Antep Büyükşehir Belediyesi Fatma Şahin’in “60 bin nüfuslu bir ilçenin yarısından çoğu yok” diyerek dikkat çektiği İslahiye ilçesindeki depremzedeler, sahipsiz bırakıldıklarını vurguluyor: İslahiye’nin her tarafı paramparça, dümdüz. Bağrımız yanıyor, yüreğimiz yanıyor. Bize bir imkan tanıyın, bir şeyler yapın.
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Müjdat Can’ın Antep İslahiye’den izlenimleri şöyle;
Maraş merkezli depremlerden etkilenen Antep’in İslahiye ilçesinde, halk zor bir günü daha geride bıraktı.
AFAD ekiplerinin depremden 20 saat sonra ulaştığı ilçedeki enkazlardan çok sayıda cansız beden çıkartılırken, ekiplerin yetersizliği nedeniyle can kayıplarının artmasından endişe ediliyor.
“Sahipsiz bırakıldık” diyen yurttaşlar, devlete ve iktidara tepkili.
Atatürk Mahallesi’nde çöken Sefa Apartmanı’nın enkazından çıkartılan ve hala enkazda yakınları bulunan Musa Köse, dünden bu yana 4 cenaze ve 1 yaralının çıkarıldığını, en az 15 kişinin ise hala enkazda olduğunu ifade ediyor.
Enkaz altında kalanlardan “Yaşıyoruz” mesajının atıldığını ancak bir enkaz kaldırma çalışması olmadığını söyleyen Köse, ilçenin yerle bir olduğunu, yetkililerin ise hala bölgeye ulaşmadığını belirtiyor.
İlçede yurttaşların kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalıştığını dile getiren Köse, şunları söylüyor:
Dışarıdan ekmek gelmiyor. Ekmek ve çadır gelse insanlar barınır. İnsanlar ya köye gidiyor ya da arabasında kalıyor. Sokaklarda ateş yanıyor. En büyük sorun yakıt. Hiçbir yerde tüp yok. Kimse çocuklarının eşyalarını alamıyor. Burada adam pijamasıyla enkazdan dışarı çıkmış. Bir an önce çadır kurulsun, insanlar barınsın. İçerideki mağdurlara, ölü ya da sağ yetişmek istiyoruz. Elimizden ne geliyorsa onu yapalım.
Yetkililerden ‘yoğunluk var’ yanıtı
Depremin ardından Antep’ten ilçeye gelen Güllü adlı kadın da geldiğinde hiçbir çalışmanın olmadığını gördüğünü söylüyor.
UMKE (Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi), AFAD ve Cumhurbaşkanlığı’na başvurduklarını ancak “her yerde yoğunluk olduğu” yanıtını aldıklarını ifade eden Güllü, “Ama memleketim olan İslahiye’nin her tarafı paramparça, dümdüz. Bağrımız yanıyor, yüreğimiz yanıyor. Bize bir imkan tanıyın, bir şeyler yapın” diye sesleniyor.
‘Oy zamanı gelmeyin’
Yalnızca “oy zamanı” gelinmemesini isteyen Güllü, şöyle devam ediyor:
Ne diyelim ne söyleyelim, acımız fazla. 6 kişiyi toprağa verdik. O cenazelerle uyuduk, hiç kimse ilgilenmedi. Yetkililer geliyor bakıyor, hiçbir şey yapmıyor. Bu devlet bu kadar mı yok? Her yerde her şey var ama burada neden yok? Hala binada canlılar var ama kimse yok. Belirsizlikten çok çaresiziz.