Ana SayfaGüncelAlmanya’dan Türkiye raporu: Kurumlar felce uğratıldı, otoriter pratikler hüküm sürüyor

Almanya’dan Türkiye raporu: Kurumlar felce uğratıldı, otoriter pratikler hüküm sürüyor

HABER MERKEZİ – Türkiye’deki başkanlık sisteminin iki buçuk yıllık bilançosunu çıkaran Bilim ve Politika Vakfı’nın raporunda, 2021 yılının Türkiye’si “Artık Meclis daha güçsüz, güçler ayrılığı baltalanmış durumda, yargı siyasallaştı, kurumlar felce uğratıldı, ekonomik sıkıntılar artıyor ve otoriter pratikler hüküm sürüyor” şeklinde betimlendi.

Avrupa’nın en büyük düşünce kuruluşlarından biri olan, Almanya merkezli Bilim ve Politika Vakfı (SWP), yeni raporunda Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni mercek altına aldı.

2018’de yürürlüğe giren ve kamuoyunda başkanlık sistemi olarak anılan “Türk tipi cumhurbaşkanlığı” sisteminin, siyasette ve devletin işleyişinde yol açtığı değişimin incelendiği araştırma, çarpıcı tespitler içeriyor.

DW Türkçe’nin haberine göre Sinem Adar ile Günter Seufert tarafından kaleme alınan ve başkanlık sisteminin iki buçuk yıllık bilançosunu gözler önüne seren raporda, 2021 yılının Türkiye’si için şu tespitler yer alıyor:

Artık Meclis daha güçsüz, güçler ayrılığı baltalanmış durumda, yargı siyasallaştı, kurumlar felce uğratıldı, ekonomik sıkıntılar artıyor ve otoriter pratikler hüküm sürüyor.

42 sayfalık raporda, yasama, yürütme ve yargı alanında yaşanan son gelişmeler değerlendirilirken, Türkiye’de demokrasi ve temel haklar alanında gerilemelere dikkat çekiliyor.

Yürütmenin, Meclis’in bütçe gibi konularda kalan yetkilerine bile müdahale ettiğine işaret edilen raporda, yasamanın zayıfladığı, muhalefet milletvekilleri üzerinde de baskıların arttığı vurgulanıyor.

Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp kriminalize edildiklerine işaret edilen raporda, “Anayasa açıkça ihlal edilerek, Meclis’te yapılmış konuşmalar bile, kanunların esnek bir şekilde yorumlandığı, gerçeklerin çarpıtıldığı, ceza kovuşturmalarına yol açabiliyor” tespiti yer alıyor.

“Yargı mensuplarının bağımsız karar almaktan korkar hale geldiklerine” dikkat çekilen araştırmada, Türkiye’deki yeni sistemle bürokrasinin de “büyük ölçüde felce uğradığı” aktarılıyor.

Türkiye’de işsizliğin artmasına karşın, kamuda işe alımların arttığına, Haziran 2020 itibarıyla kamuda çalışan sayısının neredeyse 5 milyona yaklaştığına dikkat çekilen raporda, “Kamudaki bu hızlı büyümeye rağmen devlet idaresi felce uğramış görünüyor” gözlemine de yer veriliyor.

Raporda, kamu bürokrasisindeki bir diğer önemli sorun şu ifadelerle aktarılıyor:

Yeni atama kararları, büyük ölçüde nitelik ve liyakat esas alınarak değil, bir dini cemaate ya da siyasi partiye üyelik, Erdoğan ve ailesine yakınlık gibi, yerine getirilecek görev ile ilgisi olmayan, dışsal etkenler dikkate alınarak alınıyor.

SWP’nin raporunda, kamu bürokrasisinin giderek politize hale gelmesiyle, kamu görevlisi olmak ile parti üyesi olmak arasındaki sınırların da neredeyse ortadan kalktığı kaydediliyor.

