Ana SayfaGüncelKılıçdaroğlu’na saldırı davası: ‘Öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı’

Kılıçdaroğlu’na saldırı davası: ‘Öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı’

HABER MERKEZİ – CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara Çubuk’ta düzenlenen saldırıya ilişkin davada kimi sanıklar, kendilerini “öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı” sözleriyle savunurken, kimi sanıklar ise ‘galeyana gelerek’, ‘kızgınlıkla taş attığını” ileri sürdü. Duruşmada “görevsizlik” talebini reddeden mahkeme, davayı 1 Mart 2021 tarihine erteledi.

CHP Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik 21 Nisan 2019’da Ankara’nın Çubuk ilçesinde katıldığı bir asker cenazesinde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin 36 sanık hakkında Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması başladı.

Davada 6’sı kadın 36 sanık, 1 yıl 8 ay 15 gün ile 28 yıl 10 ay arasında değişen hapis cezasıyla yargılanıyor.

Duruşmaya sanıklar ve avukatları ile Kılıçdaroğlu ve diğer müştekilerin avukatları katıldı.

Duruşmayı izlemeye CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve CHP Milletvekilleri Yıldırım Kaya, Ali Haydar Hakverdi, Bülent Tezcan, Levent Gök, Servet Ünsal, Tekin Bingöl, Gamze Taşçıer, Erkan Aydın, Erdoğan Toprak ve CHP yöneticileri katıldı.

Covid-19 salgını nedeniyle duruşma salonuna kısıtlı sayıda izleyici alındı.

“Köpeklerden kendimi korumak için değnek elimdeydi”

Duruşmada sanıklardan Vahit Delibaş, elinde sopayla Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu eve doğru yönelmiş olmasına dair, “Benim köyüm ile olay yerindeki köy arası 3,5 km. Oraya gidip gelen herkes kendini korumak için eline değnek alır. Köpeklerden kendimi korumak için değnek elimdeydi” sözleriyle kendisini savundu.

Bunun üzerinde söz alan Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, “Söylemiş olduğu sözlerle birlikte kastı belli. Birçok sanık tarafından ‘yakın’ diye bağırıldığı ortamda, sanığın sopa ile eve girmeye yönelik hamle yaptığı değerlendirildiğinde sanığın suçunun adam öldürmeye teşebbüs ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik olduğu görülecektir” dedi.

Avkat Çelik, mahkemeden ‘insan öldürmeye teşebbüs suçu’na dair bu delilleri değerlendirilmesini talep etti.

Avukatın hakkındaki bu talebine ilişkin sanık Delibaş, “Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı, orada zaten öldürülürdü. Kışkırtmaya geldik. O anki kalabalığın yapmış olduğu bir iş. Gelme denilmesine rağmen gelmiş. Bu kahvehanede cenaze gömüldükten sonra söylendi, ‘cenaze evine gelme’ denmiş. O da çıkmış gelmiş. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik, zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı” dedi.

Ardından savunması alınan sanık Ayhan Onbaşı, Kılıçdaroğlu’na yönelik sarf ettiği belirtilen sözlerini kabul etmedi.

Avukat Çelik ise, Onbaşı’nın “Abla yuh deyin” diyerek çevresindekileri kışkırttığını söyledi ve ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ten ek savunmasının alınmasını istedi.

Kendisini “Yoktum, şuurum kaymıştı. Köyde 3’üncü şehit” sözleriyle savunmaya çalışan Onbaşı, arbede olduğunda olay yerinde olmadığını da ileri sürdü.

“HDP ile seçime girmesi milliyetçi olarak kanıma dokundu”

Sanıklardan Salih Ateşyürekli de, “Kandil’e git Kemal” diye bağırması ve Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evden çıkmasını engellemesiyle ilgili “Beni buraya getiren tek şey vatan, bayrak sevgisidir. Televizyonlara bakıyoruz. ‘Kandil’e git, Kandil’e’ dedim. O kalabalıkla arkalarından ben de evin önüne gittim. Pişmanım. Keşke o cenazeye gitmeseydim. Benim tek ağırıma giden bize ‘terörist’ denilmiş. Gururuma ve onuruma dokundu” diyerek kendini savundu.

