Ana SayfaCezaevleriAdli değil siyasi: Cezaevi yönetimi ‘yol verdi’, Ulaş Yurdakul Kürt olduğu için linçle öldürüldü

Adli değil siyasi: Cezaevi yönetimi ‘yol verdi’, Ulaş Yurdakul Kürt olduğu için linçle öldürüldü

HABER MERKEZİ – Irkçı bir grup tarafından cezaevinde linç edilen Ulaş Yurdakul’un avukatı, adalet mücadelesiyle gün yüzüne çıkardıkları gerçekleri anlattı. Yurdakul ailesinin avukatı Hakan Günaslan, “Ulaş ne yazık ki Kürt kimliğinden dolayı işkenceyle öldürülüyor” dedi.

Balıkesir Kepsut L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda Ulaş Yurdakul’un ırkçı bir grup tarafından dövülerek öldürülmesine ilişkin gerçekler bir bir ortaya çıkıyor.

Yurdakul’un linç edildiğine ilişkin avukatlarının ilk açıklamaları geçen hafta Evrensel’den Cansu Pişkin’in haberinde yer almıştı.

Yurdakul’un öldürülmesinde işkenceye seyirci kalmakla suçlanan gardiyanlara da sonunda soruşturma açıldı.

Haberler üzerine Balıkesir Başsavcılığı, “Olayda kastı veya ihmali olduğu düşünülen ceza infaz kurumu personeli ile belirlenen diğer şüpheliler hakkında Kepsut Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2017/1 sayılı soruşturma halen devam etmektedir” açıklaması yapmak zorunda kaldı.

Soruşturmayı bu aşamaya getirenler ise Ulaş Yurdakul’un ağabeyi ve ailenin avukatı.

Linç olayını ortaya çıkararak ırkçı şiddetin üzerindeki örtüyü kaldıran Ulaş Yurdakul’un kardeşi Deniz Yurdakul ve ailenin avukatı Hakan Günaslan, yaşananları ve adalet mücadelelerini Artı Gerçek’ten Emre Ünsallı’ya anlattı.

Yurdakul ailesinin avukatı Hakan Günaslan’ın Artı Gerçek’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

“Kürt kimliğinden dolayı işkenceyle öldürüldü”

Ulaş Yurdakul’un cezaevinde tam olarak başına ne geldi?

Ulaş Yurdakul, Balıkesir Cezaevi’nde adli bir suç nedeniyle bulunuyordu. Ancak ölümle sonuçlanan işkence geçen yılın 31 Aralık gecesi başlıyor, 1 Ocak’a kadar yani ölünceye kadar devam ediyor. Sabaha kadar ara ara dinlenmeleri hariç sürekli dövmüşler. Ölüm olayı gerçekleşene kadar dövülmesi devam ediyor. İç organları parçalanmış, göğüs kafesi kırılmış.

Cezaevi yönetimi aileyi arıyor ve Ulaş’ın banyoda düşüp kafasını çarptığı için öldüğünü söylüyor ilk önce. Olay yeri inceleme ekipleri gelmeden önce de koğuş mümessili bir temizlik yaptırıyor. Kan temizliği yaptırılıyor, deliller karartılıyor. Ardından koğuşa olay yeri inceleme ekipleri geliyor. Cinayeti yönlendiren, azmettiren, işkence yaptıran adam, olay yeri incelemeyi karşılıyor. Hatta birlikte olay yerini inceliyorlar. Azmettirici olay yeri incelemeye katılıyor, yönlendiriyor. Bütün tutuklular dışarıya çıkarılmasına rağmen, cinayetin bizzat sorumlusu olay yeri inceleme ile birlikte hareket ediyor. Misafir gelmiş gibi bunları karşılıyor, bunlarla birlikte geziyor. Olay yeri incelemeye banyoda öldüğü söyleniyor ve banyonun fotoğrafları çekiliyor. Aslında işkence gördüğü yer üst katta ikinci koğuşta. Orayla ilgili hiçbir şey yapılmıyor ve olay yeri inceleme geri dönüyor.

Olayın üstünden 6 saat geçiyor. Saat 19.30’da savcı Olay Yeri İnceleme’ye tekrar gidin talimatı veriyor. Ekipler cezaevine giderek Türk bayraklarıyla donatılmış 2 nolu odada sadece yerdeki kan izlerinin fotoğraflarını çekiyor.

Banyo dışında başka bir yerde kan izine rastlandı mı?