MİT’in artan rolü

Türkiye’de yeni sistemle birlikte yürütme gücünün tek bir kişi, yani cumhurbaşkanında toplandığına, kurumlar üzerindeki kontrolünün de “muazzam” olduğuna vurgu yapılan araştırmada, ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) son yıllarda edindiği operasyonel yetkiler ve dokunulmazlık zırhı ile ağırlığının arttığına işaret ediliyor.

Raporda, “Günümüzde MİT’in oynadığı merkezi rol, terörle mücadele ve bürokrasinin gözetlenmesi ile sınırlı değil. Anlaşılan o ki Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan, MİT’i aynı zamanda, kendi partisini kontrol altında tutmak için de kullanıyor” görüşü dikkat çekiyor.

MHP’nin artan gücü, Soylu ve Akar’ın popülaritesi

Ayrıca araştırmaya göre son dönemde AKP’ye seçmen desteği azalırken, Erdoğan’ın iktidarda kalabilmek için MHP’ye olan bağımlılığı daha da artıyor. Erdoğan’ın ayrıca İslamcı kesimdeki destekçilerini de kaybetmekte olduğuna işaret ediliyor.

“AKP, Erdoğan’ın seçim makinesi işlevini gören bir çarka dönüştü” tespiti yapılan raporda, parti üyelerinin eleştirilerini artık dile getiremedikleri, kararların ise Erdoğan’ın çevresindeki küçük bir grup tarafından alındığı belirtiliyor: “Parti Erdoğan’ın seçim aracı seviyesine düşürüldü ve siyasi katılımın bir kanalı olma işlevini yitirdi.”

Erdoğan’ın partisi içinden açık bir meydan okuma ile karşı karşıya bulunmadığı ancak parti içinde, klikler arasında nüfuzunu arttırma mücadelesinin gözlemlenebildiğine vurgu yapılırken, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın popülaritesinin de son dönemde artmakta olduğuna dikkat çekiliyor.

“MHP artan oranda belirleyici bir siyasi güce dönüşürken, Erdoğan ve partisi yıllar sonra kendilerini savunma konumunda buldu” tespitinin aktarıldığı raporda, güvenlik kurumlarında güçlenen MHP kadrolarına işaret ediliyor:

AKP’nin güvenlik bürokrasisi üzerinde tam kontrolü sağlamaya uzak olduğu yönünde sinyaller artıyor. Bu bakımdan güçlenen MHP, cumhurbaşkanının politikalarını belirleme, birlikte belirleyebilme pozisyonunda bulunuyor.

Demokrasi onarılabilecek mi?

Diğer yandan SWP raporunda, Türkiye’deki yeni sistemin demokrasi ve bürokrasinin işleyişinde yarattığı tahribat örnekleriyle anlatılırken, muhalefet partilerinin itirazları ve alternatif oluşturma çabaları da incelendi.

Türkiye’de muhalafet partilerinin parçalanmış halde oldukları, ancak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine itirazlarının bu partileri bir araya getiren önemli unsurlardan biri haline geldiğine işaret edilen raporda, bununla birlikte partilerin demokrasinin onarılmasını sağlayacak ortak bir vizyon geliştirmeyi başarıp başarmayacaklarının henüz belirsiz olduğu kaydedildi.

Araştırmada, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yol açtığı kurumsal tahribat ve muhalefetin belirsiz görünümü, olumlu yönde kolay ve hızlı bir değişim konusunda ihtiyatlı olunmasını gerekli kılıyor” tespitine yer verildi.

Raporun son bölümde ise Türkiye tarihinde bir “dönüm noktası” olduğu belirtilen başkanlık sisteminin, AB-Türkiye ilişkilerine etkileri de mercek altına alındı.




Önceki Haber
Cinsel saldırıdan sonra intihar eden kadın yatağa bağımlı kaldı, fail 16 yıl ceza aldı
Sonraki Haber
Soylu, Cumhuriyet'i hedef aldı: Bu habercilik hastalıklı, bu çocuklar hasta