörlerinin suçlu bulunduğunu” algılamıştır. Oysa rapor birinci sıradaki ‘asli kusurlu’ olarak HEAŞ’ı (Havaalanı İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş) işaret ediyor.

Sonuç ve kanaat bölümü de aynen şöyle:

Dosya münderecatının incelenmesi sonucunda:

A- Taksirli eylem ile meydana gelen olayın öngörülebilir-önlenebilir bir kaza olayı olduğu, olayın meydana gelmesinde kaçınılmazlık unsurunun bulunmadığı,

B- Raporda açıklanan nedenlerden dolayı olayın meydana gelmesinde;

1. Soruşturma dışı HEAŞ Havalimanı otoritesinin asli derecede kusurlu olduğu,
2. Şüpheli Mahmut Aslan’ın asli derecede kusurlu olduğu,
3. Şüpheli Ferdinant Pondaag’un tali kusurlu olduğu,
4. Soruşturma dışı Serhat Kara’nın asli derecede kusurlu olduğu,
5. Soruşturma dışı Nesrin Bala’nın asli derecede kusurlu olduğu,
6. Soruşturma dışı Ela Akar’ın kusurlu olmadığı belirlenmiştir.

Rapor özetle bu olayın öngörülebilir, önlenebilir olduğu, ancak kusurları olan 5 kurum ve kişinin sorumlu olduğu bir hatalar zinciri sonucunda oluştuğunu söylüyor. Bana kalsa bu kusurlular zincirini Ulaştırma Bakanlığı, Pegasus yönetimi, 3. Havalimanı işleyişinden başlayarak havacılığa eleman yetiştiren kurumlardaki eğitim anlayışına, bunları denetleyen kamu mekanizmalarına, basın yayın kuruluşlarının uyarı görevi yapmayışına, benim gibi yazı yazan ama yeterince bu konulara dikkat çekemeyen havacılara kadar uzatmak mümkün.

Başka türlü bundan henüz 15 yıl önce bu kazanın aynısı yaşanmasına rağmen hiçbir ders çıkarılmayıp tarih tekerrür eder miydi?

Gaziantep Havaalanı’nda 2004 yılında aynı koşullarda, gece, yağışlı ve rüzgarlı bir havada THY uçağı duramayıp pistten çıkmıştı. Ama pist sonunda SBH’deki gibi uçurum yerine yeterli düz alan olduğu için kimsenin burnu kanamamış, sadece uçak hasarlanmıştı.

O gün yapılan hatalar bu gün aynı şekilde tekrarlanıyor ne yazık ki! Yine bir suçlu aranıp infaz edilerek konu kapatılmaya çalışılıyor.

Antep’teki kazada da kaptan suçlu bulunup, THY yönetimi tarafından biz sendika temsilcilerinin karşı çıkmalarına rağmen işten atılmış ve konu “kapatılmıştı!”

İşte o günkü THY yöneticilerinin de Sabiha Gökçen’deki bu kazada payı vardır. Ve bundan 15 sene sonra olacak bir kazada da bu günkü kısır bakış sahibi herkesin payı olacağı gibi…

İşte bu nedenle raporun geniş bir hatalar zincirine işaret etmesi çok önemlidir. Çünkü (Dilimizde tüy bitse de sürekli tekrarlayacağımız gerçeği izninizle kendimden bir alıntıyla ifade edeyim):

Uçak kazaları, bütün olumsuzlukların bir zincirin halkaları gibi, aynı zaman diliminde buluşması sonucunda olur. Bazen bir teknisyenin veya hava trafik kontrolörünün dikkati, denetim görevini gerektiği gibi yapan bir bürokrat, bir öğretmenin kulağa küpe ettiği söz, hatta herhangi birisinin duyarlı davranışı bu zincirin oluşmasını, dolayısıyla kazayı engelleyebilir.

Bu kişi çoğunlukla da pilot olur, çünkü bütün eksiklikleri hataları görüp önlemini alacak kişi, zincirin son halkasıdır pilot. Bizler farkına bile varmayız ama birçok olumsuzluğa rağmen her gün kaza olmuyorsa çoğunlukla onların aldığı eğitimle edindikleri bilgi ve beceriler kazaları engellediği içindir. Ama ne zaman bir kaza olsa, fotoğrafın tamamına bakmak, bu zinciri düşünmek yerine suçu birilerine yıkıp rahatlamak ister kamuoyu. Bu günah keçileri de genellikle son halka olan pilotlar olur…

Dolayısıyla yeni kazaların engellenmesi için suçlu değil, insan hatalarının kaynaklarının araştırılması gerekiyor. Kazaların tekrarlanmasını önlemek ancak böyle mümkün. Çünkü havacılık, pilotun kullandığı bir uçaktan ibaret değil…

Rapor, kazadan kısa süre önce “Sabiha Gökçen Pistinin ‘yorgun’ olduğunu söyleyen Ulaştırma Bakanı da sorumludur” demiyor kuşkusuz! Ama daha önceki dar bakış açısını genişletiyor.

