Ana SayfaGüncelSuruç Katliamı Davası’nın tek sanığı 5 yıldır mahkemeye getirilmedi

Suruç Katliamı Davası’nın tek sanığı 5 yıldır mahkemeye getirilmedi

HABER MERKEZİ – Suruç Katliamı Davası’nın avukatlarından Veysi Eski, dosyada herhangi bir ilerlemenin sağlanamadığını belirterek, “Davanın tek sanığı hala mahkemeye getirilmedi” dedi.

Kobanili çocuklara oyuncak götürmek amacıyla 20 Temmuz 2015 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesindeki Amara Kültür Merkezi’nde bir araya gelen Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) öncülüğündeki gençlere yönelik IŞİD’in canlı bomba saldırısında 33 kişi yaşamını yitirmiş, 100’ü aşkın kişi yaralanmıştı.

Üzerinden beş yıl geçen katliama ilişkin açılan davanın avukatlarından biri olan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Veysi Eski, davanın gidişatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

MA’dan Ferhat Çelik ve Mehmet Aslan’a konuşan Eski, “Şimdiye kadar Yakup Şahin isimli şahıs hakkında dava açıldı. O kişi Ankara Katliamında da sanık pozisyonunda. Bu şahıs 14 duruşmadır mahkeme salonuna getirilmedi. Araştırmasını istediğimiz bütün hususlar mahkeme tarafından sürekli olarak reddedildi” dedi.

“Bu meselenin bir sanıkla ilgili olmadığını bunda istihbarat zafiyetinin olduğunu, daha sonraki katliamlar gibi davaların hepsinin ele alınması için ısrarcı olduk” diyen avukat Eski, “Orada yargılanan kişilerin orayla olan bağlantıları noktasında ısrarcı olup olay anına ve sonrasına ilişkin görüntüleri mahkemeye getirilmesi için ısrarcı olduk” diye konuştu.

Mahkemeye getirilen görüntülerin 5 saatlik kısmının kesildiğinin altını çizen Eski, şöyle devam etti:

“Bu 5 saatlik kısmın kimler tarafından ve nasıl kesildiğini, olaydan sonra orada kimlerin ve nelerin olduğunu defalarca sorduk. Bu noktalarda karanlıkta kalan ciddi meseleler var. Saldırının olduğu gün Abdullah Ömer Aslan isimli bir kişi olay yerinde görülüyordu. Bu kişinin imam olduğu söyleniyordu. Ancak bu kişi gözaltına alınıp derhal serbest bırakıldı.
“Daha sonra bizim ısrarlarımız sonucu mahkemede tanık olarak dinlenildi. Tanık olarak dinlendikten sonra karakolda telefonuna el konulduğunu ve Suriye ile bağlantısının olduğu, Suriye’deki bazı hesaplarla görüşmelerinin olduğu tespit edildi. Mahkeme bu kişi hakkında suç duyurusunda bulundu. Mahkemenin suç duyurusuna rağmen savcı işlem yapmıyor. Buna hiçbir şekilde ne dava açıldı, ne yakalama ne de tutuklama yapıldı.”

Görüntülerin kesildiğinin bilirkişi raporlarıyla da ispatlandığını dile getiren Eski, “Bu noktada artık mahkeme bu görüntüleri kesen kişilerin tespitine yönelik bir araştırmaya girmesi gerekiyor. Bu görüntüler nereye gitti, bu görüntüleri kaybedenler kimler? Bunun mutlak suretle araştırılması gerekiyor” dedi ve ekledi: “Ancak taleplerimizin çoğu gerekçesiz bir şekilde reddediliyor.”

Davanın tek sanığı olan Yakup Şahin’in üzerinde sabitleyip, ceza verip dosyayı kapatma eğiliminde olunduğunu belirten avukat Eski, şöyle devam etti:

“Ama bu noktada bizler ve aileler bu işin peşini bırakmıyor ve bırakmayacağız da. Bunların yapmaya çalıştığı şey özellikle o istihbarat zafiyeti hatta kasta varan durumların üstünün kapatılmasıdır.
“Geçtiğimiz gün görülen Ankara Katliamı davasında birçok failin YPG’nin elindeki kamplarda olduğuna dair istihbarat raporları girdi. Ki Ankara Katliamı ile Suruç Katliamı’nın aynı grup tarafında yapıldığı netleşmiş vaziyette.
“Bu kişilerin aslında tespit edilmesi çok zor değil. Ama bu kişilere dair sadece bir istihbarat raporu mahkemeye gönderiliyor. Bu kişilerin hangi ilişkiler içerisinde olduğu, Türkiye’deki ayaklarının ne olduğuna dair hiçbir açıklama yapılmıyor.”

