Ana SayfaManşetKürtler ve pragmatizm

Kürtler ve pragmatizm


Mehmet Nuri Özdemir*


Uzun yıllar ağırlıklı olarak sağ ve sol değerler üzerinden şekillenen modern siyaset kurumu ilk zamanlarda daha çok ideolojik yanı ağır basan paket programlarla halka gidiyorken, bugün ideolojilerden daha çok güncel sorunları içeren formlar ön planda. Açıkçası çağımızın insanı hem gündelik yaşamın kanlı canlı sorunlarına çözüm talep ediyor hem de özgür ve onurlu bir yaşam istiyor. Doğrusu bu ikisini birleştirebilen bir programa ihtiyaç var. Bu durumda en pratik yol talepler arasında hiyerarşik ağlar oluşturmayan bir mücadele hattı oluşturmaktı. Ancak halihazırda böylesi bir program ortada olmadığı için ya da olanlar başarılı olamadığı için devrim ruhunu içinde taşıyan tüm momentlere halkın duygularını istismar eden ve siyaseti ahtapot gibi saran kof bir popülizm hakim oldu. Popülizm, siyaseti ve toplumu kolektif duygulardan uzaklaştırarak bencil bir yaşama razı etmeye çalışıyor.

Siyasetteki bu değişim, Demirci Kawalardan Spastaküslere, Hallac-ı Mansur’dan Thomas Müntzerlere, Karl Marx’tan 68 Hareketi’ne geniş bir direniş hattını referans alan Kürtleri de modern dünyanın mikrobu olan makyavelizme¹ ve de pragmatizme² itiyor. Bu arayış neredeyse tüm Kürtlerde mevcut. Sembolik söylem ise şu: “Herkes kendi menfaatini düşünüyorken biz niye düşünmeyelim.” Belki de haklılar. Ancak bu mentalite ile yaklaşmanın yan etkilerini ve risklerini doğru hesaplamak gerekiyor. Kürtler nasıl bir pragmatizme yönelmelidirler?

Şüphesiz fayda sağlamayan siyaset boş bir uğraştır. Bu gerçeklik siyasetin doğasında var ve herkes için haklı bir beklentidir. Fakat siyasetten nasıl bir fayda beklendiği ve faydanın niteliği tartışmayı daha da zenginleştiren bir sorudur. Tüm dünyada siyasal faydanın niteliğini belirleyen temel olgu ona ruh veren siyasal felsefe ve bu felsefenin pratikteki çıktılarıdır. Politikayı ve politikanın tüm pratiklerini anlamlı kılan da yine bu felsefedir. Politik faydayı halkın ahlaki ve politik değerlerini referans alan ve bölgesel dengeleri gözeten bir felsefeye dayandırmadan salt amaçların her türlü aracı meşru kıldığı ya da amaca gitmede her türlü yolun mübah görüldüğü çıplak bir makyavelizme sırtını dayamak büyük hayal kırıklıklarına sebep olabilir. Bu durumda kuru ve içi boş hayallerle başkalarının rüyalarını görerek kazanılan bir mahalle muhtarlığı bile kalıcı olamaz. Bu bağlamda Kürtlerin sırtını dayayabileceği siyasal felsefe hem Kürtlerin tarihinden, sosyolojisinden ve kültüründen mayasını almalı hem de gündelik yaşamdaki sorunları çözmek için pusula görevi görmeli.

Tarihsel ve sosyolojik hakikatten uzak, salt reel politik alana hapsedilen Kürt hakikati konjonktürel baskıların aceleciliği, pratikçiliği ve gündelikçiliği altında bütünlüğünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. Bu nedenle Kürt halkının kendi çıkarları doğrultusunda pozisyon alma arzusunu çıplak pragmatizme indirgememek için çok geniş tartışmalara ihtiyaç var. Bu tartışmaları reçete şeklinde birkaç madde ile ya da yazı ve sosyal medya aracılığıyla sınırlı tutmanın çözüm olmayacağı aşikar. Ancak bu zeminler üzerinden kimi lokal fikirler öne sürülebilir.

Kürtler hakkında alınan her karar Kürtlerin tarihsel ve sosyolojik dinamiklerinden mayasını alabilmeli. Bu öncelikli ve hayati bir koşuldur. Bu anlamda Kürt tarihi ve sosyolojisi ham ve bereketli bir alan olarak bütünlüklü bir teknikle keşfedilmeyi ve tartışılmayı beklemektedir.

İletişimsel devrimlerin olduğu çağımızın tüm müzakere ve diyalog tekniklerini kullanabilmelidir. Kürdi siyaset sorunlarını çözerken tek yöntemi değil çoklu yöntemleri denemelidir. Sabit fikirli olmayı bırakıp çoklu düşünmelidir. Tek muhattaplı siyaseti bırakıp çoklu muhattaplarla ilişki geliştirmeli ve bu ilişkilerin artılarını ortak kararlara dönüştürebilmeli.

