Ana SayfaDünyaBolivya seçimleri Latin Amerika’ya umut olabilir mi?

Bolivya seçimleri Latin Amerika’ya umut olabilir mi?

HABER MERKEZİ – Askeri darbe sonrası Bolivya’da yapılan devlet başkanlığı seçimini Evo Morales’in partisi Sosyalizme Doğru Hareketi’nin adayı Luis Arce’nin kazanmasının önemli olduğunu belirten yazar Metin Yeğin’e göre, bu seçim sonuçları hem Latin Amerika’ya hem de diğer bölgelere umut olacak.

Bolivya’da 20 Ekim 2019 tarihindeki devlet başkanlığı seçimlerinde hile yapıldığı suçlaması yöneltilen Evo Morales, 10 Kasım 2019’da ordunun baskısıyla istifa etmek zorunda kalmıştı.

Morales ordunun darbesiyle gerçekleşen istifası sonrası Meksika’ya sığınmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, Bolivya’daki iktidar değişikliğini memnuniyetle karşıladığını açıklamış ve demokrasinin muhafaza edildiğini savunmuştu.

Bolivya’da Jeanine Anez yönetimindeki geçici bir hükümet kurulmuş ve hükümet ABD’ye 11 yıl sonra tekrar büyükelçi atamıştı.

Anez hükümeti ile birlikte Morales ve partisi Sosyalizme Doğru Hareketi’nin (MAS) yıllardır sürdürdüğü sol politikalar terk edilmişti.

Ancak geçtiğimiz 19 Ekim’de yapılan seçimleri MAS adayı Luis Arce en yakın rakibine 20 puanlık fark atarak kazandı.

Darbeden sonra yapılan ilk seçimle Sosyalizme Doğru Hareketi’nin yeniden iktidara gelmesi, bölge halkları açısından çok önemli görülüyor.

Latin Amerika için çok önemli bir gelişme

Yazar Metin Yeğin, Bolivya’da yaşanan gelişmeleri ve bunun Latin Amerika’daki diğer ülkeler için ne anlam ifade ettiğini Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’e anlattı.

Metin Yeğin

Neoliberalizmin uygulandığı ilk bölgenin Latin Amerika olduğunu kaydeden Yeğin, bundan kaynaklı ilk karşı koyuşların da buradan çıktığını ifade etti. Fakat karşı çıkışların popülerist bir dalga olduğunun altını çizen Yeğin, şöyle konuştu:

Birçok ülkede neoliberalizmin yarattığı yıkıcılık üzerine isyanlar ortaya çıkmıştı. Bunun başında Bolivya, Brezilya, hatta bugüne kadar çok muhafazakar olan Honduras ve kısmen Şili geliyor diyebiliriz. Sonra bu dalga Honduras’taki darbe ile geri döndü. Popülist iktidarlar artık peş peşe kaybetmeye başladı. Bunların içerisinde son 2 yer Venezüella ve Brezilya kalmıştı. Bolivya da geçen seneki darbeden sonra geri döndü. Bu çok önemli çünkü ilk defa darbeden kısa sonra bir dönüş yaşandı. Hatta Bolivya’da Morales iktidarına rağmen geri döndü. Bu yüzden Latin Amerika için çok önemli bir gelişme.

Bolivya’dan önce Brezilya’da yapılan darbeye de değinen Yeğin, Bolivya halkının Brezilya’ya göre daha örgütlü olduğunu aktardı.

Brezilya İşçi Partisi’nin 40 ayrı gruptan oluştuğuna dikkat çeken Yeğin, parti lideri Lula da Silva’nın başkan olmasına rağmen Meclis’teki çoğunluğun sağcılarda olduğunu hatırlattı.

Bolivya’nın böyle olmadığını belirten Yeğin, “Bolivya’da herkes cebinde en az üç tane örgütlenme kartı taşır. Sendikaya, mahalle örgütlenme komitesine ve daha en az iki ayrı komiteye üyedir. Bu da 1951’de maden işçilerinin yaptığı devrimden beri böyledir. Özellikle bu seçimler ile birlikte yerliler geriye döndü. Bu yüzden Bolivya’daki tam bir örgütlenme zaferidir. Seçimle tek başına zaten kazanılamıyor. Kazanılsa bile eğer sizin bir örgütlenmeniz yoksa her an kaybedilebilirsiniz” diye belirtti.

ABD’nin bölgedeki denetimi

ABD’nin Latin Amerika üzerindeki denetimini çok önceden kaybettiğine dikkat çeken Yeğin, Obama döneminde yapılan Honduras Darbesi ile bunun biraz geri kazanıldığını ifade etti.

ABD’nin neoliberalizmin saç ayaklarından olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) ya da AB gibi yapıları Latin Amerika’da kuramadığını ifade eden Yeğin, bunun nedeninin de oradaki solcu, halktan yana hükümetlerin olduğunun altını çizdi.

ABD’nin Bolivya’yı tekrar elinden kaçırdığını söyleyen Yeğin, “Dünya bir garip oldu. Eskiden darbeleri saklarlardı ‘bizimle ilgisi yok’ derlerdi. Şimdi çok açık olarak darbe yapacaklarını söylüyorlar. Fakat Bolivya’da bunu gerçekleştiremediler” diye konuştu.

‘Bolivya umut olabilir’

ABD’nin politikalarına karşı bir çözüm bulunması gerektiğini söyleyen Yeğin, insanlığın ABD’ye karşı bulamadığı çözümü Covid-19’un bulduğunu savundu.

Salgınla birlikte ABD borsasının çöktüğünü aktaran Yeğin, şunları söyledi:

Borsaların işlememesi, peş peşe batan büyük işletmeler, kapitalizmin dinamiği olan otomotiv sanayinin, kapitalizmi yeniden yaratan turizmin hepsinin çöküşü söz konusu. İnsanların örgütlenebileceği ve başka türlü yaşam elde edebilecekleri bir yaşam mümkündür. Papa Francis bile neoliberalizm ile dünyanın yürüyemeyeceğini söyledi. Bu açıdan bakıldığında Bolivya seçimleri hem Latin Amerika’ya hem de diğer bölgelere umut olabilir.

‘Mücadele kadınlar üzerinden yürüyecek’

Darbe sonrası belediye başkanlığı yaptığı kasabada saldırıya uğrayan Patricia Arce’nin son seçimlerde senatör olarak seçilmesine de değinen Yeğin, son olarak şu değerlendirmede bulundu:

Brezilya ve Şili’de bir yandan faşizm ve maço iktidarlar gizlemeden kadına saldırırken, dünyanın her yerinde ezilmişliklerin içinden kalkan kadınları iktidara getirecek potansiyel çıkıyor. Durum sadece Bolivya’daki seçimde Arce’nin seçilmesi ile sınırlı değil başka başka örgütlenmelerde de kadınlar ön planda. Bundan sonra bir sürü şey kadın hareketinin üzerinden doğru yürüyecek gibi geliyor


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Tutuklu gazeteci Aziz Oruç'un eşine dava
Sonraki Haber
Diyarbakır'da bir şüpheli kadın ölümü daha