Ana SayfaGüncelBuldan anlattı: 6-8 Ekim’de ne oldu?

Buldan anlattı: 6-8 Ekim’de ne oldu?

HABER MERKEZİ – HDP Eş Genel Başkanı Buldan, altı yıl önceki Kobani eylemlerinde neler yaşandığını anlattığı konuşmasında, 17 siyasetçinin tutuklandığı son operasyon dosyasının “Saray’da hazırlandığını ve savcısının da Erdoğan” olduğunu söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis grup toplantısında, 6-8 Ekim Kobani eylemlerinden altı yıl sonra partilerine dönük sürdürülen soruşturmaya dair açıklamalarda bulundu.

Geçtiğimiz hafta ‘Kobani’ soruşturması kapsamında aralarında HDP’nin 2014 yılındaki MYK üyelerinin de bulunduğu 17 siyasetçi tutuklanmıştı.

Buldan, yaptığı konuşmada “Son operasyondan sonra HDP’ye yönelik destek ve dayanışma Türkiye ve dünyada dalga dalga yayılıyor. Bu dayanışmayla hep birlikte başarıya yürüyeceğiz” ifadesini kullandı.

HDP’nin tarihsel, toplumsal geçmişi olan güçlü bir mücadele geleneği olduğunu vurgulayan Buldan, “Tek bir HDP’li de kalsak mazlum halkların sesine ses, nefesine nefes olmaya devam edeceğiz. Çünkü HDP sadece siyasi bir hareket değildir. Eşitlik ve özgürlük fikriyatının filizlendiği bir yaşam biçimidir” dedi.

Ardından 6-8 Ekim sürecinde ve sonrasında neler yaşandığını anlatan Buldan’ın açıklamaları şöyle:

IŞİD, Şengal’de yaptığı Ezidi soykırımının ardından 15 Eylül 2014’ten itibaren Kobani’yi işgal etti ve aynı katliamları Kobani’de gerçekleştirmeye başladı. Kobani halkı da IŞİD barbarlığına karşı yaşamını, evini, toprağını onurluca savundu. O süreçte mazlum Kobani halkıyla dayanışmak için hem Türkiye’de hem de dünyanın 70 ülkesinde insanlar ayaktaydı. IŞİD protestoları 7 Ekim’den çok daha önce başlamıştı. Tek bir talep vardı, o da; IŞİD katliamlarının durdurulması, Kobani’ye insani yardım koridorunun açılmasıydı. 7 Ekim 2014’te IŞİD protestoları sırasında Varto’da 25 yaşındaki Hakan Buksur adlı bir gencimiz güvenlik güçlerinin açtığı ateşle yaşamını yitirdi, katledildi. Bu tam bir provokasyondu.

Evet, aynı gün Erdoğan Antep’te büyük bir sevinçle, bunun da altını önemle çizmek istiyorum, büyük bir sevinçle ‘Kobani düştü düşecek’ diyerek adeta yangına körükle gitti ve provokasyonların büyümesine neden oldu. Ardından paramiliter güçler ve ırkçı gruplar örgütlü ve organize bir biçimde sokaklara salındı, demokratik tepkileri kanla bastırmaya çalıştılar. Varto katliamı ve Erdoğan’ın kışkırtıcı açıklaması olmasaydı, güvenlik güçleri silah kullanmasaydı, ölümler de yaşanmayacaktı. Devletin müdahalesi olmayana kadar protestolarda hiçbir şiddet olayı yaşanmamıştı. Protestolarda hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu partimizin taraftarları olup, güvenlik güçlerinin açtığı ateş, attığı gaz bombası ve ırkçı grupların linç saldırısı nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Katledilen her bir insanımızın acısını halen derinden hissediyoruz.

