Ana SayfaBilim ve TeknolojiGökyüzünde bir şeyler oluyor… Yukarı bakın!

Gökyüzünde bir şeyler oluyor… Yukarı bakın!

HABER MERKEZİ – 21 Aralık’ta gökyüzüne bakmanızı tavsiye ediyoruz. Çünkü Jüpiter ile Satürn gezegenlerinin birbirlerine en yakın konumda olacağı ‘büyük kavuşum’ gerçekleşecek. Güncel bilimsel gelişmelere ve bilim tarihine mercek tuttuğumuz “Karınca’nın Gözünden Bilim”de bu hafta rotasını göğe çeviren Mehmet Ali Döke, bir sonraki çok yakın büyük kavuşumun 80 yıl sonra olacağını da hatırlatıyor.


Mehmet Ali Döke*


Astronomiye ilginiz varsa ya da gökyüzüne alıcı gözüyle bakanlardansanız belki zaten dikkatinizi çekmiştir. Gün batımında ya da gün doğumunda yıldızların çıplak gözle görünemez olduğu alacakaranlık içinden rahatça seçip görebileceğimiz birkaç gök cismi vardır. Bunlardan en bilindik olanı tabii ki Dünya’nın uydusu Ay’dır. Fakat ondan çok daha küçük ama yıldızlardan daha parlak olan beş cisim daha bulunur. Bunlar, Güneş Sistemi’nin gezegenlerinden Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’dür. Kadim zamanlardan beri kolay gözlenebilir oldukları için insanların ilgi ve hayranlığına nesne olan bu gezegenlerin her birinin kendine has parlaklıkları, renkleri ve konumları bulunduğundan birbirlerinden ayırt edilmeleri de oldukça kolaydır.

Bizden çok uzakta bulunan yıldızların ışığı noktasal ve gök küre üzerinde görece sabit bir noktadan gelirken, gezegenlerin ışığı biraz daha geniş bir yüzeyi kaplar ve gökyüzünde arka plan oluşturan yıldızlara kıyasla yerleri günden güne değişir. Gezegenlerin Güneş etrafındaki kendilerine özel yörüngelerinden kaynaklı bu değişimler sonucunda onları bulabilmek için bakmamız gereken alan ve günün en uygun zamanı yıl içinde değiştiği gibi gezegenlerin birbirine daha yakın ve daha uzak görünmesi de doğaldır. Burada hatırlatmak gerekir, bizim bakış açımıza göre yakınlaşıp uzaklaşmaları ile gezegenlerin arasındaki gerçek mesafe ilgisizdir. Bizim algıladığımız mesafe tamamen bir bakış açısı meselesi, bir görsel yanılsamadır. Tabii ki bu durum gezegenlerin bizim açımızdan algılanan dansını daha az ilginç ya da büyüleyici kılmaz.

Bu gezegenlerden ikisi, Jüpiter ve Satürn ortalama 19 bin 859 yılda bir bizim bakış açımızla birbirlerine en yakın konuma gelirler. Bu duruma büyük kavuşum denir ve insanların yüzlerce yıldır ilgiyle takip ettiği astronomik danslardan biridir. Son büyük kavuşum 31 Mayıs 2000’de gerçekleşmişti. Şimdi, yaklaşık 20 yıl sonra ise bir diğer büyük kavuşma olmak üzere. Eğer siz de dikkat ettiyseniz belki de zaten iki parlak cismin her akşam birbirine daha da yaklaştığını fark etmişsinizdir bile. İki gezegenin arasındaki boşluğun gitgide kapanışını izlemek cidden büyüleyici.

Fakat bu seneki büyük kavuşum öyle her zaman olanlardan değil. Zira gezegenlerin yörüngelerindeki ufak sapmalardan kaynaklı olarak her dört yüz yılda bir aralarındaki açıklık iyice kapanmakta ve daha da özel bir kavuşum gözlenmekte. Bundan bir önceki yakın kavuşum 1623 senesinde olmuştu. Fakat o bile bu kadar yakın değildi. 21 Aralık’ta yaşanmak üzere olan yeni kavuşumda Jüpiter ve Satürn arasındaki açısal uzaklık 6 ark dakikaya düşecek – en son 4 Mart 1226’da görülmüş bir durum.

Açısal uzaklık ve ark dakika hakkında

Burada açısal uzaklık ve ark dakika kavramlarına değinmek gerekiyor. Hadi gelin eskilerde kalmış geometri bilginizin pasını atalım ya da yeni öğrenenler için pekiştirme olsun.