Sanık Sami Şekerci ise yaptığı savunmasında, “Kılıçdaroğlu’nun geleceğinden haberimiz yoktu. Alana girince insanların tepkisi oldu. HDP ile birlikte de seçime girmesi benim bir milliyetçi olarak kanıma dokundu. Evin etrafında vardım ama sadece olayları seyrettim” dedi.

Kılıçdaroğlu’na tekme atmaya çalışan sanık Oğuz Şimşek de savunmasında, “Kalabalıkta kendimi korumak için direğe çıktım. O sırada uzun boylu insanlar geçiyordu, ayağımı kimse vurmasın diye kaldırdım. Zarar vermek için gitmedim. İnsanlık olsun diye şehit cenazesine gittim. Bir sefer yuh çektim o” diyerek kendini savundu.

‘Tahrik eden Kılıçdaroğlu’ymuş

Sanıklardan Koray Demirel ise kendisini şöyle savundu:

15 Temmuz sonrası Yenikapı’da üç parti ortak miting yapıldı. Biz onları böyle görmek istiyoruz. Kılıçdaroğlu, Karadeniz’de saldırıya uğradı, Sayın Cumhurbaşkanımız onu hemen aradı. Böyle bir tabloda kalsaydı, ona protesto olur muydu? Ben ona taş atmadım.

Ben şehidin cenazesine sonradan katıldım, arkadan gelen konvoy beni öyle sıkıştırdı ki arabamın camına vurdular. Kılıçdaroğlu’nun korumasıymış. Esas tahrik eden Kılıçdaroğlu’dur. Yener Kırıkçı uzaktan akrabamızdır.

Duruşmada olay anına dair görüntüler izletildiğinde de Demirel, taş atanın kendisinin olmadığını savunup, “Kılıçdaroğlu’nun korumalarının bana yönelik saldırısının görüntüsünü de izleyebilir miyiz?” dedi.

Bunun üzerine avukat Celal Çelik, sanık Demirel’in söyledikleriyle ilgili şunları söyledi:

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi. Genel Başkan onları nasıl kışkırtmış olabilir. ‘Korumalar bana vurdu’ gibi sözler söylüyor. Genel Başkanın hiçbir korumasının böyle bir müdahalesi olmamıştır.

Orada İçişleri Bakanı, kuvvet komutanları, bunların korumaları var. Genel başkanın kaç tane koruması olabilir ki. 15 Temmuz ile ilgili Genel Başkanımızın değerlendirmeleri biliniyor. Genel Başkanımız bu değerlendirmeleri yaparken elbette eleştiri de yapacak. 15 Temmuz’un olacağı MİT’e bildiriliyor. MİT bir şey yapmıyorsa, Genel Başkanımız ne yapacaktır.

Kılıçdaroğlu’na kasten saldırmadığını söyleyen Demirel, “Bir yere kadar öldürmek isteyen insan bir yerden sonra vazgeçemez ki. Öldürmek isteyen insan gider öldürür ve paşa paşa yatar” sözlerini sarf etti.

Sanık Ayşe Ortapınar da elindeki seccade ile Kılıçdaroğlu ve Yıldırım Kaya’ya vurmaya çalışmasıyla ilgili olarak, seccade ile kendini koruduğunu savunarak, jandarmada alınan ifadesini de kabul etmedi.

Bir diğer sanık Yusuf Bedava ise “Şehit Kırıkçı teyzemin oğludur. Yerde bulunan toz halindeki toprağı attım, O da zaten havada savrulup gitti. Attığım toprak yaralayıcı değildi. Zaten attığım da öne ulaşmamıştır” sözleriyle kendini savundu.

“Bir anlık galeyan ile attım”

Duruşmaya verilen aranın ardından sanıkların dinlenmesine devam edildi.

Sanıklardan Engin Horat, Kılıçdaroğlu’nun aracına taş atmasını, “Ben attığımı hatırlıyorum. Araç içindeki şoförü gördüm ama bir anlık galeyan ile attım” dedi.

Kalabalıkla beraber sürüklendiği için Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önüne gittiğini öne süren sanık Eray Kuş, CHP aracına taş atmadığını ve ifadesini baskı altında verdiğini iddia etti.