HDP, olayları başlatan değil, tam tersine son bulması için çaba sarf eden bir noktada durmuştur. O dönem ve ondan sonrasında. Heyetimiz özellikle olaylar sırasında 48 saat boyunca İçişleri Bakanlığı’ndaydı. Dönemin Başbakanı, İçişleri Bakanı, Kamu Güvenliği Müsteşarı bunun canlı tanıklarıdır. Olayların durdurulmasından sonra hükümet temsilcileri tarafından bizzat partimize teşekkür edilmiştir. Dönemin İçişleri Bakanı, olayların durması için müzakere yürüten HDP heyetine ‘Güvenlik güçleri içinde kontrol edilemeyen güçler var’ demiştir. Kendileri de olup bitenlerin işte bu kadar farkındaydılar. Dayanışma amaçlı demokratik protestoların seyrini değiştirip katliama dönüştüren bizzat devlet içi güçlerdir. Ama bilerek üzerini kapattıklarını biliyoruz ve buna tanıklık ediyoruz. Yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değil.

İnsanları öldüren kamu görevlileri ve yönlendirdikleri ırkçı gruplarla ilgili tek bir soruşturma dahi yürütülmemiştir şimdiye kadar. Şimdi 6 yıl aradan sonra kamuoyunun aklıyla dalga geçercesine olayları, yaşanan ölümleri HDP’nin üstüne yıkmaya çalışmaları siyasi komplodan başka bir şey değildir. Kendi suçlarını örtbas etmenin, kapatmanın telaşı içerisindeler. Bu, bunun çok açık bir göstergesidir.

‘Operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlandı’

“’Kobani’yi çözüm sürecini bitirmenin zemini olarak planladık ve kullandık’ diyemiyorlar işte ancak bu şekilde örtbas etmeye çalışıyorlar” diyen Buldan, “Diyemedikleri bir başka şey de, bu operasyonun, aynı zamanda IŞİD’in Kobani’yi düşürememesinin yıllardır sürdürülen intikamı olmasıdır” diye belirtti.

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Şiddet çağrısı aranacaksa eğer HDP’nin insani dayanışmasında değil, güvenlik güçlerinin Varto provokasyonunda ve ‘Kobani düştü düşecek’ sözünde aranmalıdır” dedi ve ekledi:

Çok açık söylüyorum; onlarca insanın ölümünden AKP iktidarı ve devlet içinde birlikte hareket ettiği paramiliter güçler sorumludur. Bu operasyon dosyası bizzat Saray’da hazırlanmıştır ve bu dosyanın savcısı da Erdoğan ve damat savcıdır. Erdoğan, ‘Yargımız Kobanê eylemlerinin hesabını soruyor’ diyor. Ortada bir yargı yok ki. Hangi yargıdan söz ediyorsunuz? Ortağınızın serbest bırakın dediğini serbest bırakan, sizin tutukla dediğinizi tutuklayanlara mı yargı diyorsunuz. Sayın Erdoğan buradan gerçekten size sormak istiyoruz. Onlar yargı değil, sizin operasyon güçlerinizdir. Gerçek yargı hukuka, adalete ve hakikate bağlı olur; Saray’lara, iktidarlara bağlı olmaz.

‘Kobani’ soruşturması kapsamında Ayhan Bilgen’in tutuklanması ve hemen akabinde Kars Belediyesi’ne kayyum atanmasına da tepki gösteren Buldan, “Gaspçı kayyım bir de koruma ordusuyla gasp ettikleri belediyenin önünde fetih namazı kılıyor. Hepimiz gördük, şahitlik ettik. Önce hırsızlık yapıyorlar, ardından namaz kılıyorlar. Yazıklar olsun size. Haram olsun size o belediye” diye konuştu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin verilerine göre, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleşen Kobani eylemlerinde 35’i sivil, ikisi mülteci, ikisi polis ve üçü silahlı örgüt militanı olmak üzere 42 kişi yaşamını yitirdi, 801 kişi yaralandı. Eylemler sırasında 56’sı çocuk bin 128 kişi gözaltına alınırken, 24’ü çocuk 221 kişi de tutuklandı.




Önceki Haber
Emine Bulut cinayeti: Valilik soruşturmaya neden izin vermedi?
Sonraki Haber
Nobel Fizik Ödülü sahiplerini buldu