HDK’nin 12’inci genel kurulundan eş sözcülüğe Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi. Demir ve Çiçek, “Üçüncü Yol” mücadelesinin artık kaçınılmaz olduğunu vurgularken, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Gücümüze güveniyoruz, halkımıza inanıyoruz, kazanacağız, kararlıyız” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim. Örgütlü ve özgür toplumla yeni yaşamı kuralım” şiarıyla gerçekleştirdiği 12’nci Genel Kurul sona erdi.
İki gün süren tartışmaların ardından Genel Kurul’da sonuç bildirgesi okundu. Yönetim Kurulu’nun belirlenmesinin ardından HDK Eş Sözcülüğü’ne yeniden Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi.
Genel Kurul sonrası açıklama yapan HDK Eş Sözcüleri Esengül Demir ve Cengiz Çiçek’in ortak konuşmasının öne çıkan kısımları şöyle:
12 yıl önce bir yolculuğa çıktık. Ama köklerimiz çok daha derinlerde ve çok uzun bir süredir bu yolculuğu sürdürüyoruz. Halkız biz. Yeni bir ses, yeni bir dil, başka bir siyaset anlayışı yaratmak için buradayız. Yıkarak ve yeniden yaparak; büyük bir ciddiyetle ve şakaya gelmez yaşamın inşasında çoğalarak yürüyoruz.
Yaşamak için direnmek, örgütlenmek, birleşmek dışında bir seçeneğimiz yok
Yeni bir yaşamı bize kimse hediye etmeyecek. Yeni toplum bugün sömürülenlerin elleriyle kurulacak.
Ortalama ücretler açlık sınırının altına itilip, yasal çalışma düzeninde kölelik biçimlerine yer açılıyor. Grev ve hak arama eylemleri yasaklanıyor. Yaşamak için direnmek, örgütlenmek, birleşmek dışında bir seçeneğimiz yok. İş cinayetlerinin hız kesmediği, emekçilerin hayatının hiçe sayıldığı bir düzende yaşıyoruz. Soma’da, Bartın’da bile bile ölüme gönderilen maden işçileri, önlem almanın maliyet hesabı uğruna yaşamı gözden çıkarılan inşaat işçileriyle yan yana gelecek. Çünkü biliyoruz ki; birleşen işçiler yenilmezler, emek meclislerinde örgütlenelim.
Tüm canlılarla birlikte özgür bir yaşam
Yaşam alanlarımızın, doğanın, kentlerin uğradığı talana geçit vermeyeceğiz. Yaşamı sermaye çevriminin boyunduruğu altına alan kapitalizmi durduracağız. Her yeri rant alanı olarak gören iktidar politikaları, ülkeyi büyük bir şantiyeye dönüştürüyor. Ekolojik tahribata hız kesmeksizin devam ediyor. İnsan dışındaki canlılara yaşam alanı bırakılmıyor. Mevcut gidişat, insanın da yaşam alanını daraltıyor. Ülkenin dört bir yanında hayvanlara yönelik şiddet ve işkence artıyor. Halkların Demokratik Kongresi, tüm canlılarla birlikte özgür bir yaşamı savunanları yan yana gelmeye çağırıyor. Ya hep beraber ya hiçbirimiz! Tüm canlılarla birlikte özgür bir yaşam.
Sınırsız, sürgünsüz, savaşsız özgür bir dünya mümkün
Kapitalizmin doğa yıkımı, emperyalist vekâlet savaşları ve ulus devletlerin zorbalığı, milyonlarca insanı yaşadığı topraklardan koparıyor. Göç, emeğin olağan halleri arasına giriyor. Ezilenleri karşı karşıya getiren politikalar hem mülteci hem yerli emekçilerin haklarının geriletilmesine hizmet ediyor. Göçmen düşmanlığı faşizmin güncel görünümleri arasında öne çıkıyor. Tarihsel olarak bir göç ve geçiş ülkesinde yaşıyoruz. Bunu ekonomik ranta çeviren iktidar ise Avrupa Birliği’yle insan ticareti anlaşması imzalıyor. Düzen muhalefeti ise oy rantı için ırkçı söylemi olağanlaştırıyor. Hak öznesi olarak tanınmayan ve sömürüye uğrayan mültecileri, ülke halklarıyla karşı karşıya getiriyor. Göçmenlerin ve mültecilerin engellenmesiyle araçsallaştırılması arasında seçim yapmak zorunda değiliz. Üçüncü Yol’un göçmen ve mülteci politikalarını meclislerimizde hep birlikte inşa edeceğiz. Sınırsız, sürgünsüz, savaşsız özgür bir dünya mümkün!