“Savcılık nasıl bir zor kullandı sana” sorusuna, Kuş, “jandarmada kendisine zor kullanıldığını ve savcılık aşamasında da bu ifadeyi korktuğu için değiştiremediğini” kaydetti.

Okuma yazması olmadığını belirten sanık Gurbet Sarıyer, “Ben yoktum. Bunları kabul etmiyorum. Ben hükümete zarar yapmadım hakimim. Annem ve halamın kızı, amcamın gelini Yasemin Karakütük vardı” dedi.

Sarıyer, CHP aracına taş atmadığını kaydederek, kendisinin taş attığına yönelik diğer sanık ifadelerini “Kendilerini kurtarmak için bana iftira atıyorlar” diye yalanladı.

Sarıyer, jandarma ifadesinde görevlilerin masaya vurarak “Sen taş atmışsın” demesi üzerine taş attığı yönündeki ifadeyi kabul ettiğini aktararak, bu ifadesinin baskı altında alındığını savundu.

‘Kızgınlıkla’ atmış

Sanık Güngör Aşık ise olay yerinde ensesine bir cisim geldiğini kime ne attığını bilmediğini söyleyerek, “Kızgınlıkla attım. Jandarmaya götürüldüğünde taş olduğunu anladım” diye konuştu.

Hiçbir siyasi parti ile işi olmadığını savunan sanık Mehmet Küçük, olaya ilişkin görüntülerin gösterilmesinin ardından taş atmadığını belirtti.

Bir diğer sanık Mustafa Baş, “Araç üzerimize geldi, kendimi korumak için attım” ifadesinde bulundu.

CHP aracına taş atmadığını kaydeden sanık Salih Azder, “Kılıçdaroğlu’nu hayatımda ilk defa televizyonda gördüm. Hayatımda televizyon hariç hiçbir yerde görmedim” diye belirtti.

“Köyümüze gelirse ağırlamak istiyoruz, pişmanız”

Sanık Ayhan Bedava, Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi sırasında arabanın üzerine çıkarak “Hainler dışarı” diye slogan ataması ve bu sloganı Kılıçdaroğlu’nun sığındığı ev önünde sürdürmesiyle ilgili “Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganını Sayın Kemal Kılıçdaroğlu gelmeden önce de söylüyorduk. Benim ‘Hainler dışarı’ diye bir sloganım olmadı” diye savundu.

Bedava, dosyadaki görüntülerin izletilmesinin ardından “Aracın üstündeyim. Kendimizi gösterme amaçlı hareketlerimiz var” dedi.

Bedava kendisinin kalabalığı sakinleştirmeye çalıştığını ileri sürerek, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin balkonuna çıktığı sırada geri itildiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’in sanık Bedava’nın olayı organize ettiğine dair savunması ardından Bedava, Kılıçdaroğlu’nun yaşadıklarıyla ilgili köy halkının rahatsız olduğunu belirterek, “Bu olaylarla anılmak istemiyoruz. Kemal Kılıçdaroğlu köyümüze gelirse ağırlamak istiyoruz. Biz de bu işten pişmanız” şeklinde konuştu.

Sanık Büşra Kırık, Kılıçdaroğlu’nun sığındı evin önündeki CHP aracına taş atmasına ve sanıklardan Ayşe Resimci’nin de bunu ifadesinde beyan etmesine karşın “O evin karşısında halamın evi var. Onu orada tutacak değilim, bir an önce gitmesini istedim” diye kendini savundu.

“Neden sadece 36 kişinin üstüne gidiliyor. Madem suçlu aranıyor, oradaki herkesin burada olması lazım” diyen Kırık, kendisine ait görüntüleri izlemesi ardından taş atmasını “HDP il ittifak yapan bir parti lideri var karşımızda” sözleriyle savundu.

Sanık Cahit Köse’ye kendine ait görüntüler gösterilmesi ardından Kılıçdaroğlu’nun çıkmasını engellemediklerini ileri sürerek, “Biz esnafız, başka köylere gittiğimizde ‘Niye geldin?’ deniyor. Pişmanım” dedi.