Sorumluluğun havalimanı işletmecisinden başlayan geniş bir hatalar zincirinde aranması gerektiğine işaret ediyor.

Medyamız aynı fikirde değil kuşkusuz. Onlara her zamanki gibi günah keçileri lazım. Kutsal çark dönsün diye bağlayıp taşlayacakları, yakacakları cadılar bulmaya koşullular.

Belki de işlerini bozan rapordaki bu maddeyi o yüzden görmüyorlar. Çünkü bu gerçek fark edilirse HEAŞ’dan başlanarak, uluslararası havacılık teşkilatlarının pist konusundaki uyarılarını dikkate almayan, adeta yönergenin gereğini arkadan dolanarak yapan, yani pisti 90 metre kısa gösterip bu mesafeyi Pist Sonu Emniyet Bölgesi (RESA) olarak gösterenler sorgulanacaktır.

Kamu adına denetleme görevini yerine getirmeyen devlet kurumları, Pegasus yöneticileri sorgulanacaktır. Hatta pist istikametinin değiştirilmesine izin verilemeyişin nedeni olan 3. Havalimanı’nın yeri, pist istikameti seçimi sorgulanacaktır. Bu yüzden suçlu ilan edilen
isimleri tekrarlayıp duruyorlar. Oysa pilot ve hava trafik görevlileri işlerini yapmaya çalışırken ancak “hata” yapabilirler. Ama diğerlerinin yaptığı aleni ve taammüden suç işlemek gibidir.

Kamuoyu bunu fark ederse yer yerinden oynar ve asıl suçluların yakasına yapışılır. O nedenle yazılar sansürlenir, yargı baskılanır, konuşanlar susturulmaya çalışılır…

Raporda yer alan çok önemli bir konu daha var ki her şeye rağmen ‘kral çıplak’ der gibi.

Rüzgar nedeniyle pist istikametini değiştirmek isteyen Sabiha Gökçen “kule görevlisi Ela Akar’ın, Ekip Şefi Serhat Kara’yı bu hava koşullarında uçağın pisten çıkabileceği konusunda uyardığı” gerçeği raporda yer alıyor. Bu da kazanın öngörüldüğünü ve önlenebilirliğinin ispatı oluyor aslında.

Düşününüz, üç insanın öldüğü bu kazadan hemen önce oradaki bir görevli “pist istikameti değişmezse uçak pistten dışarı çıkabilir!” şeklinde bir öngörüde bulunabilmiş ve bunu şefine söylemiştir. Keşke inisiyatif kullanıp buna izin vermeseydi diyebilirsiniz.

Yani her şeyi, işten atılmayı, ötekileşmeyi, hatta sabatör, terörist ilan edilmeyi göze alsaydı diyebilirsiniz. Keşkeler bitmez. Keşke pilot pas geçseydi, keşke orada o uçurum olmasaydı, yağmur, rüzgar bu denli şiddetli olmasaydı, pistteki kayganlığa sebep olan lastik izleri daha önce temizlenseydi. Keşke ikinci pist yapılmış olsaydı, keşke Atatürk Havalimanı kapatılmamış olsaydı, keşke bu kararı verenler biraz uzağı görüp uyarı yapanlara kulaklarını tıkamasaydı, keşke 3. Havalimanı oraya yapılmasaydı, keşke kâr hırsıyla daha, daha, daha diyerek Uçan At Pegasus bu denli kamçılanmasaydı, keşke keşke…

Ne desek yitirilen canlar geri gelmeyecek, ama tekrarını engellemek mümkün. Ve bu mümkünken önlem alınmazsa işte o zaman iş cinayetlerinde olduğu gibi kazalar, “kaza” olmaktan çıkar cinayete dönüşür, bizler de her şeyin farkında ama sessizce izleyen faillere…


*Hava Harp Okulu’ndan mezun oldu. Hava Kuvvetleri, Anadolu Üniversitesi SHYO, THY ve Pegasus’ta pilotluk ve öğretmenlik yaptı. 12 Eylül döneminde üsteğmen rütbesindeyken iki kez gözetim altına alındı. THY’den sendikal çalışmaları nedeniyle işten atıldı, Gökkuşağı Hareketi adıyla sendikal bürokrasiye karşı alternatif bir model kurarak mücadele etti. Çözüm Süreci ve sonrasında barış mücadelesinde aktif rol aldı. İki dönem Barış Bloğu’nun eş sözcülüğünü yürüttü. ADAM-Der üyesi. Airkule’de havacılıkla ilgili yazılar yazdı, halen İşçi Sözü ve Gazete Karınca’da yazıları yayımlanmakta.




Önceki Haber
Asgari ücret 28 Aralık'ta belirlenecek
Sonraki Haber
DİSK, Hak-İş ve Türk-İş'ten asgari ücret açıklaması