Ana SayfaYazarlarİbrahim AslanKaranlık bir dönem ve Newroz ateşinin aydınlığı

Karanlık bir dönem ve Newroz ateşinin aydınlığı


İbrahim Aslan


17 Mart 2021’de Halkların Demokratik Partisi Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliği düşürüldü.

Beklenen bir gelişmeydi ve AKP-MHP iktidarından halkın iradesine yönelik bu karar dışında, farklı bir karar vermesi beklenmiyordu. En azından ortaklıklarından bu yana yaptıkları icraatlar gayet net bilindiği için bu karar kimse için sürpriz olmadı.

Gergerlioğlu ve HDP milletvekilleri, Meclis Genel Kurulu’nda bu karara verilmesi gereken tepkiyi verdi.

“Berxwedan Jîyan e / Yaşamak Direnmektir” sloganları atan HDP’liler, Genel Kurul’da uzun süre protesto gerçekleştirirken, AKP ve MHP grubu ise “Darbeci AKP” sloganları altında bir suçlu gibi Genel Kurul’u terk etti.

Gelecekte bir gün, dönüp 17 Mart 2021 tarihine bakıldığında, AKP-MHP iktidarının halkın iradesine karşı darbesi, buna karşı halkın iradesini temsil edenlerin direnişi olarak yer alacak ve asıl suçluların Meclis Genel Kurulu’nu nasıl terk ettiklerinden bahsedilecek.

Bu kararın ardından Meclis’te ‘Adalet Nöbeti’ başlatan Gergerlioğlu’nun eyleminin de devam etiğini hatırlatalım.

Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesinin ardından Meclis Genel Kurulu’nda HDP’lilerin eylemi devam ederken, bu kez ‘SON DAKİKA’ ve ‘FLASH’ diye yine bir haber düştü, internet sitelerine ve televizyon kanalların alt yazılarına: YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI HDP HAKKINDA KAPATMA DAVASI AÇTI!

6 milyonun iradesi ve Meclis’teki en büyük üçüncü parti olan HDP’ye kapatılma davası da kanımca büyük bir kesim açısından sürpriz olmadı.

AKP-MHP iktidarı zaten uzun zamandır HDP’nin kapatılması gerektiğini Devlet Bahçeli üzerinden dile getiriyordu ve yargıya da gereken talimatlar gizli saklı değil, gayet açık ve net bir şekilde verilmişti.

İktidardan talimat ala, bağımsız olmayan yargı da bunun gereklerini yerine getirmek için tabii ki gerekeni yapacaktı. Mevcut, tek adam düzeni içerisinde yargının farklı davranacağını düşünmek de gayet abes bir durum olur.

HDP’ye yönelik saldırılar belli ki kesintisiz olarak devam edecek. HDP ve demokrasi güçlerinin de bu saldırılara karşı geri adım atmadan mücadelelerini sürdürecekleri görülüyor. Bunun dışında farklı bir yol da gözükmüyor.

Tarihsel bir gerçekliktir, bir yerde zulüm ve baskı varsa ona karşı direniş de her zaman olacaktır. HDP’ye yönelik saldırıların şimdiki zirve aşaması kapatma davası iken, 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece, tek adam rejiminin bizi şaşırtmayan yeni kararlarını gördük.

Memleket, 20 Mart sabahına;

  • Kadınların yıllardır mücadelesini verdikleri, Türkiye’de tam olarak uygulanmasa dahi kadınlar açısından büyük bir kazanım olan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi,
  • Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması,
  • Taksim Gezi Parkı’nın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi mülkiyetinden alınarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilmesi,
  • Kanal İstanbul’a devlet garantisi getirilmesi kararlarıyla uyandı.

Bildik tabirle söyleyeyim, 83 milyonu ilgilendiren bu kararlar, sadece AKP lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir imzasıyla hayata geçirildi.

Hukuk ihlal mi ediliyor dediniz…

Yapılanlar uluslararası sözleşmelere aykırı mı dediniz…

Bunlar Anayasa Mahkemesi’ne aykırı mı dediniz…

Demokratik ülkelerde bunlar olmaz mı dediniz…

Meclis’in, milletin iradesi yok sayılıyor mu dediniz…

Bu kararlar AİHM’den döner mi dediniz…

Yargı bağımsız karar vermeli mi dediniz…

Bu soruları daha da uzatabiliriz ama buna gerek yok. İçerisinde bulunduğumuz gerçek gayet açık. Çıplak arama gerçeği gibi açık hem de.

Bu açık gerçeğe karşı öyle demokrasi ihlal ediliyor, hukuk ihlal ediliyor, Anayasa ihlal ediliyor, uluslararası sözleşmeler ihlal ediliyor oyunları oynamaya gerek yok.

Sistemin adına tek adam rejimi mi dersiniz, faşizm mi dersiniz, ileri demokrasi mi dersiniz onu bilemem ama gerçek budur.

Muhalif, sosyalist, kadın, Kürt, Alevi, LGBTİ+ ve tüm öteki kimliklerden iseniz kralın çıplak olduğu kadar çıplak olan bu gerçeği görerek hareket etmek zorundasınız.

Peki, tüm bu gerçeklik içerisinde çok mu karamsar olmalıyız? Hiç öyle bir ruh halinde değilim.

Çünkü Demirci Kawa’nın Zalim Dehaq’a karşı yaktığı ateş, tüm zalimliklere karşı halkların umudu olarak 2633 yıldır harlanarak daha da gürleşip yanmaya devam ediyor.

O ateşin yaydığı ışıktaki derin anlamı hissettiğimiz sürece, günümüzün Dehaqlarının da silinip gideceklerini göreceğiz.

Newroz Pîroz Be, Berxwedan Jîyan e…


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Bir gün kala: Ankara Newrozu’nun yeri Anıt Park olarak değiştirildi
Sonraki Haber
Pervin Chakar Newroz şarkısını yeniden yorumladı