Belarus-Polonya sınırındaki göçmen dramı devam ediyor. Oradaki tampon bölgede 16 gün kalan ismini vermek istemeyen bir kişi, yaşanan dramı anlattı.
Haber: Ahmet Ayva
Polonya-Belarus sınırındaki göçmen dramı devam ediyor. Belarus’tan yola çıkan çoğunluğu Federe Kürdistan’dan gelen Kürtlerin oluşturduğu binlerce göçmen, Polonya üzerinden Avrupa ülkelerine geçmek istiyor.
Ancak sınıra 12 bin asker konuşlandıran Polonya hükümeti, geçişlere izin vermeyince arada kalan göçmenler büyük zorluklar yaşıyor. Ağır hava şartları, gıda yetersizliği ve sağlığa erişimin olmadığı tampon bölgede mahsur kalan göçmenlerden en az 7 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.
Avrupa, Belarus’u “Göçmen kartı” kullanmakla suçlayıp geçişlerin engellenmesine yönelik politikayı desteklerken göçmenlerin zorlu bekleyişleri devam ediyor.
Bu tampon bölgede 16 gün kalarak Avrupa’ya geçmeye çalışan ancak bunu başarmayınca Türkiye’ye geri dönmek zorunda kalan biriyle bölgedeki durumu konuştuk. Görüştüğümüz kişi, güvenlik gerekçesi nedeniyle ismini vermek istemediğini belirtti.
Öncelikle buradan yola nasıl çıktığınızı anlatabilir misiniz?
Buradan bir havayolu şirketinden biletimizi kestik. Ardından Belarus’un Minsk şehrinde indik. İndiğimiz yerden ticari taksi ile bizi insan kaçakçıları karşıladı. Ardından Grodno şehrine doğru yola çıktık bir geceyi Grodno da geçirdik. Bizim arkamızdan da bir grubun THY uçağıyla geldiğini öğrendik.
İnsan kaçakçıları sizleri kaç para karşılığında Avrupa’ya çıkaracağını söyledi?
6 bin Euro ile Türkiye’den Belarus’a, ardından yürüyerek Polonya’ya geçecektik. Ve daha sonra Polonya üzerinde bizi karşılayacak olan taksiler ile anlaşma yaptığımız Avrupa ülkesine götüreceklerdi.
Belarus Polonya sınırında ne kadar kaldınız?
Sınırda tampon bölgede tam 15 gün kaldım. Belarus tellerini geçtikten sonra tampon bölgeyi geçerken Belarus askerleri bizleri yakaladı. Orada rutin bir arama yaptılar. Erzaklarımızın belli bir kısmına el koydular. Kimi arkadaşlarımızın ise belli bir miktar parasına el koydular. Ardından bizleri kampa götürdüler. 1 geceyi kampta geçirdik. Kamp diye tarif ettikleri yer; çatısı olan, etrafı duvarlarla örülü bir yer değildi. Ormanlık alanda bir bölgede bizi beklettiler. Sadece ateş yakmamıza izin verdiler, sabah ise bizleri bırakacaklarını söylediler. Tabii o esnada telefonlarımıza, pasaportlarımıza, ve bütün eşyalarımıza el koymuşlardı. Belarus askerleri bizlere ilk başta kolaylık sağlayabileceklerini söylediler. Çünkü kendi ülkelerinde sığınmacıların kalmasını istemiyorlarmış, fakat yakın dönemde aldıkları ültimatomdan kaynaklı bunu yapamayacaklarını, yardımcı olmayacaklarını, sınırı geçmelerinde yardımcı olmayacaklarını belirttiler. Bir sonraki günün akşamında ise bizleri alıp tampon bölgeye attılar.
Kaldığınız süreçte nelere tanık olduğunuzu anlatır mısınız?
Yani haliyle mültecilere karşı bakış açıları güzel değil. İlk etapta bizi Polonya sınırına değil, Litvanya sınırına bıraktılar. Yaklaşık 150-200 kişilik bir grup halinde bir nehirden geçirdiler, nehir yaklaşık 2-2,5 metre derinliğindeydi.
Ne ile geçirdiler?
Yüzerek geçtik. Uzunluğu 10 metre falandı. Paralarımız, elbiselerimiz her şey poşete sarılıydı. Kuru tutabildiklerimizi kuru tutabildik. Islananları gündüz vakti soğuk olmasına rağmen zor kurulayabildik. 200 kişilik grup içerisinde çocuklu ailelere tanık olduk, 40 yaş üzeri insanlara tanık olduk. Yani bebeklerden, kadınlardan tutun yaşlı insanlara kadar herkes vardı. Yüzemeyenleri ise biraz daha ileride bulunan nehrin yüksek olmayan ve suda yürüyebilecekleri bir yerden geçirdiler. Tabi Polonya askeri bizi yakalasaydı (ki daha sonra yakalandık) orada 6 ay gibi bir cezadan söz ediyorlardı. İşkenceden bahsediyorlardı. Son zamanlarda Belarus ve Polonya askerleri göçmenlere karşı sert saldırıp, işkence yapıyorlarmış bunları duyduk. Zaten Polonya sınırında 100-150 metre aralıklarla Polonya askerleri konuşlanmış durumdaydı. Teli geçtiğiniz an sizi dövüp tampon bölgeye atıyorlardı. Yaklaşık 2-3 ay o bölgeye sıkışıp kalan insanlar vardı. Biz geceyi Litvanya sınırında geçirdik ardından Belarus-Polonya sınırına tampon bölgeye tekrar geçtik.
