Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında “YSK’ya güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konulan 4 pusulanın 3’ü doğru 1’i yanlış diyen YSK topluma güven vermez. Anadolu Ajansı’na da güvenmiyoruz” dedi.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV’de Liderler Özel programına katıldı. Seçime ve ülkenin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu’nun söyleşisinin satır başları şöyle:
Ayrıştırıcı dil kullanılması, topluma keskin yayılması… Medyada, sendikada ayrışmayı görüyorsun. Kutuplaştırıcı anlayışın olması beni en üzen olay. Benim de hatamı söyleyebilirler. Halkın hakemliğinden korktular.
‘Parti ile devleti ayırmayan toplum haline geldik’
Siyasi liderlerin kavga etmemesi lazım. Birlikte yarışmalıyız. Bu çerçevede kavga, kullanılan diller, toplumun kutuplaşması, yanlış politikaların takip edilmesi… Bu yanlışlığı sadece topluma yansıtmakla kalmadılar, devletin kadrolarına da yansıttılar. Vali devleti temsil eder. KKTC’ye atanan büyükelçi, açık açık iktidar propagandası yapıyor. Parti ayrı devlet ayrıdır. Parti ile devleti ayırmayan toplum haline geldik. Siyasi partiler geçicidir. Devleti yönetirler, devlet bakidir. Devletleşen, tüm organlarını kendisine tabi kılan, yanlışları görmeyen, temel kolonlarını sarsan bazılarını yıkan, yasama, medya gibi anlayış çıktı ortaya. Bu kolonları yeniden sağlamlaştıracağız.
‘YSK’ya güvenmiyoruz’
Tam bir buçuk yıldır seçim güvenliği için çalışıyoruz. YSK’ya güvenmiyoruz. Aynı zarfın içine konulan 4 pusulanın 3’ü doğru 1’i yanlış diyen YSK topluma güven vermez. Kaç sandık var, YSK’dan veriler geldi, hangi sandıkta görevlimiz olacak. Gönüllü ekibimiz her sandık görevlisini aradı. Ayrıca eğitime alındılar. Anadolu Ajansı’na da güvenmiyoruz.
‘Sormazdık neden 1 kilo makarnaya muhtaç hale geldi diye’
Bu ülkede soğan bile alınamayacak noktaya geliyorsa ve ürünler taneyle satılmaya başlandıysa, zengin toprakları olan bir ülke nasıl bu konuma geliyor. Hayvan, et, buğday dışarıdan… Neden böyle oldu, kim yaptı bunları? Ülkeyi bu hale getiren kim? Siyasi iktidar, kendi çiftçisiyle rekabet ediyor. Fiyatlar yükseliyor, vatandaşın alım gücü yok. Soğana muhtaç hale geldi vatandaş. Geçmişte vatandaşı 2 kilo bilmem neye oy veriyorsun, sana şunu verdiler oy veriyorsun diye eleştirirdik, sormazdık neden 1 kilo makarnaya muhtaç hale geldi diye. Bunu eleştirdim. Biz gerçekten halkın partisi olma konusunda mesafe alıyoruz.
‘Beka sorunu budur, kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden düzen’
Bir ülkede 20 milyon kişi devletten gelecek yardımı bekliyorsa ciddi bir sorun var demektir. Normalde bu sayının düşmesi lazım. Sayıyı artırdılar bununla da övünüyorlar. Asıl temel sorun budur. Beka sorunu budur. Kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden düzen. Bunun düzelmesi lazım. Vatandaşlar yoksulu bilmeyecek, sosyal devlet bilecek, afişe etmeyecek yoksulu. Devlet vatandaşın soyulmasına hizmet etmez, güzel bir gelecek vaat eder.
Anadolu’nun içi boşaldı biz yeniden hareketlendireceğiz. Anadolu gelişecek, istihdam yaratacak. 5 yıl içinde projemiz yürürlüğe girecek, İstanbul’un nüfusu 2 buçuk milyon azalacak. Bizim düşündüklerimizi hayal edemezler, bunun neresi tefecilik. Adam gelecek, yatırım yapacak. 21 yılda AK Parti hükümetleri bütçeden 537 milyar 574 milyon dolar faiz ödediler. Bu tefecilik değil midir? 85 milyon kime çalıştı? Bu faizi milletin cebinden ödediniz. Çıksın Erdoğan bu rakam doğru değil desin.
‘Birinci turda bu iş biter’
İkinci tura kalmaz, birinci turda bu iş biter. Ben bu ülkenin gençlerine güveniyorum. Seçimin kaderini belirleyecek olanlar gençler. Biz değiliz. Yaklaşık 5 milyon 300 bin genç ilk kez sandığa gidip oy kullanacak. Bu gençler var olan düzenden zaten memnun değiller. Onları sandığı götürmemiz lazım. Türkiye’nin kaderini değişecekler.
Parlamentoda çoğunluğu alacağız. Öyle bir tablo var. AK Partililer de zaten güçlendirilmiş parlamenter sistemi isteyecekler. Siyaset yapma haklarını ellerinden aldılar. Zaten istiyorlar. Onlar belki çıkıp net ifade etmiyorlar da arkadaşlar görüşüyorlar, parlamentoda konuşuyorlar.
Vizesiz Avrupa
İlk 3 ay içinde Avrupa Birliği ile olan vize sorununu aşmak istiyoruz. Düzenlemeleri yapacağız. İlla dayatma kültürü ile iş mi yapılır, bizim aklımız yok mu? Kendi irademizle ülkemize getirebiliriz. Birinci sınıf demokrasiyle. Vizesiz Avrupa’ya gidilsin, neden olmasın?
İntibaklar yapılmadı. Devlet adaletli olmalıdır. Herkesi eşitlerseniz benden neden fazla pirim aldınız. Düşük pirim öderdim aynı maaşı alırdım. Devlet adaletsizliği gidermek zorundadır. Öğretmenlere de öğretmenler gününde bir maaş ikramiye vererek ödüllendirilmesi gerekiyor. Özel bir yasa, meslek kanunu çıkarmak lazım, çıkardılar da bir işe yaramadı. Devlet taşeron işçi çalıştırmaz, ücretli öğretmen, sözleşmeli öğretmen çalıştırmaz, kadrolu işçi, kadrolu öğretmen çalıştırır.