Yok sayılmaya direneceğiz
Saray rejimi, Cumhuriyet tarihi boyunca farklı sürümleriyle uygulanan tek ulus, tek dil ve resmi din politikasını, en uç biçimleriyle sürdürüyor. Hiçbir halkın ve hiçbir inanç topluluğunun varlığının yadsınmasına, soykırım, soy sürümle tehdit edilmesine izin vermeyeceğiz. Halklarız, inançlarız, tekliğe sığmadık, sığmayacağız. Ücretli çalışma çağının dışındaki kuşaklar değersizleştiriliyor. Neoliberalizm ve aile ideolojisi, bakım ve destek sorumluluğunu aileye yüklüyor. Aile içinde de kadınlara yüklüyor. Yaşlılığın toplumsal güvencesi olarak emeklilik hakkı, milyonlarca emekçi için uzak bir olasılığa dönüşüyor. Emekli olabilenlerin de gelirleri ve hakları tırpanlanıyor. Haklarımızı savunmak için örgütlenmemiz yasaklanıyor. Yok sayılmaya direneceğiz.
Toplumsal ittifaklarımızı büyütelim, yaşamı özgürleştirelim
Devletler arasında ve devletlerin sınırlarının içinde eşitsizlik derinleşiyor. Siyasal iklim, zorbalık rejimlerini ve faşist hareketleri güçlendiriyor. Bu girdaptan çıkış, güç savaşı içindeki bloklaşmaların çok kutupluluğunda değildir. Zafer, halkların inişli çıkışlı ama son bulmayan mücadelelerinde ve halk ittifaklarında saklıdır. Toplumsal ittifaklarımızı büyütelim, yaşamı özgürleştirelim.
Üçüncü Yol mücadelesi artık kaçınılmaz
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş kodlarının yarattığı güncel fay hatlarının gerilimlerini, ikinci yüz yıla girerken de yaşıyor. İçerde sansür, yasak, işkence ve tecrit uygulamalarına, faşizmi tahkim etme politikalarına dışarda her Kürt kazanımını boğmayı hedefleyen savaş ve işgal politikası eşlik ediyor. İçerde faşizmin yürüyüşü durdurulmadan, dışardaki saldırgan politikalar boşa çıkarılamayacaktır. O nedenle Mayıs ayında yapılması muhtemel seçimler, tek adam rejiminin ivmesinin kırılması açısından hayati önem taşıyor. Partimiz HDP’nin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim sürecinde oynayacağı rolü oldukça kıymetli görüyoruz. Seçimi gören ama etkinliği, seçimle başlayıp seçimle bitmeyen bir Üçüncü Yol mücadelesi artık kaçınılmaz.
Oy hakkının içinin boşaltılmasına rıza göstermeyeceğiz
Elbette faşizme karşı sandığa gideceğiz, oylarımızı kullanacağız ve savunacağız. Bu tavır, sadece sandık başındaki usulsüzlüklere ya da sayım hilelerine karşı bir tavır değildir. Kayyım gaspına karşı bir tavırdır. Alanları toplumsal protestolara kapatan yasakçı zihniyete karşı bir tavırdır. Bağımsız haber kaynaklarını susturan bağımlı medya çabalarına karşı bir tavırdır. Siyaseti polis gözetimi altında tutarak seçme hakkının fiilen ortadan kaldırılmasına karşı bir tavırdır. Elbette adaylarımız olacak ve seçeceğiz. Ama unutmayalım ki Üçüncü Kutup, oy pusulasındaki kutulardan üçüncüsü değil. Tek adam rejimiyle de ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’le de oy hakkının içinin boşaltılmasına rıza göstermeyeceğiz.
