Ana SayfaGüncelNuriye Gülmen’e hem tahliye hem ceza

Nuriye Gülmen’e hem tahliye hem ceza

HABER MERKEZİ – Önceki duruşmada savcının tahliye talebine rağmen tutukluluk halinin devamına karar verilen 268 gündür açlık grevindeki Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın yargılandıkları davanın altıncı duruşması görüldü. Savcı, önceki duruşmada olduğu gibi Gülmen’in tahliyesi talep etti. Mahkeme heyeti ise kararında hem Gülmen’e “örgüt üyeliği” iddiasından 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmesine ve hem de tahliyesine karar verdi. Mahkeme 20 Ekim’de görülen duruşmada tahliye kararı verdiği Semih Özakça’nın ise beraatine karar verdi. Mahkeme kararının ardından Gülmen, Numune Hastanesi’nin tutuklu koğuşundan sedyeyle ambulansa bindirilerek çıkartıldı. Gülmen hastaneden çıkartıldığı sırada zafer işareti yaptı.

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edildikleri işlerine geri dönebilmek talebiyle açlık grevi eylemi yapan tutuklu akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın eylemleri 268’inci gününde.

Eğitimcilerin yargılandıkları davanın altıncı duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görüldü.

Duruşmaya getirilmeyen Gülmen, Numune Hastanesi’nden SEGBİS yolu ile salona bağlandı.

Tanık Ömer Lütfi Zeren’in dinlendiği duruşmada, Veli Saçılık da tanık olarak dinlendi. Saçılık, “Ben ihraç edildiğimde Nuriye Hoca Yüksel Caddesi’ndeki eylemine başlamıştı. Ben de yanına gidip ona katılmak istediğimi söyledim. Sonra Acun Hoca da geldi. Hükümet bizi işimizden ederek aç kalmaya mahkum ettiği için biz de ilerleyen süreçte açlık grevi yapmayı hep düşündük” dedi.

Saçılık, sözlerini şöyle sürdürdü:

Eylemimize saldırılar sertleştikçe bu düşüncemiz ilerledi. Bense açlık grevini dönüşümlü olarak yapılmasını teklif etmiştim. Ancak Nuriye, hükümetin bu tutumuna karşı daha etkili olacağını düşündüğü için dönüşümsüz ve kesintisiz yapılması gerektiğini söyledi.

Gülmen’in tahliyesi talep edildi

Tanık ifadelerinin ardından savcı, Nuriye Gülmen’in delilleri karartma şüphesinin kalmaması ve kaçma şüphesinin olmaması gerekçesi ile ‘adli kontrol talebi’ ile tahliyesini istedi.

Nuriye Gülmen: SEGBİS’e mecbur bırakılıyorum

Öğlen arasının ardından ifadesine başlayan Nuriye Gülmen, “Bana henüz savunmamı vermemiş olmama rağmen ısrarla tanık beyanları ve mütalaaya karşı beyanlarımı sormanızı anlamıyorum. Üç duruşmadır bu böyle, bana SEGBİS’i dayatıyorsunuz, ben bu şekilde savunma vermek istemiyorum. Mahkeme başkanı ve heyetin yüzlerine bakmak ve öyle konuşmak istiyorum. Bu sağlanmadı. Bu sefer başka bir şey oldu: Mahkeme, eğer doktorlar olumsuz rapor verse bile ‘Nuriye tüm riskleri göze alarak salona gelirim derse’ gelsin” dedi.

Gülmen, ifadesini şöyle sürdürdü:

Savcı tahliye talep etmesine rağmen beni tahliye etmektense böyle bir çözüm buldular. Sağlık koşulları sedye gibi şeyler sağlanırsa gelirim dedim yine de. Ama getirmediler. Yine SEGBİS’e mecbur bırakılıyorum. Heyet benim savunmamı alamaz mıydı, beni ilk duruşmaya getiremez miydi? Ya da tahliye edip kısa bir süre verilirdi ben gelirdim. Hiçbiri yapılmadı ve benim özellikle ‘ölüm riskini göze alıyorum’ diye yazarak onay vermemi istediniz.

Nitekim getirilmedim yine. Bu tamamen göstermelik bir şeydi. Mahkeme ‘ben elimden geleni yapıyorum’ diye göstermeye çalıştı. Ama durum tabii ki öyle değil. Avukatımla görüşme koşullarımı bizi gardiyan odasına alarak iyileştirdiklerini sanıyorsanız bu çok naifçe olur. Gardiyanlar odaya girip çıkıyor ve bir saat dolmaya yaklaştığında da sürekli taciz edip bölmeye başlıyorlar zaten.

Kuvvetli suç şüphesi diye sihirli bir sözcüğünüz var, onu söyleyince her şey bitti tamam oluyor. Bunu doğuran şey de bir tanığın söyledikleri. Konsere gitmiş biri ‘beni örgütle Nuriye tanıştırdı’ diyor. Bir konsere gidip kendini örgüt üyesi sanıyorsa ben ne yapayım?

