Ana SayfaManşet‘İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararı yok hükmündedir’

‘İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararı yok hükmündedir’

HABER MERKEZİ – İstanbul Sözleşmesi’nin feshi kararına tepkiler sürüyor. Kadın örgütleri ve avukatlar, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini kabul etmiyoruz.  Karar bizim için  yok hükmündedir. Sözleşme yürürlüktedir. Bu karar ile kaybeden Türkiye’dir. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyor.


Haber: Yadigar Aygün


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile 20 Mart’ta feshedilen İstanbul Sözleşmesi, 1 Temmuz’da yürürlükten kaldırılacak.

AKP hükümeti uzun süredir İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışıyor. Kadın örgütleri ve kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmaya çalışılmasına oldukça tepkili.

Kadın hakları mücadelesinde bazı önemli kazanımlar ve tarihçeler

Türkiye’de kadınlar uzun yıllardır ataerkil sisteme ve erkek şiddetine karşı mücadele ediyor. Kadınlar bu uzun süren mücadele sürecinde pek çok kazanım elde etti.

Bunlardan biri 1987’de Çankırı’da Mustafa Durmuş adlı bir hakimin şiddet nedeniyle boşanmak isteyen bir kadının davasını “Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmemeli” diyerek reddetmesi oldu.

Kadınlar, erkek şiddetinin toplumda meşrulaştığını örnekleyen bu karara karşı mücadeleye başladı. 17 Mayıs’ta 2 bin 500 kadın “Dayağın çıktığı cenneti istemiyoruz”, “Haklı dayak yoktur”, “Dayak aileden çıkmadır” dediler ve kadınları erkek şiddetine karşı mücadele etmeye çağırdılar.

İstanbul’da 12 Eylül askeri darbesinin ardından ilk izinli kitlesel kadın yürüyüşü olan “Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü” Kadıköy İskele’den başladı ve Yoğurtçu parkında mitingle devam etti. Yürüyüşün ardından şiddete maruz bırakılan kadınlara danışmanlık hizmeti verilmesi ve kadın sığınağının açılması hedeflendi. Yürüyüş feminist hareket açısından bir dönüm noktası oldu.

Kadınların mücadelesiyle birlikte 2000’lerin başında “Evin reisi” kavramı Medeni Kanunu’ndan çıkarıldı.

Kadınları erkek şiddetine karşı koruyan 6284 Sayılı Kanun, 8 Mart 2012 tarihinde oy birliğiyle TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek 20 Mart 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.

11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi.

 Erkek şiddeti her yıl artıyor

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre; 2008 yılında, 66, 2009 yılında 125, 2010 yılında 203, 2011 yılında 130, 2012 yılında 145, 2013 yılında 231, 2014 yılında 290, 2015 yılında 293, 2016 yılında 289, 2017 yılında, 350, 2018 yılında 404, 2019 yılında 421, 2020 yılında 409 2021 yılında 154 öldürüldü.

14 yılda toplam 3 bin 510 kadın öldürüldü. Verileri incelediğimizde kadına yönelik erkek şiddeti sürekli artış gösterdi.

İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu’ndan Rüya Kurtuluş ve Avukat Selin Nakıpoğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını ve bu karara karşı neler yapılması gerektiğini Gazete Karınca’ya anlattı.

Kadınlara karşı ilan edilen bir savaş

Rüya Kurtuluş

İstanbul Sözleşmesini Uygula Kampanya Grubu adına konuşan Rüya Kurtuluş, AKP hükümetinin kadın bedeni üzerinde bir kontrol mekanizması kurarak kadınları baskı altına almaya çalıştığını belirtiyor.