“Saldırmak istesem zaten vururdum”

Sanık Mutlu Bedava ise, “Bu iddianameyi kabul etmiyorum. Bu olayda alakam yokken içine girdim. Babam ve küçük kardeşim vardı, onlara bakmak için gittim. Kılıçdaroğlu’na bir iki metre yakındım, saldırmak istesem zaten vururdum. Ben oradakileri sakinleştirdim” dedi.

Sanık Salih Çataltepe de, “Evin önünde, merdiven altındaydım. Şerefsiz diye bağırdım. Askere gideceğim, başıma bir iş gelir diye çok yaklaşmadım” diye konuştu.

Diğer bir sanık Sevim Gölyeri, kamera kayıtlarında yer alan “Vatan haini çıksın, çıksın şerefsiz. Yakın o evi” sözlerine karşı “Benim Kılıçdaroğlu adına ses kaydım varsa cezaya razıyım. Ben değil Rahim Doruk’un annesi söyledi. Ben yeter anaları yaktığınız dedim. Kılıçdaroğlu’na söylemedim, dağdaki teröristleri yakın, öldürün demek suçsa cezama razıyım” diyerek, kendini savundu.

CHP aracına taş atan sanıklardan Yunus Cansız ise, arabayı durdurmak için küçük taş attığını iddia etti.

Mağdur sıfatıyla dinlenen jandarma Remzi Kaygusuz, “Şikayetçi değilim. Engelleme yaparken kafama baston geldi” dedi.

Görevsizlik talebi

Mahkeme heyetinden dosyaya ilişkin görevsizlik talebinde bulunan Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, şunları söyledi:

Sivas’taki yakma eylemi sonucunda insanların diri diri yakıldığı hepinizin malumudur. Nitekim Madımak’ta de yakın sözünden sonra olay gerçekleşmiştir.

Çubuk’taki olayda da aynı kapsamda eğitim seviyesi düşük ve kışkırtmaya müsait insanlarla genel başkana saldırıda bulunuldu.

Dosya ağır ceza mahkemesine girmektedir. İlgili sanıkların adam öldürme mi yoksa yaralama kastı mı olduğunun değerlendirmesi asliye ceza mahkemesinin sorumluluğu olmayacaktır.

Çelik, taleplerinin karşılanmaması durumunda olayın aydınlatılması için Jandarma Genel Müdürlüğü’nden cenazede olay çıkması ihtimaline yönelik hazırlanması gereken planların istenilmesini talep etti.

Duruşma 1 Mart 2021’e ertelendi

İddia makamı mütalaasında görevsizlik talebinin reddini, adli kontrol hükümlerinin devam etmesini istedi.

Görevsizlik talebinin reddine karar veren mahkeme, sanıkların adli kontrollerinin devamına karar vererek, duruşmayı 1 Mart 2021’e erteledi.

Soylu hakkına suç duyurusu

Bu arada CHP Genel Başkan Yardımcısı Engin Özkoç, duruşmayı izleyen CHP heyeti ile birlikte kameralar karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.

Sanıkların “öldürmeye tam teşebbüs”, “hürriyeti kısıtlamak”, “halkı kin ve nefret duygularına teşvik” suçlarından yargılanması gerektiğini söyleyen Özkoç, daha düşük fiillerden başlatılan yargılama nedeniyle iddianameyi hazırlayan Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığı’nı eleştirdi.

Özkoç, “Biz CHP olarak Çubuk Cumhuriyet Başsavcısı hakkında şikâyette bulunduk. Olayın bizzat içerisinde olan devletin yetkilileri onu taltif etmişlerdir. İlgili Tümen Komutanı ile Ankara Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında suç duyurularında bulunduk” dedi.

Linç girişiminin arkasında siyasi irade olarak AKP’nin olduğunu söyleyen Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kışkırtıp, bizzat AKP’li bir kişinin yumruk atarak diğer kişilerin de Cumhur İttifakı işaretlerini orada sergileyerek organize ettikleri linç girişiminin arkasındaki irade siyasi iradedir, adı AKP’dir. Bununla ilgili ben ve arkadaşlarım sonuna kadar ciddi ve gerektiği gibi bir yargılama olabilmesi için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz.