Açısal uzaklık, iki nesneyi bu nesnelerden her birini farklı üçüncü bir konumda bulunan gözlemciye bağlayan doğruların arasında kalan açıdır. Büyük kavuşum örneğinde, Jüpiter’le Dünya’yı birleştiren bir doğru ile Satürn’le Dünya’yı birleştiren bir doğrunun Dünya’daki kesişim noktalarında oluşturdukları açı, Dünya’daki bir gözlemciye göre Jüpiter ve Satürn arasındaki açısal uzaklık olarak hesaplanır. Doğal olarak bu açı, çizimler gözlemcinin bakış açısına göre birbirlerinden uzaklaştıkça büyür, birbirlerine yaklaştıkça küçülür. Geometriden daha tanıdık gelen, bir çemberin 360 eşit parçasından birine denk gelen derece kavramı eldeki açıdan daha büyükse, dereceden küçük birimler olan ark dakika ve ark saniye kullanılır. Bir derece, 60 dakika ve bir dakika da 60 saniyeye bölünür. Tanıdık geldi mi? Evet, yuvarlak kadranlı saatlerde kullandığımız dakika ve saniye sistemi de aynen bu açısal uzunluk yaklaşımından yararlanmaktadır.

Peki, 6 ark dakika ne kadar yakın ya da ne kadar uzak? Zihnimizde açısal uzaklıkların büyüklüklerine dair bir altyapı oluşturmak için en kolay iki yol görmezden gelemediğimiz gök cisimlerinin açısal çaplarını öğrenmek ve insan bedeninden de yararlanarak bazı kabataslak açısal uzunluklar belirlemek olacaktır. Örneğin, Güneş’in Dünya’dan gözlendiğindeki çapı yaklaşık 30 ark dakikadır. Dolunay da neredeyse tamamen aynı alanı kaplar. Gerçek çapları arasında 400 kat fark olan bu iki cismin aynı açısal çapa sahip olması sayesinde herkesi büyüleyen, savaşları durdurup kehanetlere kaynak olan Güneş tutulmasını Dünya’dan izleme ayrıcalığına sahip oluruz. Şimdi bu bilgiler ışığında Ay’ın gökte kapladığı alanı ve çapını zihninizde canlandırın. Ve şimdi düşünün ki Jüpiter ve Satürn arasındaki açısal mesafe bu yazı yayına çıktığında neredeyse Ay’ın çapının beşte biri kadar olacak. Düşüncesi bile heyecan verici! Bu yakınlaşmanın, astronomiye gönül vermiş her seviyeden gözlemci için ayrı bir önemi var. Zira düşük güçte bir teleskop ya da iyi kalite bir dürbün kullanılarak tek bir görüş alanında her iki gezegen ve uydularını gözlemlemek mümkün olacak.

Gerek çıplak gözle gerekse optik cihazlarla gözlem yapmanın ilk adımı tabii ki gözlemek istediğimiz cisimleri devasa gök kubbede bulup tanımlamak olacak. Eğer şimdiye kadar gezegenlere dikkat etmediyseniz ya da astronomi bilginiz biraz körelmişse üzülmeyin. Yapmanız gereken, batısı açık bir yere gidip gün batımını beklemek. Eğer şehirdeyseniz, yüksek katta ve batı cepheli bir daire işinizi görebilir. Eğer kırsalda iseniz batısında ağaç ya da ev bulunmayan bir arazi yeterli olacaktır. Güneş battıktan yaklaşık bir saat sonra karanlığın hükmü henüz tam yerleşmemişken batıda ve biraz yüksekte önce Jüpiter, hemen ardından da daha soluk olan Satürn belirecektir. Yıldızlardan daha parlak ve daha büyük görünen bu iki cismi ayırt etmekte zorlanmayacağınızı düşünüyorum. Hangisinin hangisi olduğunu karıştırırsanız, hatırlayın: görece üstte ve soluk olan Satürn, görece altta ve parlak olan Jüpiter.

Unutmayın, genç arkadaşlar bu güzelliği iki defa tatma şansı yakalayabilecekse de bu kaçarsa çoğumuz için tekrarı olmayacak. Zira bir dahaki çok yakın büyük kavuşum 80 yıl sonra. Tabii enlere fazla saplanmayıp, her yirmi yılda bir gün batımında batıya bakıp tanıklık ettiğimizin güzelliğin, içinde bir toz tanesi gibi durduğumuz evrenimizin bize bir armağanı olduğunu hatırlamanın da bir sakıncası yok. Hadi bakalım, varsa kapın dürbünleri teleskopları. Yoksa da ziyanı yok, kendinize güzel bir gözlem noktası bulun ve bu kozmik gösterinin tadını çıkarın.


Kaynaklar

https://www.nasa.gov/feature/the-great-conjunction-of-jupiter-and-saturn
https://www.scientificamerican.com/article/jupiter-and-saturns-great-conjunction-is-the-best-in-800-years-heres-how-to-see-it/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kavu%C5%9Fum
https://en.wikipedia.org/wiki/Great_conjunction

* Puerto Rico Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı, entomolog


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Sight & Sound’a göre 2020'nin en iyi 50 filmi
Sonraki Haber
Tarihin bilinen ilk ‘taciz ifşacısı’: Mezopotamyalı Enheduanna