Bu çok açık olarak kadınlara karşı ilan edilmiş bir savaş. Bu savaşın bir tarafı Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir tarafı evimizdeki erkekler. Devlet, kadınlara karşı adeta bir suç zinciri gibi çalışıyor. Gerçek bir kadın düşmanı iktidarla karşı karşıyayız. Biz kadınlar,  eşit ve özgür yaşamak için çok uzun yıldır mücadele ediyoruz.  Hem Dünya’da hem de Türkiye’de çok yol kat ettik. Çok kazanım elde ettik. Bu kazanımlarımız sayesinde iktidar kadınlar üzerinde istedikleri kontrolü sağlayamıyor. Bizim bir dönem mücadele ile kazanmış olduğumuz hakları bir bir geri almaya  çalışıyor.

Diğer sözleşmeleri de etkileyecek

AKP hükümeti, çocuk istismarı faillerine af düzenlemesini dönem dönem Meclis’e getiriyor. Bugüne kadar Meclis’e getirilen çocuk istismarı faillerine af yasa tasarıları kamuoyu ve kadınların tepkisi nedeniyle geri çekildi.

Kurtuluş, İstanbul Sözleşmesi yürürlükten kaldırılırsa kadınları, çocukları koruyan diğer sözleşmelerinde ortadan kaldırılabileceğine şu sözlerle dikkat çekiyor:

İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması muhakkak diğer sözleşmeleri de etkileyecek. 6284 Sayılı Kanuna uzun süredir çeşitli AKP’li ve tarikat çevrelerinden itirazlar var. Nafaka hakkına itirazlar var. Bunun dışında çeşitli uluslararası sözleşmeleri tartışmaya başladılar. Çocuklar ile ilgili sözleşmeleri tartışmaya başladılar.  Biliyoruz ki çocuk istismarına karşı af yasa tasarısı  ara ara Meclis gündemine geliyor ve hala kendi ajandalarında olduğunu biliyoruz. İstanbul Sözleşmesi sadece bir başlangıç olur, devamı gelir.  O yüzden biz yıllardır kazandığımız haklarımızı bırakmaya hiç niyetimiz yok. İstanbul Sözleşmesini kaldırmak AKP için hiç kolay olmayacak. Mutlaka engel olacağız. 

‘Sivil itaatsizlik eylemi yapacağız’

İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kararına karşı kadın örgütleri, ve kadınlar Türkiye’nin pek çok ilinde eylem ve etkinlikler gerçekleştiriyor. Bu kapsamda kadınlar, 1 Temmuz’da Türkiye’de sivil itaatsizlik eylemi gerçekleştirecek.

Rüya Kurtuluş, kadın kazanımlarının bugüne kolay gelmediğini hatırlatarak, kadınları eylem ve etkinliklere çağırdı.

İstanbul Sözleşmesi’ni imzalattık. Bu hiç kolay bir mücadele süreci değildi. Çok bedel ödendi. Bugüne kadar çok emek harcandı. Kadınlar, büyük değişim ve dönüşümler yaşadı. 1 Temmuz’a kadar yükselen bir mücadele içerisinde olacağız.  Sokak eylemlerimiz devam edecek.  Kapı kapı dolaşacağız. 1 Temmuz Günü büyük bir itaatsizlik eylemi yapacağız.  Eşitlikten yana, özgürlükten yana olan herkesi kadınların mücadelesine destek olmaya çağırıyoruz. Eylemlerimize ve etkinliklerimize bütün kadınları bekliyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden ve haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz.

‘Haklara topyekün bir  saldırıdır’

Selin Nakıpoğlu

Avukat Selin Nakıpoğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını değerlendirdi. Nakıpoğlu, İstabul Sözleşmesi’nin feshinin kadın, çocuk, LGBTİ+ bireylerin yaşam haklarına yönelik büyük bir tehdit oluşturduğuna şu sözlerle dikkat çekiyor:

Kadınların şiddete itiraz etmeden evlerinde kalmaya devam etmesini istedikleri için İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istiyorlar.   Kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+ haklarına topyekün bir saldırıdır. Bu ülkedeki çocukların, kadınların LGBTİ+’ların hayatı söz konusu. Kadınları karanlık bir koridora çekmeye çalışıyorlar. Kadın bedeni uzun süredir sınır tanımayan bir kuşatma altında. Kadınların hayatta kalma mücadelesinin erkeklerin siyaset hesaplarında sadece bir başlık halinde olduğunu görüyoruz.

