Ana SayfaYazarlarAbdulmelik Ş. BekirBarzani ailesine dolanan zehirli sarmaşık

Barzani ailesine dolanan zehirli sarmaşık


Abdulmelik Ş. Bekir*


Kürtler Ortadoğu coğrafyasında önemli bir rol oynayacak potansiyele sahip. Gerek coğrafya ve nüfus olarak, gerekse toplumsal siyasal düzey itibarıyla klişe söylemle Kürtler 21. yüzyılı varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama yüzyılı yapabilir. Ancak bunun önünde ciddi iki engel var. Birincisi, Kürtlerin halk olarak varlığını kendisine varoluşsal tehlike şeklinde gören, resmi ideolojisini buna dayalı kuran ve tanımlayan Türkiye ile İran. İkincisi Kürtlerin kendi aralarındaki siyasal iç ilişkilerde yaşadığı gerilim ve çatışma. Özetle dış ve iç faktörler denilebilir.

Dış faktörlere yönelik neyin, nasıl yapılacağı oldukça net. Ulusal kurtuluş mücadelesi veren halkların tarihi zengin bir deneyim sunuyor. İşin Kürtler açısından daha çetrefilli ve girift yanı iç faktörler. Kürt tarihi bu yönde de önemli derslerin çıkarılabileceği örneklerle dolu. Ne kadar ders aldıklarını gösterecek tarihi bir sürecin içindeyiz. Ya geçmişten ders çıkararak geleceklerini garantiye alacaklar ya da bir yüzyıl daha kaybederek ciddi bir şekilde kaybedecekler. Bu yükün sorumluluğu ve vebali, mevcut Kürt siyasal hareketlerinin boynunda olduğu gibi başarısı da onların eseri ve kazanımı olacak.

Dış faktör olan Türkiye ve İran da bunun farkında. Bu kritik süreçte Kürtlerin kaybetmesi, tarihe karışan bir halk konumuna itilmesi için her türlü aracı kullanarak bastırıyorlar. Kürt siyasal partileri arasında son aylarda giderek artan gerilim bununla ilgili. Dıştan gelen baskıya paralel olarak içerde gerilim tırmanıyor. Kürtleri karşı karşıya getirecek ve bir yüzyılı kaybettirecek iç savaşı tetikleme olasılığı olan kıvılcımları kontrol etmenin giderek zorlaştığı aşikar. Kürtleri ölümcül bir kapana kıstıracak bu denklemin gerek dış faktörler gerekse iç faktörler yönünden en zayıf halkası Kürdistan Demokrat Partisi’dir.

KDP’nin yapılanması, ideolojik-politik vizyonu, tarihsel geçmişi, dış güçlerle ekonomik ve diplomatik ilişkileri Kürtlerin dış faktörlere karşı tüm savunma kalkan ve mekanizmalarını dağıtıyor. İç bütünlüğünü savunmasız kılıyor. Her türlü tahripkar saldırıya açık hale getiriyor. KDP’nin bu yapısı üzerinden Türkiye, Kürtlerin iç dinamiklerine rahatlıkla nüfuz ediyor, politikaları ve çıkarları doğrultusunda yönlendirebiliyor. Bu bir halk için olabilecek en büyük talihsizlik ve felaketlerin başında geliyor. Maalesef Kürtler hali hazırda bu felaketle karşı karşıya.

KDP mevcut emellerinden vazgeçmediği sürece Kürtlerin bu felaketten kurtulması oldukça zor. Bunun iki yolu var. Birincisi, KDP’nin nedamet getirerek şimdiye kadar sürdürdüğü politikalarından vazgeçmesi. İkincisi ise Kürt halkı ve siyasi taraflarının KDP’yi tahripkar emellerinden vazgeçirmesi. İki seçenek de büyük feraset, kavrama gücü, stratejik akıl, emek ve mücadele gerektiriyor. Mevcut politikalarına bakıldığında KDP’de bu stratejik aklın, feraset ve kavrama gücünün olmadığı aşikar. Hiç bir zaman Kürtlerin tamamını kapsayan bir ideolojik, politik vizyonu, amacı ve hedefi olmadı. Kürt halkının ulusal çıkarlarını ancak kendi güncel çıkarlarına hizmet ettiği kadar hatırlar ve kullanır.

KDP’nin Kürt halkının geleceğini düşünerek kendi partisel ve ailesel çıkarlarından feragat etmesini bekleyen her Kürt maalesef kendini kandırmış olur. Keşke böyle bir feraset gösterebilselerdi. Bu kritik eşikte Mesut Barzani, Kürt halkını bir araya getiren, toparlayan, öncülük eden aklı selimi gösterebilirdi. Bu olanakları vardı ve hala var. Ancak tercih etmedi, etmiyor. Bunun sebebi Barzani ailesi ve KDP’sinin geçmiş pratikleridir. Türkiye ile geliştirdikleri ilişkiler Barzani ailesini artık sorgusuz, sualsiz biat etme durumuna getirmiştir. Türkiye’nin hilafına bir politika izlemeleri, karar almaları, inisiyatif geliştirmeleri mümkün değil.