Makyavelciliğe zorlanan Kürtler, Türklerin kendi toplumuna dayattığı ve kapalı bir toplumu ön gören “yerlilik ve millilik” bilincinden farklı olarak daha kapsayıcı olabilecek çağdaş değerleri içeren ulusal ve kültürel bilinci sentezleyebilir.

Çıplak makyavelizme sapmamak için tarihsel izlek ile Kürt halkının çıkarlarını içeren bir sentez için Kürtlerin aydın ve entelektüelleri, sosyolog ve tarihçileri reel politik alanı ışık tutacak çalışmaları önüne koyabilmeli. Kaldı ki tartışmaların salt siyasal aktörlerin tekeline bırakılması Kürt hakikatini daraltmaktadır.

Bu konular üzerine söz üretmek için yeni partiler değil yeni tartışma zeminlerine ihtiyaç var. Kürdi siyasetin temel sorunlarından biri siyasi partilerin sayısını artırmak değil, sağlıklı tartışma zeminlerinin olmayışıdır.

Günümüz siyaseti her an stratejilerden ve ideolojilerden uzaklaşarak tamamen anlık kararlara ve taktiklere indirgenmiş durumda. Bu durum popülist siyasetçilerin bizlere hediyesidir. Siyasete bulaşan bu taktik fetişizmi siyasal hakikati görmeyi engelliyor. Bu şekilde gündelik olarak yaşayan ve değerlerine yabancılaşmış bir toplum yaratılmak isteniliyor. Böylesi bir toplumun kendine ait olmaktan vazgeçip egemene doğrudan veya dolaylı yollardan itaat eder hale gelmesi zor olmayacaktır.

Tam da değerlerin suistimal edildiği yerde oluşan boşluk hakikatin siyasetine yeni olanaklar da sunuyor. Popülizmin ve taktik siyasetin yarattığı tahribatları onarabilecek, topluma daha samimi ve gerçekçi bir siyasetle yaklaşarak sorunlarını çözebilecek umut bu boşluktan ilerleyebilir. Kürdi siyaset hakikat siyasetini bu boşluktan yürütebilme şansına sahiptir. İdeolojilerin ve ütopyaların anlamsız hale getirilme çabasına karşı ulusların, halkların bir arada yaşamını, doğaya ve kadına saygıyı, emeğin özgürlüğünü arzulayan bir ütopyaya davet ederek insanları yeniden yan yana getirebilir.

Kabaca söylersek Kürtler için siyasal fayda onların her türlü sorununu dert eden siyasal zeminlerin çoğaltılması ve gerçek taleplerine kulak verilmesi ile mümkün olabilir. Kürtler hem özgürlük istiyor, hem ekmek, hem de onurlu bir yaşam. Bunları birbirinden ayırmak mümkün değil. Bu belirleme Kürdi siyasetinin birbirinden farklıymış gibi görünen taleplerini birleştirebilecek zeminlere ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Ortak taleplerle yan yana gelmek Kürtlerin birliği için bir zorunluluk. Dolayısıyla Kürdi siyaset bu talepleri birleştirdiği ve bir arada yürüttüğü oranda hem Kürtler için faydalı siyaset üretmiş olacak hem de Kürtleri bir arada tutma fırsatını yakalamış olacaklar. Bu durumda Kürdi siyaset sınıf mücadeleleri ile kimlik mücadelelerini birleştirmeyi arzulayan radikal demokrasi kuramının bazı tekniklerini kendi içinde de pratikleştirebilirler.

Öyle bir çağda yaşıyoruz ki artık salt ideolojiler ve ütopyalarla yönetilebilecek halklar yok. Politikleşen halk gerçekliği var. Dolayısıyla siyaset kurumu, siyasetin pratik faydalarını halkın hakikati ve gündelik yaşamı ile birleştirebilme gibi zorunlu bir görev ile karşı karşıyadır.

Kürtler tarihsel olarak takip ettikleri direnişçi izlek ile çağın hakikatini birleştirerek bir sentez mi oluşturacaklar yoksa klasik anlamda sadece kendilerine ait ulusal hakları mı talep edecekler? Kürtler politikadan nasıl bir fayda bekliyor? Bu yazıyla, Kürtler açısından böylesi bir tartışmanın ihtiyaç olduğuna dair sadece bir gedik açmaya çalıştık.


*Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı zamanda sosyoloji eğitimi aldı. 29 Ekim 2016’da Diyarbakır Eğitim Sen yöneticisi iken 675 sayılı KHK ile öğretmenlik mesleğinden ihraç edildi. Yazıları Emek ve İnsan dergisi, Gazete Emek, Gazete Duvar ve Artı Gerçek’in forum sayfalarında yayımlandı. Halen Gazete Karınca’da yazmakta.


PAYLAŞ:
    WhatsApp'da Paylaş!   Telegram'da Paylaş!     Yazdır   E-Posta Gönder

Önceki Haber
IŞİD, Haseke'de iki siyasetçi kadını öldürdü
Sonraki Haber
Cezaevlerindeki açlık grevinde iki ay geride kaldı