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Eğer 7 Haziran ile 1 Kasım arasında olanların ne olduğunu açıklarsak kimse yerinde oturamaz” sözlerine de atıf yapan Eski, Davutoğlu’nun çıkıp dürüstçe ne demek istediğini açıklaması gerektiğini söyledi.

18 Ağustos’ta yapıalcak bir sonraki duruşmaya katılım çağrısında da bulunan Eski, “Biz bu davanın takipçisi olmaya ve ailelerin yanında durmaya devam edeceğiz” diye vurguladı.

Suruç Katliamı Davası

Katliama ilişkin soruşturma dosyasına saldırıdan üç gün sonra “dosya içindeki belgelerin incelenmesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği” gerekçesiyle gizlilik kararı getirildi, iddianame de ancak 18 ay geçtikten sonra hazırlandı.

Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 213 sayfalık iddianamede, biri tutuklu üç sanık hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürme” suçlarından 34’er kez, “tasarlayarak ve yangın, su baskını, tahrip, batırma, bombalama ya da nükleer, biyolojik, kimyasal silah kullanarak öldürmeye teşebbüs etme” suçlarından da 70’er kez olmak üzere TCK’nin ilgili maddeleri gereğince toplam 104’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.

İddianamede katliamın failleri olarak canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz, 10 Ekim Katliamı’nı organize eden ancak Antep’teki bir hücre evi baskınında kendilerini patlattıkları iddia edilen Yunus Durmaz ve Halil İbrahim Durgun, 10 Ekim Katliamı Davası’nın sanıklarından Yakup Şahin, firari olduğu belirtilen IŞİD’in Türkiye-Suriye Sınır Sorumlusu Deniz Büyükçelebi ve IŞİD Emiri İlhami Mali gösterildi.

Büyükçelebi ve Ballı ise iddianameye göre, Suriye’de bulunuyor. Bu yüzden davanın tek sanığı Yakub Şahin olarak görülüyor. Hazırlanan iddianamede, devlet yetkililerinin sorumluluğuna ise hiç yer verilmedi.

Bu arada katliamının faili Abdurrahman Alagöz hakkındaki ‘terör nitelikli aranan şahıs’ kaydının, saldırıdan bir ay kadar önce, 16 Haziran’da Suruç Emniyet Müdürlüğü’ne ulaştığı ortaya çıktı.

Buna ilişkin açılan davada dönemin ilçe Emniyet Müdürü Mehmet Yapalıal ‘görevi ihmal’ suçundan yargılandı. 9 Ocak 2017’de görülen davanın üçüncü duruşmasında mahkeme Yapalıal hakkında, ‘görevi ihmal ve kötü kullanma’ suçundan 12 taksitte ödenmek üzere 7 bin 500 lira para cezası verdi.

Katliamda sorumluluğu olduğu gerekçesiyle “görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla yargılanan iki polisten biri olan Ahmet Oğuz Davarcı, 14 Şubat 2018’de ifade verdi. İfadesinde daha çok Mehmet Yapalıal suçlayan Duvar, şöyle diyordu:

“Bu şahsı deşifre edemeyen sorumlular İstihbarat Daire Başkanlığı, Adıyaman İstihbarat Şube Müdürlüğü, Antep İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Urfa İstihbarat Şube Müdürlüğü’dür. MİT’i söylemiyorum bile. Söyleyince ‘MİT’ten sana ne’ diyorlar.”

Davanın ilk duruşması olaydan 21 ay sonra 4 Mayıs 2017’te Hilvan Adliyesi Urfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin, yargılandığı ve aynı gün görülen 10 Ekim Katliamı Davası’na katıldığı için Suruç davası sanıksız başladı.

14 Temmuz 2017’de görülen ikinci duruşmada ise Yakup Şahin’in duruşmaya bizzat getirilmesine oy çokluğu ile karar verildi.

Fakat davanın tek tutuklu sanığı Yakup Şahin, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada, ‘adalete güvenmediğini’ belirterek susma hakkını kullandı.

Yine yargılamanın başladığı evrede dahi dosyadaki “kısıtlılık kararı” hiç kaldırılmadı, avukatlar dosyanın detaylarına ulaşamadı. Bütün duruşmalarda avukatların dosyanın 10 Ekim Katliamı’yla birleştirilme talebi ise her seferinde reddedildi.

Davanın 14’üncü duruşması 18 Ağustos’ta yapılacak.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Dört maddede nefret söylemi
Sonraki Haber
İstanbul'daki Suruç yürüyüşüne katılım çağrısı