Kurdish Independence Movement in Syria Worries Turkey | Voice of America - English

Türkiye ile ekonomik ilişkileri Barzani ailesi ve KDP’yi zehirli bir sarmaşık gibi sardı. Bir yandan kanını emerek ölüme sürüklüyor, öte yandan halkı nezdinde nefret objesi haline getiriyor. Bunu gören Kürt halkı giderek daha fazla tepki gösteriyor. Halk tepki gösterdikçe yalnızlaşan Barzani ailesi ve KDP, nedamet getireceğine muhasebe yapacağına, yanlışlarını düzelteceğine halkı suçluyor. Halkın sayesinde edindiği paraları ve silahları halkı bastırmak için kullanıyor. Halk direndikçe panikleyip Türkiye’ye daha fazla sığınıyor. Sığındıkça yeni tavizler vermek zorunda kalıyor. Kendisini sürekli dibe çeken, halkla karşı karşıya getiren bir kısır döngünün, girdabın içinde debelenip duruyor.

Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nin tüm kentlerinde, ilçelerinde, köylerinde haftalardır ayakta olan halk, “Yeter artık” diyor, “Yıkılsın iktidar” diyor, “Barzani hükümdarlığına son” diyor ve en önemlisi “Özgürlük” sloganları atıyor. Yıllardır verilen ancak hiçbiri yerine getirilmeyen sözlerin tutulmayacağını biliyor. Yolsuzluk ve rüşvet çarkının bitmesini istiyor. Eylemlerde bir gösterici şöyle diyordu: “Barzani ailesi yıllardır devletten bahsediyor ancak her şeyi ailelerine bağlıyor. Hiçbir devlet mekanizması ve kurumunun gelişmesine izin vermiyorlar. Her şeyi Barzani ailesine bağlayarak devlet gelişmez.” Barzani ailesi ve KDP gerçeği bundan daha veciz anlatılamazdı.

Kürdistan Bölgesi yönetiminde ciddi bir yolsuzluk, rüşvet ve yozlaşma var. Siyasi ve ekonomik olarak yönetilemiyor. Ne merkezi hükümetin gönderdiği bütçeye, ne de petrol satışı, vergi ve gümrüklerden gelen gelirlere ne olduğu belli değil. Parlamento başta olmak üzere hükümet ortaklarına hiçbir bilgi verilmiyor. Kıt kanaat geçinen memurların maaşları verilmiyor. Bilinen tek şey Barzani ailesinin en küçüğünden en büyüğüne kadar birçok ülkedeki yatırımları, şirketleri ve servetlerinin her geçen gün daha fazla arttığıdır, kurulan her şirkete Barzani ailesinin ortak yapılması zorunluluğudur. Bir yandan ciddi bir sefalet öte yandan Barzani ailesi ve KDP taraftarlarının lüks ve şatafatı.

Yıllardır KDP’li yetkililer her hafta, Peşmerge güçleri başta olmak üzere Süleymaniye ve Erbil yönetimlerinin birleştirilmesi için kurulan komisyonları açıklıyor, sorunların çözüleceği müjdesi veriyor. Ancak 30 yıl geçmesine rağmen bir arpa boyu yol alınmış değil. Yolsuzlukları, rüşveti, yozlaşmayı soran, araştıran basın yayın organlarını, gazetecileri, sivil toplum örgütlerini kapatıyor, baskı altına alıyor. Gazeteciler kaçırılıyor, cezaevine atılıyor. Ne resmi ne de sivil KDP dışında herhangi bir kurum ve oluşuma izin verilmiyor. Baskı ve şiddetle halkı baskı altına almanın ve iktidarını sürdürmenin derdine düşmüşler.

Halk kendisinden bu düzeyde kopmuş, aile ve parti çıkarlarını her şeyin üstünde tutan, en ufak bir itirazda, “KDP’ye karşı çıkanın dilini keseriz” tehditlerini savuran Barzani ve KDP’den umudu kesti. Tüm baskı, tutuklama ve öldürmelere rağmen ölümüne sokağa dökülüyor. KDP ve Barzani ailesine isyan ediyor. Demokratik, özgürlükçü, adil ve şeffaf bir yönetim istiyor. Avazı çıktığı kadar bunu bağırıyor. Türkiye gibi güçlere sığınarak, taviz vererek ve buralardan aldığı destekle halka saldırma politikasına son vermesini istiyor. Protestolarda şimdiye kadar üçü çocuk 10’u aşkın insan infaz edildi. Halktan kopan KDP ve Barzani ailesi kendini korumanın yolunu Kürt kanı dökmekte görüyor.