Az önce Genel Başkan’ımızın avukatı Sayın Celal Çelik duruşmada bu mahkemenin yetkisiz olduğunu, işlenen suçların bu mahkeme tarafından değil, ağır ceza mahkemesi tarafından görülmesi gerektiğini orada ifade etti. Biz de bu ifadenin arkasında duruyoruz. Türkiye buradaki gerçekleri ortaya çıkarmadan asla özgür, adaletli bir ülke olamaz.

Bugün bir mafya bozuntusunun kendisini Twitter’dan eleştirdiği için eleştiren kişi derhal tutuklanmış, cezaevine konmuştur ama ana muhalefet partisinin genel başkanına, genel başkan yardımcılarına linç girişiminde bulunan, yumruk atan, evin camlarını kıran, yangın çıkarıp, evi yakmak isteyen 36 sanık ve 10 reşit olmayan kişinin hiçbiri tutuklu değildir. Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu adalet anlayışı tam da budur.

Ne olmuştu?

Irak sınırında güvenlik güçleriyle PKK arasında çıkan çatışmada yaşamını yitiren sözleşmeli er Yener Kırıkçı’nın cenaze törenine katılmak üzere Ankara’nın Çubuk ilçesine giden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Pazar günü katıldığı cenaze töreninde saldırıya uğramıştı.

Cenazede önce Kılıçdaroğlu’nu yuhalayan bir grup, sonrasındaki arbedede Kılıçdaroğlu’na saldırmıştı.

CHP lideri olayın ardından bir eve götürülerek, polis korumasına alınmıştı. Saldırgan grup, Kılıçdaroğlu’nun götürüldüğü evin de çevresini sardı. Bazı kişilerin binaya taş attığı görüşmüştü.

Kılıçdaroğlu saatler sonra zırhlı araç ile saldırgan grubun bulunduğu bölgeden uzaklaştırılmıştı.

Saldırının ardından CHP 81 ilde yaptığı eş zamanlı açıklamayla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya istifa çağrısı yaparken, Soylu’nun yanıtı CHP’yi saldırıdan sorumlu tutmak ve “Kılıçdaroğlu cenaze törenine katılacağını önceden bildirmedi” demek olmuştu.

Soylu’nun ziyaret öncesi CHP’nin ilgili birimlere bilgi verilmediğine dair açıklaması ise parti tarafından yalanlanmıştı.

Ayrıca CHP’nin kurduğu komisyonun saldırı gününe ilişkin hazırladığı raporda, ‘450’yi aşkın kolluk kuvvetinden hiçbirinin saldırıya müdahale etmediği, olay anında orada olup soruşturmada adı geçmeyen 15 kişinin daha olduğu ve saldırganlara sopalar dağıtıldığı’ yönünde bulgulara rastlanıldığı ifade edilmişti.

Kılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün’ün de aralarında bulunduğu dokuz kişi ise gözaltına alınmış ancak tüm şüpheliler serbest bırakılmıştı.

Davada yargılanan 36 sanığın isimleri şöyle:

Ayhan Bedava, Ayhan Onbaşı, Ayşe Ortapınar, Ayşe Resimci, Büşra Kırık, Cahit Köse, Cihan Karahisar, Elif Gölyeri, Engin Horat, Engin Üce, Eray Kuş, Fahrettin Abacı, Gurbet Sarıyer, Güngör Aşık, Halis Daştan, İrfan Topal, Koray Demirel, Mehmet Küçük, Metin Aslan, Mustafa Amir, Mustafa Baş, Mutlu Bedava, Niyazi Altuntaş, Oğuz Şimşek, Osman Sarıgün, Salih Ateşyürekli, Salih Azder, Salih Çataltepe, Sami Şekerci, Sevim Gölyeri, Vahit Delibaş, Yakup Karakoç, Yakup Karakoç (Yunus oğlu), Yunus Cansız, Yunus Karakoç ve Yusuf Bedava


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
Merkel: Türkiye ile ilişkilerde istediğimiz bir ilerleme olmadı
Sonraki Haber
Satış işlemi tamamlandı: Erdoğan, 'paranın rengi, dini yoktur, para paradır' dedi