‘Mahkemenin çok acelesi olduğu için o hükmü açıklayacak’

Önünüzdeki pespaye dosya içinde ne vardı? Hiçbir şey. İlk iki duruşmada bu tanık beyanları da yoktu. Yine de bırakmadınız bizi. Sonra çürütülen tanık beyanlarına dayanıyorsunuz. Benim hakkımda zaten bir hüküm kurulmuş durumda. Öyle davranıyorsunuz çünkü. Artık bugün mahkemenin çok acelesi olduğu için o hükmü açıklayacak. Ama kendi hükümleri değil tabii ki bu. Bu zamana kadar kendileri hiçbir şey yapmadıkları için hüküm de onların olmayacak.

Hakkımızda kitapçıklar mı çıkartılmadı, açıklamalar mı yapılmadı? Heyet bir kere de ne yapıyorsunuz, yargılamamıza müdahale ediyorsunuz demedi. Ben artık heyete konuşmuyorum. Onlara olan tüm inancımı geçen celseden sonra özellikle yitirdim. Benim ne söylediğimin bir önemi yok onlar için. Ben bir tek sözümün çok kıymetli olduğu halkımız için konuşacağım. Dünyanın bir ucundan küçük bir çocuk bana mektup göndermişti, ‘öğretmenim size bir şey olsun istemiyorum’ diye. Ben o çocuk için konuşacağım!

Geçen celse kendimi tehdit altında hissettiğim için konuşmamıştım. Çünkü savunma vermememe rağmen bana ‘bu söylediklerin savunman sayılabilir geri kalanlar hakkında susma hakkını kullanmış kabul edilebilirsin’ demiştiniz. Ama şimdi umurumda değil, savunma mı sayacaksınız, sayın ya da saymayın, kendimi anlatmıştım, yine kendimi anlatacağım.

Biz direnerek kendimize hatırlatıyorduk öncelikle haksız yere işten atıldığımızı. Kimseye anlatamasak bile kendimize hatırlatıyorduk. Haksız yere işimizden atılmayı kanıksamadık çünkü. Bunun için kendimle de arkadaşlarımla da gurur duyuyorum. Bizim direnişimizi besleyen şey haklılıktı.

Nuriye Gülmen, “Sevgili direniş dostları, bu son sözüm değil ama şimdilik şunu söyleyeceğim: Kavganın ortasından güneşin sofrasından selamlıyorum sizi. Burası tam kavganın ortası” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Gülmen’in ifadesinin ardından mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi.

Hem ceza hem tahliye

Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Gülmen’e “örgüt üyeliği” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verilmesine ve Gülmen’in adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verdi.

Mahkeme kararının ardından Gülmen, Numune Hastanesi’nin tutuklu koğuşundan sedyeyle ambulansa bindirilerek çıkartıldı. Gülmen hastaneden çıkartıldığı sırada zafer işareti yaptı.

Özakça ve Karadağ’a beraat

Mahkeme 20 Ekim’de görülen duruşmada tahliye kararı verdiği Semih Özakça’nın ve Acun Karadağ’ın ise beraatine karar verdi.

Avukatlar: Tahliyeye rağmen ceza kararı, Gülmen işe iade edilmesin diye verildi

Kararın ardından Twitter’dan açıklama yapan Halkın Hukuk Bürosu ise müvekkilleri Gülmen hakkında verilen cezanın Gülmen’in işe iadesinin önünün kesilmesi için verildiğini belirtti.

Halkın Hukuk Bürosu’nun paylaşımında şu ifadeler yer aldı:,

Müvekkilimiz Nuriye Gülmen tahliye oldu, mahkeme örgüt üyeliğinden cezalandırılması kararı verdi. Karar hukuka ve vicdana aykırıdır! Türkiye halkları açısından bu kararın bir önemi yoktur. Karar, işe iadenin önü kesilsin diye verilmiştir!

‘Tahliye etmemeleri beni yıkmaz’

Numune Hastanesi’nin tutuklu koğuşunda zorla tutulan Gülmen’in, Pazartesi günü görülen duruşmasında savcının tahliye talebine rağmen mahkeme, “tutukluluk halinin devamına” karar vererek duruşmayı ertelemişti.

Mahkemenin kararını avukatı Duygu Demirel aracılığıyla değerlendiren Gülmen, kararı “acizlik” olarak nitelemiş ve “Beni tahliye etmemeleri beni yıkmaz, esas olan direniştir ve direniş devam ediyor. Ben yarın tahliye olacakmış gibi hazırım hiç tahliye olmayacakmış gibi burada direnmeye devam da edebilirim” demişti.

Avukat Duygu Demirel de bugün görülecek olan duruşmaya Gülmen’in hazır edilme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmişti.


‘Tahliye etmemeleri beni yıkmaz, esas olan direniştir’


 


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Sarraf ve yakınlarının mal varlıklarına el konulması kararı
Sonraki Haber
Flynn itiraf etti: FBI'a yalan söyledim