KDP ve Barzani ailesi yönetemediği halkın dikkatini şimdi başka yönlere çekmenin derdinde. Kah YNK, kah Goran Hareketi, kah Bağdat ile kavgaya tutuşuyor. Halkın tepkisini, isyanını manipüle etmek, dikkatini başka yöne çekmek ve yolsuzlukları, hırsızlıkları, rüşveti gizlemek için yeni algı ve manipülasyon arayışında. Bir süredir PKK ile çatışmanın eşiğinde olmasının sebebi bu. Yetmiyor bin bir zorlukla karşı karşıya olan, ayakta kalmaya çalışan Suriye Kürtlerini hedefine koyuyor. Türkiye nereyi işaret ediyorsa oraya saldırmaya hazır kurşun asker haline gelmiş.

Tüm bu nedenlerden dolayı Barzani ailesi ve KDP’nin Kürt halkına yarar sağlaması, bu kritik süreçte öncülük etmesi, toparlaması ve fayda sağlaması bir yana ölümcül yarası haline geldi. Önüne geçilmezse Kürt halkını felakete sürüklemesi kaçınılmaz. Kendisinin nedamet getirmesini, sağduyulu davranmasını, vizyoner olmasını beklemek yanılgı olur. KDP ve Barzani ailesi ancak halkın sağduyusu ve mücadelesi ile bu uğursuz yoldan dönebilir.

Federe Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan halk bu gerçekliği ve tehlikeyi gördüğü için sokağa indi. İnfaz ve katliamlara rağmen direniyor, mücadele ediyor. Kürt siyasi partileri, sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri başta olmak üzere her Kürt bireyi Zaxo’dan Xaneqin’e kadar süren halkın direnişine destek vermeli. KDP ve Barzani ailesini eleştirmeli ve bu çıkmazdan çıkması için önerilerde bulunmalı. Bunun için öncelikle halkın taleplerine saygı duyulmalı. Demokratik, özgürlükçü ve şeffaf bir yönetimin önünü açmalı. Türkiye ile ekonomik çıkarlara dayalı bağımlı, tavizkar politikasına son vermeli. Ailesel bakış açısını terk edip Kürt halkının tamamının faydasına olan politikalar izlemeli. Halkın kaynaklarını KDP ve Barzani ailesine aktarma politikasından vazgeçmeli. Kürt parti ve hareketlerine karşı dış güçlerle anlaşmaktan, onları karalamak ve savaşmaktan vazgeçmeli.

KDP ve Barzani ailesini bu çizgiye getirecek, Kürt halkının onurlu bir üyesi yapacak tek çare Kürt halkının Süleymaniye, Xaneqin, Erbil, Zaho ve Duhok’ta olduğu gibi eleştirilerini yapması, mücadele etmesi, tutum alması ve çözüm önerilerini sunmasıdır. Bu yapılmazsa Kürt halkı özgürlüğe bu düzeyde yaklaştığı bir dönemde 100 yıl daha kaybedecektir. Yanlışa yanlış, doğruya doğru denilmeli. Şimdiye kadar KDP’nin Kürt partilerine yönelik saldırılarında orta yolu bulmak için tüm tarafları eşitleyen, hem nalına hem mıhına vuran tutum yeterli değil. Bu tutum KDP’nin uğursuz pratik ve politikaları için asma yaprağı görevi görüyor.

KDP kendi iradesi ve ferasetiyle bu uğursuz yoldan dönme olanağını yitirmiş, iradesini, Kürtlere yüzyıl daha kaybettirmek isteyenlere teslim etmiş. Ekonomik ilişkiler üzerinden esir alınmış, biat etmiş görünüyor. Ancak ve ancak Kürt halkının keskin eleştirileri, Kürdistan halkının yaptığı gibi pratik direnişi ve mücadelesiyle onu bu yoldan döndürebilir. Bu aynı zamanda Barzani ailesi ve KDP’yi içine girdiği girdaptan çekip almak ve ölümden kurtarmaktır. Büyük feraset, kavrama ve anlama gücü, ikna kabiliyeti ve stratejik akıl isteyen zorlu bir mücadele bu. Ancak Kürt halkının ve siyasal partilerinin bunu başarmaktan başka şansı yok. Zira aksi felaket olur. Gerek Kürt siyasal aklı gerekse halkının tarihi, toplumsal deneyimi ve kapasitesi bunu ziyadesiyle yapmaya muktedir.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Tarihin bilinen ilk ‘taciz ifşacısı’: Mezopotamyalı Enheduanna
Sonraki Haber
Can kaybı 11'e yükseldi: Antep'teki hastane yangınına soruşturma