Ana SayfaÖzel‘Bu son fasıldır, ey ömrüm’ direnerek geç!

‘Bu son fasıldır, ey ömrüm’ direnerek geç!


Reyhan Hacıoğlu


Üniversitede bir garip (!) komşumuz vardı. Eşi evden çıkar çıkmaz evde ne kek, poğaça varsa getirip kapıdan ikram ederdi. Yaşlıydı, iyi de ud  çalardı. Her geldiğinde sorardık aslında teyze nerde diye. Ve hep işi (!) olurdu teyzenin. Günlerden bir gün yağmur bir yağıyor ki yer gök boşalıyor; ve biz, amcanın bu haline çok kızgın olanlar, balkondan dertli dertli çalışını dinledik; ayrı ayrı odalarda ve herkes kendi dünyasında…

“Ah, dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç,
Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç” 

Şimdi çıkmış bir “deli” anlatıyor her şeyi. Ve biz bu “deli”ye çok kızgın olanlar, yine kendi odalarımızda, kendi dünyalarımızda dinliyoruz. Goy goy diye bir şey var, ki Allah belasını versin. Çekirdek gibi başladın mı bitiremiyorsun. Benim bir İsmet abim var ve 40 yıldır çitlemez, çay da içmez o. Bir cezalandırma biçimi kendisini. İşkencede söz vermiş kendine… Ve biz izleyip goy goyunu yapıyoruz “delinin”. “Adam” anlatıyor şunu vurduk, bunu vurduk, astık, sattık yedik içtik; bizde ise hava şu; “cık cık cık, zehir zıkkım olsun”. Olsun tabi, eyvallah, da bu ettiği yaptığı çocukluğumuz, annemiz, babamız, kardeşimiz değil mi be gözüm… Cumartesi Anneleri’miz, babasız çocuklarımız, kardeşsiz ablalarımız, acısı derin halkımız, yarası kapanmayan sol yanımız değil mi…
“Deli” ki kendisi bunu bir “fedai” sıfatı olarak kullanıyor, ne fedai ama!, şiir okuyor, Goebbels diyor, Habermas diyor, Turan diyor, tiran diyor. Belli ki kendince artık “Dönülmez akşamın ufkunda” ve söyledikleri bundan. Ya biz!!!

Kendi odalarımızda, gözyaşlarımızda mı boğulacağız anlattıkları karşısında!!! Yetmedi mi verdiğimiz bedeller! Direniş ille de direniş diyoruz, demeliyiz de, peki şimdi neden izliyoruz!

2018’de seçim öncesi bir haber kaynağım; “Biz şunu yapacağız bunu yapacağız demeyiz şimdiden, ama emin olsunlar hesap soracağız…” Ne güzel, ne ANLAMLI sözler.HESAP SORACAĞIZ… Ama önce bir güzel ANLAMALI bunu, sonra bir güzel BİRLEŞMELİ, sonra en güzelinden DİRENMELİ.

Ama Kürt olunca atılan kurşunu, ama üretici olunca sıkılan gazı, ama madenci olunca atılan tekmeyi, ama kadın olunca verilen cezayı (!), ama çocuk olunca dile gelen sapkın bilinç altını, ama yoksul olunca kutu kutu parayı, ama işçi olunca, konulan kapıyı HATIRLAMALAYIZ önce…

Bunlar aşımıza, işimize, ekmeğimize göz koyanlar. Bunu bilmeli ve buna göre öfkeli olmalı, “öfkeni sakla” diyor devrimci. Çünkü öfke iyidir alışmaktan, çünkü öfke iyidir hesap sormakta ve çünkü öfke iyidir oturup izlemekten.

UNUTURSAK KALBİMİZ KURUSUN… da siz daha yitirmediniz mi bazı duyguları zaten? Misal yakın bir geçmişten sonra, ben doyunca gülemiyorum! Hep eksik yüzler, hep eksik hatırılar… Olmayan mı var! Yani, yani demem o ki, iki gözüm kuruyor kurumakta olan. Geriye öfke kalıyor ve korumazsak şayet onu, o da küpüne zarar verecek keskin sirkeden farksız olacak. Sirkeyi de “solcular öğretti” diyordu geçen gün bir hesap. Düşününce zira var sanki bir haklılık payı… Zira böyle bir şeyi olsa olsa toplumsal duyarlılığı olanlar üretir!

“Öfkeni koru”, koru ki düşleri yarım kalmasın gidenlerin… İzlediğimiz bir “delinin” güncesi değil, her cümlesinin altında bizim direniş tarihimizin katilleri yatıyor… Bir de bitirirken söz veriyor; “vallahi kuracağız, billahi kuracağız Turanı” diye. Hadi oradan!!! Yıllardır başardınız da mı şimdi başaracaksınız! Diğeri çıkıyor ondan beter. Başlıyor poliçeden, çıkıyor çocuk pornosundan!

Çocuklarımızı katledenler, kalanların da canına(!) okuyorlar ama yeri geliyor en “vatansever” oluyor ve biz izliyoruz. Dile gelen saçmalıklar değil bir devrin ve bir devletin zihniyeti oysa.

Ve övgüler diziyor bir diğeri; “güzel de konuşuyor” diye. Te allahım diyorsun, “Ben ayı gösterirken aptallar parmağıma bakıyordu” da diyecek yakında, bilgine. Ki o özlü sözler bölümüne ektir bence. Eğer tepki vermezsek şayet izlemekten başka; biz çok kızgın olanlar, kendi odalarımızda, o gün o yağmurda olduğu gibi “amca ne güzel çaldı beee” diyerek “O, Mahur Beste çalar, müjganla ben ağlaşırız” sözleri ile yumruklarımızı savurmaya devam edeceğiz!




Önceki Haber
Türkiye’de gıda enflasyonu neden sürekli artıyor?
Sonraki Haber
Ezidi kampında çıkan yangında 400 çadır kül oldu