Birtakım dini cemaatler, ismi şaibeli vakıflar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek Türkiye’yi, dünyanın hangi tarafına sürüklemek istiyorlar? Bu iktidar, altına imza atıp zamanında bolca reklamını yaptığı İstanbul Sözleşmesi’nin hangi müeyyidelerini yerine getirdi ki? Şimdi de çekilmek istiyor?  Sözleşme’den çekilmek demek kadınların hayatını güvence altına alan bariyerlerin yıkılmasıdır. Sözleşmeden imzanın çekilmesi bu iktidar için bir zafer değil, büyük hezimet olmuştur. Ne yazık ki bunu yaşamaktayız. Kimse, kadınları, çocukları ve LGBTİ+’ları , erkek şiddeti karşında  korumasız bırakamaz. İnsan hakları prensiplerinin ihlali söz konusudur.

‘Karar yok hükmündedir’ 

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile gerçekleşen İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının kendileri açısından yok hükmünde olduğunu belirten avukat Nakıpoğlu, bu kararnamenin hukuken bir anlam ifade etmediğini şu sözlerle vurguluyor:

İmza çekilme kararı yok hükmündedir. Her bakımdan hukuken sakat bir karardır. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih edilmesini kabul etmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. Sözleşme yürürlüktedir. 1 Temmuz’a kadar da öyle olacaktır.   İnanıyorum ki bu yanlış karardan dönülecektir. Bu karardan ivedi olarak dönülmelidir. Bu karar ile kaybeden Türkiye’dir. Bu kimileri için bir zafer ise ancak Pirus Zaferi’dir. Yani kazananı yoktur.  Ben, ‘İmzayı çekiyoruz’ kararına bireysel olarak mücadelemi vermeye devam ediyorum. Danıştay’da davamı açtım. İlgili hukuki süreçlerde taleplerimi iletmeye bir avukat olarak devam edeceğim.  Biz kadınlar, yıllardır direniyoruz. Direnmeye devam edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi yaşatır. İstanbul Sözleşmesi’nden asla vazgeçmeyeceğiz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Avukat Nakıpoğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin önemini şu şekilde sıraladı: 

*İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik erkek şiddetini önlemek konusunda en kapsamlı ve bağlayıcı olan uluslararası belgedir.

*Sözleşmenin amacı kadına yönelik erkek şiddetini ve hane içi şiddeti önlemek.

*Sözleşmenin öncü niteliği, kadına yönelik erkek şiddetini sadece kadınları koruyarak sonlandıracak bir olgu olarak görmeyip şiddetini önlenebilir olduğuna da dikkat çekmesidir.

*Sözleşme, şiddetini kaynağı olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadeleyi merkeze almaktadır. Sözleşme ile kadınların herhangi bir nedenle ayrımcılığa maruz kalmadan haklarından yararlanmaları garanti altına alınmaktadır.

*Sözleşme kadınların ihtiyaçlarını bütüncül bir yaklaşım ile ele alan bir çalışmadır. Sözleşme kadınların erkek şiddetinden uzaklaşmak, korunmak için erişebilecekleri tüm mekanizmalarda yaşanan tıkanıklıkları çözmeye olanak veren bir araçtır.

*Sözleşme ile kadına yönelik erkek şiddetinin ulusal sınırları aşan boyutu kabul edildi. Taraf devletlere uluslararası iş birliği yükümlülükleri getirildi. En önemlilerinden biri de sözleşme ile şiddet tanımına fiziksel şiddet dışındaki şiddet türleri ve ısrarlı takip dahil edilmiştir.




Önceki Haber
Yeni gözde “Net Sıfır”
Sonraki Haber
Mevcut en güncel haber.