Ana SayfaEkonomiSeçim öncesi “ekonomide OHAL”: TL’de neler oluyor?

Seçim öncesi “ekonomide OHAL”: TL’de neler oluyor?

HABER MERKEZİ – Seçimlere kısa bir süre kala Londra’daki swap piyasasında TL’nin gecelik faizi yüzde 1000’i aşarken, borsada kayıplar arttı, dolar kuru tekrar yukarı yönlü hareket etmeye başladı. Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda bu tablo “provakatif eylemler” olarak görülüyor, ancak iktisatçılar bu konuda iktidarla hemfikir değil. Kimi iktisatçılara göre iktidar seçim öncesi TL’deki kayıpları azaltma arayışında, hatta bunun için bir nevi “ekonomide OHAL” ilan etti.

31 Mart tarihli yerel seçimlere sayılı günler kala dolar/TL’deki hareketlilik dikkat çekiyor.

Öyle ki Cuma günü haftayı 5.80 seviyelerinde kapayan dolar kuru, yeni haftada 5.30’lara kadar geriledi.

Kurdaki bu gerilemede, Merkez Bankası’nın Pazartesi ve Salı günü bir hafta vadede repo fonlaması gerçekleştirmeyerek örtülü faiz artırımına gidişi etkili oldu.

Kur, saat 16.26 itibarıyla ise 5.44 seviyelerinde seyrediyor, ancak yine de son günlerde geniş bir bantta dalgalanıyor.

Peki, TL’de son durum bu haldeyken ekonomide neler oluyor, TL’deki hızlı değer kayıpları ve kazanımlarının nedeni ne?

Merkez Bankası rezervlerindeki kayıplar

Merkez Bankası’nın rezervlerinin son iki haftadaki kaybı 5.5 milyar doları aştı.

Prof. Dr. Erinç Yeldan’ın bildirdiğine göre kısa vadeli dış borcun, Merkez Bankası rezervlerine oranı ise yüzde 120’nin üzerine çıktı.

Söz konusu oran, Türkiye’de ekonomik krizlerin yaşandığı 2009’da yüzde 65 civarındayken, bugün 2001 krizi öncesine denk düzeyde.

Bu verilere rağmen Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, brüt rezervlerde böylesine dalgalanmaların olağan olduğunu söylüyor, durumun sıra dışı olmadığını savunuyor.

Kamu bankalarına aktarılıyor

Bir diğer iktisatçı Atilla Yeşilada ise, eriyen döviz rezervlerinin muhtemelen kamu bankalarına verildiğini belirtiyor.

Dünya gazetesinde bugün yer alan bir haber de Yeşilada’nın bu tezini destekler nitelikte.

Habere göre gece sığ piyasada sert oynaklıklarının önüne geçilmesi için kamu bankaları “nöbetçi” olarak kalıyor ve dolar satarak TL’yi “savunuyor.”

Bu adımla birlikte yabancı bankaların Türk Lirası elde etmek için kullandığı Londra swap piyasasında liranın faizi yüzde 1000’i aştı.

Geçen hafta yüzde 22 seviyesinde seyreden bu oran son iki gün içinde katlanarak yükseldi, 2001’deki ekonomik krizi sırasında görülen seviye yüzde 71’di.

Uluslararası haber ajansı Reuters, kamu bankalarının eğiliminin piyasadaki likiditeyi azaltarak TL’nin maliyetini yükselttiğini söylüyor.

Bloomberg haber ajansına göre de Türk Lirası pozisyonlarıyla ilgili işlem yapmak isteyen yabancı fonların bunun için bir karşı taraf bulamaması faizlerin yükselmesinde ana neden.

Bu gelişmelerin yanı sıra devletin tahvil satışı da son yılların zirvesinde.

Öyle ki, Türkiye’nin 2019’un ilk üç aylık döneminde yabancı para cinsinden yaptığı tahvil satışı, son altı yılın her birinde yapılan satış miktarını aştı.

Öte yandan piyasalardaki bu dalgalanmalar Türkiye’nin risk primini gösteren kredi temerrüt swaplarının (CDS) yükselmesine yol açmış durumda.

Türkiye’nin CDS’leri son bir hafta içerisinde 100 puan artarak son 6.5 ayın en yüksek seviyesi olan 441 puana çıktı, borsada kayıplar da arttı.

Tüm bunlar bir yandan TL’ye dayalı yatırım araçları üzerinde satış baskısı artıyor.

İktidar ne yapmak istiyor?

Ankara, TL’deki kayıpların arkasında “malum odaklar” olduğunu savunuyor.

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem, “Kara Pazartesi” adı verdiği senaryonun iflas ettiğini söylüyor, “Şimdi maliyetine katlanacaklar” diye ekliyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ise kurda yaşanan yükselişi “provakatif eylemler” olarak değerlendiriyor.

“Ekonomide OHAL”

Hükümet kanadından yapılan bu açıklamalara karşın kimi iktisatçılar, bu gelişmeleri iktidarın bir seçim hazırlığı olarak görüyor.

İktisatçı Özlem Albayrak, TL’deki değer kaybını baskılamak için atılan adımlarla yaratılan bu durumun sürdürülemeyeceğini söylüyor.

Albayrak, dolar kurunun yabancı para cinsinden yükümlülüğü olan yerlilerin talebiyle arttığını kaydediyor.

Stratejist Timothy Ash de Albayrak ile hemfikir.

Ash, yerel seçimlerde ne olursa olsun politika anlamında Türkiye’nin hata yapma şansının artık kalmadığını söylüyor. 

Bir diğer iktisatçı Ümit Akçay’a göre ise bu tablonun adı “ekonomide OHAL.”

Akçay da mevcut durumun seçim sonrası sürdürülmesinin olası olmadığını dile getiriyor.


Gazete Karınca, Artı Gerçek, BBC Türkçe, Dünya, Bloomberg

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Dosyalar ayrılmıştı: Nusaybin Davası'nda bir kişi tahliye edildi
Sonraki Haber
Bir çocuğu sistematik cinsel istismara maruz bırakan erkeğe 30 yıl hapis cezası