Bu kafile içerisinde bulunan insanlar hangi ülke vatandaşıydı?
Çoğunluğunu Federe Kürdistan’dan olmak üzere Kürtler oluşturuyordu. Ama Suriyeli, ayrıca Afrikalı, Asyalı her milletten insan vardı orada.
Basına yansıyanı kadarıyla gördük. Gidiş güzergahınızda ve tampon bölgede ne kadar insan vardı?
Yaklaşık 15-20 bin insan vardı. Ezici çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğunu söyleyebilirim.
Buradaki insan kaçakçıları ile oradaki devletin kolluk kuvvetleri arasında bir ilişkiye tanık oldunuz mu ?
Olmaması mümkün değil. Oraya kadar varmamız bunun da olduğunun göstergesiydi. Nasıl ki Türkiye mülteci kozunu kullanıyorsa, Belarus da aynı şekilde Avrupa ülkesi olan Polonya’ya ve Avrupa’ya karşı bu kozu kullanıyor. Fakat son süreçte Avrupa’nın baskısı bu durumu başka boyutta değiştirmiş durumda.
Polonya bir Avrupa birliği ülkesi ve Cenevre Sözleşmesi’ne göre sizleri kabul etmesi gerekiyordu. Bu yığınağın sebebi neydi?
Avrupa Birliği’nin baskıları, Birleşmiş Milletler’in ortaya koyduğu tavır ve göçün önüne geçme gibi baskılardan dolayı oraya Almanya asker yığılmış durumdaydı. En azından kendim Alman askerlerinin olduğunu gördüm. Sadece Polonya değil, Almanya geçişleri önlemek için bizatihi askerlerini yığmıştı. Göçü önlemek için OHAL iki ay uzatıldı, normalde insan kaçakçılarının verdiği bilgi OHAL’in 4 Kasım’da kalacağı yönündeydi. Bu ortaya çıkan tablodan Birleşmiş Milletler’in de, Avrupa Birliği’nin de sorumluluğu bulunuyor. Onların ortaya koyduğu baskından kaynaklı Belarus-Polonya sınırında iki devletin işkence ve göçmenlere karşı şiddeti, baskısı ve altına attıkları imzayı tanımamaya varan hukuksuzlukları var.
1 günü kampta olmak üzere 16 gün ormanda kaldınız. Hem Belarus hem de Polonya doğu Avrupa ülkeleri. Soğuk havalar orada daha sert, neler yaşadınız ?
Şöyle; yanımızda taşıyabileceğimiz kadar erzak almıştık, birbirimizin erzağını yetecek şekilde kullanmaya başladık, o erzak bittikten sonra 4 gün boyunca aç susuz kaldık. Yiyecek bulamıyorduk. Susuzluğumuzu da oradaki ufak göletlerde, çukurlarda biriken su birikintilerinden gideriyorduk. En son tampon bölgeyi terk etme kararı aldık. 2 girişimimiz başarısız oldu. Zaten belli saat aralıkları ile deniyorduk. İlk denediğimiz gece yakalandık. Polonya askeri bizleri bir yere götürüp teker teker çıplak arama yaptılar. Bütün eşyalarımıza el koydular. Kaba dayak attılar. Bizi tekrar kampa (gülerek) ormana götürdüler ve tampon bölgeye sürdüler. Sabaha karşı saat 4’te tekrar denedik ve kendimizi Polonya, Belarus sınırında bulunan tampon bölgeden kurtarıp Grodno şehrine doğru gitmeye başladık.
17 günün sonunda ülkeye geri döndünüz ve bir çok şeye tanıklık ettiniz. Tekrar ülkeyi terk etmeyi düşünüyor musunuz?
Açık konuşmak gerekirse hem de hemen, fakat farklı yöntemlerle düşünüyorum. Aynı yoldan değil ama, çünkü; donarak ölen insanlar vardı. Biz sınırı geçtiğimiz günün sabahı 3 ölüm haberi geldi. Bizden sonra yine geldi ve hala gelmeye devam ediyor. O tablodan kurtulup kaçamayan insanlar var. 1 yaşını dolduramamış çocuklar var ve onlar kaçamıyor, kadınlar kaçamıyor, belli yaşın üstünde insanlar kaçamıyor. Ama herkes bizim gibi buraya geri dönecek kadar şanslı değil.