Ana SayfaGüncelTek başlılığın anatomik eleştirisi – Ayşegül Devecioğlu

Tek başlılığın anatomik eleştirisi – Ayşegül Devecioğlu

HABER MERKEZİ – “Arkası Mutlaka Gelir”, Ayşegül Devecioğlu’nun yedinci kitabı. Metis etiketiyle Cuma günü raflarda olacak kitap, yedi öyküden oluşuyor. Yayınevinin erişime açtığı, kitabın ‘Tek Başlılığın Anatomik Eleştirisi’ adlı öyküsünden tadımlık bir bölümü paylaşıyoruz.

GÜNÜMÜZDE en garip, en acayip olaylar bile doğal karşılanır oldu. Yaşlıların dediği gibi dünyanın çivisi çıktı. İklim felaketleri taş üstünde taş bırakmıyor, doğada da insana dilini yutturan gariplikler gözlenmeye başladı.

Diyeceksiniz ki, her şeyin bizim olağan, doğal kabul ettiğimiz tarzda sürüp gitmesi de zaten başlı başına bir tuhaflık, hatta felaket değil mi? Bu soruyu soranlar yerden göğe kadar haklıdır elbet. Hangimiz çıkıp aksini söyleyebilir. Ancak anlatacağım olay, insan aklının bugüne kadar varabildiği sınırları aşar nitelikte.

Bu akıl almaz durum, dünyanın yoksul ülkelerinden birinde yaşayan kendi halinde bir ailenin başına geldi. İkisi de üniversite mezunu olan gençler, kendilerine ev düzecek kadar para biriktirdikten sonra evlenmiş, çocuk sahibi olmak için de durumlarının düzelmesini, borçlarının ödenmesini beklemişlerdi.

Yirmili yaşların sonundayken artık çocuk sahibi olma zamanının geldiğine karar verdiler. Kadın hamile kaldı. Genç çift heyecanla bebeği beklemeye başladı. Alabildiğine doğallıktan yana insanlardı. Ultrasonla çocuğun cinsiyetini öğrenmek gibi uygulamalar hiç ilgilerini çekmiyordu, bu tür uygulamaları zararlı bulmalarının yanı sıra bütün hayatlarını adayacakları biricik çocuklarının kız mı erkek mi olacağını önceden öğrenmek de istemiyorlardı. Dolayısıyla anne ultrasona girmeyi reddetti. Zaten gerek de yoktu, doktor kontrolleri her şeyin yolunda olduğunu gösteriyordu. Nihayet doğum günü geldi çattı. Doğumu yaptıracak doktor, genç ve sağlıklı annenin hiçbir sorun olmadan doğum yapacağından emindi. Doğumhane hazırlandı, anne adayı avaz avaz bağırıyordu, rahim yolunun açılması da doğaldı, fakat doğum bir türlü olmuyordu, bebeğin başı, onu içerde tutan bir şey varmış gibi, normal yollardan dışarı çıkmamakta ısrarlıydı. Doktor daha çok risk almak istemedi ve sezaryene karar verdi. Her ihtimale karşı anne uyutuldu. Karnın üstündeki cilt ve yağ tabakası kesildi, bebeğin çıkmasına yardımcı olmak için hemşire tarafından kaslar yanlara doğru çekildi. Doktor bisturiyi tekrar aldı, rahime yatay bir kesi yaptı, kas ve sinir yığınlarını kurcaladı. Kırmızı et parçası, dokuz aydır onu sarıp sarmalayan yuvanın içinde muhafazasındaki bir mücevher gibi yatıyordu. Bu türden yığınla doğum yaptırmıştı, ancak ilk kez bir tuhaflık olduğunu görüyordu. Yanılmış olmalıydı, başın yanında bir şey daha mı vardı, yoksa yok muydu, emin olamadı. Bebeği dışarı çıkarmak üzere iki eliyle kavradı.

Doktor, duygusuz denebilecek denli sakin, kendini mesleğine vermiş biriydi. Kolay kolay heyecana kapılmazdı. Ama, kana ve vücut sıvılarına bulanmış gövdenin üstünde yan yana duran iki başın, en sakin insanı bile yerinden hoplatması kaçınılmazdı. Gözlerine inanmakta zorluk çekiyordu. Sükûnetini korumaya çalışarak,

“Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz?” diye sordu hemşirelere.

Ayşegül Devecioğlu kimdir?

1956 doğumlu. İstanbul’da yaşıyor. 1977 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden öğrenimini tamamlayamadan ayrıldı. 1986’dan sonra gazete, dergi ve televizyonlarda çalıştı. Çeşitli dergilerde makaleleri, denemeleri yayımlandı. Ağlayan Dağ Susan Nehir romanıyla 2008 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı. Eserleri ise şöyle:

  • Kuş Diline Öykünen, 2004
  • Ağlayan Dağ Susan Nehir, 2007
  • Kış Uykusu, 2009
  • Başka Aşklar, 2011
  • Ara Tonlar, 2015
  • Güzel Ölümün Öyküsü, 2019
  • Arkası Mutlaka Gelir, 2020

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Filmmor Kadın Festivali’ne başvurular başladı
Sonraki Haber
KDP-PKK çatışması ‘Birakujî’den çıkıp Kürt soykırımına dönüşebilir