‘Bizler HDK’nin yeşerttiği zeminde büyüyen HDP ağacıyız’
Eş sözcülerden sonra konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ise konuşmasına HDK kongresini kutlayarak başladı.
HDK’nin siyaseti toplumsallaştırmak, toplumu siyasallaştırmak amacıyla başladığı yolcuğun devam ettiğini belirten Sancar, “Siyaseti toplumsallaştırmak gerekiyordu, çünkü sıkıştığı dar alanlarda sürekli çürüme üreten eski siyaset anlayışından, sistem içi siyaset zihniyetinden yeni yaşama yol açmak gerekiyordu. HDK bu inanç ve umutla bu hedef ve şiarla kuruldu HDP de onun içinden çıktı” dedi.
Sancar, konuşmasında yaklaşan seçimlere değinerek, şunları ifade etti:
Önümüzde cumhuriyetin yüzüncü yılına denk gelen kritik bir dönemeç ve eşik var. Seçimler var. Bu seçimler, seçimden öte anlam taşıyan seçimlerdir. Bugüne kadar yürüttüğümüz toplumsal mücadele ile seçim mücadelesini bu kadar iç içe geçiren hayati şartlar fazlaca ortaya çıkmaz, toplumların hayatında. Her seçim bu kadar kritik olmaz, bu kadar önem taşımaz. İşte şimdi bu seçime giderken, tam da hedeflerimizi belirlerken, HDK’nin kuruluş şiarını ve hedeflerini yeniden en güçlü şekilde hayata geçirme görevi ile karşı karşıyayız.
‘Hedefimiz iktidara kaybettirmek’
Bir rejim inşası sürüyor. Otoriter rejimi kalıcı hale getirmek için mevcut iktidar bloku bütün imkanları kullanıyor kullanacak. Bu seçimde öncelikli hedefimiz bu rejimin inşa sürecini durdurmak olmalıdır. İnşa edilmek istenen rejimin yolunu öncelikle kapatmak zorundayız. Bir başka hedef bu iktidara kaybettirmek gibi hayati, stratejik hedefimiz var.
Bizler HDK’nin yeşerttiği zeminde büyüyen HDP ağacı olarak; bu sorumluluğun farkındayız. Bize geleceği inşa etme, yeni yaşamı kurma, demokratik cumhuriyete giden yolu açma sorumluluğu yükleyen, halkımızın bize verdiği görevlerdir.
‘Halkımız en büyük servetimizdir’
HDP’nin kapatma davasanına değinen Sancar şunları kaydetti:
Kapatma davasıyla partimizi sindirmeye çalışıyorlar, Kobane kumpas davasıyla mücadele birikiminin çok değerli temsilcilerini siyasetin dışına, yaşamın dışına sürmek istiyorlar, zindanlarda tutuyorlar, hergün yeni operasyonlar yapıyorlar ama hepsi nafile. Partimizi kapatmaya çalışıyorlar ama biz büyüyoruz. Hazine yardımını, anayasal hakkımız onu yatıracakları hesaplara bir siyasi operasyonla AYM’yi alet ederek bloke koyuyorlar. Fakat halkımız ceketini bile bağışlamaya, elindeki bir kilo çayı, yarım kilo şekeri getirip partisine vermeye hazır.
Halkımızın gönlü bizim en büyük servetimizdir, ‘Hazinemiz halkımız’ diyoruz, biliyoruz ki bu hazine mutlaka ama mutlaka başarıya ulaştıracak bu yürüyüşü. Bizler bu seçimlerde Demokratik Cumhuriyete giden yolu açmak, şu otoriter, faşizan rejim inşasını durdurmak ve iktidara kaybettirmek için her türlü fedakarlığı da en kararlı mücadeleyi de yürütmeye hazırız.
Sancar’ın açıklamalarının ardından HDK Kültür Sanat Komisyonu korusunun sahne almasıyla devam etti. Daha sonra Lawje’nin sahne almasıyla Genel Kurul salonda çekilen halaylar eşliğinde coşkuyla sona erdi.
HABER MERKEZİ