Olay yeri inceleme biyolojik bulgu araştırması yapmadığı için silinen kan izlerini tespit etmiyor. Oysa tanıkların ifadelerine göre kan izleri duvarların yüksek noktalarına kadar sıçramış. Yedi kişi sabaha kadar öyle bir dövmüşler, tekmelemişler ki iç organları parçalanmış. Bütün bunlar o cezaevi yönetiminin infaz koruma memurlarının bu işten haberi olduğuna ilişkin deliller. Ama ne yazık ki soruşturma savcısı, cezaevi görevlileri ve müdürler hakkında takipsizlik kararı veriyor. Tek bir cezaevi infaz koruma müdürüyle ilgili açılmış bir dava yok. İşkenceye katılanlarla ilgili de henüz dava açılmadı.

Açıkladığınız dosyada olaydan önce doktorların muayenesi sırasında ortaya çıkan işkence izlerinin cezaevi yetkililerine aktarıldığını belirtiyorsunuz. Cezaevi bu bilgi karşısında ne yapıyor?

Doktora sevk edildiğinde testislerinde morartı ve şişlik olduğu hapisane yetkililerine söylendiğinde hiçbir önlem alınmıyor. Bu ifadelerle de kanıtlandı. Bir tutuklunun “Ulaş’ın durumu kötü” uyarısına cezaevi müdürü, “ya uslanacak ya da geberecek” yanıtı veriyor. Bir başka hükümlünün ifadesinde infaz koruma memurları sayım için geldiğinde  ve Ulaş’ın yüzünü mor görünce ‘makyajın çok güzel olmuş’ diyorlar.

İşkence ve linçle öldürmek için neden Ulaş Yurdakul seçildi?

Ölüm nedeni de onların iddia ettiği gibi değil, benim dosyadan edindiğim izlenimle Kürt kimliğinin önemli payı olduğunu düşünüyorum. Dosyadaki durum bana onu anlattı. Ulaş ne yazık ki Kürt kimliğinden dolayı işkenceyle öldürülüyor.

Cezaevlerinde işkencenin mahkumlara karşı bir yöntem olarak kullanıldığı artık saklanmıyor ancak burada işkence, cezaevi personeli tarafından değil de mahkumlar tarafından yapılıyor. Hazırladığınız dosyadaki tanıklıklar cezaevlerinde bu tip koğuşların oluşturulduğunu da gün yüzüne çıkardı.

Ceza infaz yasasına göre bütün mahkumların eşit olması gerekir ama o cezaevindeki C 3 koğuşunun ‘idarenin kontrolü altındaki bir hükümlünün bir takım hükümlülerin uslandırılması için oluşturduğu bir koğuş olduğu söyleniyor. Bu iddia hükümlülerin verdiği ifadede yer alıyor. Burada işkenceyi kamu görevlileri yapmıyor adli hükümlüler yapıyor. Ama adli hükümlülere cezaevi yönetimi yol veriyor. Bir hiyerarşi oluşmuş.

Peki bu kadar delilin ışığında siz nasıl bir yol izleyeceksiniz bu davada?

Soruşturmayla ilgili ben iki kere Balıkesir’e gidip soruşturma savcısıyla görüştüm. Bir kere de cinayetten sonra aile gitmişti, dosyanın kapsamını öyle öğrendik. Biz soruşturmayla ilgili takipsizlik kararına görevliler açısından itiraz ettik, onun sonucunu bekliyoruz. Aynı zamanda cinayeti işleyen ve işkence yapan hükümlülere henüz bir dava açılmış değil. O dava açıldığında onu da takip edeceğiz.


Dosyadaki ses kayıtları

Linç olayına katılan tutuklulardan İbrahim Armağan’ın 3 Ocak 2017 tarihinde annesiyle yaptığı telefon görüşmesinin kaydı basına yansımıştı. Söz konusu görüşmede Armağan, linci annesine şu diyalogda itiraf ediyor:
Armağan: Buradan bir tane de ölü çıktı, Allah razı olsun.
Anne: Kimlerden?
Armağan: Batmanlı (küfrediyor) biri öldü gitti. (Yine küfrediyor) teröristi…
Anne: Polis ne yapıyor?
Armağan: (Küfrediyor) O da paket, o da var olayın içinde. Sekiz kişi varız. Serkan abi ‘Ben yaptım’ diyor. Serkan abim, Allah razı olsun, alıyor üstüne. Bakalım… Serkan abi yırttıracak bizi de biraz uğraştıracak bizi.
Anne: Olsun bakalım, sağlık olsun ama karışmayaydınız iyiydi oğlum be… Armağan: Ya askere git, askere git dedin. Millet dağda öldüremiyor teröristi, biz burda öldürdük işte, daha ne istiyon.
Anne: Yani…
Armağan: Allahın teröristi.

PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Asgari ücretli soruyor: Kira 600, doğalgaz 450 lira; nasıl geçineyim?
Sonraki Haber
'Böyle giderse film festivallerinin devlet törenlerinden farkı kalmayacak'